İPEKBÖCEKÇİLİĞİ

Madde no:718

İpek ve ipekböcekçiliğine ilişkin ilk bilgilere, ipeğin anavatanı olarak bilinen Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. İpeğin ve hammaddesi olan ipek kozasının Çin sınırlarının dışına çıkabilmesi çok uzun yıllar almıştır. Bunun en önemli sebebi Çin’de ipekböceğinin ve ipek dokuma sanatının ülke dışına çıkarılmasına ciddi yaptırımlar konulmasıdır. Yıllar içinde Çin sınırları içinde ipekböcekçiliğinin ve dokumasının gelişmesi ülkeye kazancın yanında ün de sağlamıştır. Bunun yanında ipekçiliği Çin’de saklı bir sanat gibi korunması uzun bir süre almıştır.

İpekböcekçiliğinin Anadolu’ya gelmesi ise dönemin Bizans İmparatoru Jüstinyen’in iki misyoner rahibinin Çin’den böceği ve dut tohumlarını gizlice İstanbul’a getirmesiyle olmuştur. Anadolu ikliminin hem dut ağaçlarının hem de ipekböceğinin yetiştirilmesine uygun olması, 1800’lü yıllarda Anadolu’yu ipekçilik alanında meşhur etmiştir. 1845 yılında ilk sınai üretim tesisi Bursa’da buhar gücü ile çalışan Harir (İpek) Fabrikası’nın kurulumu ile gerçekleştirilmiştir. 1860 yılına kadar Bursa’nın haricinde, İzmit ve Bilecik’te de kurulan ipek çekme fabrikalarının sayısı 85’e yükselmiştir. 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla Avrupa pazarlarına Çin ve Japonya’dan gelen ucuz ipekler Anadolu’daki ipekböcekçiliği ve ipek üretimini olumsuz etkilemiştir.

20. yüzyılın başlarına gelindiğinde, Bursa, Bilecik, İzmit civarında toplam 161 fabrika ile ipekböcekçiliği önemli ekonomik faaliyetlerden biri haline gelmiştir. 19. yüzyılın sonlarında, Kocaeli civarında ipekböcekçiliğine yönelik modern endüstriyel yöntemlerin olduğu birçok kaynakta ifade edilmektedir. Kaynaklarda,

19. yüzyılın ikinci yarısında Kocaeli sanayisinin temelinde ipeğin önemli yer tuttuğu bilgisi yer almaktadır. Kocaeli ve çevresinde ipek kozalarının yetiştiriciliği yaygın olarak görülmüş ve fabrikalarda da bu kozaların işlenmesi ile ipek elde edilmiştir. Fabrikalarda elde edilen ipek başta olmak üzere, ipek içeren çeşitli dokuma ürünleri ve iplikler İstanbul ve Bursa gibi bölgelere satılmasının yanı sıra, Avrupa ülkelerine ve Arabistan’a da ihraç edilmiştir. Elde edilen ipek en çok, mendil, çarşaf ve başörtüsü yapımında kullanılmıştır.

1940 yılında da ülkemizde koza üretimini korumak ve arttırmak amacıyla Bursa, Bilecik ve Adapazarı’nda ilk kooperatifler kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde 1927 yılında yapılan ilk sanayi sayımı sonuçlarına göre yalnızca Kocaeli ilinde 34 ipekböceği işletmesi ve bu müesseselerde çalışan 200 kişi rapor edilmektedir (Karaca, 2008). Cumhuriyet dönemi ile birlikte sanayinin geliştirilmesine yönelik alınan kararlar ve bu kararlar uyarınca açılan yeni fabrikalar ipek üretimine de olumlu etki etmiştir. İlgili tedbirler ile Kocaeli’deki ipek üretiminde de artış yaşanmasına karşın, yaşanan gelişmeler beklentileri karşılayamamıştır. 1929’da meydana gelen Büyük Buhran tüm ekonomik piyasaları olduğu kadar hem dünyadaki hem de Türkiye’deki koza ve ipek pazarlarını da olumsuz etkilemiştir. Yaşanan bu ekonomik kriz ile birlikte, ipek kozası fiyatlarında istikrar sağlanamamış ve devamlı bir düşüş eğimi yaşanmıştır. Bunlara ek olarak ilgili tarihte dut ağaçlarında görülen hastalık da ülkedeki ipek üretimini olumsuz etkilemiştir. 1935-1943 döneminde koza üretiminde bir canlanma yaşansa da etkileri uzun süreli olamamıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında ipekböcekçiliğinde küresel ölçekte olduğu kadar Türkiye açısından da bir gerileme eğilimi görülmüş, doğal ipeğe dayalı endüstrinin önemi gün geçtikçe azalmaya başlamıştır. 1945 yılında Japonlar tarafından geliştirilen polihibrit tohumlar, yüksek ipek verimliliği, kısa koza örme süreleri ve hastalıklara karşı dayanıklılık gibi gelişmeler ipek üretimini yeniden canlandırmıştır.

