Askeri Tersane
Btynia Krallığı’nın merkezi olan Nikomedeia (İzmit) özellikle deniz ticareti, gemi yapımı ve balıkçılıkla gelişen bir liman ve tersane şehriydi. Roma ve Bizans egemenliğinde ise donanmaya malzeme tedariki sağlayan ve tersanesinde gemiler üretilen bir limandı. Osmanlı döneminde ise Prainetos/Pronectus’un (Karamürsel) 1323 yılında fethiyle burada ilk Osmanlı tersanesi 1327 yılında kuruldu. İlk Osmanlı savaş gemisi olan Karamürsel’in yapıldığı Karamürsel Tersanesi, Gelibolu Tersanesi’nin kurulduğu 1401 yılına kadar Osmanlı’nın deniz üssü oldu. Akça Koca Bey’in Kentri’yi (Kandıra) 1326 ve Nikomedeia’yı (İzmit) 1337 yıllarında almasıyla körfezin kuzey ve güney toprakları Osmanlı topraklarına katıldı. Küçük bir tersanesi olan İznikmid/İzmit zamanla denizcilik ve gemi yapım faaliyetlerinde stratejik konumuyla önemli duruma geldi.
16. yüzyılda İzmit Tersanesi büyütüldü, çevresindeki ormanların varlığıyla hammadde temininde olanak sağlayan tersanede kalyon, kadırga, şalopa, mavna, işkampoye yapılmakta ve genelde Rum ustalar çalışmaktaydı. Karamürsel, Kefken, Gemlik tersaneleri ise Tersane-i Amire’nin başkent İstanbul’a yakın tedarik ve onarım alanları olarak işlev görmekteydi. Büyük kalyon, barça, firkate, şayka gibi donanma gemilerinin yanı sıra, özellikle Marmara’da kullanılan küçük boy gemi ve tekneler bu tersanelerde yapılmaktaydı. 19. yüzyılda Osmanlı Donanması’ndaki yenileşme çabaları içinde İzmit Tersanesi düzenlendi, ancak tersane ahşap gemilerin yapım, bakım ve onarımına hizmet veren yapıdaydı.
20. yüzyıldın başlarında Avrupa’dan alınan metal ve buharlı gemilerin havuzlanması, yeni gemilerin yapımı, hatta Tersane-i Amire’nin taşınması için Marmara Denizi kıyısında korunaklı bir tersane yapımı için İzmit Körfezi incelemeye alındı. 1912 yılında Gölcük çevresinde sabit havuzu bulunan büyük bir tersanenin ve donanma merkez üssünün yapımı için bölgede inceleme ve fizibilite çalışmaları başlatıldı. Balkan Savaşları sonrasında İngiliz Armstrong Whitworth & Co. Ltd. and Vickers Ltd. şirketi ile 1913 yılında 1.485.000 OL/1.350.000 £ karşılığında Gölcük’te tersane yapımı için anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre şirket tarafından 30.000 tonluk yüzer havuz, 1.000-5.000 tonluk kızaklar, 8-10 tonluk döner vinç, rıhtım ve iskele, atölyeler, dökümhane, elektrik santrali ve sosyal tesisler yapılacaktı. O dönemde sazlık ve bataklıktan oluşan bu bölgenin kurutulması, arazinin kamulaştırılması ve inşaata uygun duruma getirilmesi için çalışmalar yapıldı. Ancak sondaj, fizibilite çalışmaları yapılmış ve planlar hazırlanmış olmasına rağmen Osmanlı Devleti’nin ittifak devletleri arasında I. Dünya Savaşı’na katılmasıyla 1914 yılında yapım anlaşması feshedildi. 