İZMİT TERSANESİ

Madde no:783

Tarihi İzmit Şehrinin Güney Batı Sahilinde Kurulan ve Bizans’tan Osmanlılara İntikal Eden, İstanbul ve Gelibolu Tersanelerinden Sonra Osmanlıların Üçüncü Büyük Tersanesi

İstanbul’daki tersane ile olan irtibatı sebebiyle “Tersane-i Amire” olarak da anıldı. İzmit ve civarında elverişli ormanların mevcudiyeti her dönemde gemi yapımını teşvik ettiği için, Osmanlı İmparatorluğu tarihi boyunca da burada kürekli, yelkenli ve buharlı pek çok donanma gemisi inşa ve tamir edildi. Ayrıca İzmit’te görevli bir kereste emini, İstanbul’daki Tersane-i Amire’nin ihtiyacı olan kerestenin dağlardan kesimi, kıyılara indirilmesi, kereste olarak hazırlandıktan sonra nakliye gemileriyle İstanbul’a gönderilmesi işinden ve ortaya çıkabilecek güçlükleri çözmekten sorumluydu.

İzmit Tersanesi’nde gemi inşasına ait ilk önemli bilgi, Baltaoğlu Süleyman Bey’in İstanbul kuşatması için Gelibolu Tersanesi’nde başlattığı donanma hazırlığı esnasında İzmit tersanesinde de eski gemilerin tamir edilmesi ve yeni donanma gemilerinin yapılması hakkındadır. Denizciliğin gelişmesiyle birlikte İzmit Tersanesi’nde gemi yapımında artış oldu. II. Bayezid devrinde Venedik hâkimiyetindeki Mora kalelerine yönelik sefer (1499-1501) hazırlıkları sırasında inşa edilen yüksek bordalı, kürekli ve yelkenli bir barça türü olan iki gökeden, ünlü denizci Kemal Reis’in kullandığı göke İzmit Tersanesi’nde yapıldı.

16.yüzyılda İzmit Tersanesi’nin zaman zaman tamir geçirdiği, genişletildiği veya ilaveler yapıldığı tespit edilmektedir. 1523’te aşağı şehirdeki tersane yakınında bulunan İskele Mahallesi’nde oturan yaklaşık 150 kişiden oluşan gayrımüslim halk, muhtemelen denizcilikle ilgili işlerde çalışıyordu ve bunlardan dördü “port mastorı” olarak liman yönetiminde görevli idi. Eski hali tam olarak bilinmeyen İzmit Tersanesi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1530’da İzmit’te görevlendirilen eski başdefterdar Abdüsselam Çelebi’den temin edilen arazi üzerinde bir miktar genişletildi. Gemi tamiri ve malzeme masrafları için 1539’da Şile ve Gebze’ye ait avarız gelirlerinden 100.000 akçe tahsis edildi. Tersane 1554’te genel bir onarım gördü ve yeniden faal hâle getirildi. 1556’da ise İzmit kadısı Muslihiddin Efendi ile kâtip Derviş Mehmed’in nezaretinde İzmit Tersanesi yeniden tamir edildi. Dört ay sonra bu tersanede aralarında Dil iskelesinde görevli reislerin gemilerinin de bulunduğu on üç nakliye gemisi tamir edildi.

Meydana gelen bir deprem sonrası 1566’da keşfi yapılarak tersanenin dört kapısı ile taş duvarlarından üç metre kadar kısmı, yıkılan iki kereste mahzeni, tersaneyi çeviren duvarların üstü ve tersane gözlerinin damlarının kiremit döşenerek tamire muhtaç hâlde olduğu anlaşıldı. İzmit kadısının ilamı üzerine 8500 akçe tahmin edilen tamir masraflarının İzmit’teki hassa mukataalardan temin edilmesi istendi.

İnebahtı Deniz Savaşı (1571) sonrasındaki hummalı gemi inşa faaliyetleri arasında, Tunus seferi sırasında (1574) ve sonraki senelerde gemi yapımına devam edildi. Bu süre zarfında tersanede savaş gemileri dışında karamürsel, ağribar, sandal gibi taşımacılıkta kullanılan başka gemilerin yapılmasına müsaade edilmedi. 1591’de gayrimüslimlerden oluşan İskele Mahallesi’nde yaşayan hassa neccarı Yani, İzmit tersanesinin mimarı olarak görev yapıyordu.

