HOŞGÖRÜ FERMANI

Madde no:648

Roma İmparatorluğu içinde MS II. yüzyıldan itibaren Hıristiyanların sayısı büyük bir artış göstermiş; Hıristiyanlık, asiller, memurlar ve askerler arasından da her geçen gün daha fazla inanan toplamıştır. Hıristiyan sayısı bakımından Doğu eyaletleri başı çekmekle birlikte; Makedonya, Güney İtalya ve İspanya eyaletleri de Hıristiyanlarla dolmuştur. Hıristiyanlığın tarihte eşi olmayan hızlı ve geniş yayılımının en önemli sebebi insanların bu dini bir kurtuluş olarak görmeleridir. Roma İmparatorluğu’nun dönülmez bir kriz içinde bulunduğu MS IV. yüzyılda, 50 milyon nüfuslu Roma İmparatorluğu’nun 7 milyonunun Hıristiyan olması da Hıristiyanlığın yayılımının halkın içinde bulunduğu kötü şartlarla bağlantılı olduğunun açık bir göstergesidir.

İmparator Diocletianus (MS 284-305), Hıristiyanları uzun süre rahat bırakmıştır. Gallienus’tan bu yana, Aurelianus’un yapmış olduğu kısa süreli takibat bir kenara bırakılacak olursa, yaşanan huzur dönemi Hıristiyanlığın daha da yaygınlaşmasına neden olmuştu. Birçok Hıristiyan, orduda ve sarayda yüksek mevkiler işgal etmekteydi. Yeni Platonculuk taraftarları idaresi altında bulunan paganlar, önce aşırı tutucu olan Caesar Galerius’u daha sonra da Galerius vasıtasıyla Augustus Diocletianus’u Roma’nın mutluluğu ve kalkınması için Hıristiyanların takip edilmesine kışkırtmışlardır. Önce, ordudaki Hıristiyan askerlerden pagan tanrılara sunu sunmaları istenmiş, bunu yapan askerler orduda kalmış; yapmayanlar ise, ordudan atılıp öldürülmüşlerdir. Daha sonra, çıkarılan bir bildiride; kiliselerin yıkılması ve kutsal kitapların yakılması emri verilmiştir: Bu emre istinaden Nikomedeia’daki sarayın yakınlarındaki kilise yakılmış, kilisenin yakılmasından çok az bir süre sonra, Nikomedeia’daki İmparatorluk Sarayı’nda yangın çıkmıştır. Bu olayın failleri olarak misilleme yapmak isteyen Hıristiyanlar görülmüştür. Diocletianus’un takibatı sırasında, Hıristiyanların tamamı vatandaşlık haklarını kaybetmişler ve pagan tanrılara kurban kesmeye mecbur bırakılmışlardır. Pagan tanrılara kurban kesmemekte özellikle Doğu’da direnen birçok Hıristiyan öldürülmüştür. Kilise tarihçisi Eusebios’a göre, Filistin’de öldürülen seksen dört Hıristiyan’ın adı bilinmekte olup, sayıları on ile yüz arasında değişen Hıristiyanlar toplu bir şekilde öldürülmüştür.

1 Mayıs 305 tarihinde Nikomedeia’da augustus’luğa yükseltilen Galerius yukarıda da söylendiği üzere Hıristiyanlara çok zulmeden Roma imparatorlarından birisidir. Galerius, ölümünden bir yıl önce tedavisi olmayan ve çok acı çektiren bir hastalığa yakalanmıştır. Lactantius’un anlatımına göre, bu hastalık için imparatorluğun en iyi doktorları getirilmiş, pagan tanrılarına dualar edilmiş; ancak tüm bunlara rağmen iç organları daha çok çürümeye ve acılar çekmeye devam etmiştir. Ölümünden çok kısa bir süre önce Tanrı’nın varlığını kabul etmiş; ona bir tapınak yaptırma sözü ile günahlarını telafi etme söz vermiştir. Ölüme yakınken, 30 Nisan 311’de ünlü “Hoşgörü Fermanı”nı Nikomedeia’da yayınlatmış ve Mayıs ayının başında da vefat etmiştir. Ölümünden sonra ise tanrısallaştırılan Galerius’un bu fermanı Lactantius’un de mortibus persecutorum adlı kitabının XXXIV. bölümünde Latince, Kilise yazarı olan Eusebios’un Ἐκκλησιαστικὴ ἱστορία eserinin VIII 7. kısmında Helence olarak günümüze ulaşmıştır. Lactantius’ta yer alan fermanın Türkçesi şu şekildedir:

