HÜNKÂR ÇEŞMESİ

Madde no:656

Çayırova’da Yer Alan Bir Osmanlı Çeşme ve Namazgâhı

Hünkâr Çeşmesi Kocaeli ili, Gebze ilçesi, Çayırova kasabasında, İstanbul-İzmit karayolunun Tuzla yol ayrımında 2257. Sokak’ta, yolun sonunda bulunmaktadır. Fatih’in otağını kurduğu yer ile karşısındaki çeşme, ona arkadan birleştirilmiş namazgâh, Bağdat Yolu’nun bir bölümü ile küçük, tek kemerli köprüden oluşan bir yapılar topluluğudur. Osmanlı döneminde “Hünkârçayırı/Sultançayırı/Tekfurçayırı”, “Tekür”, “Tekirçayırı”, Cumhuriyet Dönemi’nde “Çayırova” olarak anılan yerde bulunan çeşme, burada vefat eden Fatih Sultan Mehmed Hân’ın hâtırasına yaptırılmıştır. Bu bölge Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya yapılan tüm seferlerde ordunun toplanma bölgesi olarak kullanılmıştır. Ayrıca, Yavuz Sultan Selim’in de İran seferinden dönüşte uğradığı bir yerdir.

Yapıya ait, günümüzde mevcut olmayan ancak yeri belli olan bir kitabenin varlığı anlaşılmaktadır. Ancak kitabenin çalındığı ya da kırıldığı konusunda bir bilgimiz de bulunmamaktadır. Bazı yazılı KAYNAKLARda çeşmenin 1069-1070/1659 yılında yapıldığı yazılıdır. Bölgede yapılan çalışmalarda ve kaynak taramalarında, Belediye ve Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde yapının inşa tarihi hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Çeşmenin kitabesinin sökülmüş olması ve çeşmeden bahseden kitaplarda kaynak gösterilmeden verilen çelişkili ve yanlış bilgiler yüzünden sağlıklı bir veri de bulunmamaktadır. Çeşmenin yapım yılı olarak 1659 tarihi veriliyorsa da kitabesinin günümüze ulaşmaması, fotoğrafı ve kitabe transkripsiyonu olmaması bu düşüncenin doğruluğunu azaltmaktadır. Fatih Sultan Mehmed’in otağını kurduğu ve günümüzde Hünkâr Çayırı olarak anılan alanda, vefatı üzerine, kim tarafından yaptırıldığı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. İlk görüş Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırıldığı, diğeri ise IV. Mehmed döneminde Sadrazam İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış olduğu şeklindedir.

Fatih Sultan Mehmed’in 27 Nisan 1481/27 Safer 886 Cuma günü nereye olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte Memlüklüler’e karşı yapılacak sefer için üç yüz bin kişilik ordusuyla Üsküdar’dan İzmit’e doğru yola çıktığında, ordusuna mola verdiği veya otağını kurdurduğu çayırlık alana Hünkâr Çayırı denilmektedir. 3 Mayıs 1481 tarihinde 52 yaşında ölen Fatih Sultan Mehmed’in anısına kitabeli bir çeşme yapılmıştır.

Kesme taş malzemeden inşa edilen yapı, tek cepheli, sivri kemerli, bağımsız bir sokak çeşmesidir. Çeşmenin güneybatıya bakan ana cephesi, 2.94 m genişliğinde, 4,02 m yüksekliğinde ve 1,46 m derinliğindedir. Güneybatı cephe, çeşme yüzeyinde 0,07 m girinti oluşturacak şekilde, üç yönden “U” biçimli, içbükey profilli, iki sıra silme ile kuşatılmıştır. Bu silme kuşağı içerisinde yer alan, 1,72 m genişliğindeki sivri formlu çeşme kemeri, 0,48 m derinliğinde bir niş meydana getirmektedir.

Çeşme nişi, üzeri renkli taşlarla birbirine geçmeli ve dönüşümlü olarak bir beyaz bir kırmızı olmak üzere, otuz üç adet renkli taşla oluşturulan sivri kemerle belirtilmiştir. Çeşmenin 0,24 m ölçülerindeki kemer yüzeyi, silmelerle kuşatılmıştır. Bu silmeler kemer yüzeyine göre yüzeyden çıkıntı teşkil etmektedir. Kemer alınlarında ise yine silmelerle kuşatılmış ve yanlarda kırmızı zeminli üçgen alınlıklar oluşturulmuştur. Sivri kemeri oluşturan renkli taşlar ağız kısımları 0,10 m genişliğinde, orta bölüme doğru hafif daralarak, 0,08 m ölçülerine düşmekte ve ortada da bir elips oluşturacak şekilde düzenlenmiştir.

