AHMET ŞÜKRÜ OĞUZ

Madde no:64

Yenibahçeli Şükrü Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti Mensubu, Enver Paşa’nın Yaveri, Kocaeli Kuva-yı Milliye Umum Kumandanı

Ahmet Şükrü Oğuz, 1881 yılında İstanbul’da Yenibahçe’de (Çukurbostan) doğdu. Daha çok Yenibahçeli Şükrü ismiyle bilinmektedir. Babası Guraba Hastanesi Baş Tabip Muavini Albay Hacı Mustafa Şakir Bey’dir. Ailesi itibariyle, aslen Burdurludur. Soyu ailesi dolayısıyla, Sarıkeçili Aşireti’nden Keçeci Oğullarındandır. Eğitimini, Kocamustafapaşa Askeri Rüştiyesi ve Edirne İdadisinde tamamladı. 1901’de Harbiye Mektebi’ne girdi ve 1903’te piyade ikinci mülazımı olarak İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ordudaki bel kemiğini oluşturacak olan Üçüncü Ordu’ya atandı. Göreve başladığı yıllarda, Balkan coğrafyasına etnik kargaşa hakimdi. Rum, Sırp ve Bulgar çeteler Osmanlı Balkanında hakimiyet kurma kavgası yaşıyorlardı. Üçüncü Ordu’daki diğer subaylar gibi, Yenibahçeli Şükrü de, atandığı Kavala Redif Taburu Bölük Kumandanlığında, meşhur Bulgar çeteci Sandansky’nin çetesi de dahil olmak üzere, eşkıya takibinde bulundu.

İzmitli Mümtaz, Hüsrev Sami, Yakup Cemil, Atıf (Kamçıl), Kuşçubaşı Eşref, Ali (Çetinkaya), Filibeli Hilmi, Sapancalı Hakkı ve kardeşi Yenibahçeli Nail Bey ile birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin fedai teşkilatında yer aldı. 1908’de Meşrutiyet rejimi yeniden ilan edildiğinde Kütahya Redif Taburunda görev yapmaktaydı. 1908 sonrası, diğer fedailer gibi, o da İttihat ve Terakki içerisinde Enver Bey (sonra Paşa) çevresinde şekillenen askeri kanadın içerisinde yer aldı. Fakat, 1912’de, İttihat ve Terakki Cemiyeti Umumi Kongresinde açığa çıkan Talat Bey ve çevresiyle, Sapancalı Hakkı ve Yakup Cemil Beyler ve onların çevresinden oluşan fedai grubu arasındaki siyasal gerginlikte bir taraf olmadı. Meşrutiyet yılları müddetince, siyasi işlerden ziyade askeri işlerle meşgul olmayı sürdürdü.

1909’da Cisr-i Mustafa Paşa – Kurtköy sınır bölgesinde üsteğmen olarak görev aldığı sırada, İkinci Ordu tarafından düzenlenen silah atış yarışmasında birincilik kazanarak Mekteb-i Endaht’a (Piyade Atış Okulu) öğretmen olarak atandı ve uzmanlığını geliştirmesi için Avusturya Ordusu Atış Okulu’na gönderildi. Orada yapılan yarışmada da birinciliğini yeniledi. 1911-1913 yılları arasında Almanya’dan satın alınan silah ve mermilerin güvenli bir şekilde getirilmesiyle görevlendirildi. 1913’te İstanbul Merkez Kumandanlığı Askeri İnzibat Subaylığı’na, Enver Bey’in Harbiye Nazırlığı’na gelmesiyle birlikte Nezaret Yaverliği’ne görevlendirildi. I. Dünya Savaşı yıllarında, Enver Paşa’nın yanında Sarıkamış Muharebesi’nde, sonra da Çanakkale Cephesi Anafartalar Muharebesi’nde görev aldı. 1915’te Meclis-i Mebusan Muhafız Tabur Komutanı oldu. 1917’de Enver Paşa, savaşın gidişatının Osmanlı aleyhine seyri karşısında, İstanbul ve çevresinde, tedbir maksatlı, yeni silahlı kuvvetler oluşturulmasını öngördü. Yenibahçeli Şükrü de, bu doğrultuda, Temmuz 1917’de, Hücum Taburu kurmak vazifesiyle staj görmesi maksadıyla, tekrar Avusturya ve Almanya’ya gönderildi ve dönüşünde, Erenköy Hücum Taburunun kuruculuğunu üstlendi.

