Yerel Yönetim
Tarih öncesinden Osmanlı’ya kadar Kandıra üzerine resmî belgeye rastlanmasa da 1945 yılında Rıfat Yüce tarafından kaleme alınan Kocaeli Tarihi ve Rehberi adlı eserde, Kandıra’da MÖ 3000’li yıllarda Sitlerin, Asların ve Amazonların yaşadığı yönünde rivayetlere rastlandığı ifade edilmektedir. MÖ 7. yüzyılda Ege göç kavimleri ile gelen Misler Bebrikler ve Megaralıların da Kandıra’ya yerleştiği söylenmektedir. Kandıra’nın fethi sırasında yaşanan kanlı çarpışmalarda akan insan kanı ile kızıla boyanan ve ismini akan kızıl dereden alan Kanlıdere, zamanla Kandere, Kandura ve ardından da Kandıra şekline dönüşmüştür. Kandıra ve çevresindeki eski muhtarların mühürlerinde Kandıra adının hep Kandere olmasının bu rivayeti doğruladığı düşünülmektedir. Kandıra ile Osmanlı’nın ilk temasının 1308-1317 tarihleri arasında Orhan Bey döneminde gerçekleştiği bilinmektedir. Şehzadeliği döneminde Orhan Bey’e lalalık yapan ve daha sonra Karasu’dan Karadeniz Ereğlisi’ne kadar uzanan kıyı bölgelerinde fetihler yaparak “Kocaeli Fatihi” unvanını alan Akçakoca Bey (Ö.1328, Kandıra) aynı zamanda Osman Bey’in yakın arkadaşı ve komutanlarındandır. Orhan Bey tarafından, İzmit tarafının fethi ile görevlendirilen Akçakoca Bey, 1320’de İzmit tarafını fethetmek için akınlar düzenledi. Sapanca Gölü kıyısındaki küçük kaleleri ve daha sonra Kandıra’yı fethetti. Sakarya bölgesi komutanı Konur Alp’le birlikte Aydos ve Samandıra kalelerini fetheden Akçakoca Bey, İzmit bölgesine yönelik fetihlerini sürdürdüğü sırada Baba tepesinde vefat etti. Daha sonra onun anısına İzmit Sancağı’na “Koca-ili” anlamına gelen Kocaeli adı verildi.
Kandıra Osmanlı Devleti’nin ilk fethettiği yerlerden biridir. Yoğun bir Türkmen ve Yörük nüfusu bölgede yerleşmişti. Oğuz, Türkmen ve Yörük kültür ve gelenekleri yüzyıllarca varlığını burada sürdürdü. Kandıra, Orhan Bey zamanında, 1308-1317 arasında Akçakoca Bey tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Akçakoca’nın anıt mezarı Kandıra’da Babadağ Tepesi’ndedir. Kandıra, Osmanlı Devleti’nin ilk fethettiği yerlerden biriydi. Bu sebeple bölgeye yoğun bir yörük nüfus yerleşmiştir. Nüfusun yaklaşık %7578’i Müslüman olan Kandıra halkı tarım, hayvancılık ve odunculukla uğraşıyordu.
Kandıra ve çevresinde bulunan tarihi eserler sayılamayacak kadar çoktur. Eski tarihçilerin işaret ettiği gibi bu bölgenin gerek batıdan doğuya, gerekse doğudan batıya yayılan ordulara yataklık ettiğine kanıttır. Anadolu’nun dış ve iç ticareti bir zamanlar Seyrek İskelesi aracılığıyla yapılırdı. Seyrek ve Kandıra arasında hâlâ bir şose harabesi ve Bizans prenseslerinden birine ait olduğu sanılan bir de mezar vardır. Kandıra ve civarındaki antik kalıntılar, tümülüsler hariç olmak üzere tamamen Roma dönemine aittir.
İzmit gibi İstanbul-Anadolu güzergâhında olmadığı için transit ulaşım ağı içinde yer almayan Kandıra’nın ilk yol çalışmaları (İzmit-Kandıra), İzmit mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa’nın İzmit’teki görevi (18871895) zamanında, 1891 yılında başlar. Ancak yol, 1923 yılına kadar bitirilemez. Söz konusu İzmit-Kandıra yolu, ancak 1923-27 yılları arasında tamamlanabilmiştir.