2000’li yılların öncesinde Türkiye’de ipekçilik yapılan diğer illerde görülen şekilde, Kocaeli ilinde de konut içerisindeki mekânlar veya konut tipleri, ipekböcekçiliğinin tüm aşamalarına uyumlu olacak biçimde şekillenmiştir. Konut içinde yer alan böcekçilik işlemleri, tırtılların ipek kozalarını örmeleri için gereken ortam şartlarının sağlanmasından, tırtılların ördükleri kozalarını delmelerine fırsat vermeden koza içinde öldürülmelerine kadar ilerleyen süreci kapsamaktadır. Gelecek yıl için yumurtaların sekilerde bekletilmesi işlemi de ev içindeki hayatı doğrudan etkilemiş ve ev içindeki mekânlar ipekböcekçiliğine uygun olacak şekilde düzenlenmiştir. Evlerin giriş katları, dut yaprakları ve dallarının depolandığı alanlara dönüştürülerek ipekböceği kozalarının yer aldığı katlar veya odalar tamamıyla bu işlem için ayrılmıştır. Bazı büyük konutlarda yaşam katının üzerinde bir başka ikinci katın bulunduğu durumlarda bu katın tamamı böcekçilik faaliyetlerine ayrılmıştır.

Günümüzde ise kırdan kente doğru göçler, genç nüfusun ipekböcekçiliğini sürdürmeye yönelik isteksizliği, konutların tiplerinde ve kullanımında görülen değişimler gibi sosyoekonomik dönüşümler ipekböcekçiliği faaliyetlerinin azalmasına ve dolayısıyla da evlerdeki ipekçiliğe uygun olarak oluşturulan ortamlarda da önemli değişimler gerçekleşmiştir.

İpekböceği tohumları kuluçkasında amaç, tohumlardan istenen zamanda sağlıklı ipekböceklerinin temin edilmesi olması nedeniyle ipekböceklerini hastalıklardan korumak için kuluçka ve besleme odalarındaki sıcaklık ve nemin kontrol edilebilmesi için termometre ve higrometre bulundurulmaktadır. Türkiye’de ipekböceğinden daha sağlıklı tohumlar elde edilebilmesi amacıyla bir ipekböcekçiliği kooperatifi olan tohum üretme merkezi ve kuluçka evlerinde tamamlanan yumurtadan çıkan ipekböceği yavruları yine kooperatif tarafından üreticiye beslenme yapılması üzere teslim edilmektedir. İpekböcekleri nisan ayı sonu veya mayıs ayı başlangıcında yumurtadan çıkmaktadır. Bu aylarda kooperatif tarafından ipekböceği yavruları üreticiye kooperatifin hayvancılık desteklemeleri faaliyetleri dahilinde ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.

Yumurtadan çıktığı zaman toplu iğne başı kadar bir büyüklükte olan ipekböcekleri üreticilere ulaştırıldıktan sonra, besleme odalarında beslemeye alınmakta ve yüksek dikkat ve hassasiyetle beslenmektedir. 20°C’nin altında ve 30°C’nin üzerinde bulunan sıcaklıklarda ipekböceği zayıf kalmakta ve hastalıklara yakalanmaya açık olmaktadır. Bu nedenle sıcaklığın belirli değer aralığında tutulması gerekmektedir. Havanın sıcak olduğu bölgelerde veya durumlarda kapı ve pencereler açılıp mekân havalandırılarak soğutulmaktadır. Soğuk bölgelerde ise sıcaklık, çeşitli ısıtıcılar vasıtasıyla sağlanmaktadır. Nem, ipekböceğinin gelişiminde olduğu kadar kozanın verim ve kalitesinde de doğrudan etkili olması bakımından dikkat edilmesi gereken önemli bir faktördür.

İpekböcekleri uygun koşullarda beslendikleri takdirde 26 veya 27 günde koza örmeye başlamaktadır. Çevre koşulları bakımından besleme şartlarının uygun olmadığı durumlarda bu süre 45-50 güne kadar uzayabilmektedir. İpek böcekleri belli bir olgunluğa erişince yem yemeyi bırakır ve koza örmek için tutunacakları bir yer (askı) ararlar. Türkiye’de olduğu gibi Kocaeli’de de askı olarak kullanılmak amacıyla doğal ortamdan kolaylıkla bulunulabilecek püren, meşe, çam, hardal, katırkuyruğu, funda ve pamucak dallarından yararlanılmaktadır. İpekböceği’nin, yumurtadan koza örmeye kadar geçen süreçte bakımı ihmal edilmemelidir. Bakımına yeterli özen gösterilmediği takdirde kolayca hastalığa yakalanabilmekte ve yaşamını yitirmektedir.

Bir zamanların önemli bir gelir kaynağı olarak ipekböcekçiliği Kocaeli’de yeniden hayata geçirilmektedir. Çeşitli kamu kurumları tarafından yapılan takdire şayan çalışmalardan görülen o ki yakın gelecekte tekrar ipekböcekçiliği faaliyet alanının bölgenin ekonomisi için bir değer ifade etmesi beklenmektedir.

KAYNAKÇA

Zafer Başkaya, “Gelişimi ve Dağılışı Bakımından Türkiye İpekböcekçiliğinde Bilecik İlinin Yeri, Sorunları ve Çözüm Önerileri.” Doğu Coğrafya Dergisi 18.30 (2013). S. 257-286; Esra Karaca, “Bursa’da İpekböcekçiliği ve İpek Üretiminde Mevcut Durum, Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri.” Kök Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfı (KÖKSAV), E-Bülten 27. 2008; https://dergipark.org.tr/tr/ pub/ataunidcd/issue/2458/31326; Kozabirlik, 1989, İpekböcekçiliği. Ajans İletim, Bursa. www.kozabirlik.com, 2019; Aysun Battalgazi Pamir, ve Atilla Yücel “Osmaneli’nde Sosyo-Ekonomik Değişimlerin Konut Tipolojisine Etkileri.” İstanbul Teknik Üniversitesi Dergisi (İTÜDERGİSİ), Sayı: 4.2. Yıl:2010.

Muhsin HALİS