Seyyah Tavernier, 1632’de gördüğü İzmit tersanesi için, limanında kesme taştan iki büyük dalgakıran bulunduğunu, etrafı duvarlarla çevrili tersane alanında gemi inşa edilen üç tersane gözü ile kadırga ve ev yapımı için hazırlanan büyük kereste mahzenlerinin yer aldığını, bölgede yaşayan Yahudilerin kereste ve buğday ticaretiyle uğraştıklarını yazmaktadır. Evliya Çelebi de İzmit Tersanesi’ni gemi tezgâhları ve kereste mahzenleri olan tam teşekküllü bir tersane olduğunu, içinde iki yüz kereste mahzeni bulunduğunu belirtmektedir. Girit seferleri sırasında (1645-1669) Osmanlı donanmasında kalyon düzenine geçilerek 1650 senesinde bütün imparatorluk tersane ve tezgâhlarında otuz kalyon inşası emredildiğinde İzmit Tersanesi’nde de Kocaeli sancakbeyinin nezaretinde iki kalyon yapıldı. 1695-96 senelerinde Özi boğazının muhafazası için ihtiyaç duyulan yirmi kalyatadan beşi İzmit Tersanesi’nde yapıldı. Daha sonra vezir Osman Paşa nezaretinde masrafları cizye gelirlerinden karşılanmak üzere pek çok firkateyn, kalyata ve işkampoye yapılmaya devam edildi. 1698’de Tuna kapudanı Keçi Mehmed Paşa’nın talebi üzerine otuz beş askeri bulunan meze kanatlı, altı demir saçma ve bir demir koğuş topu bulunan beş işkampoye ile yirmi firkateyn de Osman Paşa tarafından İzmit Tersanesi’nde yaptırıldı. Yine 1707’de İzmit Tersanesi’nde yapımına başlanan altı kalyonun inşası dört yıl sonra tamamlandı.

1745’te İzmit’e gelen Charles de Peyssonnel liman ve tersaneden bahsederken, sahilde ahşap ve taştan yapılmış birçok iskele ve dükkânın, karada gemilerin kızaklarla çekildiği tersane gözleri bulunduğunu ve gözlerin kereste mahzeni olarak da kullanıldığını belirtmektedir. Tersane gözlerinden itibaren şehrin sahile inen Roma dönemi surlarına kadar olan kısmında boş bir alan ve kereste depoları bulunmaktaydı. İzmit, fırtına ve deprem gibi tabii afetlerden zarar gördüğünde bundan tersane de etkileniyordu. 1751 kışında meydana gelen ve “ağaç kıran” denilen şiddetli fırtınada körfezde kırk gemi battı. 1754 ve 1766 depremleri de tersaneye zarar verdi. Özellikle 22 Mayıs 1766’da İstanbul’da meydana gelen büyük deprem sonrası İzmit Körfezi’nde ortaya çıkan büyük deniz dalgaları tersanede çok fazla tahribata sebep olduğundan tamiri için hassa mimar halifelerinden Yusuf, İzmit’e gönderildi.

Tersanesinin önündeki miri kerestelerin taşındığı iskelenin de zamanla kullanılamaz hâle geldiği için tamir edilmesi gerekiyordu. 1775’te meydana gelen şiddetli fırtınada tamamen yıkılan ve üstündeki bütün keresteleri denize dökülen iskelenin yeniden yapılması için kereste emini Mahmud Ağa görevlendirildi. Ancak 1759 ve 1767’de yenilenen 30 metre uzunluğundaki iskelenin kereste taşıyan gemilere uygun olmadığını belirten İzmit kadısı Müftüzade Hacı Salih Efendi, ehl-i vukuf heyetinin raporuna göre yeni iskelenin 38 metre uzunluğunda, 6 metre eninde olması gerektiğini belirttiği hâlde bu teklifi kabul edilmedi ve kereste emini Nuh Bey’in iskeleyi eskisi gibi yapması istendi. 1770’te Osmanlı donanmasının Çeşme Limanı önlerinde yakılmasından sonra Kaptanıderya Cezayirli Hasan Paşa donanmayı yeniden kurmak için giriştiği yoğun gemi inşa faaliyeti sırasında İzmit’e de gitti ve kereste sevkiyatını bizzat yürüttü. Bu dönemden itibaren İzmit Tersanesi yeniden ön plana çıktı.

|||.Selim döneminde İzmit tersanesinde gemi inşa faaliyetleri oldukça çoğaldı. Hatta İzmit örnek alınarak Gemlik’te de bir tersane kurulması kararlaştırıldı. 1791’de 51 m uzunluğunda bir kalyon, 1794’te ise iki şalope inşa edildi. 1802’de üç ambarlı bir kalyon-ı cedidin inşası ile bazı kalyonların tamirine başlandı. III. Selim’in Nizam-ı Cedid kapsamında Tersane-i Amire’de başlattığı reformlar gereği Kaptanıderya Hüseyin Paşa tarafından İzmit Tersanesi’nde tekrar bir düzenleme yapıldı. Tersane iskelesi 1805’te yeniden yapıldı ve Haziran 1809’da tamir edildi.

