HÜSEYİN REMZİ PAŞA

Madde no:676

İzmit Kaymakamı

Hüseyin Remzi Paşa İzmit’e atanmadan evvel çeşitli devlet memuriyetlerinde bulunduktan sonra Niş (..-1850), Biga (1850-1851) ve Amasya (1851-1853) sancaklarında mutasarrıflık, Sinop’ta ise (1853-1854) kaymakamlık yapmıştır. 1854 senesinde Paşa ile İzmit’i buluşturan gelişme mevcut Kaymakam Edhem Paşa’dan halkın duyduğu memnuniyetsizlik olmuştur. Çünkü son iki aydır [Temmuz-Ağustos 1854] merkez kaza İzmit başta olmak üzere sancağa bağlı diğer birimlerde yol kesme, hırsızlık ve cinayet türünden pek çok suç işlenmektedir. İzmit liva meclisinde, suçluların yakalanıp yol açtıkları zararın engellenmesi yönünde varılan karar doğrultusunda Edhem Paşa’dan hemen yeterli miktarda muvazzaf asker görevlendirmesi istenmiştir. Ancak kendisi o isteğe kulak asmadığı gibi güvenlik probleminin giderilmesi yönünde gerekli hassasiyeti de göstermemiştir. Öyle olunca meclis üyelerinin, durumu 4 Eylül 1854 tarihinde Sadaret’e aktarmaktan başka çareleri kalmamıştır. Kısa bir süre sonra İzmit naibinden de meclisin şikayetçi olduğu hususların gerçeği yansıttığını destekler tarzda İstanbul’a ulaşan bilgiler üzerine Edhem Paşa’nın İzmit’teki geleceği tartışmaya açılmış ve onun mevcut tavrının bölgenin asayişini ihlal ettiğine kanaat getirilerek azline hükmedilmiştir. Yerine, işin ehil ve erbabı olduğu açıklamasıyla Sinop eski kaymakamı Hüseyin Remzi Paşa, Sultan Abdülmecid’in 21 Eylül 1854 tarihli iradesiyle atanmıştır.

Halkın güvenliği gibi devletin en hassas olduğu meselelerden birisinin yol açtığı kaotik bir atmosferde işbaşı yapan Hüseyin Remzi Paşa’nın İzmit’te nasıl bir yöneticilik sergilemekte olduğu ve özellikle halka karşı ne şekilde davrandığı hükümet tarafından haliyle bilinmek istenmiştir. Bunun için Hüseyin Remzi Paşa’nın göreve başlamasından bir buçuk ay kadar sonra Sadrazam gizli bir tahkikat yürütmüştür. Haber kaynağı ise İzmit naibidir. Sadrazamdan gelen istek üzerine naip efendi, Hüseyin Remzi Paşa ile ilgili gözlemlerini 9 Kasım 1854 tarihli yazısıyla İstanbul’a aktarmıştır. Onun deyimiyle, kendisiyle henüz bir tanışıklığı olmamışsa da Hüseyin Remzi Paşa İzmit’e gönderildiği günden itibaren dirayetli, herkese iyi muamelede bulunan, tarafsız ve hakkaniyete riayet eder bir tavır içerisinde bulunmuştur. Herkesin işinin güzel ve kolay bir biçimde görülmesine çaba sarf etmektedir. Osmanlı saltanat ve nizamına ilişkin hemen bütün mühim meselelere mutlak surette vakıf olduğunu ispatlamış, halkın hoşnutluğunu kazanmasını bilmiştir. Bu bilgiler kendisine ulaşınca Sadrazam tarafından naip efendiye cevaben kaleme alınan yazıda Hüseyin Remzi hakkında aktarılanların sevindirici olduğu ifade edilmiştir.

