HEREKE

Madde no:623

Körfez İlçesine Bağlı Bir Semt

Hereke, Kocaeli’ne bağlı Körfez ilçesinin bir beldesidir. Marmara Bölgesi’nin doğusunda, İzmit Körfezi’nin kuzey kıyısında kalır. Doğusunda Şirinyalı, batısında Tavşancıl, kuzeyinde Gebze, güneyinde İzmit Körfezi yer alır. D-100 karayolu ve TEM otoyolu üzerinden İstanbul’a 65 km, İzmit’e 27 km mesafededir. Ayrıca demiryolu hattı üzerinde bulunan Hereke uzun yıllar şehrin en işlek istasyonlarından biriydi. Akdeniz makro klima ikliminin tipik bir örneği olan Hereke bölgesinde geçiş iklimi görülmektedir. Yazları ılık ve yağışlıdır. Ortalama yıllık yağışı 819.3 mm dir. Ortalama sıcaklığı 14,4 derece olup Ocak ayı baz alındığında en düşük sıcaklık 0.8 derece (-8), Ağustos ayında ise en yüksek sıcaklık 24.2 derece civarındadır. Bu iklim koşullarında çeşitli meyve ve sebze yetiştirilmesi mümkündür. Alçak kesimlerde daha çok kısa çalılıklar ve zeytinlikler görülmektedir. Kiraz yetiştiriciliği de bölge için önemli bir üretim kaynağıdır. Bilinen en eski adı Ankyrondur. Ankyroni denilen yerin daha çok Yukarı Hereke’yi ifade ettiği düşünülür. Bir rivayete göre Ankyron ifadesi “Ank(a) ura(wa) na lup” Luwi dilinde “Yüce Anka Ülkesi” demektir. Roma döneminde Charax adını almıştır. Tarihi miras olarak da önemli bir coğrafyaya sahip olan Hereke, Roma İmparatoru Konstantinus’in öldüğü yer olarak bilinmektedir. Guillaume Grelot, 17. yüzyılın ikinci yarısında İzmit’i ziyaret etmiş ve ziyaret dönüşü yazdığı kitabını Fransa kralına hediye etmiştir. Krala sunduğu bu kitabında Konstantinus’un 340 yılında, 60 yaşındayken Akiron’da (Yukarı Hereke) yüksek ateşten öldüğünü yazmaktadır. Bölgeyi ziyaret eden bir diğer seyyah Hollandalı Le Bruyn’dir. Le Bruyn de 1678-1685 yıları arasında çıktığı bu seyahat ile ilgili notlarında Konstantinus’un bölgede ölümünden söz etmiştir. Hereke, bugünkü adını ise Bizans imparatoru Heraklios’tan almıştır. Bölge Türk hakimiyetine Orhan Bey döneminde girmiştir. Orhan Bey’in askerleri İzmit’i hakimiyet altına aldıkları sırada bölge halkı Hereke Kalesi’ne sığınarak kaleyi korudular. Bunun üzerine Orhan Bey, komutan olarak Ali Bey’i Hereke üzerine gönderdi. Ali Bey muhasara sırasında yaralandıysa da kısa sürede kaleyi teslim almayı başardı. Böylelikle 640’ta yapılan Hereke Kalesi 1326’da Osmanlı Devleti’nin eline geçmiş oldu. Kalenin ele geçirilmesiyle birlikte İzmit bölgesinin fethi tamamlandı. Sultan II. Beyazıt zamanında bölgede yaşanan deprem sonucunda Hereke Kalesi yıkıldı. Bu afet sebebiyle bölge halkı maddi ve manevi olarak büyük kayıplar yaşadı, bölgenin geçim kaynağı olan dokumacılık üretimi durma noktasına geldi. 1400 yıllık tarihi geçmişi olan kalenin 2016 yılında başlayan restorasyonu beş yılda tamamlanarak 2021 yılında kültür varlıklarına yeniden kazandırıldı. XIX. yüzyılda Avrupa’da gerçekleşen sanayi inkılabının ardından 1840’larda Hereke bölgesinde endüstri faaliyetleri başladı. Osmanlı Devleti’nin endüstriyel gelişim ve üretim için seçtiği alanlardan biri olan Hereke’de Avrupa’dan usta ve mühendis getirilerek nitelikli işçi yetiştirildi. 1843 senesinde İzmit Çuha Fabrikası’nın inşası için Ermeni asıllı Ohannes ve Bogos Dadyan adında iki kardeş görevlendirildi. Hereke’nin doğal güzelliklerinden etkilenen iki kardeş bu bölgede bir dokuma fabrikası kurmaya karar verdiler. Fabrika için Rıza Paşa’dan izin alan kardeşler Osmanlı’nın ilk özel dokuma fabrikasını kurdular. Böylelikle 50 pamuklu, 25 ipekli kumaş tezgâhtan oluşan fabrika üretime başladı. Sultan Abdülmecit kuruluşundan iki yıl sonra fabrikayı ziyaret etti, bu ziyaretin ardından fabrika “Hereke Fabrika-i Hümayun” adını aldı. 1843 yılı itibariyle Hereke Fabrika-i Hümayunu, Fransa’dan getirilen jager tezgâhları ve desen ustalarıyla Osmanlı saraylarının, her türlü kumaş ihtiyaçlarını karşılamak için üretime başladı. Bursa kemhası, dolabi, gülgüni, eğin kemhası, gülüstami, marahuri vb. isimlerle anılan Osmanlı kemhalarına (üzeri hafifçe tüylü bir ipek kumaş türü), bu dönemde Batı’nın etkisiyle geniş dal ve çiçek figürleri işlendi. 1891 senesine gelindiğinde ise fabrikaya 100 tane yeni tezgâh getirtildi ve halı dokuma bölümü eklendi. Böylece kendine has stiliyle işlenen ve dünyada ün kazanan Hereke halıları üretilmeye başladı. II. Abdülhamit, Hereke Fabrika-i Hümayun’un üretimini destekledi ve Sivas Ladik ve Manisa’dan ustalar getirterek halı motiflerinin gelişimine destek oldu, bu sayede özgün Hereke üslubu doğdu. Osmanlı Devleti’nin Hereke Fabrika-i Hümayun’da üretilen ürünlerden diğer devletlere hediyeler göndermesi Hereke üslubunun Avrupa saraylarında da ünlenmesini sağladı. Fabrikada halı ile beraber aynı zamanda ipek mendil, iç çamaşırı ve ipekli çuhalar üretilmekteydi. Hereke Fabrika-i Hümayunu, Osmanlı Devleti’nin o dönem için teknolojik anlamda en gelişmiş makinelerine sahip üretim merkeziydi. Hereke Fabrika-i Hümayunu’nun bu derece öneme haiz olması bölgenin gelişmesini sağladı. Hereke Fabrika-i Hümayunu sayesinde bölgeye rüştiye, hastane, köşk, cami, duyun-u umumiye telgraf ve halıhane binaları yapıldı. Hem yurt içinde hem yurt dışında çok beğenilen Hereke Fabrika-i Hümayunu ürünlerinin satışı için İstanbul’da Zaptiye Caddesi’nde mağaza açıldı. Cumhuriyet’in ilanına kadar varlığını sürdüren bu mağaza Cumhuriyet’in ilanından sonra Maadin Bankasına devredildi. 1902’de Hazine-i Hassa Nazırı Sakız Ohannes Efendi Hereke Fabrika-i Hümayunu ürünleri için iplik, çuha ve şayak dairesi gibi yeni imalathaneler kurdurdu. Üretim I. Dünya Savaşı’na kadar etkili bir şekilde devam etti. Savaşın etkileriyle bir dönem kesintiye uğradı. 1932 senesinde ise fabrika yangın felaketi yaşadı, yangından sonra yenilenerek üretime devam etti. 1938 yılında Sanayi Ofisi’ne ardından da Sümerbank’a bağlandı. Sonrasında ise Başbakanlık özelleştirme kurulunun kararıyla Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlandı. Hereke, yüz yılı aşkın bir süre ev tekstilleri için önemli bir merkez oldu. Dünyaca ünlü Hereke halılarını görmek için bölgeye gelen yabancı ziyaretçilerin misafir edilmesi amacıyla II. Abdülhamit döneminde, Alman imparatoru Kaiser II. Wilhelm’in ziyareti öncesi 1898 yılında Hereke Köşkü (Wilhelm Köşkü) inşa edildi. Köşk, Anadolu’nun ilk prefabrik inşası olma özelliğini de taşımaktadır. Yıldız Sarayı’nda iki günde yapılan köşk, deniz yoluyla parça parça bölgeye taşındı ve bir günde yerine inşa edildi. İmparator Wilhelm dışında köşkte ağırlanan diğer misafirler; Baron Marshall, İngiliz Sefiri, Bulgaristan ve Alman Prensi, İbn Reşit’dir.

