Bali Bey, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu ilk dönemden itibaren Osmanlı ordusuna hizmet etmiş Malkoçoğullarından akıncı beyidir. 15-16. yüzyıllarda II. Bayezit devrinde yaşamıştır. Malkoçoğlu Yahya Paşa’nın oğludur. Koca Bali Paşa diye de anılmaktadır. 1495’te doğmuş olup, II. Bayezit’in kızı Aynişah Sultan’ın kızıyla evlidir. Bali Bey, Semendire sancakbeyi olmuş, 1521 yılında Belgrad’ın fethinde görev yapmıştır. Belgrad sancakbeyi ve Bosna beylerbeyi olmuş, 1526 yılında Mohaç Savaşı’nda üstün başarılar göstermiş, Budin’in (Budapeşte) ikinci beylerbeyi olmuştur. Daha sonra vezirlik yapmış, 1548 yılında vefat etmiştir. Vakfiyesinde, Bali Bey’den Bâli Bey İbn-i Ahmet adıyla bahsedilmekte, Karamürsel’de h.938/ m.1531 tarihinde kurulan vakıftaki, cami, hamam, kervansaray, mektep, çeşmeden söz edilmektedir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yer alan bir belgede, 25 Mayıs 1718’deki deprem sonrası caminin hasar gördüğü ve onarılıp hizmete açılmasının istendiği görülmektedir. Aynı tamirat isteğine 1793 tarihli arşiv kaydında da rastlanır. Ayrıca caminin minaresinin güneyinde yer alan ve yeniden yapılan betonarme mezar taşının, Bali Bey’in mezarının üzerine yapıldığını ileri süren bir görüş de bulunmaktadır. Bali Bey’in Karamürsel’de yer alan camisi, 1921 yılındaki Yunan işgali sırasında yanarak tahrip olmuş, 1927 yılında ilçe halkının desteğiyle Recep Bayrak, Osmaniye Köyü’nden Süleyman Demirel ve Süleyman Akgül isimli şahısların önderliğinde tamamlanmıştır. 1980’li yıllarda küçük bir onarım görmüş, 1999 yılında hasar gören minare 2000 yılında onarılmış, iç tefrişat 2004 yılında elden geçmiştir. Son olarak 2017 yılında başlayan restorasyon çalışmaları 2019 yılında son bulmuş ve bu tarihte cami yeniden ibadete açılmıştır. 1921’de yanan Balibey Camii’nin mimari formu hakkında elimizde ayrıntılı bir belge bulunmamaktadır. Karabali Camii hakkında Vakıflar arşivinde de belgeler vardır.
Yapı, İstanbul 2 nolu K.V.T.V.K.K. tarafından 27.04.1993 tarihinde alınan 3073 sayılı karar ile tescillenmiştir. Cami hakkındaki KAYNAKLARa bakıldığında öncelikle karşımıza vakıf kaydı çıkmaktadır. Buna göre yapı, esasen Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun manevi mimarı olarak bilinen Şeyh Edebali soyundan Kara Balibey İbn-i Ahmet tarafından yaptırılan 1 camii, 1 kervansaray, 1 hamam, 1 mektep ve 1 çeşmeden meydana gelen külliyenin parçasıdır (Hicri 938/Milâdi 1531). Vakfın, yapıldığı dönemde kasabanın sosyal hayatında önemli rol oynadığı bilinmektedir
Karamürsel merkeze doğudan bakan 1920’li yıllara ait fotoğrafta tek kubbeli olarak görünen ilk dönem yapılaşması Yunan işgali sırasında yanmıştır. 1927’de yapılan ve günümüze ulaşan yapı, dikdörtgen plan şemasındadır. Cami girişinin bulunduğu cephede yer alan son cemaat yeri, kuzeydeki harim duvarının iki yönde ortaya çekilerek daraltılmasıyla oluşturulmuştur. Girişe yedi basamakla çıkılmaktadır. Ahşap kaplama tavan örtüsüne sahip son cemaat yeri geçildikten sonra harim kapısı yoluyla ana mekâna ulaşılır. Harim kısmında son cemaat yerinden geçişin sağlandığı, kuzey yönde ahşap ayaklara oturan kadınlar mahfili yer almaktadır. Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü yenidir. Yapının tavanı ahşap lambri kaplama olup orta kısıma bağdadi malzemeden kaburgalı iç kubbe yapılmış, yağlıboya ile boyanmıştır. Kubbenin ortasında yıldız motifi yer almaktadır. Yapının üst örtüsü, dört yöne eğimli çatı ile örtülmüş ve marsilya tipi kiremit ile kaplanmıştır. Cephelerinin tümü çimento esaslı mozaik sıvalı iken 2019 onarımında köşe taşları dışında sarı renge boyanmıştır. Cephede, doğu ve batı köşesinde zemine yakın iki sıra kaba köşe taşları bulunmaktadır. Cephenin arkasında bulunan harim kısmının köşelerinde ise taş söveler saçağa kadar devam etmektedir. Doğaltaş köşe taşları üzerinde zemin hizasında ve saçak hizasında metal kılıçlar bulunmaktadır. Yan cepheler üçer pencere açıklıklıdır, giriş ve mihrap cephesi ise ikişer alt ve üst pencere ile aydınlanmış, ayrıca giriş açıklığı ve mihrabın üzerine de birer pencere açılmıştır. Batıdaki minare özgün formunı korumakla birlikte 1999 yılındaki depremde zarar görmüş, yıkılarak yeniden yapılmıştır. Odtaşı ve tuğla almaşık gövdeye sahip olan minarenin kaidesi sıvalı ve boyalıdır. Pabuçtan gövdeye geçişte taş bir bilezik bulunmaktadır. Taş bilezik üzerinde altı metal kılıç yer alır. Yuvarlak minare gövdesindeki almaşık duvar, bir sıra taş, bir sıra tuğla olarak devam etmekte olup derzler 2019 yılında minare onarımında temizlenmiş ve kapsamlı bir onarım görmüştür.
