KEFKEN TAŞ OCAĞI

Madde no:878

Kandıra-Kefken’de Bir Taş Ocağı

Kefken Taş Ocağı, Kandıra’nın Kefken Mahallesi’nde Pembe Kayalar olarak bilinen yerde bulunmaktadır. Pembe Kayalar’ın bulunduğu saha, tarih öncesi dönemlerden itibaren burada yaşayan çeşitli medeniyetlerin taş ihtiyacını karşılamıştır. Kefken ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan buluntular bu bilgileri doğrulamaktadır. Kefken Taş Ocağı’nın günümüzde Pembe Kayalar olarak bilinen mevkide kurulmasındaki en önemli etken buradaki taşın niteliği olmuştur. Zira Kefken ve çevresindeki kayaçlar, oluşumlarını binlerce yıl önce tamamlamış olan volkanik kayaçlardır. Pembe Kayalar, falez özelliğine sahip olduğundan farklı büyüklükte ve şiddette meydana gelen dalgalardan aşınarak değişmeye devam etmektedir. Pembe Kayalar’da deniz içerisinde bulunan ve dalga aşınmasının fazla olduğu bölümlerde taşın rengi genellikle pembemsi renktedir. Daha alt tabakadaki taş ise beyaz ve fosilli alandır. Bu durumun sonucu olarak bu bölgede farklı taş türleriyle karşılaşmaktayız. Buradaki kayaçlar aşınmaya bağlı olarak, yer yer mercan kayalıkları olarak da bilinen resifal kireç taşı ve sermi kireç taşlarından oluşur. Bu özelliğinden dolayı Pembe Kayalar’dan elde edilen taşlar kolaylıkla işlenir. Bu sebeple Pembe Kayalar’ın bulunduğu yerdeki Kefken Taş Ocağı’nın geçmiş dönemlerden itibaren varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir. Çünkü medeniyetlerin tesis edilmesinde taşa duyulan ihtiyaçtan dolayı doğal taş elde edilen yerlere önem verilmekteydi. Zamanla taş kesim aletlerinin gelişmesiyle birlikte doğal taş ocaklarından temin edilen taşlar düzgün şekilde kesilerek işlenmiş ve mimari eserlerin temel yapı malzemesi olmuştur. Kefken Adası’nda günümüze ulaşan, Antik Çağlar’dan kaldığı düşünülen sur kalıntılarında büyük kesme taşlar kullanılmıştır. Surlarda yer alan bu taşların, taş döşeme tekniği incelendiğinde, bir kısmının Helen, bir kısmının ise Bizans’a dönemine özgü taş döşeme tekniğiyle döşendiği anlaşılmaktadır. Araştırmalar, bu taşların ya adadan ya da Kefken’deki taş ocağından elde edildiğini göstermektedir.

Kefken ve çevresindeki Pembe Kayalar’dan elde edilen taşlar, küfeki taşı özelliğine sahiptir. İstanbul başta olmak üzere, Anadolu’daki pek çok yerleşim yerinde Roma ve Bizans İmparatorluğu dönemlerine ait eserlerde kolay işlenen (küfeki) doğal taşların kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu taşlar, İstanbul ve çevresinde taş ocaklarından sağlanıyordu. Osmanlı Devleti’nde de fosilli olup kolay işlenen taşa küfeki (küfeke) taşı denirdi. Bu taş, su içerisinden çıkarıldıktan sonra kolayca işlenmekte ve zaman içerisinde sertleşmektedir. Taşın bu özelliği, onun ömrünü yaklaşık 2500 yıla kadar uzatmaktadır. Bu taş, bileşiminde yer alan suyun etkisiyle çeşitli basınç ve sismik yüklere karşı oldukça dayanıklıdır. Küfeki taşının bir diğer özelliği, rutubet ve neme dayanıklı olması, bununla birlikte kışın soğuğu, yazın ise sıcağı emerek yapılarda bir nevi klima etkisi oluşturmasıdır. Tüm bu özeliklerinden dolayı küfeki taşı Osmanlı Devleti zamanında mimari eserlerin inşasında tercih edilen taş türü olmuştur. Osmanlı mimarları kesme taş olarak da bilinen küfeki taşını çoğunlukla Bakırköy’deki taş ocaklarından karşılamaktaydı. Bakırköy’deki taş ocaklarının taş ihtiyacını karşılayamadığında ise İzmit ve çevresindeki taş ocakları bu sorunun giderilmesinde etkili olmaktaydı. Bu bağlamda Karamürsel, Hereke, Kefken gibi deniz ulaşımı olan taş ocakları İstanbul ve çevresinin taş ihtiyacını karşılıyordu.

