Kandiye Nâibi
İzmit’in yetiştirip “İzmîdî” nisbesini kullanan âlimlerinden biri de İbrahim Edhem Efendi’dir. Osmanlı döneminde Kandiye livasında (sancak) nâib olarak görev yapmıştır. Kandiye, Girit adasında bir şehir olup 1669 yılında Osmanlı tarafından fethedilmiştir. Şimdiki adı ise Heraklion’dur. Fetihten hemen sonra tutulan resmi kayıtlara göre o gün Kandiye’de 1051 ev ve 313 dükkân bulunmaktadır.
Nâib, Arapça kökenli bir kelime olup vekil anlamına gelmektedir. Birinin üstlenmiş olduğu görevi bu kişi adına fiilen yürüten kişi demektir. Nâiblik uygulamasının kökeninin İslâmın ilk asırlarına kadar uzandığı bilinmektedir. Osmanlıda ise nâiblik, yargı sisteminde bir makam olup medrese eğitimi almış, özellikle fıkıh alanında uzman olan ve yargıçlık donanımına sahip taşradaki kadı yardımcılarına verilen isimdir.
Osmanlı yargı teşkilatında kadılar nüfusun kalabalık ve işlerinin de yoğun oldukları bölgelerde kadılık vasıflarına haiz olan, kendilerine yardımcı olabilecek nâib denen bu vekilleri görevlendirirlerdi. Kimi zaman uzak bölgelere tayin edilen kadılar görev yerlerine gitmeyip merkezde kalarak kendi yerlerine nâib tayin ederler ve bu nâiblerin maaşlarını da kendi gelirlerinden öderlerdi. Bu gelirler ise mahkeme harçlarından elde edilirdi.
Hayatı hakkında fazla malumat bulunmayan ancak İzmit için önemli bir değer olan İbrahim Edhem’in şahsiyeti, ilmi kapasitesi ve üstlenmiş olduğu bu önemli görevi hakkındaki bilgilere, kurban ibadetinin ahkâmına dair yazmış olduğu Kitâbü’z-zebâih adlı eserindeki bilgilerden öğrenmekteyiz. Adı geçen eserde İbrahim Edhem, eseri 1315/1897 (h/m) yılında yazdığını ifade etmektedir. Bu tarih, yazarın yaşadığı yılları tespite imkân vermektedir. Eserin girişinde dönemin padişahı Sultan Abdülhamit Hân’a saltanatının devamı için dua edilmiştir. Bu bilgi de eserin yazıldığı tarihi ve merhum âlimin yaşadığı dönemi ortaya koymaktadır.
Bu bilgiler dışında söz konusu âlim hakkında bilgi edinebilme imkânı hasıl olmamıştır. Hayatı hakkında yeteri kadar bilgiye henüz ulaşılamamış olsa da İbrahim Edhem İzmîdî’nin önemli bir eser bıraktığı söylenebilir. Kurbanla ilgili bu özlü, faydalı kitapçık boyutundaki eserinde konuyla ilgili söylenmesi gereken hemen hemen bütün hususları söylemiştir.
İbrahim Edhem İzmîdî, kişisel kütüphanesindeki eserlerden istifade ederek bu eseri yazdığını söylemektedir. Eserindeki kaynak bilgilerinden anlaşıldığı üzere kişisel kütüphanesinin çok önemli eserleri ihtiva etmesi, bu mütevazı eserde meseleleri izah tarzı ve en önemlisi de Osmanlı döneminde kadılık görevini yapabilecek bir ilmi birikim ve donanıma sahip olması merhum İzmîdî’nin ilmi derinliği hakkında önemli ipuçları sayılabilir.
Eserin muhtevası: Kurban ibadeti ve İslâma göre hayvan kesimi usulüne ilişkin hükümleri 112 madde hâlinde ele almış, kurbanla ilgili muhtemel her duruma bir açıklama getirilmiştir.
Eserin içerdiği 112 maddeden biri: Konu 78: İbadet niyetiyle kesilen kurbanın hükmü, dünyada vacip sorumluluğundan çıkış, ahirette ise Allahü Taâlânın lütfuyla sevaba ulaşmaktır. Niyetsiz sevap ve mükâfat yoktur. Çünkü amellerin mükâfat ve sevabına ulaşmak niyetledir.
KAYNAKÇA
İbrahim Edhem İzmîdî, Kitabü’z-Zebâih ve’l-Udhiyye, Derseâdet: Mahmud Bey Matbaası, 1316, s. 32; İzmîdî, Kitabü’z-Zebâih, s. 28; Şeniz Anbarlı Bozatay, Konur Alp Demir, Osmanlı Adli ve İdari Sisteminde Kadılık, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 6 Sayı: 10 2014-Haziran (s. 71-89); Muhammed b. Mükrim b. Ali Cemâlüddin b. Menzûr el-Ensârî, Lisânü’-l Arab; Beyrût: Dâr’u Sâdır, 1414, “nvb” md; Casim Avcı, “Nâib”, DİA, XXXII, 311; Mehmet İpşirli, “Nâib”, DİA, XXXII, 312; Ersin Gülsoy, “Kandiye”, DİA, XXIV, 303-304.
Salih ŞİRİN