Coğrafya, Bitki Örtüsü
Kocaeli iline bağlı ilçeler arasında ilin en güneydoğu ucunda bulunan Kartepe ilçesi, doğuda Sakarya ilinin Sapanca ilçesi, kuzeyde Kocaeli ilinin merkez (İzmit) ilçesi, batıda aynı ilin Başiskele ilçesi, güneydoğuda da Sakarya ilinin, Pamukova ilçesi ile komşudur. Yüzölçümü 300 km² ye (268 km²) yaklaşan ilçenin nüfusu 2022 yılına girilirken 100000’e çok yaklaşmıştır.
İlçe ismini Samanlı Dağları adı verilen dağ sırasının en yüksek kesimini oluşturan ve yüksekliği 1602m’ ye ulaşan Kartepe (eski adıyla Keltepe)’den alır. Geniş bir alanı kaplayan ilçenin coğrafyası sadece adını aldığı zirveyi (Kartepe) taşıyan Samanlı Dağları ile sınırlı değildir. Böyle olsaydı ilçedeki coğrafi çeşitlilik görülmeyecekti ve Kartepe ilçesi daha monoton bir coğrafyaya sahip olacaktı. Samanlı Dağları sırası ile kuzeydeki Kocaeli platosu arasında bulunan Türkiye’nin en önemli tektonik çukuru, Kuzey Anadolu fay hattının bir parçası olan bu çukur saha, Sapanca Gölü (bir kesimi Kartepe ilçesinin sınırları içindedir) ve özellikle Samanlı Dağları’nın kuzey eteği ile Sapanca gölü arasında minyatür gibi küçük coğrafi peysajların yan yana gelmesiyle oluşmuş verimli, sık nüfuslu, bahçe tarımına elverişli, yeşilliklerle kuşatılmış küçük kasabalarla süslenmiş dar bir şerit, yöreyi yakından tanımayanların bekleyemeyeceği ölçüde ve Türkiye coğrafyasının başka yerlerinde pek rastlanılmayacak çeşitlilikler sunarak görenleri şaşırtır.
Kartepe’nin coğrafi özelliklerini daha yakından tanıyabilmek için ilçeyi üç farklı ünite halinde ele almak isabetli olur: 1-Samanlı Dağları 2-Samanlı Dağları’nın kuzey kenarı boyunca uzanan tektonik kökenli çukur alan 3-Samanlı Dağları ile kuzeyindeki çukur arasındaki tepelik alan.
1-Samanlı Dağları
Kuzeyde İzmit Körfezi ve Sapanca Gölü çukuru, güneyde Pamukova-İznik Gölü Gemlik Körfezi çukurluğu arasında yer alan dağlık alana verilen Samanlı Dağları adı, bu dağların öteden beri halk tarafından kullanılan genel adı olmayıp, yalnız Yalova ile Gemlik arasındaki bir kesme Samanlı Dağı’nın adı (859 m ve 867 m yükseklikteki iki zirvesi bulunan bu dağ Antik Çağ’da “Arganthonios” adıyla anılmaktaydı) 1941 Haziranı’nda (6-21 Haziran 1941) Ankara’da toplanan Birinci Coğrafya Kongresi’nin “Türkiye Avarızının Adlandırılması” komisyonunda bütün kütlenin adı olarak kabul edilmiştir.
Samanlı Dağları’nın tamamı değil, ancak doğu kesimlerindeki küçük bir bölümü Kartepe ilçesini ilgilendirmektedir. Zira bu dağ sırası batıda Armutlu Yarımadası olarak isimlendirilen yarımadanın batı ucundaki Bozburun’dan başlayarak, doğuda Sakarya Irmağı’nın geçtiği Geyve Boğazı’na kadar uzanır. Bu söylediğimiz batı (Bozburun)-doğu (Geyve Boğazı) sınırları arasında 130 km kesintisiz uzanan Samanlı Dağları’nın tamamı, coğrafi bir üniteyi tümüyle tanımanın, bizi ilgilendiren kesimini tanımada faydalı olacaktır.