Çeşmenin sivri kemeri yanlarda bulunan yığma ayaklar üzerine oturmaktadır. Çeşme kemerinin ayakları üzerinde büyük bir bölümü tahrip olan ve zeminin oyulması suretiyle oluşturulmuş, sonsuzluk arz eden sivri kemerlerle, yüzeye alçak kabartma olarak işlenmiş bir süsleme kompozisyonu dikkati çekmektedir. Sivri kemerin üzerinde yer alan silme kuşağı, çeşme nişini de içine alacak şekilde dikdörtgen bir alanı kuşatmaktadır.

Kemer nişiyle eş genişlikte olan çeşme yalağı, niş yüzeyinden 0,38 m’lik bir çıkıntı yapmaktadır. Çeşme yalağının iki tarafında, gene taş malzemeden, yüzeyden 0,20 m’lik çıkıntı yapan, iki adet çeşme sekisi yer almaktadır. Cephe duvarında ayna taşının tam üzerine, eni 0,55 m, boyu 0,95 m ölçülerinde aşağıdan yukarıya doğru daralan bir niş açılmıştır. Çeşmenin kemer nişi, kemer başlığı seviyesinde, yatay doğrultuda profillendirilmiş ve silmelerle iki bölüme ayrılmıştır. Ayna taşının bulunduğu alt kısım 1,70x1,11m. ölçülerindedir. Çeşme ayna taşı beyaz renkli mermer malzemeden yapılmış ve 0,91x0,45 m ölçülerindedir. Ayna taşının üzerinde, 0,14 m genişliğinde, 0,10 m derinliğinde sivri kemerli taslık yer alır. Çeşme ayna taşı ile sivri kemerli çeşme nişi birbirlerinden 0,17 m kalınlığında olan ve içbükey-dışbükey silmelerle hareketlendirilmiş, sarımtırak renkli kalın bir silmeyle ayrılarak, vurgulanmıştır.

Ayna taşının yanlarında, ayna taşını dikdörtgen bir alan içerisine kuşatan ve her iki yana dikey olarak yerleştirilen, 0,14 m eninde ve 1,15 m uzunluğunda iki adet yekpare taş görülmektedir. Kemer nişinin üst kısmında, bugün mevcut olmayan ancak yeri belli olan 0,67x0,41 m ölçülerinde kitabelik bölümü bulunmaktadır.

Çeşmenin önünde 0,47 m genişliğinde, 1,71 m uzunluğunda ve 0,47 m derinliğinde taş malzemeden yapılmış bir yalak konulmuştur. Çeşmenin saçak kısmı, iç bükey profilli bir silme ile hareketlendirilmiş olup, yüzeyden 0,10 m’lik bir çıkıntı oluşturacak şekilde biçimlendirilmiştir. Yol kotunun zaman içerisinde yükselmesinden dolayı yanlarda yer alan iki sekiden batı tarafta bulunan, yarıya kadar zemine gömülü vaziyettedir.

Şehir içlerinde veya şehirlerarası yollarda, açık havada ibadet etmek maksadıyla yapılmış olan namazgâhlarda abdest almak için gereken temiz su, kuyu, sarnıç ya da çeşmeden sağlanmıştır. Normal namazgâhlar dışında Türk sanatkârları namazgâh sofrası ile çeşmeyi veya namazgâhın mihrabı ile çeşmeyi birleştirmek suretiyle iki değişik namazgâh çeşidi meydana getirmişlerdir. Sultan veya Hünkâr Çayırı’nda Fatih Sultan Mehmed’in vefat ettiği yerde inşa edilen bu çeşme de ön yüzünde çeşme, arka yüzünde mihrap olan namazgâhlar grubuna girmektedir.

Çeşmenin arka cephesi olan namazgâh olarak kullanılan bölümün etrafı, farklı yükseklikte olan yer yer 0,60 m bulan ve kesme taş malzemeyle örülmüş bir cephe duvarıyla çevrilmiştir. Namazgâh bölümüne, çeşmenin güneydoğusuna yerleştirilmiş iki basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Dikdörtgen bir alan oluşturan bu bölümün zemini, topraktır.

Çeşmenin arka cephesinin kuzeydoğu köşesinde, yüzeye çapraz olarak yerleştirilen, çeşme yüzeyinden 0,26 m çıkıntı yapacak şekilde, üçgen formda programlanmış bir mihrap yer almaktadır. Bu mihrap konumu itibariyle kıble yönünün baz alınması neticesinde çeşme duvarına kıbleye uygun yerleştirilmiştir. Taş mihrap, 1,05 m genişliğinde ve 3,14 m yüksekliğinde olup sivri kemerli kavsara kısmı, yekpare beyaz mermerden yapılmıştır. Mihrap nişi dikdörtgen formlu olup iç bükey ve düz silmelerle hareketlendirilmiştir. Mukarnassız bir kavsaraya sahip olan mihrabın sivri kemerli kuşatma kemeri kenarlarındaki alınlıklara birer madalyon yerleştirilmiştir.