II. Mahmud devrinde de, tersane çeşitli tamirler geçirdi ve çok sayıda gemi inşa edildi. Daha önce haremlik ve selamlık kısımlarından oluşan muntazam bir idarehanesi bulunan İzmit Tersanesi, 1814’te çıkan bir yangın sonunda büyük ölçüde zarar gördü ve kullanılmaz hâlde sadece iki odası kaldı. Ayrıca etrafını çeviren duvarlar yeterince yüksek olmadığından tersane güvenlik bakımından da sakıncalı idi. Her gün kereste eminleri, kâtip, kolcu gibi görevliler ve kereste taşıyan arabacılar tersanede hep aynı binada toplandıklarından yeni bir yapıya ihtiyaç duyuldu. İnşaat işiyle kereste nazırı Osman Efendi, Kocaeli sancağı kadıları ve İzmit eski âyanı Silahşor Mîr Ali görevlendirildi. Tersanenin harem bölümü iki oda, bir sofa, selamlık bölümü üç oda, bir sofa ve bir kahve ocağı olmak üzere yeniden inşa edildi ve duvarlardan gereken kısımlar yükseltildi. 1819’da İzmit kereste nazırı Mehmed Arif Efendi tarafından tersanede iki çekeleve inşa ettirildi. Bunun için Dimitri Kalfa ve emrindeki marangoz, burgucu, kalafatçı, bıçkıcı ve rençberlere 16.345,5 kuruş ödendi. Tersane yapımı tamamlanınca donanmanın ihtiyacı olan gemilerin inşasına da hız verildi. Kereste nazırı Mustafa Ağa’nın nezaretinde yapılan 35 metre uzunluğundaki meze-güverte bir korvet 31 Mayıs 1823’te denize indirildi ve donanımı için Kaptanıderya Koca Hüsrev Paşa iki kapudan, elli iki marinar ve bir kavas görevlendirerek İstanbul’a gönderilmesini sağladı. II. Mahmud bu korvete Feyz-i Rahman adını verdi. 1824’te İzmit kereste nazırı Arif Efendi bir ticaret gemisi ve üç firkateynin yapımıyla görevlendirildi. 1825’te bir başka korvetin yapımı tamamlandı. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması (1826) sırasında İzmit’te çıkan isyan tersane ve donanma mensuplarının yardımıyla bastırıldı.

Osmanlı donanması Navarin baskınında (1827) büyük kayba uğradığı için İzmit Tersanesinde de yeni gemiler yapıldı. 1828’de brik denilen meze-güverte bir korvetin inşası tamamlandı. Aynı sene yapımı devam eden üç kotradan biri İstanbul’a gönderildi, ikincisinin donanım hazırlıkları yapıldı ve üçüncüsü de denize indirildi. Yine 1828’de 35 metre uzunluğunda 40 toplu meze-güverte Feyzurrahman korveti tamamlandı. 1829’da İzmit mütesellimi Mustafa Tahir 38 metre uzunluğunda, 13,3 metre eninde bir korvet inşa etti, ancak II. Mahmud geminin usulüne göre yapılmadığını, korvet değil brik olduğunu belirterek mütesellimden eksiklerin düzeltilmesini istedi.

1832’de Gülbahri, 1833’te 31 metrelik Gül-i Sefid brikleri ile 13 Haziran 1834’te Tersane-i Amire mühendisi Mahmud ile mimar Andrea’nın nezaretinde meze güverte bir firkateyn denize indirildi. Aynı sene Dede Mustafa Ağa nezaretinde 37,5 m uzunluğunda Suriye firkateyni yapıldı. Ardından mütesellim Şükrü Bey’in nezaretinde tersanenin gönderdiği usule göre 47,5 metre uzunluğunda yeni tarz bir kalyon inşasına başlandı.

