GEBZE

Madde no:496

Coğrafya

Kocaeli il merkezinin (İzmit) batısında, İzmit Körfezi’nin kuzey sahillerinden başlayan ve plato yüzeyi üzerinde Karadeniz’e eğimli sahalara kadar uzanan arazi üzerinde Cumhuriyet öncesinde kurulmuş Kocaeli’nin en eski ilçelerinden biridir. Kocaeli il merkezine uzaklığı 51 km olan Gebze’nin denizden yüksekliği 184 m’dir.

İlk çağlardan beri önemli bir yerleşme bölgesi üzerinde bulunan Gebze ve çevresi 1888’de kurulan Kocaeli sancağına bağlı bir kaza merkezi olmuştur. Cumhuriyet sonrasında da Kocaeli vilayetine bağlı bir kaza olarak varlığını sürdüren Gebze ilçesine bağlı, merkezi Karayakublu köyü olan ve 23 köyden meydana gelen Taşköprü nahiyesi 5 Eylül 1936’da kaldırılarak 12 köyden oluşan Tavşancıl nahiyesi kurulmuştur. Geri kalan köylerden 2 tanesi (Kargalı ve Duraklı) Mollafeneri nahiyesi’ne 11 tanesi de İzmit merkez kazasına bağlanmıştır. Daha sonra Karayakuplu ve Alihocalar köyleri de 22 Ekim 1938’de İzmit merkez kazasına bağlanmıştır. Sonraki yıllarda da Gebze merkez nahiyesine bağlı Aydınlı, Tuzla, Orhanlı ve Tepeören köyleri İstanbul vilayeti Kartal kazasının merkez nahiyesine bağlanmıştır. Yani 1935’te 42 köyün bağlı olduğu ve 740 km2 alana sahip Gebze ilçesi, 1955’te 724 km2 alana ve 27 köye sahipti. Bugün bu alan üzerinde Darıca, Çayırova, Dilovası ve Gebze ilçelerinden başka Körfez ilçesinin de yarısı yer almaktadır. Körfez ilçesinin 17 köyünden 9 tanesi eski Tavşancıl (Hereke) ve Mollafeneri bucaklarına bağlı köylerdi. Geriye kalan bugünkü Gebze ilçesinin 22’si merkezde, 18’i de kırsal alanda olmak üzere 40 mahallesi vardır. 418 km2 yüzölçümüne sahip olan Gebze ilçesinin 2020 yılı sonu itibariyle toplam nüfusu 392,945 kişi, nüfus yoğunluğu 940 kişi/km2 dir. İlçe merkezinin nüfusu 377,650, kırsal mahallerin toplam nüfusu ise 15,295’dir.

Gebze’de nüfusun gelişimine baktığımızda, farklı dönemlerde farklı oranda ama sürekli hızlı bir artış görülür. Öncelikle, Gebze ilçesinin alanında ve bağlı yerleşmelerin miktarında önemli değişiklikler olmuştur. Bu durumu göz önüne almadan yapılacak karşılaştırmalar hatalı olacaktır. Fazla bir alan değişikliğinin olmadığı 1935-1970 arasındaki dönemde yavaş bir gelişme seyri izlenmiştir. 1935’te 26 bin olan ilçe nüfusu 1970’de 47 bine yükselmiştir. 35 yıllık bu dönemde %79 oranında artan nüfusun yıllık ortalama artış hızı %2,3’dür. Sanayileşmenin arttığı 1970-1985 arasındaki 15 yıllık dönemde yıllık ortalama %17’lik bir artışla, ilçe nüfusu 47 binden 115 bine yükselmiştir. Sonraki 15 yılda, yani 1985-2000 döneminde, nüfusun yıllık ortalama artış hızı %10’a düşmekle birlikte yine de çok hızlı artış sürmüştür. Bu dönemde nüfus 115 binden 422 bine yükselmiştir. Nihayet 3 yeni ilçe ile dörde bölünmeden önceki 2007 ADNKS’ne göre nüfusu 521.291’e çıkmıştır. 2008’deki idari düzenlemelerden sonra bu nüfusun 288.569’u Gebze’de kalmıştır. 2020 yılı sonu itibariyle toplam nüfusu 393 bin kişi kadar olan Gebze ilçesinin diğer üç ilçe ile birlikte nüfusu 800 bini (799.075) bulmaktadır. Gebze ilçesinin 1935’te %88 olan kırsal nüfus oranı sürekli azalarak 2000 yılında %40’a gerilemiştir. Her ne kadar 2012’den sonra büyükşehir kapsamına alınan tüm yerleşmeler şehir sayılsa da, Gebze ilçe nüfusunu 2020’de %4’ü kırsal mahallelerde yaşamaktadır.

