Osmanlı Devleti’nin İlk Kapudanı, Kuruluş Dönemi Gazisi
14. yüzyıl başlarında henüz kurumsal bir deniz gücü olmayan Osmanlı devletinin ilk kapudanıdır. Asıl ismi Mürsel’dir. İsminin başında cesur ve mert kişilere verilen “Kara” lakabı kullanılmaktadır. Kara Mürsel Alp ve Kara Mürsel Gazi adlarıyla da bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli rol oynamış ünlü bir komutandır. Fethettiği yerlerin yönetimi kendisine verildiği için de ilk dönem sancakbeyleri arasındadır.
İdris-i Bitlisî’ye göre Ertuğrul Gazi ile birlikte Ahlat tarafından Anadolu’ya gelen dört yüz ünlü savaşçıdan biridir. Daha sonra Osman Bey ve oğulları zamanında da çeşitli yararlıklar gösteren Akça Koca, Turgut Alp, Aykut Alp, Samsa Çavuş, Abdurrahman Gazi, Kara Teke gibi ünlü gaziler arasında yer alan Kara Mürsel Bey de önemli bir komutan ve gazidir. Kara Mürsel, Akça Koca’nın yanında yetiştiği için onun 1328’de vefatından sonra askerleri Kara Mürsel’in yanında toplanmıştır.
Kara Mürsel’in tanınması, Orhan Bey (13241362) zamanındaki büyük fetihlerde, sırasıyla 1326’da Bursa ve Yalova’nın, 1328’de Samandıra ve Aydos’un, 1331’de İznik’in ve 1337’de İzmit’in fethindeki rolüyle ortaya çıktı. Bursa fethedildikten sonra İzmit’i de topraklarına katmak isteyen Orhan Gazi bölgeye yönelik fetih hareketlerini genişletmeye başladığında İzmit ve İznik’i fethetmeden önce Kocaeli Yarımadas’ının (Bitinya) kuzeyinden itibaren Karadeniz, güneyde İzmit Körfezi ve batıda İstanbul Boğazı’yla çevrili topraklarını fethederek güvence altına almak istiyordu. Daha önce Osman Gazi’nin emriyle ünlü komutanlarından Konur Alp ve Akça Koca emrindeki askeri birlikler 1305’te Sakarya nehrinin doğusunda bulunan Akyazı ve Konrapa’yı, batısında ise Kandıra’ya kadar olan bölgeyi ele geçirmişti. Düzenlenen bu yeni akınlar ve bölgenin yağmalanması karşısında Bizans, İzmit-İstanbul arasındaki bütün kaleleri sağlamlaştırmak suretiyle Anadolu’dan İstanbul’a ulaşma ihtimali kuvvetli olan bu tehdidi önlemek istedi.
Bu gelişmeler üzerine Orhan Gazi, henüz Bursa’dayken emrindeki ünlü komutanlarından Akça Koca, Konur Alp, Abdurrahman Gazi ve Kara Ali’yi (Karaca Bey) birlikleriyle birlikte İstanbul Boğazı bölgesine gönderdi ve ilk olarak Samandıra ve Aydos’u almakla görevlendirdi. Bu sırada Kara Mürsel’in de Akça Koca ile birlikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu iki kalenin Bizans tarafından kuvvet gönderilerek daha ciddi bir şekilde korunması ve bilhassa Aydos’un ısrarla savunulması uzun sürdü. Nihayet İstanbul’un geçidi konumunda olan Aydos kalesinin de Osmanlıların eline geçmesiyle birlikte artık İstanbul için önemli bir engel kalmamış oldu (1328).
Bursa’nın düşmesi ve Orhan’ın İznik’i kuşatması üzerine İstanbul’u koruma amaçlı hazırlıklar yapan Bizans imparatoru III. Andronikos, ordularıyla Gebze yakınlarına kadar gelerek Pelekanon’da (Eskihisar Geçidi) Orhan Gazi ile giriştiği savaşı kaybetti ve yaralı imparator bir gemiye bindirilerek İstanbul’a dönmek zorunda kaldı (1329). Bu harekât sonrasında Orhan Gazi İzmit Körfezi’nin kuzey sahillerinde önemli bir mevki olan Hereke’yi ele geçirmek için gazilerden Kara Ali’yi görevlendirdi. Aynı zamanda bir başka ordu komutanı olan gazi Kara Mürsel’i de İzmit Körfezi’nin güney sahil kesimini ele geçirmekle görevlendirdi. Böylece Orhan Gazi’nin denizden gelecek Bizans gemilerinin bölgeye müdahale etmesini engellemek istediği anlaşılmaktadır.
