KEÇECİBABA TÜRBESİ (BALÖREN KÖYÜ)

Madde no:874

Günümüzde Kocaeli ilinin İzmit ilçesine bağlı bir mahalle olan Balören Köyü’nü kuran, Yavuz Sultan Selim zamanında Tokat Turhal Keçeciler Köyü’nden Tahtacı Yörük lakaplı Keçeci Seyyid Ahmet’tir. Daha sonraları Eskişehir, Amasya, Çorum-Alaca, Bingöl, Kandıra’dan gelenlerle köy bugünkü hâlini almıştır. Köyün tamamı Alevi Türkmenlerden oluşmaktadır. 2009 yılına kadar köyün adı Belen’dir. Ancak idari birimde aynı isimden bir kaç köy ismi de olunca çeşitli karışıklıklar yaşanması nedeniyle adı Balören’e çevrilmiştir. Daha evvelki isminden de anlaşılacağı üzere köy 380 rakımlı bir sırt üzerine kurulmuştur.

Alevi köylerinde cemaatin lideri dedelerdir ve yüzyıllar boyunca dedeler cemaatin sosyal düzenini sağlayan en etkili güç olmuştur. Bu şekilde farklı bölgelerde yaşayan Alevi topluluklar, dedelerin kontrolü altında yaşamışlardır. Alevi-Bektaşi geleneğinde ocaklar toplum için aydınlatıcı yegâne güçtür. Ocakları dede aileleri oluşturmaktadır. Dedeler sahip oldukları dinsel, eğitsel ve hukuksal işlevleriyle kentleşme olgusu devreye girene kadar bu aydınlatma işlevlerini, Anadolu’nun farklı bölgelerini köy köy dolaşarak yerine getirmişlerdir. Ocakların bir diğer özelliği tanınmış erenlerin adlarıyla anılmalarıdır. Balören Köyün’de yer alan Keçecibaba da bunlardan birisidir.

Ocak erenleri ile ilgili veriler incelendiğinde soy, keramet ve hizmet kaynaklı dinamiklerin biri ya da birkaçının ocak kurucusunu bu konuma getirdiği görülmektedir. Ocaklar zaman içerisinde, bu kutsal kişilerin soylarından gelenlerce kurumsal hâle getirilmiş, bu soylardan gelenlere ocakzade denmiş, dedelik görevinin ocakzade dedeler (seyyidler) tarafından yerine getirilmesi bir gelenek hâlini almıştır. Bazı ocaklara mensup dede aileleri hastaların başvuru merkezleri konumuna gelmiştir. Ayrıca birçok dede soyuna sahip olan kişilerin kabirleri, soyları ve toplum üzerindeki nüfuzlarına binaen günümüzde türbe hâline getirilmiştir. Bu yerler sürekli ziyaret edilen, adak adanan, dilek dilenen mekânlar hâline dönüşmüşlerdir. Keçeci Baba Ocağı bu bakımdan önemli ocaklardan birisidir.

Keçici Baba’nın Horasan erenlerinden, Ahmed Yesevi’nin halifesi olduğu rivayet edilmektedir. Asıl ismi Ahi (Şah) Mahmud Veli’dir. Nişabur’da yaşamış, daha sonra Anadolu’ya gelerek bugün kendi adını taşıyan Keçeci Köyü’ne yerleşmiştir. Horasan’dan Anadolu’ya gelen Keçeci Baba, aynı zamanda bir Âhi lideridir ve Gül Âhi Baba ismiyle anılmaktadır. Hatta Selçuklu döneminin son âhi babası ve zamanın önemli sanatlarından keçeciliğin ustası olarak bilinmektedir. Ayrıca aç doyuran ve açık örten anlamlarındaki Ergani Mahmud ismiyle de anılmaktadır. Bununla birlikte türbesindeki sancağın demir arması üzerinde adı Hoca Mahmut Veli şeklinde yazmaktadır. Keçeci Baba’nın 1349 yılında Anadolu’da şehit düşmüş, Altın Bıyık, Seyyid Ahmet (Mehmet) ve Ali Haydar adındaki üç oğlundan Seyyid Ahmed, Balören Köyü’nde medfundur.

Seyyid Ahmed’in medfun olduğu türbede Keçeci Baba ve Keçeci Seyyid Ahmet ile ilgili yazılar vardır.

Yazılarda, Keçeci Baba, miladi 1545-1546 senesinde İran’ın Hoy kentinde dünyaya gelmiştir, babası Musa, annesi Ümmü Zeynep’tir. Asıl ismi Hayrani Mahmut’tur. İran’ın Hoy kentinden Kum kentine gelerek burada Mahsun Ana ve ehl-i beyt soyundan zatların yatırlarını ziyaret ettikten sonra İran’ın Meşet kentinde imam Rıza’nın kabrini ziyaret edip Nişabur’a geçmiştir. Miladi 1603-1604 yılının cuma akşamı ise Tokat’ın Erbaa ilçesinin Keçeci Köyü’ne gelmiştir. Keçeci Baba’nın oğlu Seyyid Ahmet Tokat’tan askerlik vazifesi münasebetiyle İstanbul’a gelmiş, uzun süren askerlik görevinden sonra tekrar Tokat’a dönmüşse de yaşanan bir olay sonucu memleketini terk etmiştir. Zamanın padişahıyla tartışmaya girişen Seyyid Ahmet, İzmit’in Balören köyünde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.

KAYNAKÇA

Fahri Maden, “Keçeci Baba Ocağı”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 71, Ankara 2014, ss. 147-170; Necdet Çetin, “Kocaeli İli İzmit Balören (Belen) Köyünde 1320 (Miladi 1904) Tarihli Son Osmanlı Nüfus Tahriri (Yazım/Sayım)”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Kocaeli 2015, ss. 1155-1164.

Harun ÇOBAN