KILIÇZADE HAKKI (İSMAİL HAKKI KILIÇOĞLU)

Madde no:897

Milletvekili, Gazeteci

Asıl adı İsmail Hakkı olan Kılıçzade, 1872’de Niş’te doğmuştur. 93 Harbi dolayısıyla ailesiyle birlikte Manastır’a kaçmıştır. Kısa bir süre sonra babasını kaybederek, annesi ile yaşamaya başlamıştır. Eğitim hayatına mahalle mektebinde başlayan Kılıçzade, askeri rüştiye ve askeri idadi eğitimini başarı ile Manastır’da tamamlamıştır. 1890’da Mühendishane-i Berri Hümayun’da eğitime başlamış, 1880’li yıllarda Osmanlı kültür yaşamına giren materyalizmden etkilenmiş, bu etki ileride kaleme alacağı din konulu pek çok yazıya kaynaklık etmiştir. Ömer Hayyam’ın akılcı anlayışından da etkilenen Kılıçzade asıl olarak ise Avrupa merkezli Darvinizm, biyolojik materyalizm gibi düşüncelerden etkilenmiştir. Mühendishane-i Berri Hümayun’dan topçu üsteğmen rütbesi ile mezun olmuş, 1889’da Selanik’teki kolorduya katıldıktan sonra 1903’te Meşrutiyet görüşünü merkezine alarak, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olmuştur. Manastır, Bağdat, Yemen, Edirne ve İstanbul kolordularında görev yapmıştır. Bağdat Askeri İdadisi’nde kitabet muallimliği görevinde bulunmuştur. 1911’de Mustafa Kemal’in Erkan-ı Harbiyye seyahatine katılmıştır. 1912’de İstanbul Efrad Divanı-Harp başkanlığına sonrasında ise muhafızlık maiyetindeki divanı harp üyeliğine getirilmiş, bu görevi sırasında rütbesi yükseltilerek binbaşılığa terfi ettirilmiştir.

Kılıçzade’nin fikirlerinin öğrenilmesi 1912 yılında İçtihad dergisinde yazdığı yazılar ile olmuştur. Ülkesi için düşündüklerini, “Pek Uyanık Bir Uyku” başlıklı yazısında dile getiren Kılıçzade, daha ilk yazısı ile ses getirmiştir. Bundan sonra da yazılarına devam ederek Balkan Savaşları’ndaki yenilgiyi anlattığı “Nasıl Mağlup Olduk” yazısı ile ünü gitgide artmıştır. Yazılarındki radikal ve keskin ifadelerinden dolayı kendisine Kılıçzade lakabı verilmiştir. Dergideki yazıları devam ederken bir yandan da ilk kitabı olan İ’tikadat-ı Batılıya İ’lanı Harb isimli eseri çıkarmıştır. Kitabında dini aşağıladığı gerekçesi ile hakkında dava açılmış fakat bir ceza almamıştır. Kılıçzade Hakkı’nın yazıları İttihat ve Terakki hükümetini rahatsız etmiş olmalı ki 1914’te hiçbir gerekçe gösterilmeden askerlik görevine son verilmiştir. Ancak askerlikten emekli edilmesi onu durdurmamış, hatta daha faal hâle getirmiştir. İçtihad dergisine rakip olarak Celal Nuri Bey ile Hürriyet-i Fikriyye adında başka bir dergi çıkartma kararı almıştır. Bu dergide tesettürün kaldırılması, cuma hutbelerinin Türkçe okutulması, Latin harflerine geçilmesi gibi konulara değindiğinden dönemin dahiliye nazırı Talat Paşa’dan uyarı almış ve dergi Mayıs 1914’te kapatılmıştır. Bu kapatılmadan sonra Serbest-i Fikriyye adı ile bir dergi çıkartmaya başlayan Kılıçzade, bu derginin de kapatılmasını engelleyememiştir. Yine 1914 yılı içerisinde Uhuvvet-i Fikriyye dergisini çıkarmış ancak İttihatçı hükümet ile uzlaşamayacağını anlayarak kısa zaman sonra bu dergiyi kapatmıştır.

Bu arada din ile ilgili yazılarından dolayı Sebilürreşad yazarlarının eleştirilerine maruz kalan Kılıçzade, muhalif yazılarından dolayı hükümet için tehdit olarak görülmüş ve hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlanarak tutuklanmıştır. Merkez kumandanı Halil Paşa’nın desteğiyle serbest kalmış ve davadan beraat etmiştir. Bu yaşadıklarından sonra İstanbul’dan ayrılmış ve Çanakkale muhacirun kâtipliği görevine atanmıştır.

Yazılarına bir süre ara veren (1914-1918) Kılıçzade, Çanakkale Muallim Mektebi’nde müdürlük ve Riyaziye öğretmenliği yapmıştır. Daha sonraki görev yeri olan İzmit’te yazı yazmaya başlayan Kılıçzade, Kurtuluş Savaşı yıllarını burada geçirmiş ve halkı örgütlemek adına çalışmalar yaparak Milli Mücadele’ye katkı sunmuştur. 1919 seçimlerinde seçim bildirgesi yayınlayarak İzmit’ten milletvekilliğine adaylığını koymuş, ancak seçilememiştir.

1923 İzmit basın toplantısına katılan Kılıçzade, 1924 yılında yaşadığı kent olan İzmit’te Hür Fikir gazetesini çıkarmış ve aralıksız 1931 yılına kadar yayınlamıştır. Yazılarında, ilke ve devrimleri sonuna kadar savunmuştur. 1927 yılında milletvekili seçimlerinde Kocaeli’den milletvekili seçilmiş, 1931’den 1946 yılına kadar ise Muş milletvekili olarak görev yapmıştır. 1960 yılında yaşama gözlerini yummuştur.

