Recep Reis, Emice, Çete Lideri, Kuvayımilliye Kahramanı
Kocaeli ve çevresindeki Kuvayimilliye faaliyetleri içerisinde İpsiz Recep, (Recep Reis) ve hizmetlerinin ayrı bir önemi vardır. 1862 yılında Rize ilinin, eski adı Haldoz olan Portakallık Mahallesi’nde doğan İpsiz Recep’in babası Emiralioğullarından Hüseyin’dir. Recep, gençlik yıllarından beri çevresinde mücadeleci ve kabadayı olarak bilinen bir şahsiyettir. Müfrezesindeki gönüllüler ona “Emice” demiştir. Rıfat Yüce, kendisini “İpsiz Recep cesarette Barbaros ve Turgutlar gibi bir deniz korsanıdır” diye tarif etmiştir.
İpsiz Recep’in 20. yüzyılın başlarında Rize-Batum arasında yaptığı tuz kaçakçılığına onu dönemin şartları zorlamıştı. O yıllar Rizeliler için Batum, Tiflis, Sohum ve çevresi başta olmak üzere, Rusya’nın muhtelif yerleri çalışmak ve para biriktirmek için gidilen gurbet kapısı durumundaydı. Recep de takasıyla buralara Rize’den mandalina, limon ve portakal götürür, oradan da Rize’ye gaz yağı, tuz, mısır, şeker, un gibi gıda maddesi getirirdi. Rusya’ya mal taşıdığı sırada, Ruslar tarafından tutuklanıp Sibirya’ya hapishaneye gönderildi. 1917 yılına kadar burada hapis yattı ve taş ocaklarında çalıştırıldı. Bir yolunu bulup firar etti ve önce Batum’a, sonra da Rize’ye geldi.
Recep Reis, işgal döneminde Rize sahillerinde karaya oturmuş olan 250 tonluk bir Rus yelkenlisini yüzdürerek kendisine mal etti. Bununla Zonguldak’tan İstanbul’a kömür nakliye işleri yapmaya başladı. Bu çalışmaları yelkenlisinin Kefken açıklarında batmasına kadar devam etti. Recep Reis’in Kefken Adası’na geçtiğini haber alan birçok genç, Rize ve İstanbul’dan gelerek çeteye katıldı. Gelenler arasında Rize ve çevresinde suç işlemiş birçok kişi de bulunuyordu. Böylece çete 85 tüfeğe çıkmıştı. Recep Reis çetesiyle birlikte zenginleri soyuyor, koyun ağıllarına girerek istediği koyunu kestiriyordu. Kimse ona karşı koyamıyor; ses dahi çıkaramıyordu. Tutuklanmasına yönelik çalışmalar yapıldıysa da sonuçsuz kalıyordu.
Kefken, milli mücadelede ününü İpsiz Recep Reis’e borçludur. milli mücadele döneminde daha düzenli bir teşkilatlanma için çalışmalar başlayınca İzmit ve Adapazarı yöresinde teşkilat kurmak üzere de bazı kişiler görevlendirildi. Bunlar görevlendirildikleri bölgede ilk iş olarak bölgenin ileri gelenleri ile irtibata geçtikten sonra, Ermeni ve Rum çetelerine karşı milis oluşturma faaliyetlerine giriştiler. Süvari albayı Atıf ile Dr. Yüzbaşı Raif Bey, Karasu-Kefken-Akçakoca taraflarında korsanlık yapmakta olan İpsiz Recep’i ikna etmeyi başardılar. Birinci Dünya Savaşı sonlarındaki eşkıyalık ve korsanlık faaliyetlerinden dolayı ölüm cezasına çarptırılmış bir kaçak olan Recep Reis, milli mücadelenin ilk günlerinde Kuvaymilliye saflarına katılmış ve Karakol Cemiyeti tarafından Kefken’e komutan olarak atanmıştı.
Kuvayimilliye güçleri arasında önemli bir yeri olan Recep Reis müfrezesi, İstanbul’dan Anadolu’ya gerek silah, gerekse insan nakli konusunda da mühim roller üstlenmiştir. Recep Reis’in alanı, Kandıra, Karasu cihetleri, bilhassa Karadeniz kıyıları ve Kefken Adası idi. Kuvayımilliye, Recep Reis’in milli harekete katılmasıyla Batı Karadeniz kıyılarında ve bu kıyılara yakın iç kesimlerde önemli ölçüde söz sahibi olmuştu. Recep Reis Rumların taşkınlıkları karşısında İstanbul’un banliyölerine baskınlar yapmaktan geri kalmadı. Bu durumdan rahatsız olan İstanbul hükümeti, 18 Mayıs 1920’de İstanbul’dan İpsiz Recep ve müfrezesini etkisiz hâle getirmek için Kemal Reis gambotunu göndermişti.
Gambot, Kefken Adası’yla Pazarbaşı arasında demirlemeyi kararlaştırmıştı. Demirledikten sonra filikalarını denize mayna etmişti. Kemal Reis gambotu süvarisi Tahir, Bahriye Nezareti’ne yazdığı raporda, “Saat 3’te Kefken Adası’nda İpsiz Recep ve takriben 100 kişiden ibaret kuvvetleriyle temas edilerek 3 saat boyunca süren çatışma sonucu toplarımızdan ikisi bertaraf olmuş, gece olması sebebiyle mühimmat bulamamaktayız. Bu sebeple topları sağlam bir geminin gönderilmesi eşkıyanın hallini sağlayacaktır” diyordu. Kemal Reis gambotu amacına ulaşamadan geri dönmek zorunda kalmıştı. Recep Reis, Kemal Reis gambotundan sonra bir de Fransız muhribini geri çekilmek zorunda bırakmıştı.