“Her zaman devletin menfaati ve yararı için düzenlediğimiz diğer şeylerin içinde, hakikaten önceleri her şeyi eski yasalara ve Romalıların devlet disiplinine uygun olarak düzeltmeyi ve atalarının (dinsel) yaşam biçimini terk eden Hıristiyanların da iyi düşüncelere geri dönmelerini sağlamayı amaçlamıştık. Zira bir şekilde aynı Hıristiyanları öyle bir arzu esir almış, öyle bir budalalık ele geçirmişti ki; muhtemelen ilk kez atalarının oluşturdukları eski ilkeleri takip etmektense kendileri için tamamen hür iradelerince ve keyiflerine göre, farklı yerlerdeki çeşitli halkları bir araya getiren yasalar uydurmuşlardı. Sonunda onları atalarının eski âdetlerini uygulamaya zorlayan emirlerimiz yayınlandığı zaman, Hıristiyanların birçoğu tehlikeye maruz kaldı ve birçoğu da öldürüldü. Ancak birçoğunun kararlarında ısrar ettiklerini ve yine aynı kişilerin ne tanrılar kültünü bağış sunup dini gereklilikleri yerine getirdiğini ne de Hıristiyanların Tanrısı’na ibadet ettiklerini gördük. Bu yüzen bizim nezaketimizi, merhametimizi ve tüm insanlığı sonsuz bağışlama alışkanlığımızı ön planda tutarak, bu insanların düzeni bozacak herhangi bir şey yapmamalarını sağlayarak, yeniden Hıristiyan olmaları ve toplantı yerlerini bir araya getirmeleri için hoşgörümüzü sürdürmemiz gerektiğine karar verdik. Dahası, başka bir mektupla valilere neye itaat etmeleri gerektiğini bildirmek niyetindeyiz. Bu durumda, hoşgörümüzün bir gereği olarak, Tanrılarına bizim sıhhatimiz, devletin ve kendilerinin iyiliği için dua etmek zorunda olacaklardır, böylelikle devletin her tarafının güvenliği sağlanacak ve onlar kendi evlerinde kaygısızca yaşayabilecekler. [çev.: T. Ünver].”

Galerius’un bu fermanıyla birlikte hapishanelerdeki Hıristiyanlar ve itirafçılar azledildiler. Ancak bu durum çok uzun sürmedi ve yine imparatorluk içinde tekrar yoğun bir Hıristiyan takibatı başladı. Galerius’un Mayıs 311 yılındaki ölümü üzerine Doğu’daki yönetimi ele geçiren Maximinus Daia, Galerius’un Hıristiyanlara bahşettiği “Hoşgörü Fermanı”nı kaldırarak, Hıristiyanların öldürülmeleri ve sakat bırakılmalarını emreden yeni bir karar çıkarttı. Bu durum ta ki Constantinus ile ortaklaşa hükümdarlık yaptığı Licinius’un MS 313 yılı Şubat ayında Milano’da ilan edilen bir ferman ile hem Hıristiyanlığa hem de eski Pagan kültlere din özgürlüğü tanımasına kadar devam etmiştir.

KAYNAKÇA

D. Kienast – W. Eck – M. Heil, Römische Kaisertabelle: Grundzüge einer römischen Kaiserchronologie, Darmstadt 2017; Eusebius, Ἐκκλησιαστικὴ ἱστορία. Ecclesiastical History, Translated by K. Lake, Cambridge (MA) 1926 [The Loeb Classical Library]; Lactantius, De Mortibus Persecutorum. Zalimlerin Ölümü Üzerine, çev. T. Ünver, İstanbul 2021.

Hüseyin Sami ÖZTÜRK