1916 yılında ise Yavuz kruvazörünü (SMS Goeben) yapan Alman Blohm und Voss AG. firması ile Gölcük’te tersanenin yapımına devam edilmesi için bir anlaşma yapıldı; ancak savaşın ittifak devletleri aleyhine sürmesi nedeniyle gereken bütçe ayrılamadı ve tersanenin yapımı gerçekleşmedi. Savaş sonrasında ise devlet, Mondros Ateşkes Anlaşması ile işgal edilmiş ülkede tersane ve limanların kontrolünü kaybetmişti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması ve Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla Türk denizciliğinde yeni bir dönem başladı. Anlaşma gereği Türk Boğazları bölgesinde askeri tesis oluşturulamaması nedeniyle, hem İstanbul Tersanesi’nin taşınması hem de Yavuz kruvazörünün havuzlanması amacıyla Gölcük, yeni tersanenin ve gelecekteki Türk Donanması’nın merkezi olarak seçildi. Yavuz kruvazörü ülkedeki tersanelerde onarımı ve bakımı yapılamayacak derecede büyük tonajlı bir gemiydi ve bu durum öncelikle geminin havuzlanmasını sağlayacak yeni bir yüzen havuzun ve tersanenin yapılmasını zorunlu kılıyordu. 1925 yılında daha sonra Bahriye Çiftliği olarak anılacak olan Rauf Bey Çiftliği kamulaştırıldı, bölgedeki bataklık alan kurutuldu, bölgeye ulaşan çevre karayolları onarıldı. Açılan ihaleler sonrasında yüzer havuzun yapımı için 1,2 milyon TL karşılığında Alman Flander AG; geminin onarımı ve modernizasyonu için 7 milyon TL karşılığında Fransız Ateliers & Chantiers de St. Nazaire-Chantiers de l’Atlantique Penhoët şirketleri ile anlaşıldı. Bu dönemde tersane içinde yüzer havuz, kreyn, rıhtım (Poyraz Rıhtımı), mayın ve silah sistemleri fabrikası, su ve dizel santralleri, porsun/boya ambarları ve boru atölyeleri, montaj ve onarım atölyeleri, dökümhane yapılarak Gölcük Tersanesi’nin ve Donanma Komutanlığı’nın ilk tesisleri kurulmuş oldu. Havuzun yapımı 1927 yılında tamamlandı, Yavuz kruvazörü havuza alındı ve 1930 yılında onarımı ve modernizasyonu tamamlanarak sancak gemisi olarak donanmaya katıldı. Bu süreçte tersane yeni atölyeler ve fabrikaların eklenmesiyle genişletildi. İstanbul Haliç ve İstinye tersaneleri 1928 yılı itibariyle Gölcük’e taşındı. 1929 yılında ise denizaltıların bakım onarımı için 1,7 milyon TL karşılığında anlaşılan Alman Gulte Hafnung şirketi tarafından yeni tesisler ve donanma komutanlığı binası yapıldı.
1930 yılında “Gölcük Deniz Fabrikaları” olarak adlandırılan tersanenin ilk komutanı Dz. Bnb. Emrullah Apak oldu. Bu tarihlerde tersanede 1100 kişi çalışmaktaydı. 1932 yılında ise tersanenin genişletilmesi kapsamında 10.000 tona kadar her türlü geminin yapımını ve onarımını yapabilecek kapasitede tesis ve fabrikaların yapılması için Gölcük Tersanesi şartnamesi hazırlandı. 1933 yılında TBMM tarafından çıkarılan yasa ile donanma üssünün Gölcük’te kurulması ve masrafların karşılanması amacıyla hazine bonosu çıkarılması kabul edildi. 1934 yılında üssün kurulması ve tersanenin büyütülmesi için açılan ihaleyi 17,8 milyon TL karşılığında Nederladsche Maatshappij Voor Havenwerken şirketi kazandı ve “Hollanda Projesi” olarak bilinen çalışma kapsamında 1939 yılına kadar üssün ana bölümlerinin yapımı tamamladı. 1931-48 yılları arasında Gölcük Tersanesi’nde Cumhuriyet döneminin ilk yerli gemisi olan Gölcük Yakıt Gemisi’nin, Atak Mayın Gemisi’nin, Yıldırım, Şimşek, Bora, Kasırga, Tayfun hücumbotlarının inşaları, İntibah (Uyanık) Mayın Gemisi’nin, Peyk Kruvazörü’nün, Dumlupınar Denizaltısı’nın onarım çalışmaları gerçekleştirildi. Hollanda Projesi’nin kalan kısmını içeren tersanenin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi faaliyetleri II. Dünya Savaşı yıllarında kesintiye uğradı.
