İzmit Hastanesi
14 Kasım 1863 tarihli belgede İzmit sabık kaymakamı Hasan Paşa konağının satılarak Gureba Hastanesi yapılmasına karar verildiği yazmakla birlikte, bu hastaneye ilişkin başka hiçbir bilgiye ulaşılamamaktadır. Hatta 1909 tarihli bir belgede Asker Hastanesi’nin bir kısmında sivil hastalara hizmet verildiği ancak halk için yatak sayısının yetersiz olduğu ve tutuklu hastaların kabul edilmediği bilgisi yer almaktadır. Halkın hastane ihtiyacı için İzmit mutasarrıfı Mehmet Nüzhet Efendi bir hastane yapılmasında ısrarcı oldu ve 1911 yılında inşaatına başlandı.
Balkan Savaşı sırasında (1912) görevinden alınan Nüzhet Efendi yerine gelen Muhittin Paşa, 1913 yılında da Mazhar Müfit Bey hastane inşaatının sürekliliğini sağladı. İzmit’in Baç Mahallesi İn Bayırı mevkiindeki Ali Paşa mirasçılarından kamulaştırılmış olan arazide Gureba Hastanesi inşa edilmekteydi. Dahiliye Nezareti Umur-u Mahalliye-i Vilayet Mecmua-i Seneviyesi üçüncü cildinde yer alan 1330 yılı İzmit sancağı genel meclisi raporuna göre; merkez-i livada (İzmit’te) yapılması planlanan yirmi dört yataklı erkek ve kadınlara mahsus hastane için Sıhhiye Nezareti’nden getirilen plan üzerinde pek az değişiklik yapılmış, denmektedir.
Aynı raporda; 1908-1912 Osmanlı Meclis-i Mebusanı İzmit Milletvekillerinden Hafız Rüştü Efendi’nin hastane yapılmasına elverişli olduğu sağlık kurulu raporu ile belirlenen ve memleketin (İzmit’in) en yüksek ve havadar bir yerinde bulunan bağında hastane yapılması için gereği kadar bir yeri terk ve bağışladığından inşasına hemen başlanmıştır. Seferberlik dolayısı ile her ne kadar inşaatın ilerlemesinde bazı zorluklar yaşansa da encümen üyelerinden Faik ve Ahmet Efendi’nin gayretleri ile hastane tamamlanmış, sıvaları ihale edilmiş, karyola, mutfak takımı ve mefruşat gereçleri eksiltmeye konulmuştur. Bir ay sonra açılacak olan hastanenin elli yataklık olacağı da bildirilmektedir.1914 yılında üç ayrı bina şeklinde yapılmakta olan hastane, tamamlanmadan halka hizmet vermeye başlamış, eksiklikleri zamanla giderilmeye çalışılmıştı.
İzmit sancağı merkez tababeti Mehmet Servet Efendi tarafından 26 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’a gönderilen bir yazıda ise, “1915 yılında İzmit kasabasında, yarım saat uzaklıkta, kasabanın kuzeydoğusunda ve dört metre yükseklikte yeni baştan hastane ile civarında bimarhane yapıldığı, yirmi yataklı olduğu halde zorunluluk halinde otuz kırk kişi kabul edildiği, erkek ve kadınlara ayrılan yerlerin eksikliğinin giderilmeye çalışıldığı, yetimhane ve darülacezesinin bulunmadığı fakat on beş kişiyi alacak vaziyette ve hastaneye yirmi metre uzaklıkta bimarhane inşa edildiği, hastanenin açılışa hazır olduğu” anlatılmaktadır.
1895 yılında İzmit’te bir de Hapishane-i Umumi Hastanesi ve Bimarhane (Tutuklu ve Akıl Hastalıkları Hastanesi) olduğu görülmektedir. Sadettin Paşa’nın askerler için yaptırdığı Soğucak barakaları bir süre hapishane olarak kullanıldığı gibi, salgınların şiddetlendiği tarihlerde karantina ve tutuklu hastanesi olarak da kullanılmıştı. Ancak barakaların güvenlikli olmaması nedeniyle tutuklular tersane revirinde tedavi edilmeye başlanmıştı. Ancak 1908 tarihli bir arşiv belgesinde “yaralanmadan dolayı mahkûm olan ve boynundaki yaradan dolayı Hapishane-i Umumi Hastanesinde tedavi altına alınan şahsın iyileştiği” bilgileri yer almaktadır. Bununla birlikte sivil tutukluların tedavisine ilişkin sorun devam etmektedir. Bu sorunu çözmek üzere (1910) İzmit Askeri Hastanesi’nde Gureba hastaları için ayrılmış olan kısımda sivil tutukluların da tedavi edilmesine olanak sağlanması istenmiş fakat bunun güvenlik nedeniyle uygun olmadığı ileri sürülerek teklif reddedilmişti. İzmit sancağı genel meclisinin 1911-1912 yılına ait çalışma yıllığında “Bimarhanenin asıl hastanenin arkasında Hafız Rüştü Bey’den 300 kuruşa satın alınan bağa bitişik arazide akıl hastaları için yapılmaya başlanıldığı” bildirilmektedir. Hatta “hava koşullarının elverişli olması hâlinde bimarhanenin yıl sonuna kadar tamamlanacağının kesin olduğu” açıklanmaktadır. Çalışma yıllığında söz edilen asıl hastane İzmit Gureba Hastanesidir. Bu ve diğer arşiv belgelerinde (1914) bildirildiği gibi üç ayrı binadan oluşan İzmit Hastanesi binalarından biri tutuklu ve akıl hastaları için yapılmış ve akıl hastaları ile sivil tutuklular burada tedavi edilmişti.