Ünlü tarihçi İbn Kemal, Kara Mürsel’in İzmit çevresi, Yalova ve Koyunhisar kalelerinin alınmasındaki rolünü etraflıca anlatmaktadır. Kara Mürsel, Orhan Gazi’nin ilk İzmit kuşatmasına katıldı ve düzenlediği akınlarla şehrin çevresinde büyük tahribatlarda bulundu (1326). Bu kuşatma sırasında İzmit Kalesi muhafız kıtaları komutanı Kaloyan şehirden kaçarak Koyunhisar’a (Bafeus) sığındığı için Kara Mürsel padişahın emriyle onu takip ederek kalede kuşatma altına aldı. Burada Bizans ordularıyla yapılan çatışmalardan sonra kaleyi ele geçirmeyi başaran ve zengin ganimetlerle Koyunhisar Kalesi’ne dönen Kara Mürsel, Orhan Bey’e haber göndererek kazandığı zaferin müjdesini verdi. Orhan Bey de onun bu başarılarına karşılık aldığı kaleleri kendisine timar olarak verdi ve bölgenin korunması için görevlendirdi.
Kara Mürsel ve askerleri bundan sonra asli görevleri olarak Yalova çevresindeki limanları ve sahildeki iskeleleri Bizans gemilerinin saldırılarından korumakla görevlendirildi. Düzenlediği akınlar Yalova’ya kadar uzandı. İzmit ile İznik arasındaki bölgede bulunan ormanlar, bağlar ve bahçelerin hepsi Kara Mürsel Bey’in akınları sırasında tahrip edildi. Bu bölgelerde yaşayan Bizans halkı daha fazla barınamadı ve topraklarını bırakarak kaçmak zorunda kaldı. Kara Mürsel bundan sonra Yalova üzerine hareket etti. Şehir, Türk saldırılarına karşı kendini korumaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Bu kanlı savaşlar sonunda Yalova’yı savunan Bizans askerleri aman dileyerek Kara Mürsel’e ve beraberindeki askerlere teslim olduğu için Yalova Osmanlıların eline geçti. Özellikle İznik’in fethi (1331) ile birlikte Bizans donanmasının saldırılarından korunmak için Marmara sahillerinin güvenliği Kara Mürsel’in korumasına bırakıldı. Askerleri ile burada sağlam bir deniz gücü oluşturdu ve donanmasıyla bölgeye denizden gelebilecek Bizans tehdidini önlemiş oldu.
Orhan Gazi, Kara Mürsel Gazi’yi bugün kendi adıyla anılan Karamürsel’e sancakbeyliği ile kapudan olarak tayin etti ve burada bir tersane inşa ederek gemi yaptırma görevini verdi. Kara Mürsel Bey bugünkü Karamürsel’in muhtemelen eski Bizans tersanesinin bulunduğu yerde yeniden bir tersane kurdu ve ardından kendisinden yüzyıllar sonra bile hâlâ Osmanlı deniz taşımacılığının ve ince donanmasının mühim bir parçası olarak kullanılacak olan Karamürsel gemilerini inşa ettirdi. Kara Mürsel Bey, Bizans gemilerinden etkilenerek inşa ettirdiği bu küçük gemiler sayesinde İstanbul’dan gelecek herhangi bir düşman saldırısının önüne geçerek bölgeyi güvenceye aldı. Ünlü denizcinin bu faaliyeti sayesinde artık Bizans, İstanbul’dan gemi çıkartamaz hâle geldi.
Bursa, İzmit ve Yalova’nın değişik yerlerinde Kara Mürsel’in adı ile anılan köy, mezraa ve çiftlikler ile bir cemaat adının bulunması Kara Mürsel’in Bursa’nın fethinde üstlendiği rolü ortaya koyduğu gibi, İzmit’e kadar uzanan alanlarda yapılan sistemli fetih hareketlerinde de önemli görevler aldığını göstermektedir. Vefatı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Sadece İzmit’in fethine katıldığına göre 1337’den sonraki bir tarihte vefat ettiği tahmin edilmektedir.
Kara Mürsel Bey’in adının Bursa ile İzmit arasındaki birçok köy, mezraa ve çiftlik gibi yerleşim yerlerine ve cemaatlere verildiği Osmanlı tahrir kayıtlarında da yer almaktadır. Nitekim 1530 (937) tarihli Anadolu Vilayeti muhasebe defterinde Kocaeli sancağına bağlı Gebze kazasında Mürsel mezraası, Kandıra ve Yalak-âbâd (Yalova) kazalarında Mürsellü köyleri ve yine Kocaeli sancağında Mürsel adlı bir cemaat bulunuyordu. Ayrıca Hüdâvendigâr sancağının Bursa kazasında Mürseller-i Büzürk Köyü, Mürsel Çiftliği, Kite kazasında Mürseller-i Küçük Köyü, Akhisâr kazasında Mürsellü Köyü bulunmaktadır. Günümüzde ise Bursa Mudanya merkezde Mürsel Köyü, Bursa merkezde ise Mürseller Köyü vardır.
KAYNAKÇA
İdris-i Bitlisî, Heşt Bihişt, (haz. M. Karataş ve diğ.), Ankara 2008, I; İbn Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osman, (haz. Ş. Turan), Ankara 1991, II; J.W. Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, çev. N. Epçeli), İstanbul 2011; Halil İnalcık, Devlet-i ‘Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-1, İstanbul 2020, s. 43-47; Hüseyin Kayhan, “Beylikler Dönemi Türk Denizciliği Amiral Kara Mürsel Alp”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli 2020, s. 255-265.
İdris BOSTAN