Batıcılık düşüncesinin savunanların başında gelen Hakkı, taassup, yobazlık ve dinin devlet işlerine karışmasından dolayı devletin geri kalıp çöküşe doğru gittiğini savunmuştur. Bunu önlemenin yolu ise din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, yani laik yönetimdir. Ayrıca İslam dininin yanlış yorumlandığını ileri sürerek, Arap kültüründen İslam dininin kurtarılarak insanlara kendi dillerinden öğretilmesi gerektiğini savunmuştur.

Kılıçzade, pozitivizm etkisinde kalan, Darwin’in evrim teorisi başta olmak üzere batılı düşün ve bilim akımlarından etkilenmiş bir isimdir. Kuran’ın Türkçeleşmesi, Latin harflerine geçilmesi, kanunların dini etkiden arındırılması, kadınların sosyal yaşamda yer alması, hanedanın ayrıcalıklarına son verilmesi ve tek eşliliği Meşrutiyet döneminden itibaren savunduğu için hem İttihat ve Terakki hükümetinin hem de İslamcılık akımını savunanların tepkisini çekmiş ve pek destekçi bulamamıştır. Ancak onun bu düşüncelerinin büyük bir kısmı Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Kılıçzade Hakkı bu nedenle Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Mustafa Kemal’in önderliğinde yapılan devrimlerin büyük destekçisi olmuştur.

Hakkı, yazılarında genellikle laiklik, Arap kültürünün dinden uzaklaştırılması konularını işlemiş, kendi deyimi ile softalar ve dervişlere savaş açmıştır. Halkın İslam dini ile ilgili düşünce ve görüşlerinin yanlış olduğunu, bunun bilerek çarpıtıldığını düşünen Kılıçzade, İslam dininin ve Allah’ın insanlara doğru öğretilmesinin önemini anlatmaya çalıştığını belirtmiştir. Yaratıcının birliğine ve gücüne, koyduğu kurallara inandığını söyleyen Kılıçzade, Hazreti Muhammed’i en iyi anlayan lider olarak Mustafa Kemal’i adlandırarak, Mustafa Kemal’i peygamberin yoldaşı olarak görmüştür.

Dinin toplumun üzerinde baskı olarak kullanıldığını, tekkelerin kapatılarak dinde zamana uygun reformun da dindarlar tarafından yapılması gerektiğini belirtmiştir. Din konusunda Hür Fikir gazetesinde yazdığı görüşleri toplumun bir kısmı üzerinde rahatsızlık yaratmış olup görüşleri özellikle Kocaeli müftüsü ve vaizleri tarafından dini aşağılamak olarak algılanmış, müftülük tarafından mahkemeye verilmiştir. Bu mahkemede yargılanmış ancak ceza almamıştır. 1931’de Muş milletvekili olunca gazetesinin yayın hayatını sonlandırmasına kadar bu mücadelesini sürdürmüştür. Yazılarında dikkati çeken bir başka husus da her fırsatta ittihatçıları sert eleştirmesidir. 1924’te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı da tamamen ittihatçıların iktidar hırsı olarak nitelendirmiş ve İzmir suikastını onların planladığını ileri sürmüştür.

II. Meşrutiyet döneminde sistemleştirilen Batıcılık fikrinin programı olarak kabul edilen “Pek Uyanık Bir Uyku” başlıklı makalesinde devletin kurtuluşu için yapılması gerektiğini belirttiği toplumsal değişikliklerin çoğunun Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilmesi onudiğer batıcılar içinde en dikkati çeken isimlerin başında yer almasına neden olmuştur.

KAYNAKÇA

Celal Pekdoğan, “Kılıçzade Hakkı”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Cilt 25, s. 415-425; Cemal Kutay, Atatürk’ün Beraberinde Götürdüğü Hasret:Türkçe İbadet, İstanbul, 1997, s. 303; Esma Torun Çelik, “Kılıçzade Hakkı’nın Yazılarında Din ve Laiklik”, Turkish Studies, Cilt 14, 2019, s. 270-271; “Kılıçzade Hakkı Bey’in İki Mektubu”, İçtihad, 10 Şubat 1923, s. 3132-3134; Kılıçzade Hakkı, Akvamü’s-siyer Münasebetiyle Son Cevap, Yeni Osmanlı Matbaası ve Kütübhanesi, 1331, s. 6-16; Kılıçzade Hakkı, “Cevab Yerine Dayak!”, Hür Fikir, 20 Teşrini-Evvel 1926, s. 3; Kılıçzade Hakkı, “İnsanların Serencamlarından Garip Yiğidin Başına Neler Gelmez”, Hür Fikir, 25 Nisan 1927, s. 2; Kılıçzade Hakkı, “İnsanların Serencamlarından Garip Yiğidin Başına Neler Gelmez”, Hür Fikir, 23 Ocak 1930, s. 2; Kılıçzade Hakkı, “Muhammet 1”, Hür Fikir, 10 Nisan 1930, s. 2; Tevfik Çavdar, “İleri Gazetesi’nde 1919 Seçimleri”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 14, Sayı 2, 1981, s. 21-33; Türk Parlamento Tarihi, TBMM II.Dönem 1927-1931, Cilt 3, Ankara, 1996, s. 404.

Esma TORUN ÇELİK