Samanlı Dağları ilk bakışta kesintisiz uzanan bir kütle görünümü verse de kütlenin yakından incelenmesi jeolojik ve jeomorfolojik özelliklerinin her yerde aynı olmadığını, kısa mesafe dahilinde bile farklı ünitelerle karşılaştığımızı ortaya koyar. Bu özellik de uzanış doğrultusu (doğu-batı) ve jeolojik gelişiminin bazı özellikleri nedeniyle Samanlı Dağları, Karadeniz Bölgesi’nin başlıca engebesi olan Kuzey Anadolu Dağları sırasının, batıda Marmara Bölgesi sınırları içine girmiş bir devamı olarak kabul edilir. Aslında Samanlı Dağlık kütlesi, Kuzey Anadolu dağlarının daha sade görünüşlü yapısına karşılık daha farklı ve daha karışık bir yapı sergiler. Bu da Kartepe ilçesi (fiziki, beşeri ve iktisadi) coğrafyasının farklılığının izahını kolaylaştırır. Samanlı Dağlarının çevresine göre çok daha belirgin olarak ortaya çıkması, morfolojik gelişimde tektonik olayların çok önemli rol oynaması sonucunda olmuştur. Kuzeyindeki İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Adapazarı çukuru ile güneyindeki Gemlik Körfezi-İznik Gölü-Pamukova çukurluğu kırılıp çökerken, Samanlı Dağları genel görünüşüyle topografyada çok dikkati çeken ve kendisine coğrafi şahsiyetini veren özelliğini kazanmıştır. Karışık bir yapıya sahip Samanlı Dağları’nda jeolojik formasyon olarak Paleozoik (Birinci Jeolojik Zaman), Mezozoik (İkinci Jeolojik Zaman) ve Tersiyer’in (Üçüncü Jeolojik Zaman) çeşitli dönemlerine ait arazilere rastlanır. Kuaterner (jeolojinin dördüncü ve son zamanı) arazisi ise çevredeki alçak sahalarda yer alır. Üçüncü zamanın son dönemi olan Pliosen arazisi özellikle Üst Pliosen’e ait arazi (Gölcük’ün güneydoğusundan başlamak üzere), Büyük Derbent’in batısına kadar sokulur. Aynı jeolojik yaştaki bir başka teşekkülat da ilçemizin kuzeyinde İzmit Ovası ile Sapanca Gölü arasındaki alçak eşik sahasında görülür. Bunlar daha çok marn ve kil tabakaları hâlindedir. Sapanca Gölü’nün kuzeybatısındaki Eski Eşme ve Yeni Eşme mahalleleri, ayrıca Kartepe’nin sınırları içeresindeki Yavuz Sultan Selim, Bağdat, Kazakburun Mahallesi bu jeolojik formasyon üzerinde bulunan mahallelerdir. Yeni araziye ait bu küçük istisna dışında ilçemizin büyük kısmında Birinci Zaman (paleozoik) arazisi yaygındır. İlçeye adını veren Kartepe (eski adıyla Keltepe) doruğu da bu Birinci Zaman arazisi üzerinde yer almaktadır. Sapanca Gölü’nün güneyinde başlayan dik yamaçların üstünde yüksek bir plato alanıyla karşılaşılır. Genellikle 1200-1300 metrelik yüksekliklerde uzanan bu platoya orta kesimindeki Soğucak Yaylası’nın tamamı Kartepe ilçesi sınırları içinde değildir; doğudaki ve güneydoğudaki bazı parçaları komşu ilçelerin sınırları içine girer. Bu dalgalı plato, esas itibariyle billurlu şistler, kalkerler ve mermerlerden oluşan paleozoik bir kütle üzerinde gelişmiştir. Kalkerlere ve mermerlere bağlı olarak meydana gelmiş bir takım küçük erime çukurları bu platonun coğrafi görünümüne ayrı bir özellik verir. Platonun kuzey kenarının birbirine paralel kısa boylu vadilerle parçalanması sonucunda eski topografya yüzeyi yarılarak yüksek sırtlara dönüşmüştür. Kütlenin güneyinde de bir takım kısa akarsular platoya sokulmuş, fakat vadilerini daha fazla yağış alan kuzey yamaçtaki akarsular kadar derinleştirememişlerdir. İşte sınırları içindeki kuzey yamacına farklı görünümünü veren coğrafi nedenlerden biri de budur. Platonun orta kesimini de plato yüzeyinden daha yüksekte olan ve üzerinde tüm Samanlı Dağları’nın 1600 m’nin üstüne çıkan yegâne zirvesini taşıyan ve paleozoik mermerlerden oluşan Kartepe kütlesi kaplar. Kütlenin güney kesiminde güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda akan Serindere (ilçe