Kalyon kerestelerinin uygun ağaçlardan kesilmesi ve başkalarının ağaç kesmemesi hususunda hassa müşiri Ahmed Fevzi Paşa’nın kararıyla bir düzenlemeye gidildi. Buna göre önce kereste ormanlarının bir haritasının yapılması, gemi inşasına uygun ağaçlara kurşundan bir işaret konulması ve kış günlerinde dağlardan kereste taşınması zor olduğundan uygun yerlere kereste ambarları yapılması kararlaştırıldı.

II. Mahmud, iki defa ziyaret ettiği İzmit’e ilk defa 1833’te deniz yoluyla geldi ve bu gezisinde tersaneyi ve askeri birlikleri teftiş etti, inşaat halindeki feshaneyi dolaştı. 1836’da kara yoluyla geldiği ikinci gezisinde ise Kaptanıderya Ahmed Fevzi Paşa tarafından bir yangın sonrası yeniden yapılan Fevziye Camii’nin açılışı ile inşası tamamlanan kalyonu denize indirme merasimine katıldı. 21 Kasım’da özel faytonuyla Üsküdar’dan hareket eden padişahın beraberinde ayrı faytonlarda şehzadeleri Abdülmecid ve Abdülaziz de bulunuyordu. 22 Kasım’da yirmi bir pare top atışıyla İzmit’e giren padişah, tarihi yerleri gezdikten sonra tersaneye gitti ve cuma günü denize indirilecek kalyonu seyretti. Bu arada İstanbul’dan damatları olan serasker paşalar ile hassa hademesini, birinci ve ikinci imamlarını da vapurla İzmit’e getirtti. II. Mahmud, 3 Aralık’ta cuma selamlığını yeni yapılan ve adını kendisinin verdiği Fevziye Camii’nde eda ettikten sonra tersaneye gitti ve tersane kapısı üzerinde yeni yaptırılan dairede oturdu. Halveti postnişini Himmetzade Abdülhay Efendi’nin duasından sonra inşası tamamlanan 63 metre boyunda 96 toplu yeni kalyonun denize indirilişini seyretti ve kalyonu yaptıran Ahmed Fevzi Paşa’nın ismine izafetle gemiye Fevziye adını verdi. Devrin ediplerinden İzmit kadısı Said Efendi “İndi Fevziyye güzel sür‘at ile deryâya” mısrasını kalyonun denize indirilişine tarih düşürdü. II. Mahmud, İzmit yöneticilerine ve çeşitli zümrelerin temsilcilerine hil’atler giydirdi, tersanede görevli mühendis, mimar ve işçilere, hademe ve halkın fakirlerine ihsanlarda bulundu. Fevziye kalyonunun inşa masrafları 2.143.000 kuruşa mal oldu. 4 Aralık 1836’da o sırada tersanede uygun vapur bulunmadığından daha önce İzmit’e getirtilen iki küçük vapurdan İngiliz vapuruna kendisi, Avusturya vapuruna ise maiyet memurları binerek İstanbul’a gitti.

Seyyah Charles Texier, 1834’te gördüğü İzmit limanına zamanla toprak dolduğu için büyük teknelerin yanaşamadığını ve büyük gemiler yapılamadığı için boş bir harabeye döndüğünü belirtmektedir.

II. Mahmud’un ziyaretinin ardından Kaptanıderya Ahmet Fevzi Paşa tarafından tersanenin yenilenmesi çalışmalarına başlandı. Tersane sahası genişletilerek ve etrafı yüksek duvarlarla çevrilerek sağlamlaştırıldı. Ayrıca bir kışla, iki koğuş ve buhar gücüyle çalışan bir haddehane inşa edildi. 1254 (1838) tarihli kitabesinde yer alan manzumenin sonundaki, “Şâh-ı âlem yapdı bu tersâneyi a‘lâ metîn” mısrasında tersanenin tamirine tarih düşürülmüştür. Bu tarihten sonra tersanenin yeniden faaliyete geçtiği anlaşılmaktadır.

Sultan Abdülmecid zamanında 1840-1850 arasında İzmit Tersanesi tekrar genişletildi ve deniz tarafına orta ve ufak çaplı gemilerin tamir ve bakımı için 40 metre uzunluğunda 10 metre genişliğinde bir kızak yapıldı. Tersanede buhar makinesi ve uskur tertibatına uygun ahşap gemi inşasına önem verildi. 1853 yılında