Caminin, 1921 yılındaki yangından, subasma seviyesine kadarki kısmı ile minaresinin kurtulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla daha sonra gerçekleştirilen yapılaşmada özgün plan şeması terk edilerek, belki de malzemesinin bir kısmı kullanılmak suretiyle, minare yerinde korunarak yeni yapı inşa edilmiştir. Dolayısıyla klasik dönemin özgün plan şeması bu kapsamlı yapılaşmada belki de sadece temel bazında korunmuş üzerine erken Cumhuriyet dönemi cami mimarisi özelliklerini gösteren yeni yapı yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı sonrasında özellikle Yunan işgaline uğramış bölgelerde şehir planları yapılmış ve ihtiyaç duyulan yapıların öncelikle inşası teşvik edilmiştir. 1920’li yıllar mimari üslup olarak 1. Ulusal Mimari tarzındaki yapıların Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk yıllarında tercih edildiği görülür. Bu üslubun kurucularından olan Mimar Kemaleddin, 1870 yılında doğmuş, aldığı mimarlık eğitiminin sonrasında 1909 yılında Evkaf-ı Hümayun Nezareti’nde başmimar olarak çalışmaya başlamıştır. 1925 yılında yurtdışı görevinden yurda dönmüş, Ankara’da Evkaf Müdüriyyet-i Umumiyyesi İnşaat ve Tamirat Müdürlüğü’ne tayin edilmiş, 1926’da da Maarif Vekâleti’nce kurulan Sanayi-i Nefise Encümeni başkanlığına getirilmiştir. Mimar Kemaleddin’in 1925 sonrasında yaptığı çizimler içerisinde yer alan “Karamürsel’de Yapılacak Bir Cami” adlı projesinde Karabali Camii’ne plan ve kütle olarak benzeyen bir cami çizimi yer almaktadır. Projede dikdörtgen bir plana sahip cami bulunması, projenin Karabali Camii’ne ait olabileceğini düşündürmektedir. Dolayısıyla yanarak yok olan 16. yüzyıl camisinin yerine, Mimar Kemaleddin’in çizimini yaptığı plan şemasına göre cami inşaasının gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Yapı, Karamürsel’de Osmanlı döneminde yer alan 6 mahalleden biri olan Cami-i Atik Mahallesi’nin çekirdeğini oluşturmaktadır. Caminin güney doğu yönünde hamam yer almaktadır. Hamam 14.05.1976 tarih, 40 sayılı GEEAYK kararı ile tescillenmiştir ve Kara Bali Bey Camii ile birlikte aynı külliyenin parçasıdır. 2016 yılında yapılan kazı ve restorasyon ile günümüzdeki görünümünü kazanan hamamın soyunmalık kısımlarının bütünü kazı ile ortaya çıkartıldıktan sonra üstü açık şekilde korunmuştur. Ortasında şadırvanı yer almaktadır. Hamamın diğer kısımları da onarılmış, fonksiyon verilmemiştir. Hamam yanında kuyu, şadırvan ve mermer devşirme malzemeler de cami avlusunda bulunmaktadır.
KAYNAKÇA
BOA 20/Ca/1208 tarih ve Dosya No: 103 Gömlek No: 5147; Fehameddin Başar, “Malkoçoğulları”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 27, İstanbul 2003 s. 537-538; Derya Gecili, Temettuat Defterlerine Göre Karamürsel Kazasının Sosyal ve Ekonomik Yapısı (1844-1845), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde, 2002; Levent Kayapınar, “Malkoçoğlu Bali Bey Vakfı ve Beyazıt Baba Asitanesi”, Alevilik Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, Almanya 2009, s. 105-115; Saliha Tanık, “Kocaeli Karamürsel’de Bir Vakıf Akarı: Kara Bali Bey Hamamı”, Sosyal Bilimlerde Güncel Araştırma ve İncelemeler, Ankara 2021, s. 163-177; Selçuk Seçkin-Bahadır Bozdağ, “Karamürsel Balibey Camii Hakkında Yeni Bulgular”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II, Kocaeli 2015, s. 1905-1912; Yıldırım Yavuz, İmparatorluktan Cumhuriyete Mimar Kemaleddin (1870-1927), Ankara, 2009, s. 166-167.
Selçuk SEÇKİN