19.yüzyılın ilk nüfus sayımına (1831) göre Cezayir-i Bahr-i Sefîd Eyaleti’ne tabi Kocaeli Sancağı İzmit, Adapazarı ve Sapanca, Akhisar, Geyve, İznik, Pazarköy, Yalakabad, Karamürsel, Kaymas, Şeyhler, Kandıra ve Gençli, Ağaçlı, Hendek ve Akyazı, Karasu, Ibsafi (Absafi), Sarıçayır, Beşdivan, Akabad, Yabancılar, Şile ile Taşköprü sayım bölgelerinden oluşmaktaydı. Cuinet’e göre -1880 ve 1892 yılları arasıKandıra, Şeyhler (Kaynarca), Kaymaz, Karasu, Akabad ve Ağaçlı nahiyelerini içine alan 49829 kişilik kazadır. Soteriades’e göre ise 1912’de İzmit kazasında 42876 kişilik toplam nüfus yaşıyordu. Aynı yıl Kandıra’da ise 50242 kişi yaşamaktaydı. Adapazarı, Geyve, Yalova ve Karamürsel’i de içine alan İzmit Sancağı’nın toplam nüfusu 242333 olup en çok nüfusa sahip kaza 61934 kişi ile Adapazarı’ydı.
İzmit Körfezi’nin kuzeyinde Karadeniz sahilinde yer alan Kandıra, İzmit’e 45 km uzaklıktadır. İlçenin yüzölçümü 933 kilometrekaredir. Doğusunda Sakarya, güneyinde merkez ilçe İzmit, batısında İstanbul ile komşu olup, kuzeyinde Karadeniz ile çevrilidir. Kandıra, Kocaeli’ne bağlı öbür ilçelerden bütünüyle farklı bir yapıdadır. İlin körfez kıyısında yer almayan tek ilçesi olan Kandıra, Körfez kıyısındaki gelişmelerden de uzak kalmıştır. Körfez kıyısındaki yerleşim hızla sanayileşip, büyüyerek kesintisiz bir kentsel alan yaratırken, Kandıra’nın tarıma dayalı durağan yapısı sürmüştür.
Kocaeli ilinin kuzeydoğusunda yer alan ve Karadeniz’e kıyısı olan ilçe toprakları, fazla yüksek olmayan bir plato üzerinde bulunmaktadır. Dalgalı bir arazi yapısına sahip olan platonun yüksekliği 150-500 metre arasında değişmektedir. İlçe toprakları dik yarlarla parçalanmış, yayla görünümlü alanlardan oluşmuştur. Düzensiz rejime sahip olan ilçe akarsuları, ilçenin topraklarını katederek Karadeniz’e dökülür. İlçenin iç kesimlerinde geniş yer tutan ormanlıklar Karadeniz’e yaklaştıkça seyrekleşerek yerini Kandıra halkının da geçiminde önemli yer tutan fındıklıklara bırakır.
Kandıra, coğrafi konumu ve şartları itibariyle kendine özgü unsurları bünyesinde barındırırken kültüründe ve yaşam şeklinde de Kocaeli’nin zengin bir bölgesi olarak göze çarpar. Giyim kuşamdan yöreye has ürünlere kadar her alanda farklılıklar rahatlıkla hissedilebilir. Giysilerde yöreye özgü olan el dokuması Kandıra bezi kullanılmaktadır. Köylü arasında köy bezi denilen Kandıra bezi ülke çapında haklı bir üne kavuşmuştur. Geleneksel dokuma tezgâhlarında üretilen bu bezlerden eskiden yatak, yorgan çarşafı, yastık kılıfı, iç don, mintan vb. yapılırken artık çay takımları, peçeteler, masa örtüsü, yastık, ceket, döpiyes, gecelik yapılmaktadır. Giderek yok olan tezgâhlarda az da olsa hâlâ Kandıra bezi dokunmakta, köylü kızlarına çeyiz olarak daha çok sandıkta eski bezler saklanmaktadır. Kandıra’nın sanayi tesisleri yok denecek kadar azdır. Halkın büyük çoğunluğu çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlamaktadır. Hindi yetiştiriciliği de yörede önemli bir uğraş hâline gelmiştir. Kandıra’ya özgü yerel bir sanayi dalı taş işlemeciliğidir. Akçaova taşı diye adlandırılan bu taş, yapı ve süs malzemesi olarak kullanılmakta, yurdun çeşitli yerlerine pazarlanmaktadır. Kullanım alanları, tüm iç ve dış mekânlarda giderek artan bir hızla yaygınlaşmaktadır. Bu doğal taş malzeme, duvar kaplaması, heykel, barbekü, şömine ve parke taşı vb. olarak kullanılmaktadır.