Gebze ilçesi arazileri, yükseltisi 100 metrelerden 400 metrelere kadar artabilen ve ortalama yükseltisi 150 metre olan plato alanlarından oluşur. Arazi genelde güneyden kuzeye doğru eğimlidir. Doğu-batı yönlü su hattının güneyinde dar bir alanda ise topoğrafya eğimi güneye, yani Marmara Denizi’ne doğrudur. İlçe arazilerinin en yüksek noktalarını Yelken Tepe (409 m) ve Kayalıkuyularbaşı Tepe (409 m) oluşturur. Akdeniz ile Karadeniz iklimi arasında bir geçiş iklimine sahip olan Gebze’de yıllık toplam yağış miktarı 722 mm, ortalama sıcaklık 15°C kadardır. İlçe arazisinin %44’ü orman ve fundalıktır. Orman örtüsünü kayın ve meşe türleri oluşturur. Kayın daha çok Karadeniz’e eğimli kuzeydoğu kesimde yayılış gösterir. Meşe türleri ise kuzeybatıda Marmara’ya eğimli alanlarda geniş yayılış gösterir. Marmara kıyılarına yaklaştıkça geniş ölçüde kermez meşesi ve akçakesmeden oluşan makilikler ön plana çıkar. İlçe arazilerinin %20’si tarım alanıdır. Geri kalan %36’sı da tarım dışı alanlardır. 77 bin dekar kadar olan tarım alanlarının %95’i tarlalardan oluşmaktadır. Ancak tarlaların %60’ı ekilmekte %40’ı boş bırakılmaktadır. Tarlaların yarısına yem bitkileri ve diğer yarısına da tahıllar ekilmektedir. Tahıllardan en çok yulaf, buğday ve arpa, yem bitkilerinden de yulaf (yeşil ot) fiğ ve silajlık mısır ekilmektedir. Sebze bahçelerinin oranı %3, meyve bahçelerinin oranı da %2’dir. Sebzelerden en çok sivri biber, kıvırcık, marul, hıyar, domates, taze fasulye ve patlıcan üretilmektedir. Meyvelerden de en çok şeftali, kiraz, fındık ve elma yetiştirilmektedir. Daha az olarak da, armut, üzüm, ceviz ve nektarin üretilmektedir. Gebze ilçesinde daha ziyade besi hayvancılığı yapılır. İlçede yaklaşık 14 bin koyun, 6600 keçi ve 9 bin kadar da sığır beslenmektedir. Ayrıca yıllık 100 binden fazla et tavuğu, 60 binden fazla da yumurta tavuğu yetiştirilmektedir.

İlçe sınırları içinde M.T.A. tarafından dolomit, bakır, kurşun, çinko, cıva, barit ve kuvarsit rezervleri tespit edilmiştir. Tavşanlı, Muallim ve Mollafeneri mahallelerindeki çimento hammaddesi olarak kullanılan dolomit yataklarının büyük bir kısmı yerleşim alanları altında kalmıştır. Pelitli Mahallesi arazisinde bakır, kurşun çinko yatağı belirlenmiş olup, yatak geçmiş yıllarda işletilmiştir. Mudarlı Mahallesinde barit rezervi mevcuttur. Ayrıca Mudarlı’da civa yatakları geçmiş yıllarda işletilmiştir. Cuma ve Kadilli Mahalleleri arazisinde gaz beton yapımına uygun kuvarsit rezervi mevcuttur. Bu yatakların bir kısmı yerleşim alanları altında kalmıştır. Tavşanlı köyü, Taşkaldıran mevkiinde kireçtaşı ve Muallimköy civarında taş, Kutluca Mahallesi yakınlarında da mermer ocakları işletilmektedir.

