İzmit Mutasarrıfı
Hasan Tahsin Paşa’nın II. Abdülhamid devrinden itibaren Osmanlı memurları için tutulan sicil kaydına tesadüf edilememiştir. Mehmed Süreyya’nın Sicil-i Umumi adlı eserinde ise İzmit’te mutasarrıflık yapmış bir Tahsin Hasan Paşa geçmektedir. Kendisi Gerzelidir. Üç defa Zaptiye Müşiriyeti vazifesinde bulunmuş olan Pepe Mehmed Paşa’nın dairesinde yetişip zaptiyede görev almış, sonrasında mirimiranlığa terfi etmiştir. 1859-1862 yılları arasında Beyoğlu, daha sonra beylerbeylik payesiyle İzmit ve Tırhala mutasarrıflıklarında bulunmuştur. 1868 veya 1869 senesinde taşrada vefat etmiştir. İsmi gibi İzmit ve Tırhala ile ilgili memuriyet sıralamasının yanlış aktarılmış olabileceği hesaba katılınca bu şahsın Hasan Tahsin Paşa olması kuvvetle muhtemeldir. Aynı şekilde ölüm tarihi de sicil kaydına neden ulaşılamamış olduğunu kanıtlar niteliktedir.
1860’lı yılların ortasında Kocaeli ve havalisinde artış gösteren eşkıyalık olayları Hasan Tahsin Paşa’ya kariyerindeki İzmit macerasının zeminini hazırlamıştır. Resmî yazışmalara yansıdığı üzere, bölgede türeyen eşkıya grupları halka ve yolculara musallat olmuşlardı. Bölge emniyetinin sağlanması, eşkıyanın zararının yok edilmesine bağlıydı. Bunun için birçok tedbir alınmıştı, ancak İzmit Mutasarrıfı Maşuk Paşa zabıta işlerinde ağır hareket ettiğinden o tedbirler bir türlü uygulama sahasına aktarılamamış ve eşkıyanın kökü kurutulamamıştı. İzmit gibi, hilafet ve saltanatın merkezi olan İstanbul’a yakın bir birimde sürekli cinayet ve gasp suçlarının işlenmesi mahallî hükümetin dikkatsizliğine yorularak Maşuk Paşa’nın azledilmesine karar verildi. Yerine zabıta işlerini (belediye-i zabıta) kusursuz surette yürütmeye ve eşkıyanın zararını defetmeye muktedir bir idarecinin tayin edilmesi yönünde arayışlar başladı. Nihayet Tırhala eski mutasarrıfı Hasan Tahsin Paşa’da karar kılındı. Sadrazamın ifadesiyle kendisi Tırhala gibi nazik bir mevkide görev aldığı zaman zarfında o tarz eşkıya fesatlıklarına meydan vermemiş ve zabıta işlerinin pürüzsüzce görülmesini başarmış bir isimdi. Kendisi tercih edildikten hemen sonra Sultan Abdülaziz’in 23 Ekim 1866 tarihli emri uyarınca bölgeye gönderilmiş, ayrıca oraya vardığında devir teslim törenini usulünce icra etmesi selefi Maşuk Paşa’ya İstanbul’dan bildirilmişti.
Hasan Tahsin Paşa, Osmanlı merkez bürokrasisinin kendisini tercih etmekle ne denli doğru bir karar vermiş olduğunu kısa süre içerisinde yürüttüğü faaliyetlerle ispatlamıştır. Gerçekten de Paşa hem vesikalarla hem de kendi ifadesiyle sabit olduğu üzere İzmit ve havalisinin eşkıyadan arındırılması noktasında az zamanda hayli mesafe kat etmiştir. Onun zamanında imza atılan dikkat çekici daha başka gelişmeler de yaşanmıştır. Mesela Kocaeli sancağında evliliği zorlaştırıcı bazı uygulamaların sona erdirilmesi yolunda Hasan Tahsin Paşa bazı tedbirler almıştı. Kendisi tarafından 28 Şubat 1867 tarihinde Sadrazama arz edildiği üzere Kocaeli sancağına bağlı kazalarda yaşayan Müslüman ahalinin çoğu evlilik çağına erişmiş kızları için küfüv [dini, ekonomik ve sosyal denklik] aramak, ağır ve kıymetli düğün elbiseleri talep etmek gibi anlamsız engellemeler yüzünden nikah gibi hayırlı bir işin ertelenmesine sebebiyet veriyorlardı. Bu tavır çeşitli uygunsuzlukların yaşanmasına ve daha önemlisi neslin çoğalmamasına yol açıyordu. Hasan Tahsin Paşa durumdan haberdar edilince bahsedilen geleneğin terk edilip evlenmeye müsait kızların taliplileriyle nikahlarının kıyılmasını teşvik edici mektuplar yazdırdı. Bunları sancağın tüm kazalarına dağıttırdı. Sarf edilen çabanın kısa bir süre içerisinde semere vermeye başladığı yönünde mutasarrıflık merkezine ulaşan haberler kendisini çok sevindirmişti. Bu haberleri Kocaeli havalisinde bir geleneğe dönüşmüş olan söz konusu alışkanlığın yok olmaya yüz tutması şeklinde değerlendirdi. Onun bütün bu çabası Sadrazam tarafından yerinde bulunup takdir edilmekte birlikte o hususta halka herhangi bir zorlamada bulunulmamasına özen gösterilmesi gerektiği de 11 Mart 1867 tarihli bir yazıyla hatırlatılmıştı.