Savaş sonrasında Batı Bloğu’nda yer alan Türkiye, ABD’yle ilişkileri çerçevesinde tersanede kullanılan araç-gereç ve malzemelerin bu ülkeden sağlanması ve tersanenin genişletilmesi çalışmalarını başlattı. Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle başlayan genişleme süreci içinde Gölcük’te giderek büyüyen alanda donanma komutanlığının konuşlanmasıyla 1952 yılında Marmara üs komutanlığı kaldırılarak Gölcük üs komutanlığı kuruldu. Gölcük’ün donanmanın merkezi hâline gelmesinin ardından İzmit Tersanesi içinde Deniz Kuvvetleri’ne ait olan binalar, ambar ve kışlalar boşaltılarak Gölcük’e taşındı. Tersane tarafından 1960’lı yıllarda denizaltı ve muhriplerin, 1980’li yıllarda Ay Sınıfı denizaltıların, 1990’lı yıllarda ise Tepe ve Yavuz Sınıfı fırkateynlerin bakım, onarım ve modernizasyonları yapıldı. 1938-1999 yılları arasında Gölcük Tersanesi’nde değişik tür ve tonajda 490 gemi ve denizaltı üretildi. Ayrıca tersane faaliyetleri kapsamında yerli ve yabancı gemilerin onarımı, gemilerdeki ana ve yardımcı tüm mekanik donanımların bakım-tutum ve yenileme çalışmaları, denizaltı batarya üretimi, silah ve gemi yapımı AR-GE faaliyetleri yürütüldü. Günümüzde Gölcük Tersanesi, Tersaneler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak her türlü gemi yapım, bakım ve onarım, makine ve silah sistemleri modernizasyonu ve kalibrasyon, AR-GE faaliyetlerini sürdürmekte olan Türkiye’nin en kapsamlı ve yüksek kapasiteli tersanesidir. Tersane NATO’nun üretim ve hizmet kuruluşları için geliştirdiği AQAP 120 (Allied Quality Assurance Publications-Müttefik Kalite Güvence Yayınları) Kalite Güvence Sistemi sertifikasını alan ilk kurumdur. Tersane, özellikle son yıllardaki yerlileşme ve ulusallaşma stratejisi içerisinde, son teknolojiye sahip savaş gemisi, denizaltı ve silah sistemleri geliştirme ve üretme kapasitesiyle savunma sanayisinde yürütülen projelerde görev almaktadır. Ayrıca Gölcük Tersanesi, kuruluşu itibariyle Türk Deniz Kuvvetleri’nin Kocaeli’de konuşlanmasına öncülük ederken, adını aldığı Gölcük’ün de “donanma şehri” olarak anılmasına katkı sağlamıştır.
KAYNAKÇA
Nuri Alacalı, Türk Deniz Kuvvetleri Bin Yılının Güvencesinden Seçmeler, Dz.K.K. Basımevi, İstanbul 2009; British Documents on the Origins of the War, 1898-1914, Ed. G.P. Gooch and H. Temperley, His Majesty’s Stationary Office, London 1926-1938; Gölcük Tersanesi İnşası Meclis Kararları, 1912, T.C. DAB. Osmanlı Arşivleri, Meclis-i Vükela Tasnifi, 178/72-178/79-232/10; Gölcük Deniz Üssü İnşa Şartnamesi, 1932, Dz.K.K. İstanbul Deniz Müzesi Arşivi, No: 12698; Gölcük Liman, Tersane ve Üssü Bahri Muvakkat Projesi, 1935, Dz.K.K. Gölcük Arşivi 212-F2-211; Gölcük Tersanesi Komutanlığı Tarihçesi, Dz.K.K. Basımevi, İstanbul 1999; 8/5/1933 tarihli 2173 sayılı Gölcük Tersanesi ve Limanı İnşası Kanunu, Resmî Gazete No: 2400, 14/5/1933, Düstur, Tertip 3, C. 14, S. 2470.
Yasemin NEMLİOĞLU KOCA