İzmit ve Sakarya bölgesinde eşkıyalık yapan ve daha sonra devlet idaresinde önemli görevlerde bulunan Kandıralı Mehmet Paşa, İzmit’in Kandıra bölgesindendir. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında dünyaya geldiği tahmin edilen Mehmet Paşa’nın ailesi ve çocukluğu hakkında bilgi bulunmamaktadır. Cesur ve gözü pek bir kişiliğe sahip olan Kandıralı Mehmet, XVIII. yüzyılın sonlarına doğru etrafına topladığı adamlarıyla beraber eşkıyalık faaliyetlerine girişmiştir. 20 Eylül 1801 tarihli hükümde, Kandıralı Mehmet’in bölgede altı yıldır eşkıyalık yaptığı ifade edilmiştir. 1800 yılında Karamürsel Gonca’da girdiği çatışmada eşkıya Deli Balta ile adamlarını öldürmüş ve Yalova’ya kaçmıştır. Bu olay ile namı yayılan Kandıralı Mehmet, eşkıyalık faaliyetlerine devam etmiştir. Etrafına topladığı altmış kadar adamıyla bölgede dolaşıp halka korku salması ve huzursuzluğa sebep olması nedeniyle hakkında merkeze şikâyetlerde bulunulmuştur. Bölgede eşkıyalık olaylarının artması üzerine 20 Eylül 1801 tarihinde Bazargöl, Yalakabad ve Karamürsel âyanlarına gönderilen emirde, Kandıralı Mehmet’in yakalanıp idam edilmesi ve kesik başının merkeze gönderilmesi emredilmiştir. Adamlarından altısının yakalanmasına rağmen, kendisinin çektirme kayıklar ile Karamürsel ve İznikmid Körfezi arasında hareket ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca kendisi gibi eşkıyalık yapan Yalakabad âyanı Hacı İbrahim ile de iş birliği yaparak bölgede şekâvetini sürdürmüştür.
25 Mayıs 1808 tarihli hükümde Kandıralı Mehmet’in yakalandığı ve Rodos Adası’nda bulunan kalede kalebentlik cezasına çarptırıldığı ifade edilmiştir. Cezanın ne kadar uygulandığı bilinmemekle beraber bir süre sonra affedilip serbest bırakılmıştır. İstanbul’a giderek Tersane-i Amire’de, Kaptan Paşa’nın çavuşlarından olduktan sonra, kaptan-ı derya Cezayirli Seydi Ali Paşa’nın güvenini kazanmıştır. 16 Kasım 1808’de Alemdar Mustafa Paşa’ya karşı yeniçerilerin isyanı vuku bulmuştur. Bu isyanın yatışmaya başladığı sıralarda, bu defa da 19 Kasım 1808 tarihinde Galata, Tersane ve Kasımpaşa semtlerinde kendini bilmez grupların bir araya gelmesi ile yeni bir isyan patlak vermiştir. Başkentte etkili olan isyanın önderliğini yapan Kandıralı Mehmet, Bursa’da sürgünde bulunan Seydi Ali Paşa’yı İstanbul’a davet edip yeniden Kaptan-ı Derya olmasını sağlamıştır. Kaptan-ı derya kethüdası olan Kandıralı Mehmet, Rumeli’de dağlı eşkıyaları kontrol altına almak ile görevlendirilmiştir. Eşkıyalarla mücadelesinde göstermiş olduğu başarı üzerine kendisine iki tuğlu paşalık rütbesi verilmiştir. Rumeli Beylerbeyi payesi ile kendisine Akşehir Sancağı tevcih olunan Kandıralı Mehmet, Osmanlı-Rus Savaşı’na katılmıştır. 15 Şubat 1809 tarihli hükümde, Osmanlı-Rus savaşında el-Hac Mehmed Behram Paşa ve Rusçuk muhafızı Aydın Paşa ile beraber Rusçuk’ta bulunduğu görülmektedir. Askerin gıda ve farklı ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla merkeze yapılan yardım talebi kabul görmüş ve Aydın Paşa’ya beş bin kuruş, Behram Paşa’ya on bin kuruş ve Kandıralı Mehmet Paşa’ya iki bin beş yüz kuruş gönderilmesi emredilmiştir.
Kandıralı Mehmet Paşa, görevlendirildiği Osmanlı-Rus Savaşı’nda göstermiş olduğu gayret ile ön plana çıkmıştır. Savaşta gösterdiği cesaret ve azimli mücadelesi ile Sadrazam Hurşit Ahmet Paşa’nın takdirine mazhar olmuş ve Nisan 1813’te Çorum Sancağı’nda mutasarrıf olarak görevlendirilmiştir. Bölgede halka yaptığı baskı, zulüm ve saldırıların yanında İskilip kazasına adamlarıyla baskın yapmış ve benzer davranışları burada da sergilemiştir. Hakkında merkeze şikâyetler gönderilmesi üzerine, Kandıralı Mehmet görevinden azledilmiştir. Geçmişte yapmış olduğu eşkıyalık ve isyan faaliyetleri nedeniyle II. Mahmut’un güven duymadığı Kandıralı Mehmet’in mirmirânlığı alınmış, 1814 yılında İstanköy Adası’na sürgün edilmiştir. Silistre valisi Rüştü Paşa, serbest bırakılması için kendisine şefaatçi olmasına rağmen affedilmeyen Kandıralı Mehmet’in İstanköy Adası’ndaki mahkûmiyeti devam etmiştir. İstanköy Adası’nda etrafına topladığı adamlar ile adada huzursuzluğa sebep olmuştur. Hicri 21 Şaban 1231 (M 17 Temmuz 1816) Çarşamba gecesi saat üçte, konağına giderken birkaç kişi yolunu kesmiş ve Kandıralı Mehmet’i katletmiştir. İstanbul Kadıköy’de bir evi, Ege adalarının birinde ve İğneada’da, Elie Pavlo bölgesinde ise çiftliği bulunmaktadır. Rum kızlarına meyil veren ve İstanköy Adası’nda cariyeleri olan Kandıralı Mehmet’in Şerife Hanım ile evli olduğu bilinmektedir.
KAYNAKÇA
BOA. 4 No’lu A.DVNS.MKM.MHM.d/s.25/B.85; Cevdet Zaptiye; 62, 605, 1162, 1191,1367, 16834, 36071, 36074, 48679; Atilla Çetin, “Osmanlı Döneminde Kocaeli Sancağı Ve Civarının Ünlü Şahsiyetleri,” Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli, 10-12 Nisan 2020, s. 1417-1439; Atilla Çetin, “Kocaeli ve Hüdavendigar Sancaklarında Eşkıyalık Olayları ( 18. ve 19. Yüzyıllar)”, s. 135-157; Cabi Ömer Efendi, Cabi Tarihi, (Çev. Mehmet Ali Beyhan), C. 1-2, Ankara, 2003; Osman Köse, “19. Yüzyıl Başlarında Kocaili Sancağı’nda Eşkıyalık”, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Kocaeli, 10-12 Nisan 2020, s. 585-597.
Suha Oğuz BAYTİMUR