sınırları dışındaki Sıcak Dere’ye kavuşur) bu mermerleri yararak yer yer kanyon biçimli vadi görünümünü alır (Sultaniye köyü civarları). Kartepe zirvesi ve yakın çevresi pembemsi ve açık mavi mermerlerden oluşmuştur. Bu kütle Marmara Bölgesi’nin Uludağ’dan sonraki ikinci kış turizmi alanı olmasıyla da dikkati çeker. Bu önemini her şeyden önce coğrafi konumuna, Türkiye’nin en büyük şehrine (İstanbul) yakınlığına borçludur. İstanbul’a 115 km yakınlıkta olan bu turistik merkez Türkiye’nin birinci büyük şehrini başkente bağlayan yola çok yakın olmasının avantajını da yakalayarak 347 hektarlık bir kış turizmi alanı içinde 25km’lik pist alanında, sayıları onu aşan pisti ve geceleyenleri memnun eden konaklama tesisleri ile ününü artırmaktadır. Kartepe kayak merkezinin ününü artırmasında yörenin ulaşım coğrafyasının rolü yanında klimatolojik ögelerin de etkisinden söz etmek gerekir. Bu da kış aylarında kuzeybatı (Karayel) yönünden esen rüzgârların Karadeniz’i aştığı için yöreye yoğun yağış getirmesi ve Marmara Bölgesi’nde ilk karşılaştığı Kartepe’ye çarparak bol miktarda kar bırakması şeklinde açıklanabilir. Kartepe’de genellikle kasım ayı ortalarında başlayan kar, nisan ayı sonuna kadar devam etmekte ve kar kalınlığı bazı yıllarda 1,5-3 metreyi bulabilmektedir. Kartepe’nin turistik cazibesi sadece kış sporlarıyla sınırlı değildir. Yaz aylarında da golf, atçılık ve dağ yürüyüşü (trekking) gibi sporlar bu cazibeyi artırır.
Ayrıca Kartepede’ki uygun yerlerde, başta izciler olmak üzere, çeşitli dernek ve kuruluşlar yaz kampları düzenlerler. Otel alanı sınırları içinde birkaç adet futbol sahasının bulunuşu da, burada futbola ara verme mevsimlerinde, bazı profesyonel futbol ekiplerimizin kamp yapmalarına imkân vermektedir. Kartepe’nin turizm olanaklarından ve turizm çeşitliliğinden söz edince Maşukiye’den Kartepe’ye çıkarken izlenen Alabalık Vadisi’nin güzelliklerini, burada işitilen kuş seslerini, şelalelerin çıkardığı su ve kuş seslerinin karışımını, bu yolla Kartepe’ye doğru yükselirken bazı seyir noktalarında Sapanca Gölü ve İzmit Körfezi’ni aynı anda izlemenin tadına doyum olmaz güzelliğini de unutmamak gerekir.
2-Sapanca Gölü
Samanlı dağlarının kuzey kenarı boyunca uzanan tektonik kökenli çukur alanın en önemli coğrafi öğesi, tamamı Kartepe ilçesinin sınırları içinde kalmasa da Sapanca Gölü’dür.
Marmara Bölgesi’nin doğu kesminde bulunan bu tektonik göl, İzmit Körfezi’nin doğusunda Adapazarı Ovası, Düzce ve Bolu ovaları gibi çukur alanlar dizisiyle izlenen batı-doğu doğrultulu fay hattının batı kesminde bulunur (bkz. Sapanca Gölü maddesi)
3-Tepelik Alan
Samanlı Dağları ile kuzeyindeki çukur alan arasında sıkışmış tepelik alanın Kartepe ilçesi sınırları içinde bulunan kesminde, Samanlı Dağları’nın kuzey eteği boyunca uzanan tektonik çukurun Maşukiye’nin doğusundaki kesmi, ilçenin en renkli ve çeşitli kesmini meydana getirir. Burada Sapanca Gölü kıyısında bir şerit hâlinde uzanan alçak alüvyon saha güneyde paleozoiğe ait kristalleşmiş şistler ve mermerlerden oluşan kütlenin dik yamacında sıralanmış akarsuların vadileri önünde teşekkül etmiş “birikinti konilerinin” yan yana sıralanmasıyla bir “piedmont ovası “ (dağ eteği ovası) biçiminde gelişmiştir. Batıdan doğuya doğru Maşukiye birikinti konisinden sonra Karaçay (yanık dere), Kuruçay, Mahmudiye deresi, Karanlık Dere’nin dik kenarı önünde oluşturdukları birikinti konileri yer almaktadır. Söz konusu konilerin tepeleri vadi içlerine girmiş olarak 120-130 m yükselirler. Aşağı kısımları ise muntazam yelpaze kenarı biçiminde, kuzeydeki göl kıyılarına kadar dayanarak bu kıyıda fazla belirgin olmayan çıkıntılar meydana getirirler.