Hasan Tahsin Paşa’nın mutasarrıflık döneminde yürüttüğü kayda değer çalışmalarından bir diğeri Kocaeli sancağındaki ziraî üretimi artırmaya yönelik gayreti olmuştu. Sadarete sunduğu 3 Mart 1867 tarihli yazısında ifade ettiği üzere ziraat; mamur ve servet sahibi olabilmenin temel vasıtasıydı. Üretimi artırmak için halkı en üst seviyede gayrete getirmek gerekiyordu. Bütün kazalara birbiri ardına gönderdiği teşvik edici ilanlar bunun içindi. Gayretleri yine sonuçsuz kalmadı. Çiftçiler ziraî üretimi artırma yolunda daha rağbet ve özen gösterir bir tutum takınmışlardı. Sadece tütün ziraatına pek heves etmediklerinden o mahsulün bölgede üretimini artırabilmek pek mümkün olamamıştı.
Hasan Tahsin Paşa her ne kadar söz konusu faaliyetleriyle kent ve halkıyla bütünleşmiş bir görüntü vermişse de o günlerde perde arkasında daha farklı gelişmeler yaşanmaktaydı. İzmit halkının ileri gelenleri tarafından mühürlenip liva meclisi tarafından 11 Haziran 1867 tarihinde Sadarete sunulan bir arzuhal, Hasan Tahsin Paşa’dan duyulan hoşnutsuzluğu yansıtmaktaydı. Arzuhalde ifade edildiği biçimiyle Hasan Tahsin Paşa halka karşı selefi Maşuk Paşa zamanında görülmemiş bir hiddet ve şiddet sergiliyordu. Bir dava veya başka bir meseleyle ilgili olarak huzuruna çıkanlara sadece hakaret etmekle kalmıyor, oturduğu yerden fırlayıp üzerlerine hücum ediyor, adeta boğaz boğaza kavga eder gibi hiddetli hareketleri görülüyordu. Dahası mecliste görüşülen meseleler hakkında kimse ağzını açamaz olmuştu. Paşa her işi dilediği gibi görmekteydi. Onun aşırı hiddet ve şiddetinden şehirdeki tüm dükkânlar iki defa kapatılmış, esnafın alışveriş yapmaları yasaklanmıştı. İzmit liva meclis üyeleri kendisini birkaç kez uyarmış olmasına karşın paşanın tavrında herhangi bir değişiklik yaşanmamıştı. Halk temsilcileri ve meclis üyeleri şayet kendilerine inanılmazsa bütün bu hususların İzmit naibinden teyit edilebileceğini belirtmişlerdi. Sözün özü paşanın hal ve hareketleri artık tahammül sınırını aşmış olduğundan onun şiddetinden kurtulmayı ve yerine insaf ve adalet sahibi bir mutasarrıfın tayin edilmesini istiyorlardı.
Bu aşamada daha ilginç olansa dört gün sonra, 15 Haziran 1867 tarihinde Kocaeli Mutasarrıfı Hasan Tahsin Paşa imzasıyla Sadaret’e ulaşan istektir. Paşa, İzmit’in su ve havasının kendisine iyi gelmediği ve gözlerindeki rahatsızlıktan dolayı muzdarib olduğu gerekçesiyle affını istemiştir. İzmit’te görevlendirilme sebebi olan eşkıyalık olaylarından geriye herhangi bir iz kalmamış ve bölgedeki asayiş işinin sağlanmış olması münasebetiyle İstanbul’da başka bir memuriyete atanma niyetindedir. Gerekirse maaşında azaltmaya gidilmesine de razıdır. Bu hususta Sadaret’ten kendisine gereken kolaylığın sağlanmasını rica etmiştir. İzmit halkı ve meclisinden İstanbul’a ulaşan şikayetlerin hemen akabinde böyle bir ricada bulunmuş olması Hasan Tahsin Paşa’nın durumdan haberdar olduğunu ve en azından vaziyeti kurtarmak niyetiyle vazifesinden ayrılma isteğinde bulunduğunu düşündürmektedir. Aynı şekilde halk ile arasının iyi olmadığını da bir bakıma açığa vurmuştur.