Gureba Hastanesi isminden sonra İzmit Hastanesi adıyla anılmaya başlayan hastane, halka hizmet vermeyi sürdürmesine karşın ciddi sorunları bulunmaktaydı. Bunlardan biri hekim, diğeri ise inşaat ve masraflar için ödenek yetersizliğiydi. Örneğin 1916 tarihli bir belgede ve 31 Mart26 Nisan 1917 tarihinde Sıhhiye Nezareti “hekimlik yeterliliği bulunmayan Mehmet Servet Efendi’nin İzmit Hastanesi’nde görev yapmasının uygun olmadığı” Dahiliye Nezareti’ne bildirilmekteydi. Tüm bu yetersizliklerine rağmen 1918 ve 1919 yılı bütçelerine inşaat, tamirat, mefruşat ya da ilaç alımı için para ilave edilerek hastanenin açık kalması sağlanabilmişti. Ancak 3 Mart 1920 tarihinde damızlık hayvan alımı için ayrılan otuz bin kuruş İzmit Gureba Hastanesi’ne aktarılmış olsa da 11 Kasım 1920 tarihinde hastane parasızlık yüzünden kapatılmış, yeniden açılması için saraydan üç yüz kuruş istenmişti. Ancak Kurtuluş Savaşı yıllarında saltanatın Kuvayımilliye askerlerine bakılmasını engellemek için İzmit Gureba ve İzmit Askeri Hastanesi kapatılmış, hastanelerin tüm araç gereçleri Gülnihal adlı vapur ile İstanbul’a nakledilmişti. Bu nedenle 1924 yılında İzmit’e de Kızılay Hastanesi açılmış ve uzun bir süre İzmit’e sağlık hizmeti sunmuştu.
Günümüzde Bac Mevki denilen İn Bayırı, Hastane Çıkmazı’nda yapılmış olan Gureba Hastanesi binalarının olduğu arazide iki ilköğretim okulu bulunmaktadır.
Şennur Kaya bir çalışmasında, “Cedid Mahallesi’ndeki Eski Hastane’nin ikisinin de doğu-batı doğrultulu dikdörtgen planlı, iki katlı binaların üstünün geniş saçaklı kırma çatı ile örtülü olduğunu, üstteki yapının eğimli bir arazide inşa edildiğini, alt katın su basmanı üzerinde yükseldiğini bildirmektedir. “Gureba Hastanesi’nin doğusundaki mermer merdivenle ulaşılan, arkadaki arazide görülen bazı mimari kalıntılar burada yer aldığı belirtilen akıl hastanesi ve gasilhaneye ait olmalıdır,” demektedir. Yapıldığı dönemde iç hastalıkları hastanesinin üst kısmında bir akıl hastanesi, bunun karşısında da bir gasilhane bulunmaktaydı.
KAYNAKÇA
Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) DH. MUİ. 11/39; DH. UMVM. 26/9; 80/23; 26/19; 141/57; 81/23; 26/21; 26/23; 26/29; 26/32; 26/34; DH. İD. 47/1/6; DH. MUİ. 85/2; İzmit Sancağı Genel Meclisi’nin Rumi 1330 Çalışması, Dâhiliye Nezareti Umur’u Mahalliye-i Vilayet Mecmua-i Seneviyesi. Cilt 3, 1330; Avni Öztüre, Resim-Fotoğraf-Belgelerle Nicomedia İzmit Tarihi, Çeltük Matbaacılık, İstanbul, 1969; Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Merkez-i Umumiyesi Riyaset-i Aliyesi Kutu: 26, Belge: 38; Hilali Ahmer Cemiyeti Salnamesi, 1329-1331. H. Duman Os. Yıllıkları 1982 İstanbul; Nermin Ersoy; Yüksel Güngör; Aslıhan Akpınar, “Tarih İçinde İzmit’te Hastaneler”, VIII. Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildiri Kitabı (Editörler: Nil Sarı, Ayşegül D. Erdemir), İstanbul, 2006, ss. 391-402; Şennur Kaya, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e İzmit Kenti (1839-1938), Kocaeli Belediyesi Kültür Yayınları, Kocaeli, 2009.
Nermin ERSOY