İlçedeki bu üçüncü kesmin diğer kesimden farklı özelliklerini, sık nüfuslu bir alan olması, kır yerleşmesi yanında şehir yerleşmesi (Kartepe yerleşmesi) açısından da dikkati çekmesi, tarih boyunca günümüzde önemli ulaşım eksenlerinin buradan geçmesi ve Türkiye tarım coğrafyasında önemli yeri olan bir meyvecilik alanının bulunması olarak sıralayabiliriz. Kartepe ilçesindeki nüfus sıklığı km² başına 400 kişi olarak hesaplanabilir. Bu rakam yörenin nüfus yoğunluğunun yaklaşık 4 katından fazla olduğunu ortaya koyar. Fakat Kartepe ilçesinin yüksek ve ormanlık kesimlerinde nüfusun çok seyrek olduğu düşünülürse, göl kıyısı ile dağ eteği arasındaki kesimde nüfus yoğunluğunun ilçe nüfus yoğunluğunun bir hayli üstünde olduğu kolayca tahmin edilebilir. Nüfus yoğunluğu, iklimin bu üçüncü bölümde güneydeki dağlık alana göre de, gölün kuzeyindeki plato alanına göre de daha yumuşak olmasının bir sonucudur. Su KAYNAKLARının bolluğu (gerisindeki dağlık kütle, bu kesim için bir su deposu niteliği taşımaktadır), toprağın verimi, ziraat kaynaklarının elverişli oluşu, ulaşım kolaylığının bu kesimde toplanmış olması nüfusu artıran coğrafi özellikler arasında sayılabilir.
100000’e çok yaklaşan Kartepe ilçesi nüfusunun çok büyük bir kısmı (%92’si) Kartepe kentinde, çok küçük bir kısmı ise kırsal kesimde yaşamaktadır. %92 gibi büyük orandaki şehirsel nüfus nedeniyle İzmit’in doğusundaki çok sayıda belde belediyelerinin birleştirilmesi suretiyle “Kartepe” adı altında yeni bir belediye kurulmuştur. Kartepe Belediyesi, her biri eski belde belediyesi olan Maşukiye, Suadiye, Büyük Derbent, Eşme Uzuntarla, Uzunçiftlik, Köseköy, Akmeşe, Sarımeşe, Acısı ve Arslanbey gibi önemli yerleşim birimlerinden oluşmaktadır. Bu adı geçen yerleşim birimlerinden bazıları bir arada ve bitişik oldukları hâlde, bazıları birbirinden uzakta, dağınık olarak bulunmaktadır.
Bu durum idari hizmetlerin ifasında bazı güçlükler yaratmaktadır. Zira bazı daireleri birbirinden ayrı bu eski beldelere dağılmış olduğu gibi, bazen aynı idari kuruluşun bir ünitesi eski beldede aynı kuruluşun diğer ünitesi başka bir eski beldede yer alarak Türkiye’de başka örneğine pek rastlanmayan bir durum arz etmektedir. Mesela Kartepe belediye örgütünün farklı birimleri bu şekilde eski beldelerde görev yapmaktadır.
