İlmiye Mensubu, Şeyhülislam
Hamid Efendi, 1494 yılında Konya’da doğdu. Dedesi, Konya’da bir tekke şeyhi olan Şeyh Turun (Duruz) Efendi, babası ise Beyşehir Kadısı, Mehmed Efendi’dir. Hamid Efendi, ilk eğitimini Konya’da yaptıktan sonra yirmi iki yaşında İstanbul’a geldi. Burada Çivizâde Muhyiddin Mehmed, Sa’di Efendi ve Aşçızâde Hasan Çelebi Efendi’den ders aldı. 1516’da Kadri Efendi’nin hizmetine girerek tezkirecilik yaptı. 1533-41 yılları arasında sırasıyla Bursa’da Molla Hüsrev, Bayezid Paşa, Kütahya’da Germiyanoğlu, Bursa’da Ahmed Paşa, İstanbul’da Dâvud Paşa Medresesi müderrisliğine getirildi. 1541’de Şeyhülislâm Çivizâde Muhyiddin Efendi’nin damadı oldu. Böylece “Çivizâde Damadı” unvanıyla tanındı. 1545’te Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Medresesi müderrisliğine, iki yıl sonra Manisa müftülüğüne tayin edildi. 1548’de ise İstanbul’da Şehzade Medresesi’ne müderris oldu. 1549’da Şam, bir yıl sonra da Mısır kadısı oldu. İki yıl sonra azledildi. Bu dönemde hacca gitti. 1553’te Ayasofya Medresesi’ne müderris tayin edildi. 1554’te Bursa, 1556’da İstanbul kadılığına getirildi. 1557’de ise ilmiye sınıfının en üst seviyelerinden olan Rumeli Kazaskerliğine getirildi. Kanuni Dönemi’nde geldiği bu görevde on yıla yakın kaldı. Hâmid Efendi’nin kazaskerliği döneminde ilmiye mesleği kademelerinde bazı yenilikler yapıldı. Bunlardan biri 1561’de medrese mezunlarının rûznâmçe (günlük) defterine kaydedilerek atanmak için sıra beklemeleri usulünün getirilmesidir. Ancak nöbet usulüne uyulmayınca 1566’da ikinci defa mülâzemet (stajyerlik) sistemine riayet edilmesi hakkında emir çıktı. Kanuni ile çakıştığı konulardan biri Kanuni’nin Şair Baki’yi medrese eğitimciliğine getirmesine karşı durmasıdır. Ancak Kanuni çıkardığı ferman ile atamayı yapmıştır. Buna nazaran Kanuni, Hamid Efendi’nin ciddiyet ve ahlakını sevmiş, ona hürmet etmiştir.
Hamid Efendi, Kanuni’nin vefatından sonra 1566’da Zigetvar Seferi’nden dönüldüğü sırada içki yasağının devamını talep etmesi üzerine II.Selim tarafından görevden alındı. Yedi-sekiz yıl süren azil döneminden sonra, 1574’te Ebüssuûd Efendi’nin vefatından sonra şeyhülislâmlığa getirildi. Şeyhülislamlık, Rumeli Kazaskerliğinden üstün olmakla birlikte Osmanlı yönetim alanında birbiri ile rekabet halindeydi. Hamid Efendi aynı yıl içinde, III. Murat tahta çıktığında görevinde kaldı. İlmiye sınıfının sözünün geçtiği ve Sünni İslam doktrinin uygulandığı bu dönemde Hamid Efendi, Ebussuud’un çıkardığı fetvaları derleyerek II. Selim’e sundu. Ayrıca “Fetava-yı Hamidiye” adlı Arapça kitaplardan derleme ve kendisine ait fetva kitabı vardır. Fetvaların içerikleri ibadetler, vakıflar ve hukuki konularla ilgilidir. Hamid Efendi’nin, bunun dışında sahabe Ubeyde b. Cerrah ile ilgili “Za’’us-sabah fi tercümeti Seyyidina Ebi Ubeydetü’bnül-Cerrah” adıyla biyografik bir eseri vardır.