Hakkında yürütülen gizli bilgi edinme çalışmalarından habersiz olan Hüseyin Remzi Paşa da 20 Ocak 1855 tarihinde Sadrazam’a şahsı, İzmit’teki çalışmaları ve karşılaştığı bazı sorunlar hakkında kısa bir bilgilendirmede bulunmuştur. Kendi ifadesiyle bu tarihe gelinceye kadar daima hak ederek bulunduğu vazifelerinde Osmanlı saltanatına ilişkin en mühim işleri özenle görmüştür. Herhangi bir ayrım yapmaksızın bütün halkın emniyet ve huzurunu sağlamaya çalışmıştır. İzmit’e vardığı andan itibaren de aynı çizgide hareket etme gayreti içerisinde olmuştur. Özellikle selefini koltuğundan eden güvenlik zafiyetini gidermek için ayağının tozuyla işe koyulmuş ve bu çabası sonuçsuz kalmamıştır. O sayede İzmit halkı şimdi büyük bir huzur ve güven ortamına kavuşmuştur. Bununla birlikte devam etmekte olan başkaca problemler vardır. Mesela bir süredir, özellikle de o günlerde İzmit sancağında oturan Ermenilerden bazıları İran himayesine bazılarıysa İngiltere ve Avusturya tabiiyetine girmektedirler. Hüseyin Remzi Paşa bunun önünün alınmaması durumunda vergiler başta olmak üzere bazı hususlarda problem yaşanacağını düşünmektedir. Bu aşamada nasıl bir yol izlemesi gerektiğini İstanbul’dan sormuştur. Sorusuna cevap olarak, bahsedilen devletlerin himayesine girenlerin kimler olduğu ve aslen Osmanlı tebaası olup olmadıkları hususlarının etraflıca bildirilmesi gerektiği yönünde kendisine 27 Ocak’ta Hariciye Nezareti’nden bir yazı ulaşmıştır.

İzmit ve tersanesinin Osmanlı devlet ve donanması açısından arz ettiği önem Hüseyin Remzi Paşa’nın kaymakamlık döneminde her zamankinden daha fazla olmuştu. Çünkü Osmanlı Devleti müttefik İngiltere ve Fransa ile birlikte Rusya’ya karşı Kırım Savaşı’nı (1853-1856) yürütüyordu. Donanmanın ihtiyaçlarının karşılanması noktasında haliyle İzmit Tersanesi’ne önemli sorumluluklar düşmüştü. Bir örnek olmak üzere 1854 yılında Karadeniz’de yaşanan bir fırtına nedeniyle Osmanlı ve müttefiklerinin gemilerinden bazıları hasar görmüştü. Tamir edilmeleri için ihtiyaç duyulan 24 parça dümen ağacının temin edilmesi vazifesi İzmit’e verilmişti. Bu ağaçların İzmit sancağı dahilindeki dağlardan kesilip devlet tersanesine [Tersane-i Amire] gönderilmesi için Hüseyin Remzi Paşa’ya bir emir gönderildi. Paşa, “kış mevsiminin girmiş olmasına aldırış etmeksizin” bütün sancağı harekete geçirdi. Sadece ahali değil kaza müdürleri ve meclis üyeleri de dağlara çıkartıldı. Ayrıca kendisi tarafından da bizzat adamlar görevlendirildi. Böylelikle istenen malzemenin hazırlanıp süratle İstanbul’a sevk edilmesi yolunda İzmit’te çok hareketli günler yaşanmıştı. Benzer bir hareketlilik de saraydaki fırınlarda kullanılmak üzere İzmit’ten kesilip İstanbul’a naklettirilmekte olan 20 bin çeki odunun hazırlanmasıyla ilgili olarak Hüseyin Remzi Paşa’ya gönderilen emir üzerine söz konusu olmuştu.

Devlet merkezinden her yıl Hicaz tarafına gönderilmekte olan surre alayı da İzmit’te yukarıdaki gibi hareketli günler yaşanmasına sebep olan bir diğer gelişmeydi. Çünkü İzmit hem alayın organize edilmesinde önemli bir sorumluluğa sahipti hem de Üsküdar’dan sonraki durak noktasıydı. Surre alayı ve maiyetinde bulunan hacıların yüklerini taşıyacak kiracı ve katırcı gibi Anadolu’dan çağrılan nakliyeciler İzmit, Gebze ve Karamürsel taraflarında toplanırdı. Bunlar İzmit’te var olan meslektaşlarıyla birlikte surre alayının hareket edeceği Üsküdar’a sevk edilirdi. Bu aşamada İzmit kaymakamının önemli sorumluluğu vardı. Ancak Hüseyin Remzi Paşa o sorumluluğun yerine getirilmesi aşamasında sürekli engellerle karşılaşmıştır. Nitekim 1855 ve 1856 yıllarında nakliye hayvanı temin etme işinde güçlük yaşamıştı. Çünkü Kırım Savaşı münasebetiyle Osmanlı topraklarında bulunan İngiliz süvari askerleri kışlamak için İzmit’e gönderilmişti. Kentteki hanların tümü onların hayvanlarına tahsis edilmişti. Ayrıca bölgede işlemekte olan kiracı ve katırcı taifeleri mühimmat ve iaşe nakletmek üzere Samsun ve diğer yerlere gitmişlerdi. Bütün bu nedenlerle Hüseyin Remzi Paşa bir önceki yıl olduğu gibi 1856 senesinde de kiracı hayvanlarının çokça var olduğu bilinen Ankara, Çankırı ve Kastamonu taraflarından temin edilmesini 13 Ocak’ta İstanbul’dan rica etmişti. Ancak ricası devlet merkezinde herhangi bir etki uyandırmamıştır. Çünkü 23 Mart Pazar günü Sadaret’ten kendisine ulaşan emirde surre alayının gelecek perşembe Üsküdar’dan hareket edeceği, o nedenle ihtiyaç duyulan nakliye hayvanlarının hemen Üsküdar’a gönderilmesi gerektiği bildirilmişti. Bunun üzerine Hüseyin Remzi Paşa kiracı ve katırcı hayvanı bulamadığından İzmit yerlilerinin kömürcü ve oduncu hayvanlarını hazırlayıp göndermek şeklinde bir çözüm üretmişti. Sonraki sene benzer bir problem yaşanmaması için Sultan Abdülmecid Şubat 1857 tarihinde Hüseyin Remzi Paşa’ya bir ferman göndermiştir. Bu fermanda gerek Anadolu’dan gelen gerekse İzmit havalisinde bulunan kiracıların surre mevsiminde hayvanlarını diğer mahallere göndermemeleri ve tam vaktinde Üsküdar’da hazır olmaları hususlarına dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştı.