Marmara Bölgesi genel karakteri, yani makroklima tipi olarak Akdeniz iklim kuşağına dahil olsa da Kartepe ilçesi iklim bakımından Batı Karadeniz iklimi ile Akdeniz iklimi arasında bir geçiş alanında yer alır. Yörede kışlar Akdeniz iklimine göre daha soğuktur. Bulutluluk ve nemliliğin ortalama değerleri oldukça yüksektir. Yaz sıcakları da Akdeniz iklimine göre daha azdır. Özellikle ilçenin kuzey kesimleri, ısı rejimi açısından Doğu Karadeniz kıyılarındaki iklim koşullarıyla benzerlik gösterir. Yağışın mevsimlere dağılış tarzına (yağış rejimi) da dikkat edilirse (mevsimlerin yağış oranları en yakınındaki Sapanca yağış istasyonunun verilerine göre; kış: %34, ilkbahar: %22, yaz: %17, sonbahar: %27) yöredeki ortalama iklim şartlarının Akdeniz ikliminin asıl karakterinden biraz farklı olduğu göze çarpar. Zira Akdeniz iklimi yağış rejiminde yaz yağış oranı bu kadar yüksek (%17) olmaz (örneğin Antalya’da %1, Silifke’de %0,05). Buna karşılık, Samanlı Dağları’nın bakı (maruziyet) koşulları, yükselti ve hava kütlelerinin hareket sahalarına göre muhtelif kesimlerinde gösterdiği farklı koşullar nedeniyle, yörede değişik mikroklima alanlarının bulunması doğaldır. Bu şartlara göre kuzey kenarda yağışlı ve yazları daha serin alanlara karşılık, güneyde daha kurak ve yazları sıcak alçak kısımlar, bunların arasında Samanlı Dağları’nın daha serin ve yağışlı dağ etekleri ile kışları daha soğuk yüksek kesimleri gibi mikroklima açısından farklı birimler ayırt edilebilmektedir.
Sular coğrafyası açısından, Sapanca Gölü’nün güneyindeki dik kenarda birtakım kısa boylu akarsular sıralanır (Karaçay, Kuruçay, Mahmudiye ve İstanbul dereleri). Bunlar yüksek kısımlardan alçak bir sahaya inmekte ve Sapanca Gölü’ne ulaşmaktadır. Üst çığırlarda 1200 metreden başlayıp çok kısa mesafede 400 metreye inerler. Bir eğim kırıklığından sonra profilleri hafif bir eğimle devam eder. Alüvyal kıyı ovasında ise eğim çok daha azalır.
Görüldüğü gibi, ilçede bilhassa faklı iklim bölgelerini kat ederek gelen herhangi büyük ve önemli bir akarsu yoktur. Sapanca Gölü’ne inen derelerde kışın akım miktarı yağışlı zamanlarda fazladır. Yazın ise çok zayıflar. Bu nispeten kısa boylu akarsular, sel karakterindedirle. Yaz mevsiminde bilhassa siklonlarla ilgili olarak meydana gelen şiddetli yağışlar, bu kenar boyunca bütün derelerde sellere sebep olmaktadır. Yaz ortalarında sellerin bilhassa İzmit doğusundaki alçak kısımlarda ve hatta şehrin kenar mahallelerinde su baskınlarına sebep olduğu görülür. Özetlenirse, Samanlı Dağları’ndan Sapanca Gölü’ne inen kısa boyu akarsular sade rejimlidirler. Bunlar şubat ve mart aylarına rastlayan maksimum ve yaz sonu minimum suyla Marmara Bölgesi akarsularının tipik rejim karakterini gösterir. Bu karakteri oluşturan rejim faktörleri arasında plüviyal (yağışla ilgili) elemanın başrol oynadığı anlaşılmaktadır.
Bitki coğrafyası açısından, maki formasyonu ve ormanlar ilçedeki doğal bitki örtüsünün başlıca iki elemanıdır. Samanlı Dağları’nın yüksek kütlesi üzerinde bilhassa yağış bakımından müsait şartlar arz eden yüksek platolar ve dağlık sahalar, yer yer çok geniş bir orman örtüsünün gelişmiş bulunduğu kısımları teşkil ederler. Ayrıca bu dağılışın bugünkü manzarayı almasında oldukça uzun bir devrede vuku bulan devamlı bir tahribin payı büyüktür. Hiç şüphe yok ki Samanlı Dağları’nın orman örtüsü, evvelce bu yüksek kütleyi hemen tamamen kaplar bir şekilde yayılmış bulunmaktaydı.
Orman tahribine paralel olarak maki formasyonu bir taraftan sahasını genişletmekte diğer taraftan ziraat sahalarının açılmasıyla yer yer ortadan kaldırılmaktadır. Samanlı Dağları’nın kuzey ve güneyinde 200-250 ve vadi içlerinde 500-600 metreye çıkan makiler, bu kütlenin etekleri boyunca kesintili şeritler ve parçalar hâlinde bulunur.