I. Baldasar’ın çizdiği ve sulu boya ile renklendirdiği resim köşkün orijinal görünümüne dair önemli bir belgedir. Tablo bugün Milli Saraylar Tablo Kolleksiyonu’nda 52/194 envanter numarasıyla bulunmaktadır. I. Dünya Savaşı sonunda Hereke, İngiliz işgal bölgesi içinde yer aldı. Mudanya Mütarekesi’nden sonra III. Ordu bölgeye yerleşerek işgale son verdi. Mustafa Kemal Paşa da Hereke’yi iki kez ziyaret etti. Milli mücadeleye destek veren yerel çete liderlerinden Yahya Kaptan da burada şehit edilmişti. 1948 yılında Hereke’de bir belediyenin kurulması karar verildi. Belde 2008 yılında Körfez ilçesine bağlandı.

KAYNAKÇA

İdris Bostan, “İzmit”, DİA, Cilt 23, s. 541-542; Serkan Yazıcı, “Osmanlı Devleti’nde Bir Sanayi Merkezi Olarak Hereke”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Cilt: II, Kocaeli 2015, s. 707-725; Mustafa Hergüner, “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Hereke”, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Cilt II., s. 689-705; Ahmed Nezih, Galitekin, Kocaeli’nin Dünyaca Ünlü Beldesi Hereke, Kocaeli 2015; Zeynep Çavdar Kaleli, “Hereke Halı Fabrikası ve Hereke Halıları”, I. Uluslararası Türk El Dokumaları Kongresi Bildirileri 01-02 Kasım 2007, Konya 2007, s. 250-256; Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) D.DRB. İ. 16/31; Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi (BCA.) 30-11-1-0-198-13-9.

Serkan YAZICI