Recep Reis bölgedeki isyancıların da korku unsuruydu. Ekim 1920’de İzmit ve civarıyla Karasu yerlilerinden 1500 Rum, 300 kadar yerli hainle birlikte İzmit’ten Karasu’ya gelerek yağma ve soyguna girişmişler, belediye başkanının evini yakarak 20 kadar masum sivili öldürmüşler, ayrıca halktan 5000 lira istemişlerdi. Recep Reis bu sırada Akçakoca’daydı. Halk arasındaki “İpsiz Recep geliyor” şayiası bile hainlerin henüz parayı alamadan kaçıp gitmeleri için yeterli olmuştu.
Ülkede ünü oldukça yayılmış olan Recep Reis’in adını kullanıp eşkıyalık yapanlar da olmuştur. Örneğin 25 Mayıs 1922’de Recep isimli bir kişi yanında beş arkadaşıyla beraber Çırçır suyuna gidip İpsiz Recep olduğunu söyleyerek su sahibini tehdit etmesi üzerine yakalanmış, yapılan tahkikat sonucu bu kişinin Recep Reis olmadığı anlaşılmıştır.
Recep Reis düzenli ordunun kuruluşundan sonraki dönemde bir ara Orhan Gazi Müfrezesi adıyla çalıştı. Daha sonra kuvvetini 800’e kadar çıkardı. Alay hâline gelen kuvvetleriyle Mekece’ye giderek cephe emrinde görev yaptı. Bu sırada yaşı 60’ın üzerinde olduğundan Amca lakabıyla anılıyordu. Recep Reis düzenli ordunun kuruluşu üzerine Kocaeli grubuna iltihak edince çete adı kaldırıldı “Kocaeli 1. Taburu” ve “Orhan Gazi Müfrezesi” adını aldı.
1924’te Bursa heyet-i mahsusası azasından Miralay Osman Bey, müfrezesiyle milli mücadeleye katkılarından dolayı, İncili (Karasu) nahiyesinde ikamet eden Recep Reis’e madalya taltifi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir önerge verdi. İpsiz Recep’e herkes amca diye hitap ettiği gibi, Ankara’ya gelip Atatürk tarafından kabul edildiğinde, aynı hitapla ve iltifatla karşılaştı. Atatürk, İpsiz Recep’e iki yüz elli lira maaş bağlattı. İpsiz Recep bu maaşını yeni kurulan Teyyare Cemiyeti’ne bağışladı. Karasu’da bir arazi ve bir ev tahsis edildi, ancak o kendisine verilen arazinin 6 dönümü dışında kalanı halka dağıtmıştı. 5 yıl Yenimahalle’deki evinde yaşadıktan sonra 11 Haziran 1928 tarihinde yaptırdığı evde otururken kasığındaki kanser sebebiyle vefat etti. Karasu Ulu Camii yanında bulunan merkez mezarlığına defnedildi.
Cephede bulunduğu süre içinde hangi emri almışsa, muvazzaf bir birlik gibi düzenli ve yerinde hareket etmiştir. milli mücadeledeki hizmetlerinden dolayı yüzbaşı rütbesi ve 23.09.1929 tarih ve 15675 sayılı istiklal madalyası ile taltif edilmiştir. 1957 yılına kadar Sakarya Nehri kıyısında taşsız bir mezarda yatan Recep Reis’e daha sonra hizmetlerine yaraşır bir mezar yapılmıştır.
Günümüzde Karasu Yenimahalle’de bir zamanlar, İpsiz Recep’in evinin de bulunduğu Sakarya Nehri boyunca uzanan caddenin adı İpsiz Recep Caddesi’dir. Yine Kandıra ilçesinde İpsiz Recep adlı bir cadde daha bulunmaktadır.
KAYNAKÇA
Adnan Sofuoğlu, Kuva-yı Milliye Döneminde Kuzeybatı Anadolu 19191921, Ankara, 1994; Celal Dinçer-Ekrem Kaymaz Vd., Cumhuriyetimizin 75. Yılında Sakarya, Sakarya, 1998; Çiğdem Usta, “Rize’nin Kahraman Savaş Çocukları”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı 3, Güz 2004, s. 112; Enver Konukçu, “Kefken ve Civarı”, Doç. Dr. Mahmut Pehlivan Armağanı, Sakarya, 2010, s. 8-11; Ergun Hiçyılmaz, İpsiz Recep Kaldırın Silahları Şafak Boyu, İstanbul, 2005; İshak Güven Güvelioğlu, Kuvâ-yi Milliye’nin Rizeli Emicesi İpsiz Recep, İstanbul, 2010; Niyazi Yelkencioğlu, Kurtuluş Savaşı Anıları, İstanbul, 2010; Rahmi Apak, İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Ankara, 1990; Rıfat Yüce, Kocaeli Tarihi ve Rehberi, İstanbul, 1945; Sabahattin Özel, Milli Mücadele’de İzmit-Adapazarı ve Atatürk, İstanbul, 2009; Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, 94. İctima, 5 Nisan 1341, s. 24; Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) ZB. 627/4; DH. EUM. SSM, 39/38-2; DH. EUM. AYŞ. 41/3, lef:4; DH. KMS: 61-1/51; DH. EUM. AYŞ. 41/3-1.
Resul NARİN