KANDIRA MEDRESELERİ

Madde no:812

Kandıra’da Osmanlı Eğitim Kurumları

Medrese İslam ülkelerinde orta ve yüksek öğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adıdır. Medreselerin devlet eliyle teşkilatlandırılması ve İslam dünyasında gelişmesi Büyük Selçuklu Devleti’nin eseridir. Osmanlı Devleti’nin en önemli eğitim, kültür ve bilim müessesi olan medreseler, 1331’den Tevhid-i Tedrisat kanununun kabul edildiği 1924 tarihleri arası yaklaşık altı asır, başta Anadolu ve Rumeli olmak üzere devletin geniş coğrafyasına yayılarak eğitim-öğretim faaliyetini sürdürmüştür.

Osmanlı medrese sistemini günümüz eğitim sistemleriyle kıyaslamak ve ikisinin bire bir örtüştüğünü söylemek mümkün değildir. Günümüz şartlarında Osmanlı devleti klasik eğitim sisteminde Sıbyan mektebinden sonra orta ve yüksek öğretime devam edilen kurumlar olarak ifade edebiliriz.

Osmanlı arşiv kayıtlarında Kandıra’da Hacı Dursun Efendi Medresesi ve Hamidiye Medresesi olmak üzere iki medrese adı geçmektedir. Bunun yanında 1923 yılında adı belirtilmeyen üçüncü bir medresenin açılmasından söz edilmektedir. Anlayabildiğimiz kadarıyla Osmanlı’nın bölgeyi fethi ile birlikte Orhan Gazi zamanında ilk medrese vakıf eseri olarak yapılmıştır. Orhan Gazi’nin Adapazarı, Kandıra ve Bursa’da inşa ettirerek vakfettiği cami, medrese, zaviye, imaret, aşevi, misafirhaneler ilk Osmanlı vakıfları olarak anılmaktadır.

Kandıra’da açılan ilk medrese Hacı Dursun Efendi Medresesi’dir. 1804 tarihli arşiv belgesinde ve 1908 Maarif Salnamesinde Kandıra’da Hacı Dursun Efendi Medresesi kaydına rastlamaktayız. Medresenin yeri hakkında herhangi bir kayda ulaşamadık. 1904 tarihli Maarif Salnamesi’nde Sultan Orhan Gazi Mahallesi’nde müderrisi Ali Rıza Efendi olan, 80 öğrencisi bulunan ve halk tarafından yaptırıldığı ifade edilen Hamidiye Medresesi’nden söz edilmektedir. Hamidiye, II. Abdülhamit Han’a izafeten verilmiş bir addır.

II. Abdülhamit döneminde medreseler konusunda ciddi adımlar atılmamasına rağmen, yeni inşa edilen medreselere rastlamak mümkündür.

II Abdülhamit döneminde medreseler konusunda yapılan çalışmalar teoride kalmış ve uygulama fırsatı bulunamamıştır. Medreselerin ıslahı konusundaki en ciddi adımlar II. Meşrutiyet döneminde atılmış ve Osmanlı tarihindeki en ciddi medrese ıslahatı gerçekleştirilmiştir. II. Abdülhamit döneminde İzmit Sancağı’nda ibtidai, rüşdiye ve idadi gibi modern eğitim kurumlarının yanı sıra medreseler de bulunmaktadır. Medreseler Osmanlı eğitim kurumlarındaki modernleşmeye ayak uyduramamış ve Osmanlı’nın son döneminde geri planda kalmıştır. Abdülhamit döneminde modern mekteplerin açılması politika olarak belirlendiğinden yeni medrese açılmamıştır.

Muhtemelen iki farklı isimde anılan bu medreseler Orhan Mahallesi’ndeki tek medrese olmalıdır. Hacı Dursun Efendi Medresesi’nin yeniden yapılmasıyla dönemin sultanına izafeten Hamidiye Medresesi ismi verilmiş olabilir. Üçüncü medrese 1 Kasım 1923 tarihinde Kandıra’da açılan medresedir. Bu medresenin adından söz edilmemektedir, seferberlikten önce eğitime ara veren medresenin boşluğunu doldurmak için açılmıştır. Seferberlikten önce Kandıra’da 86 öğrenci ile eğitim yapan üç sınıflı bir medrese bulunmaktaydı. Bu sınıflardan ilk sınıfta şerh-i akaid ve şifa-i şerif, ikinci sınıfta mantık, üçüncü sınıfta ise nahiv öğretiminin yapıldığı belirtilmektedir.

Seferberlikten sonra medresenin açılması için Kandıra müftüsü Ali Rıza Efendi girişimde bulunmuştur. Kandıra’daki medresenin faaliyete geçebilmesi için gerekli olan ilim encümeni oluşturacak kimselerin bulunmasında güçlük çekildiği, bu görevi yapabilecek olanların da bu hizmeti kabul etmedikleri belirtilerek tahsisatsızlıktan, ayrıca Anadolu’da bazı vilayetlerde bütçeden müderris tahsisatı ayrılmasına rağmen bunun yaygınlaştırılmadığından şikâyet edilmekte, Kocaeli Sancağı için bunun sağlanması ve Kandıra’da kurulacak medrese için de bir müderris tahsisatı gerektiği dile getirilmektedir. Medrese 1923 yılında açılabilmiştir. Kandıra Müftülüğü, 1923 yılında açılan medreselerinde ilk yıl birinci sınıfın bulunduğunu ve Türkçe muallimine, üçüncü sınıfın oluşacağı 1925 yılına kadar ihtiyaçlarının olmadığını belirtmektedir. 1923 yılında açılan Kandıra’daki medrese de 3. Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat kanununun kabulüyle birlikte kapatılmıştır.

KAYNAKÇA

Ali Himmet Berki, “Vakıf Kuran İlk Osmanlı Padişahı,” Vakıflar Dergisi, C. 5, 1962, s. 127-128; Ali Sarıkoyuncu, Esra Sarıkoyuncu “Değerli, Milli Mücadelede İzmit Mutasarrıflığındaki Din Adamları,” Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, s. 13481473. Kocaeli 2015; BCA. No: 051/8.65.44, Aralık 1923; BCA. No: 05117.63.7, Ocak 1922; Kasım Kocaman, “Osmanlı Medrese Sistemini Etkileyen Faktörler,” İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, II, S.IIII, s. 400-427. Aralık 1997; Mehmet Bayartan, “Osmanlı Şehirlerinde Vakıflar ve Vakıf Sisteminin Şehre Kattığı Değerler, “Osmanlı Bilimi Araştırmaları X-1 2008; Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, İstanbul 2016, s. 328; Turgut Subaşı, Cengiz Keskin,” İzmit Sancağı ve Kazalarındaki Müslüman Okulları (1898-1903), (1898-1903), Çeşm-i Cihan: Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları E Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 2, s. 33-47, Kış Bartın 2019; Zeki Salih ZENGİN, “Kurtuluş Savaşı Döneminde ve Cumhuriyet’in Başlarında Türkiye’de Medreseler ve Din Eğitimi”, AÜİFD, S. 2, s. 277-313, Ankara 2002

Adem ARI