Şadiye ve Fethiye kalyonlarının yapımına sermimar Mehmed Tahir Bey tarafından başlandı ve tamamlanmasından sonra kazan ve uskur monte edilmesi için gemiler İngiltere’ye gönderildi. Ayrıca liman temizliğinde kullanılmak amacıyla 1853’te ahşap gövdeli olarak yapılan bir tarak vapuru da makine ve kazan tertibatının montajı için Tersane-i Amire’ye sevk edildi. 1862’de İzmit tersane yapıları arasında, biri tersanenin batı sınırında, diğeri ise onun bitişiğinde iki kule, dört tersane gözü veya kereste mahzeni, tersane alanının ortasında da tek katlı küçük bir yapı yer alıyordu. İzmit Tersanesi Abdülaziz (1861-1876) döneminde de onarılarak genişletildi. Bu da tersane kapısına konulan, günümüzde İzmit Müzesi’nde bulunan 1280 (1863-64) tarihli bir kitabeden anlaşılmaktadır. 1864’te Hüdavendigâr adlı uskurlu fırkateyn ve Muzaffer adlı uskurlu korvet burada inşa edildi. Bu gemilerin makine ve topları İngiltere’den getirtilerek montajı Tersane-i Amire’de yapıldı.

II. Abdülhamid döneminin ilk yıllarında Bahriye Nezareti’nin talimatıyla 1878’de İzmit Tersanesi’nde büyük gemi inşası ve tamirat faaliyetleri kısmen askıya alındı ve daha çok sahil güvenlik amacına uygun gambot tarzı karakol gemileri yapılmaya başlandı. Nasrü’l-Hüda, Seyyâr ve Bârika-i Zafer gambotları İzmit’te yapıldı. Böylece yeniden faaliyete başlayan İzmit Tersanesi’nde 1889’da Feyz-i Bahri ve Şadiye adlı iki gemi, 1892’de yandan çarklı Mudanya vapuru yapıldı. Tersanenin yeniden tamirine teşebbüs edildi ise de 1905’te faaliyetlerine son verildi. 1923’te kurulan İzmit Bahriye Kumandanlığı 1930’a kadar tersane binalarını kullanmaya devam etti.

İzmit Tersanesi gemi inşa faaliyeti dışında bayramlarda şenlik ve sevinç gösterisi maksadıyla atılan topların da gösteri yeri idi. Bunun için 1822’de İstanbul’dan İzmit’e üç top gönderildi ve topların ateşlenmesi için ihtiyaç olan 85 kg siyah barut Cebehane-i Amire’den verildi. Yine aynı sene II. Mahmud’un doğum günü münasebetiyle sevinç gösterisi olarak İzmit Tersanesi’nde top atıldı.

KAYNAKÇA

BOA, MD, nr. 110; BOA, MZD, nr. 2; BOA, MAD, nr. 55; BOA, MAD, nr. 523; BOA, MAD, nr. 2775; BOA, MAD, nr. 2150; BOA, MAD, nr. 7915; BOA, D. BŞM. TRE, nr. 15677; BOA, C.BH, nr. 1977; BOA, C.BH, nr. 2401; BOA, C.BH, nr. 3601; BOA, C.BH, nr. 5455; BOA, C.BH, nr. 5465; BOA, C.BH, nr. 9212; BOA, C.BH, nr.

11847; BOA, AE.SSLM.III, nr. 179/5-6. BOA, HH, nr. 27943, A-B; BOA, HAT, nr. 27954; BOA, HH, nr. 28122, A; BOA, HH, nr. 28147; BOA, HH, nr. 28182; BOA, HH, nr. 28272; BOA, HH, nr. 28347; BOA, HH, nr. 28478; BOA, HH, nr. 28514; Deniz Müzesi Arşivi, Tersaneler, nr. 713, s. 47; İzmit Şer‘iyye Sicili, nr. 1452, (İSAM); Ahmed Lûtfî Efendi, Vak’anüvis Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, İstanbul 1999, c. 5, s. 825, 891; W. Müller-Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, çev. E. Özbek, İstanbul 2003, s. 119; Ömer Lütfi Barkan, “İstanbul Saraylarına Ait Muhasebe Defterleri”, Belgeler, Ankara 1979, IX/13, s. 54-55; Rifat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İzmit 1945; Nezih Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, İstanbul 1971; Şennur Kaya, “Görsel Belgelerde İzmit Tersanesi”, Uluslararası Gazi Akça Koca Sempozyumu, Kocaeli 2014, s. 1521-1539; Evren Mercan, “Buhar Devrinde İzmit Tersanesi”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu III, Kocaeli 2016, s. 2616-2627; İdris Bostan, 17. Yüzyılda Tersâne-i Âmire, İstanbul 2018.

İdris BOSTAN