Çeşme kemerindeki renkli taş işçiliği ve sivri kemerin oturduğu ayaklar üzerindeki alçak kabartma olarak işlenen sivri kemer formlu süsleme dışında, herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

Çeşme, İstanbul II. Nolu K.T.V.K.K.’nın 12.03.1991 tarih ve 2637 sayılı kararı ile tescil edilmiştir. 1967’de Vakıflar Genel Müdürlüğü, Gebze Kaymakamlık ve Belediyesinin girişimleriyle 1983-84’te ve en son olarak da 2000 yılında Gebze Belediyesi tarafından restore edilen çeşme, günümüzde kullanılmaktadır. 2000’li yıllarda Gebze Belediyesi tarafından Hilmi Güner’e restore ettirilen yapının, herhangi bir belge olmamasından ötürü tarihlendirme konusunda sıkıntı çekilmektedir. Ancak kaynaklarda bu kadar net bir tarihin verilmesi kitabenin daha önceki dönemlerde okunmuş ya da fotoğrafının çekilmiş olduğunu düşündürür. Yapılan araştırmalarda, Gebze Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Koruma Kurulunda, Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü, yapı ile ilgili eski bir resim ve dokümana ulaşılamamıştır.

KAYNAKÇA

Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, İstanbul 1993, s. 240; Anonim, 1988 Kocaeli İl Kültür ve Turizm Envanteri, Kocaeli 1988,s. 7; Anonim, İstanbul Tarihi Çeşmeler Külliyatı, C. I, İstanbul 2006,s. 31; A de Lamartine, Aşiretten Devlete, (çev. M.R. Uzman), C. III,s. 56; Ahmet Yavuzyılmaz, Gebze ve Çevresindeki Türk-İslam Devri Yapıları, Atatürk Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2012, s. 196-201; B. Çetinor, “Fatih Sultan Mehmet’in Otağ Yeri ve Hünkâr Çeşmesi”, İlgi, Yıl: 22, S. 53, İstanbul 1988, s. 18-20; C. Ulunay, “Takvimden Bir Yaprak: Fatih’in Çeşmesi”, Milliyet gazetesi, 18 Mayıs 1967; C. Ulunay, “Gebze’de Fatih Çeşmesi Açıldı”, Yıllarboyu Tarih, S. 5, Mayıs 1984, s. 74; E. Yücel, “İstanbul Namazgahları”, Hayat Tarih Mecmuası, S. I, İstanbul 1972, s. 51-61; F. Sümer, “Fatih’in Son Seferi Hangi Devlete Karşı İdi?”, Ekrem Hakkı Ayverdi Hatıra Kitabı, İstanbul 1995, s. 369-372; Koçu, 2003, s. 240; F. N. Uzluk, Fatih Sultan Mehmed Zehirlendi mi Eceli İle mi Öldü?, Ankara 1945, s. 11; Hoca Sadettin, Tac’üt Tevarih, (çev. İsmail Parmaksızoğlu), C. III, Ankara 1999, s. 177;H. Akmaydalı, “Mihraplı ve Minberli Namazgahlarımız”, Vakıflar Dergisi, S. XXIII, Ankara 1994, s. 123-145; M. S. Genim, “Mihraplı ve Minberli Namazgahlara Bir Örnek”, Sanat Tarihi Yıllığı, S. VII, İstanbul 1976, s. 147-155; Mehmed Neşri Efendi, Kitab-ı Cihannümâ, (haz. F.R.Unat-M.A. Köymen), C. II, Ankara 1957, s. 840-843; M. Özdamar, “Namazgahlar”, Vakıflar Dergisi, S. XX, Ankara 1988, s. 221-248; M. U. Derman, “Osmanlı Devri Şehir ve Menzil Yollarında İstirahat ve İbadet Yerleri (Namazgahlar)”, Atatürk Konferansları 1971-1972, S. V, Ankara 1975, s. 281-289; Müneccimbaşı Ahmed Dede, Müneccimbaşı Tarihi, (çev. İsmail Erünsel), C. II, s. 363; R.E. Koçu, Fatih Sultan Mehmed, İstanbul 2003, s. 240; Y. Önge, “İstanbul’un Namazgâhlı Çeşmelerinden Vezir Mehmed Paşa Çeşmesi”, Semavi Eyice Armağanı İstanbul Yazıları, İstanbul 1992, s. 189-199.

Ahmet YAVUZYILMAZ