Hamid Efendi, İstanbul’da Zeyrek’teki Filyokuşu, Timurhan Mahallesi’nde mülâzımlar için odaları bulunan ve medrese olarak da kullanılan bir mescid yaptırdı ve vakfetti. Arşiv kayıtlarında vakıf, görevlileri, onarımları hakkında bilgi bulunmakla birlikte Evliya Çelebi seyahatnamesi ve diğer kronik KAYNAKLARda da bahsedilmiştir. 1918 yılına kadar kullanılan medrese günümüze ulaşmamıştır. Hamid Efendi, Konya’da da bir muallimhane yaptırmış, ancak günümüze ulaşmamıştır. Hamid Efendi şeyhülislamlık görevinde iken 1577 yılında vefat etti. Eyyüp’te Mihrişah Vâlide Sultan Türbesi’nin karşısında defnedildi. Hamid Efendi’nin kardeşi Muhyiddin Efendi ve onun oğlu Abdullah Efendi’dir. Bu silsile sonradan “Martoloszadeler” unvanıyla devam etmiştir. Hamid Efendi’nin Kocaeli tarihi için önemi Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin medresesinde Ebussuud Efendi ile birlikte müderrislik yapmış olmasıdır. Külliyeyi, 1522 yılında Çoban Mustafa Paşa yaptırmıştır. Ellili grubundaki medresede Fıkıh, Hadis ve Tefsir gibi dersler yanında Hesap, Mantık, Felsefe gibi dersler de okutuluyordu. Hamid Efendi de Ebussuud gibi müderrislikten Şeyhülislamlığa yükselmiş ve ilmiye sınıfının önemli isimlerinden biri olmuştur.
KAYNAKÇA
BOA. A.DVNSMHM. d. 1-80; 25-342; 93-232; BOA. A.MKT. MHM. 106-87; BOA. AE. SAMD. III. 41-4084; BOA. AE. SMST.III. 187-14774-0;68-5008; BOA. EV. d. 20466;10001; BOA. EV. HMH. d. 3889;3959;3991;4059;4130;7307; BOA. CMF.1045160; 102-5099; 48-2380;182-9095; BOA. C.ADL. 10-661; BOA.C.EV.458-231172; 250-12508; BOA. İ.EV. 3-55; BOA. BEO. 225-16804; Atâî, Zeyl-i Şekāikü’l Atai, İstanbul Matbaa-ı Amire, 1851, İstanbul, s. 242-243; Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, yay. haz. A. Fikri Yavuzİsmail Özen, Meral Yay., İstanbul,1972, C. I., s. 251, 294, 477; C. III, s. 188; Evliya Çelebi, Seyahatname, haz. Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, Robert Dankoff, YKY, İstanbul, 2003, C. I, s. 78a, 90b-91b,121b; Hüseyin Ayvansarâyî, (Ali Sati Efendi İlavesiyle), Hadîkatü’l-Cevâmi, Matbaa-ı Amire, İstanbul, 1864, C. I, s. 94; İlmiye Salnamesi, Matbaa-ı Amire, İstanbul, 1918, s. 386-392; Katip Çelebi, Keşf’el -zunun, TTK, Ankara, 2014, C. II, s. 1222; Müstakimzade Süleyman Efendi, Devhatü’l Meşayih, Matbaa-ı Amire, 1878, İstanbul, s. 26-28; Mehmet Süreyya, Sicill-i Osmani, C. II, yay. haz. Nuri Akbayar, çev. Seyit Ali Kahraman, Tarih Vakfı Yay., İstanbul, 1996, s. 596; Peçevi İbrahim, Tarih-i Peçevi, Matbaa-ı Amire, İstanbul, 1866, C. I, s. 413, 504; C. II, s. 32; Selaniki Mustafa Efendi, Selaniki Tarihi, yay. haz., Mehmet İpşirli, C. I, TTK. Yay., Ankara, 1999, s. 52,101
Ayşegül YILMAZ