Görüldüğü üzere Hüseyin Remzi Paşa İzmit’te görev yaptığı sürece devlet merkezinin taleplerini karşılama gayreti içerisinde olmuş, o noktada herhangi bir tıkanma söz konusu olduğunda kendince çözüm yolları üretmekten geri durmamıştır. Yönetmekteki bu anlayış ve becerisi Sultan Abdülmecid tarafından daima takdir ve taltif edilmesini sağlamıştır. Mesela 1857 Mayıs’ında kendisine Rumeli beylerbeyi payesi tevcih edilmişti. Birkaç ay sonra sahip olduğu “hamiyet, sadakat ve istikamet” ile memuriyet işlerini görmekte apaçık tanıklık edilen gayreti münasebetiyle de üçüncü rütbeden bir kıta Mecidiye nişanını hak etmişti (22 Temmuz 1857).

Hüseyin Remzi Paşa İzmit’te vazifesine dört elle sarılmış bir idareci olarak rütbe ve nişanları peş peşe topladığı 1857 yılının Kasım ayında vefat etmiştir. Onun ardından İzmit’in idarî durumunda bir değişikliğe gidilmiş, Hüdavendigar Eyaleti’ne bağlılığı devam etmekle birlikte İzmit bir mutasarrıflığa çevrilmiştir. İlk mutasarrıf olarak da Zaptiye Meclisi azasından Tekfurdağı eski kaymakamı Vahid Paşa atanmıştır.

KAYNAKÇA

BOA, A. DVN. MHM., 20/83; 22/72; BOA, A. DVN., 61/26; BOA,A. MKT. MHM, 54/41; 64/91; 116/15; 120/49; BOA, A. MKT. MVL., 68/1; BOA, A. MKT. NZD., 75/58; BOA, A. MKT. UM., 20/91; 230/39; 297/13; BOA, A. TŞF., 15/33; 19/12; BOA, HR. MKT., 40/94; 93/55; 100/37; BOA, HR. SYS., 2936/3; BOA, İ. DH., 382/25210; BOA, İ. MVL., 315/13219; BOA, MB. İ., 13/107; BOA, MVL., 300/80; BOA, TSMA.E., 1323/31; Emrah Çetin, “Tanzimat’tan II. Meşrutiyet’e İzmit Mutasarrıflığı’nda Karayolu Yapım Çalışmaları”, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, C. III, (ed. Haluk Selvi-M. Bilal Çelik), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., 2015, ss. 1173-1184; Kemalettin Kuzucu, “19. Yüzyıl Ortalarında Kocaeli Sancağı ve Bir Tanzimat Bürokratının Yolsuzluğu”, Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II,C. I, (ed. Haluk Selvi-Bilal Çelik-Ali Yeşildal), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., 2016, s. 655-674; Osmanlı Belgelerinde Kocaeli, (ed. Şennur Kaya), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., İstanbul 2017,s. s. 876-877; Ş. Tufan Buzpınar, “Surre”, TDV. İA., C. 37, İstanbul 2009, ss. 567-569.

Ahmet YÜKSEL