Sadrazam, İzmit halkının şikâyetlerine herhangi bir atıfta bulunmadan Hasan Tahsin Paşa’nın talebini ileri sürdüğü gerekçenin meşru olduğu açıklaması ve yerine Bosnalı Fazıl Paşa’nın tayin edilmesinin uygun olduğu teklifiyle 20 Haziran’da Saray’a takdim etmiştir. Sultan Abdülaziz de bir gün sonra Hasan Tahsin Paşa’nın görevinden affına ve yerine Fazıl Paşa’nın tayin edilmesine onay vermiştir. Ancak bu karar kendisine ulaşmadığından Hasan Tahsin Paşa talebini 25 Haziran’da tekrar Sadaret’e iletmiştir. Bunun üzerine kendisine “Kocaeli sancağı eski mutasarrıfı” şeklinde hitap ederek başlayan 30 Haziran tarihli yeni bir cevap gönderilmiştir. Burada istifasının padişah onayıyla [irade] kabul edildiği ve yerine Fazıl Paşa’nın tayin edildiği hususlarının Sadaret tarafından kendisine evvelce bildirilmiş olduğuna dikkat çekilmiştir. Ancak merkez bürokrasisinde bir aksama olduğu aşikardır. Çünkü Sadaret, Hasan Tahsin Paşa’dan gelen 25 Haziran tarihli ikinci talepten üç gün sonra birbiri ardına aldığı emirlerle bürokrasideki aksamayı doğrulamıştır. Nitekim 28 Haziran’da Maliye Nezareti’ne Kocaeli mutasarrıflığındaki değişim nedeniyle hazine tarafından gerekli işlemlerin yapılmasını emrettiği gibi durumun Hüdavendigar Valiliği’ne de bildirildiğini ifade etmiştir. Üstelik Hasan Tahsin Paşa’ya da bir emir gönderilerek halefi Fazıl Paşa İzmit’e vardığında devir teslim töreninin kuralına uygun olarak icra edilmesi ve törenin hemen ardından İstanbul’a hareket etmesi bildirilmiştir. Böylelikle bürokratik pürüzün aşılmasıyla Hasan Tahsin Paşa’nın yaklaşık sekiz ay süren Kocaeli mutasarrıflığı vazifesi resmen sona ermiştir. Sürenin kısıtlılığı paşanın yukarıda aktarılanlar dışında sancakta yürüttüğü faaliyetler için de benzer bir netice doğurmuştur.
KAYNAKÇA
BOA, A. MKT. MHM, 365/88; 376/52; 386/33; 386/87; BOA, MVL.,732/40; BOA., İ.MMS., 33/1336; 35/1422; Gürkan Yavaş, “İzmit Mutasarrıfı Bosnalı Mehmet Fâzıl Paşa ve Türk Hiciv Edebiyatındaki Yeri”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu,C. II, (ed. Işıl Altun), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., 2007, ss. 1250-1257; İlkay Erkan, “Tanzimat’tan Cumhuriyete Kocaeli Sancağının İdari Yapısı”, Türkiyat Mecmuası, C. 25, 2015, ss. 193236; Kemalettin Kuzucu, “19. Yüzyıl Ortalarında Kocaeli Sancağı ve Bir Tanzimat Bürokratının Yolsuzluğu”, Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II, C. I, (ed. Haluk Selvi-Bilal Çelik-Ali Yeşildal), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., 2016, s. 655-674; Mehmed Süreyya, Sicil-i Osmanî, C. 5, (yay. haz. Nuri Akbayar), Tarih Vakıf Yurt Yayınları, İstanbul 1996, s. 1620; Mustafa Keskin, “Sicill-i Osmânî Yahâd Tezkire-i Meşahîr-i Osmaniyye’de Yer Bulan İzmit (Kocaeli) Yöneticileri”, Uluslararası Milli Mücadelede Servetiye Cephesi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu VI,C. 2, (ed. Haluk Selvi-İbrahim Şirin-M.Bilal Çelik-Resül Narin), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., 2020, ss. 1065-1069; Osmanlı Belgelerinde Kocaeli, (ed. Şennur Kaya), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., İstanbul 2017, s. 144-145, 566; Serdar Ösen, “Tanzimat Bürokratları Arasında Yaşanan Çekişmeler: Kocaeli Mutasarrıfı ve Bolu Kaymakamı Örneği”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu V, C. 2, (ed. Haluk Selvi-İbrahim Şirin-Bilal Çelik-Ali Yeşildal-Resül Narin), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yay., 2019, ss. 689-695.
Ahmet YÜKSEL