Gebze ilçesinde endüstri çok gelişmiştir. İlçede 3 organize sanayi bölgesi, 2 sanayi sitesi ve 2 de teknopark bulunmaktadır. Gebze OSB, Plastikçiler OSB, Güzeller OSB’de toplamda 350 firmada 40 bine yakın kişiye istihdam sağlanmaktadır. Gebze ve Hasköy sanayi sitelerinde toplam 540 işyeri bulunmaktadır. Ayrıca TÜBİTAK MAM Teknokenti ile GOSB içerisinde teknopark yer almaktadır. Yani Gebze her yönüyle tam bir sanayi şehri konumundadır. Uluslararası pek çok markanın üretim yeri olan Gebze’de Türkiye’nin önde gelen firmasının iş yerleri bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin önde gelen teknik üniversitelerinden biri olan ve 1992’de Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü adıyla kurulan, 2014’te adı değişen Gebze Teknik Üniversitesi ile TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi yerleşkeleri Gebze’de yer almaktadır.

Gebze, tarihî eserler yönünden de zengindir. Kartacalı komutan Annibal’ın mezarı ve Eskihisar Kalesi yanında eski Türk eserlerinin de en güzel örneklerine rastlamak mümkündür. Bunlar arasında, Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri Çoban Mustafa Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan cami, medrese, kervansaray, hastane, kütüphane ve türbeden meydana gelen Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, Orhan Gazi (Sultan Orhan) Camii, İlyas Bey Camii, Malkoç Bey ve Horasanlı Şeyh Kudbeddin Çelebi türbeleri, İbrahim Paşa Çeşmesi ve Menzilhane Hamamı gibi eserler sayılabilir. Ayrıca Gebze kıyıları da turizm açısından önemlidir. Gebze Belediyesi Halk Plajı yaz aylarında çok ziyaret edilen yerlerdendir. Eskihisar Mahallesi’ndeki Osman Hamdi Bey Müzesi görmeye değer yerlerdendir. Tavşanlı Mahallesi yakınlarındaki Ballıkayalar Tabiat Parkı Gebze’nin ilgi çeken mekânları arasında yer alır. Gebze’de çok sayıda turistik otel bulunmaktadır. Bunlarda yıllık geceleme sayısı 200 binden fazladır.

Gebze, İstanbul (Haydarpaşa)-İzmit-Eskişehir demiryolu ile milletlerarası E-5 karayolu üzerindedir. Günümüzde YHT hattı ile TEM, İstanbul-İzmir ve Kuzey Marmara otoyolu bunlara eklenmiştir. İstanbul ile birleşmiş olan Gebze Sabiha Gökçen Havaalanı’na 28 km mesafededir. İstanbul’dan Anadolu’ya giden tüm otobüsler Gebze’den geçtiği gibi şehir içi otobüs hatlarının pek çoğu ve Marmaray tren hattı da Gebze’ye kadar uzanmaktadır.

