KARA DAVUD B. KEMAL KOCAVÎ

Madde no:824

Osmanlı Âlimi, Müderris ve Kadı

İzmit’te doğmuştur. Kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte Sultan II. Bayezıt döneminde dünyaya gelmiştir. Kara Dâvud ya da Davud Kadı lakaplarıyla tanınmıştır. Babasının adı Kemal’dir. Mevlânâ Lutfî, Hacıhasanzade Efendi, Müeyyedzade Abdurrahman Efendi gibi âlimlerden dersler alarak tahsilini tamamlamıştır. Yavuz Sultan Selim Han döneminde Bursa, Trabzon, Edirne üç şerefeli ve Sahn-ı Semân medreselerinde müderrislik görevinde bulunmuş, özellikle mantık ve fıkıh ilimlerinde eserler telif etmek suretiyle bu ilimlerde derinleşmiştir.

Kara Davud, Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta geçişinden (30 Eylül 1520) iki sene sonra (1522-23) Bursa kadılığına getirilmiştir. Hicri 934 (1527) yılında ise bu görevden alınmıştır. Aradan geçen uzun bir zamandan sonra tekrar kadılık görevine getirildiyse de bu defa kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştır. 948 yılı Safer ayında (Haziran 1541) Bursa’da vefat etmiştir. Kabri Bursa’da Yıldırım civarında kadılığı döneminde yaptırdığı mescidin haziresinde bulunmaktadır. Bu cami günümüzde Davutkadı Mahallesi’nde bulunup resmi kayıtlarda Davutkadı Eski Camii olarak bulunmaktadır. Kara Davud’un kendi yaptırdığı cami ahşap olduğundan zamanla yıkılmaya yüz tutunca 1517 yılında Hacı Emin adlı bir kişi tarafından ve 1885 yılında Emine Hanım tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. 1953 yılında da son bir restorasyon geçirmiştir. Bursa’nın 8 Temmuz 1920’de Yunanlılar tarafından işgal edilmesi ve her yerin yakıp yıkılmasıyla Kara Davud’un camisi ve etrafındaki evler de yakılıp talan edilmiş ve cami metruk hâle gelmiştir. Zamanla Kara Davud ve yanında bulunan kabirler açık mezar hâline dönüşmüştür. Bu sebeple kabir, nakil yoluyla yine aynı mahallede bulunan Yeşilyayla Caddesi’ndeki yerine taşınmış, 1995 yılında türbe hâline getirilmiştir. Eserleri şunlardır:

1.Hâşiye ʿalâ Şerhi Metâliʿi’l-envâr. Eser mantık ilmine dairdir. Sirâceddin el-Urmevî’nin Metâliʿu’l-envâr adlı eserine Şemseddin Mahmûd b. Abdurrahman el-İsfehânî tarafından yazılan şerhin hâşiyesidir.

2.Hâşiye ʿalâ Hâşiyeti Küçük (Kûçek) ʿalâ Tahrîri’l-kavâʿidi’l-mantıkiyye (Hâşiye ʿalâ Şerhi’ş-Şemsiyye). Eser mantık ilmine dairdir. Ali b. Ömer el-Kâtibî’nin eş-Şemsiyye’sine Kutbüddin er-Râzî’nin yazdığı şerhe Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin yaptığı hâşiyenin hâşiyesidir.

3.Şerhu’l-Menâr. İslam hukuk metodolojisine dair bir eserdir. Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin Menârü’l-envâr adlı eserine yapılmış bir şerhtir.

4.Hâşiye ʿalâ âşiyeti’l-Cürcânî ʿalâ Metâliʿi’l-enzâr. Kelam ilmine dair bir çalışmadır. Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1624’de Kara Dâvûd b. Kemâl’e nispet edilmiştir.

Bursalı Mehmet Tahir’in Osmanlı Müellifleri ile bazı kütüphane kayıtlarında Maʿlûmât, Şerhu asîdeti’n-nûniyye, Telhîsu Takrîri’l-kavânîn, Hâşiye ʿale’t-Tehzîb isimli eserler de Kara Davud’a nispet edilmişse de Hatice Kelpetin Arpaguş’a göre bu eserlerin Dâvûd-i Karsî’ye ait olması daha muhtemeldir.

Günümüzde “Kara Davud” ismiyle bilinen ve asıl adı Tevfîku muvaffikı’l-hayrât fî îzâhi meâni Delâili’l-hayrât olan; Muhammed b. Süleyman el-Cezûlî’nin Delâʾilü’l-hayrât adlı salavat mecmuası üzerine yapılmış en meşhur Türkçe şerh ise yine onun neslinden geldiği tahmin edilen Karadavudzade Mehmed Efendi’ye (ö. 1170/1756) aittir. Kitap, Bursalı Mehmed Tahir tarafından yanlışlıkla Kara Davud İzmitî’ye nispet edilmiştir.

Kara Davud’un soyu kendisinden sonra Karadavudzadeler adıyla devam etmiştir. Mustafa Efendi, Süleyman Çelebi ve Alâeddin Ali Efendi onun oğullarındandır.

KAYNAKÇA

Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri, I-III, İstanbul 1333-42 Heppenheim-Bergstrasse 1971; Hatice Kelpetin Arpaguş. “Kara Dâvud”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 24: 359, İstanbul: TDV Yayınları, 2001; Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn ʿan esâmi’l-kütüb ve’l-fünûn (nşr. Kilisli Muallim Rifat – Şerefeddin Yaltkaya), I-II, İstanbul 1360-62/1941-43; Taşköprizâde İsâmüddin Ahmed Efendi, eş-Şekâʾiu’n-nuʿmâniyye fî ʿulemâʾi’d-devleti’l-ʿOssmâniyye (nşr. Ahmed Subhi Furat), İstanbul 1405/1985.

Hüseyin OKUR