Osmanlı Devleti zamanında Kefken Taş Ocağı aktif bir şekilde çalışmaktaydı. Bu taş ocağının Osmanlı Devleti için önemli olmasında hem Karadeniz’in kıyısında yer alması hem de Kefken Limanı’na yakın mesafede olması etkili olmuştur. Nitekim taş ocağının güneydoğusunda yer alan Kefken Limanı sayesinde işlenen taşın kolaylıkla İstanbul ve çevresindeki şehirlere ulaştırılması sağlanıyordu.

Fatih Sultan Mehmed’in Rumeli Hisarı’nı inşa ettirmek için taş temin ettiği ocaklardan biri de Kefken Taş Ocağı’ydı. Burada hazırlanan taşlar, Kefken’den deniz yoluyla Rumeli Hisarı’nın inşa edileceği yere getirilmiştir. Mimar Sinan da İstanbul’da inşa ettiği eserlerinde genellikle bu taşı kullanmıştır. Sultan I. Ahmed Camii’nin inşasında da Kefken Taş Ocağı’ndan getirilen küfeki taşları kullanılmıştır. Kefken’in merkezinde yer alan Kefken Camii’nde de kullanılan taşların küfeki taş özelliği gösterdiği görülmektedir.

Pembe Kayalar’dan çıkarılan taşlar özelliklerine göre farklı alanlarda kullanılmış ve kesilen her taş en ufak parçasına kadar değerlendirilmiştir. Günümüzde bu taş ocağının bulunduğu yeri incelediğimizde taş elde edilmiş çok geniş bir saha dikkati çekmektedir. Bununla birlikte taşın kanal açma ve kamalama (olukla) yöntemiyle çıkarıldığına dair izler varlığını korumaktadır. Ayrıca Pembe Kayalar’ın bulunduğu alanda deniz kıyısında kesilmiş dikdörtgen şeklinde taş blokları da mevcuttur. Taşların bulunduğu yer, bu bölgeyi ziyaret edenlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir.

KAYNAKÇA

Cahide Aydın İpekçi, Elif Özlem Aydın, “Yerel Yapı Malzemesi KAYNAKLARı: Kocaeli”, Uluslararası Hakemli Tasarım ve Mimarlık Dergisi,” Sayı 12, 2017, s. 99-100, 111-112; Kandıra Sempozyumu ve Kandıra Kurultayı 25-26 Aralık 2004, Kocaeli 2005, s. 20; Kocaeli İli Master Tabiat Turizmi Master Planı 2013-2023, s. 221; Mustafa Kumral, Gökhan Şans, Cihan Yalçın ve diğerleri, “Çatalca (İstanbul) Civarındaki Tarihi Küfeki Taşının Oluşumunda Fiziksel ve Kimyasal Özelliklerin Etkileri”, Ömer Halis Demir Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, Cilt 8, Sayı 1, 2019, s. 278-283; Nezih Fıratlı, “Bitinya Araştırmalarına Birkaç İlave”, Belleten, Cilt XVII, Sayı 65, Ocak 1953, s. 16; Nurfeddin Kahraman, Refik Arıkan, “Başbakanlık Osmanlı Arşivi Belgelerinde Karamürsel Taşı ve İzmit Bölgesi Diğer Taş Ocakları”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-II, Cilt III, Kocaeli 2016, s. 18661867, 1873; Serkan Angı, “İstanbul Tarihi Yarımada’daki Antik Yapılarda ve Anıtlarda Kullanılan Doğal Taşların Özellikleri ve Korunmuşluk Durumları”, Restorasyon ve Konservasyon Çalışmaları Dergisi, Sayı 6, 2011, s. 33-35, 38; Süleyman Faruk Göncüoğlu, Osmanlı İstanbul’unun İlk Yapıları Hisarlar ve Mahalleleri, İstanbul 2016, s. 179.

Gülcan MEMİŞ