KAYNAKÇA

Ahmet Bom Gebze ve yakın çevresinin coğrafi özellikleri ve şehiriçi arazi kullanımı Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Konya 2007; Gaye Ertin, Gebze’nin Sosyo-Ekonomik Evrimi (1933-1988), İst. Üniv. Dnz. Bil. ve Coğr. Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1988; Kocaeli Büyükşehir Belediyesi. Kocaeli Turizm Rehberi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2010; Kocaeli İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü 2020 Faaliyet Raporu; Kocaeli İli Arazi Varlığı, T.C. Başbakanlık, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yayınları, İl Rapor No: 16, Ankara. 1995; Kocaeli Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü. Kocaeli İl Çevre Durum Raporu. Kocaeli Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Kocaeli 2009; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, (2020). Kocaeli İli Maden ve Enerji Kaynakları. Ağustos 12, 2021 tarihinde MTA internet Sitesinden alınmıştır: https://www.mta.gov.tr; Resmî Gazete, Sayı 26824, Tarih 22 Mart 2008: 6 Mart 2008 Tarihinde Kabul edilen 5747 No.lu “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”; Taner HANÇER, Gebze’de sanayi faaliyetleri, İst. Üniv. Dnz. Bil. ve Coğr. Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1999; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) Yayınları. Ankara (ilgili yıllara ait nüfus istatistikleri) https://www. tuik.gov.tr/; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Merkezi Dağıtım Sistemi (MEDAS), Bitkisel Üretim ve Hayvancılık İstatistikleri veri tabanları, https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?locale=tr; Ümit Sergün, Kocaeli Yarımadası’nda Kırsal Yerleşme, İstanbul Üniversitesi Edebiyat. Fakültesi Yayını, İstanbul 1986; Yusuf Dönmez, Kocaeli Yarımadasının Bitki Coğrafyası. İstanbul Üniversitesi Edebiyat. Fakültesi Yayını, İstanbul 1979

Ali YİĞİT

Tarih

Gebze, Doğu Marmara Bölgesi’nin Kocaeli Yarımadası’nda, doğusunda Dilovası, batısında Tuzla, kuzeyinde Şile ilçeleri ve güneyinde de Marmara Denizi ile çevrili sınırlar içinde kalan bir yerleşim bölgesidir. Bölgedeki ilk yerleşimin Marmara Denizi kıyısında veya denize çok yakın, Eskihisar’ın olduğu yerde veya biraz daha doğusunda olduğunu belirten kaynaklar, tarihte bilinen en eski isminin Libisso veya Lybissa olduğunu, Bizans döneminde, Dacibyza’ya çevrildikten sonra Osmanlılar döneminde Gekbuze olarak değiştiğini, çeşitli kayıtlarda Geybuveyze,Gegbüveyze, Geyibüveyze, Geyiboyoyze, Geykivize, Gekboze adlarının da kullanıldığını göstermektedir.

Yunan ve Roma dönemi kayıtlarında Bitinya (Bithynia) adı verilen geniş bir coğrafyanın parçası olan bölgenin yerleşim tarihi MÖ XII. yüzyıla karar uzanır. Gebze’nin tarihte ilk olarak varlığına Makedonya kralı Büyük İskender’in ölümünden sonra yöreye egemen olan Bitinya Krallığı döneminde rastlanmaktadır. Bölge, bu dönemde Bitinya kralı I. Nicomed’in egemenliği altına aldığı bölgede kurduğu yerleşim birimlerinden birisi olarak kayıtlarda geçmektedir. M.Ö IV. yüzyılda kurulduğu sanılan yerleşim birimi M.Ö 73 yılında Romalıların eline geçmiştir. Kısa bir müddet İstanbul’u fethetmek için bölgeye gelen Arapların egemenliğine giren Gebze, bundan sonra Osmanlı hâkimiyetine kadar Bizans yerleşimi olarak kalmıştır.

Bölgenin Osmanlı hâkimiyetine ilk girişi Sultan Orhan dönemindedir. Bölge, Akçakoca komutasındaki Samsa Çavuş, amiral Karamürsel ve diğer komutanlar tarafından karadan ve denizden kuşatılmak suretiyle ele geçirilmiştir. Ancak Yıldırım Bayezid’in Timur’la yaptığı Ankara Savaşı’ndan sonra tekrar Bizans hâkimiyetine geçen Gebze’nin kesin olarak tekrar Osmanlı toprağı olması, 1420 yılında Çelebi Sultan Mehmet devrindedir. İkinci kez gerçekleştirilen bu fetihten Osmanlı Devleti’nin sona ermesine kadar Gebze varlığını bir Osmanlı kasabası olarak sürdürmüştür.