I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı aleyhine sonuçlanması ardından, İttihat ve Terakki iktidardan çekildi. Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandıktan sonra, Osmanlı İmparatorluğu genelinde, I. Dünya Savaşı’nın getirdiği ağır sosyal ve iktisadi buhranın faturası, eski muhalifleri olan yeni iktidar tarafından İttihatçılara kesildi. Ayrıca, bütün İttihatçılar, İngiltere’nin talebi ile, Ermeni meselesine dahilleri noktasında şüpheli hale geldiler. Enver, Cemal ve Talat Paşalar gibi İttihatçıların ileri gelen isimlerinden bazısı yurdu terk ettiler. Kalanlar ise, sırayla tutuklanmaya başladılar. Yenibahçeli Şükrü Bey de tutuklananlar arasında olsa da, hakkındaki suçlamalar sırasında ya yurt dışında, ya da olaylara müdahale edemeyecek konumlarda bulunduğundan kısa bir süre sonra serbest bırakıldı ve Maltepe’deki Atış Okulu’na tayin edildi.

Serbest kaldıktan sonra, Kara Kemal ve Kara Vasıf gibi, eski İttihatçılarla temasa girdi. İktidarı Hürriyet ve İtilaf Fırkasına bırakmamak için bir darbe planlasalar da, bu darbe hayata geçirilmedi. Görev aldığı mevki, milli mücadeleye katılmak için Anadolu’ya geçmek isteyen vatanseverler için kritik bir konumdaydı. Yenibahçeli Şükrü Bey, Karakol Cemiyeti’ne katılarak, Anadolu’ya silah, cephane ve mühimmat kaçırılması ve Anadolu’ya geçeceklerin emniyetinin sağlanması hususlarında önemli roller üstlendi. İşine de, kendi komutanı olduğu okuldaki mevcut silah ve cephanenin Anadolu’ya sevki ile başladı. Menzil işlerini daha iyi yürütebilmek için Kocaeli Kuvayımilliye Umum Komutanlığı’nı üzerine aldı. Kocaeli’deki birbirinden bağımsız hareket eden çetelerin örgütlenmesi ve idamesinde büyük hizmetlerde bulundu.

1920’de Ankara hükümeti tarafından, önce Trabzon ve sonra Rize’de görevlendirilerek, burada Topal Osman Ağa çetesi ve isyancı Rumlarla mücadele etti. 22 Şubat 1921’de, düzenlediği harekât sonucunda Artvin’i işgalden kurtardı. Akabinde, Batı Cephesinde 38. Alay Komutanlığına getirildi. 1922’de Millet Meclisi’ne girdi ve mebusluğu sırasında eski İttihatçıların ağırlıkta olduğu İkinci Grup sıralarında oturdu; fakat, ikinci kez tekrar Meclis’e girmedi. 1925’te askerlikten emekli oldu ve kardeşi Yenibahçeli Nail Bey’in 1926’da Mustafa Kemal Paşa’ya (Atatürk) karşı tertip edilen İzmir Suikastına adı karışarak yargılanıp idam edilmesi üzerine, siyasete bir daha hiç girmedi. Bundan sonraki hayatını, ticaret ve müteahhitlik yaparak idame ettirdi. 23 Mart 1953’te vefat etti.

KAYNAKÇA

Ahmet Şükrü Oğuz, Yenibahçeli Şükrü Bey’in Hatıraları, haz. Yaşar Semiz, Ömer Akdağ, Çizgi Kitabevi, Konya 2011; Burhan Oğuz, Yaşadıklarım Dinlediklerim, Simurg Yayınları, İstanbul 2000; Rıfat Yüce, Kocaeli Tarihi ve Rehberi, haz. Atilla Oral, Demkar Yayınevi, İstanbul 2007; Yaşar Semiz ve Ömer Akdağ, “Yenibahçeli Şükrü Kimdir?”, Yenibahçeli Şükrü Bey’in Hatıraları, haz. Yaşar Semiz, Ömer Akdağ, Çizgi Kitabevi, Konya 2011.

Burak ASLANMİRZA