Kandıra, çevrede yoğurdu ile de ünlü olan bir ilçemizdir. Kandıra yoğurdunu ünlü yapan en önemli özellik, geçmişte çok sayıda bulunan, günümüzde ise sayısı azalmakla birlikte hâlâ varlığını devam ettiren manda sütü katkılı yapılıyor olmasıdır. Manda sütünden yapılan yoğurt, diğer yoğurtlara göre oldukça katı kıvamlı ve lezzetlidir.
1868’den önce Kandıra, Üsküdar kazasına bağlı bir nahiye merkezi olmuştur. Kaza olunca da İzmit Sancağı’na bağlanmıştır. Kandıra 1918’de İngiliz, 1920’de Yunan işgaline uğramış, 21 Haziran 1921’e kadar işgal altında kalmıştır. Fevzi Çakmak, Halide Edip Adıvar, İsmet İnönü gibi Milli Mücadele’nin önde gelen isimleri Kandıra üzerinden Ankara’ya gitmişlerdir. Kandıra Türk siyasetinde iz bırakmış başbakanlık ve bakanlık yapmış Nihat Erim, bakanlık yapmış Turan Güneş, kültür adamı sahaf Raif Yelkenci gibi Türk kültürüne önemli katkılar sunmuş isimleri de bünyesinden çıkarmıştır. Kandıra 1868 yılında İzmit’e bağlı kaza olarak belediye statüsü kazanmıştır. Kandıra’nın 1868 yılında belediye olmasıyla 23 belediye başkanı ilçede görev yapmıştır. 1868’den bugüne kadar Kandıra’da belediye başkanlığı yapan isimler: Hacı Mustafa Uygur (1868-1900), Mehmet Semercioğlu (1905-1909), Ahmet Er (1909-1923), Niyazi Yelkencioğlu (1923-1925), Adil Tüzün (1925-1929), Tevfik Kandıra (1929-1935), İsmet Yelkencioğlu(1936-1938), Reşat Güneş (1938-1939), Mehmet Taner (1942-1943), İsmail Koca(1943-1947), Ragıp Uygur (1947-1949), Suavi Evin (1950-1955), Numan Güneş (1955-1973), Turan Sarı (1973-1981), Edip Soytürk (1981-1984), Kenan Evin (1984-1994), Ercüment Şahin(1994-1999), Sedat Hamdi Polat (19991999), İsmail Genç (1999-2004), Mustafa Öğren (2004-2009), Cengiz Kan (2009-2014), Ünal Köken (2014-2019), (2019-) Adnan Turan.
İlk belediye başkanı Hacı Mustafa Uygur 32 yıl, Numan Güneş 18 yıl, Ahmet Er 14 yıl, Kenan Evin 10 yıl, Turan Sarı ise 9 yıl Kandıra’da belediye başkanlığı görevini en uzun yapan isimler arasında yer aldılar.
KAYNAKÇA
Rıfat Yüce, Kocaeli Tarihi ve Rehberi, Demkar Yayınevi, İstanbul 2010; Vital Cuinet, İzmit Mutasarrıflığı, Demkar Yayınları, İstanbul 2012; Atilla Çetin, Kandıra Temettuat Defteri, Kocaeli Valiliği İl Özel İdare Yayını, Kocaeli 2008; https://www.kandira.bel.tr; ninsesi.com/haber/kandira-belediye-baskanlarimiz-h5670.html; https://www.facebook.com/kandiraninsesi/posts/1003116653084889/; https://demokratkocaeli.com/haber/34582/iste-belediye. baskanlarimiz.html; https://ahsenokyar.com/?p=63601; https://www.academia.edu/31784878/19_YÜZYILIN_İLK_YARISINDA_KANDIRA_DA_SOSYAL_HUZURSUZLUK_ÜZERİNE_BİR_İNCELEME_pdf?auto=download; https://manavoglu41.tr.gg/Kand%26%23305%3Bra-tan%26%23305%3Bt%26%23305%3Bm.--.-.htm
Turgut KARAÇOBAN