Bu kısımdaki maki umumiyetle şu türlerden oluşur: Kermez meşesi (Quercus coccifera), dikenli mersin (Ruscus aculeatus), katran ardıcı (Jumiperus oxycedrus), defne (Laurus nobilis) ve kocayemiş (Arbutus unedo). Maki elemanları arasına yer yer böğürtlen (Rubus fruticocus), akdiken (Cretaegus oxyacantha),şimşir (Buxus sempervirens), ayı üzümü (Vaccinium vitis-idaca) ve ormangülü (Rhododendron ponticum) de karışır.
Orman örtüsü yayvan yapraklı ağaçlardan müteşekkil etek ormanı hâlinde 400 m irtifalara kadar takip edilir. Bu kuşakta karakteristik türü çok hâkim bir şekilde doğu kayını (Fagus orientalis) teşkil etmekte, diğer türler olarak adi gürgen (Caprinus betulus), kestane (Castanea veca), saplı meşe (Quercus pedunculata), ak kavak (Populus alba), akçaağaç (Acer platanoides) ve yer yer ıhlamur (Tilia), doğu çınarı (Platanus orientalis) yer almakta, daha yukarılarda 600 m irtifada iğne yapraklılar bu topluluğa karışmakta ve bu suretle 800 m civarından itibaren yer yer karışık bir orman yayılmaktadır. Bu kısımlarda Uludağ göknarı (Abies bornmuelleriana), kestane ve adi gürgenle karışık olarak bulunur.
İlçedeki mevcut iklim şartları, Samanlı Dağları’nda, tabii bitki örtüsü dahilinde, orman formasyonuna müsait bir yayılış sahası hazırlamıştır. Beşeri unsurlar tarafından oldukça uzun bir devreden beri değişikliğe maruz bırakılan, bugün de mühim bir tahriple karşı karşıya olan bu örtü yer yer geniş çapta ortadan kaldırılmış, bilhassa alçak kenar kısımları boyunca, makinin geliştiği sahalara ve çıplak yüzeylere dönüşmüştür. Orman örtüsünün terkibine giren unsurların büyük bir kısmı Karadeniz kıyı silsilelerinin florasına dahil bulunmaktadır. Bir kısmı ise Akdeniz florasının türleri olarak bu kısma sokulmuştur. Karakteristik türlerin bir araya geldiği kısımlardaki maki topluluğu da buna ilave edilebilir.
Kartepe ilçesinin tarım coğrafyası özelliklerine gelince tarla ziraatı olarak hububat ekimi mahdut kısımlarda ve ancak mahalli ihtiyacı karşılayacak kadar yapılmaktadır. Buna karşılık bahçe ziraatı çok egemen bir duruma geçer. Ormandan geçinme istisna edilirse, ilçenin nemli kuzey kenarında meyvecilik, en mühim kaynağı teşkil eden zirai faaliyet durumundadır. Meyve olarak elma, şeftali, erik, armut ağacı sayısı baş sıraları alır. Öteki meyve ağaçları genellikle karışık olarak bulunur. Maşukiye armudu (2004 yılından beri armut festivali düzenlenerek de yöre turizmine katkı da bulunmaktadır) Eşme ayvası (bardak ayvası, demir ayvası, ekmek ayvası, limon ayvası gibi türleri vardır) gibi lezzetiyle ün yapmış meyve türleri sayılabilir.
KAYNAKÇA
“Türkiye Arazisinin Adlandırılması Kakkında Komisyon Raporu”, Birinci Coğrafya Kongresi (6-21 Haziran 1941), Raporlar, Müzahereler, Kararlar, Ankara, s. 98-103; Erinç, Sırrı, (1949), “Sapanca Gölünün Derinlik Haritası ve Morfometrisi” Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: xı-xıı, Ankara, s. 140; Darkot Besim-Tuncel Metin, Marmara Bölgesi Coğrafyası, İstanbul, 1981, s. 125; Günal, Nurten, Türkiye’de Bazı Ağaç Türlerinin Coğrafi Yayılışları, Ekolojik ve Floristik Özellikleri, İstanbul 1997; İnandık, Hamit; Türkiye Bitki Coğrafyasına Giriş, İstanbul, 1965; Bilgin, Turgut; Samanlı Dağları, İstanbul, 1967; Açıkhava Müzesi Open Air Museum, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yayını, Kocaeli, 2010; Darkot, Besim; Türkiye İktisadi Coğrafyası, İstanbul, 1972; Tuncel, Metin; “Kartepe İlçesinin Coğrafi Özellikleri” Kartepe Kitabı, C. I.
Metin TUNCEL