Gebze’yi dünden bugüne geçmişinde tanımlayabilmek için öncelikle İstanbul ve İzmit’i de içine alan Marmara Bölgesi ölçeğinde bir çerçeveyi dikkate almak gerekir. Frigya, Lidya, Pers, Yunan ve Roma dönemi egemenliklerinde daha geniş bir bölge ekseninde, Bizans döneminde yaşanan imparatorluk iç kargaşaları döneminde ve İslam-Arap orduları fetih harekâtları/kuşatmalarında da bölge Kocaeli Yarımadası bağlamında geçiş noktası hüviyetinde olagelmiştir. Özellikle Osmanlı öncesi dönemde doğuda Bithynia Kralı I. Nikomedes’in Marmara Denizi körfezine kurduğu Nikomedeia (İzmit) ve batıda Kostantinapolis (İstanbul) ekseninde yaşanan tarihi gelişmelerde arka planda kalan bir yer olarak kaydedilmiştir.

14. yüzyılda Sultan Orhan Gazi döneminde, Osmanlı topraklarına ilk katılımı 1330 yılında olan Gebze (Gekbuze), Yıldırım Bayezid’in Timur’a yenilgisi sonrası girilen fetret devrinde şehzadeler mücadelesinin etkilediği bir bölge olmuş, bu çerçevede düzenli bir gelişim gösterememiştir. Gebze’nin istikrarlı bir gelişim içine girdiği dönem Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethetmesi sonrasıdır. İstanbul’un alınışı ile bölgenin ticari kapasitesi genişlemiş, bir kaza merkezi olarak çevre köyleri ile birlikte zirai üretim bölgesi haline gelmiş, yerleşim yapısı güçlenmiştir. Tımar sisteminin ve bununla örtüşür biçimde adli sistemin kuruluşu ile Gebze 15. yüzyıl ortalarından itibaren klasik yerleşim karakterini elde etmiştir.

Gebze, Bizans öncesi dönemden başlayarak Osmanlı döneminin sonuna kadar değişen idari yapılanmalar içinde farklı konumlarda olmuştur. Bir dönem, Marmara Denizi’ni kontrol altında tutan kaleden dolayı bölgenin idari yapısı kalenin varlığına göre şekillenmiştir. Bu dönemde Hisar-ı Atik (bugünkü adıyla Eskihisar Kalesi) çevrenin idari merkezi durumunda olmuştur. Osmanlı döneminde ise bölgenin büyük sınırlara ulaşan devlet içinde bir iç yerleşim birimi olması, bunun yanında iskân alanlarının genişlemesi kalenin önemini bir ölçüde azaltmıştır. Böylece bölgenin yönetimi kalenin dışındaki yerleşim alanlarına kaymış, idari yapılanmadaki yeri de buna bağlı olarak değişmiştir.

Ancak yine de Gebze merkez yerleşim bölgesi 16. yüzyıla kadar geçen süre zarfında çok belirgin bir şekilde orduların geçiş-konaklama bölgesi olarak hep dikkati çekmiştir. İnsan ve mal hareketleri çok baskın bir şekilde İstanbul-İzmit körfezi eksenindeki deniz yolu ve Gebze’nin daha kuzeyinde oluşan (bugünkü Balçık-Mollafenari-Denizli köyü hattı üzerinden) doğrudan İzmit’e varan veya Dilovası’na inerek denizyolu ile eklemlenen kervanyolu üzerinden gerçekleşmiştir.

Siyasi bakımdan merkezi üniter bir devlet olan Osmanlı Devlet sistemi, tımar sisteminin uygulandığı bölgelerde idari bakımdan eyalet sistemi şeklinde örgütlenmiş olup bölge yöneticileri merkezden atama ile görevlendirilmekteydi. Osmanlı idari teşkilatlanması adli ve mali zorunlulukların sonucunda iç içe geçişlerin bulunduğu hukuki, mali ve askeri teşkilat alanları olarak üç önemli ayırım içinde ortaya çıkmıştır.

İlk devir Osmanlı yönetim yapısı, askeri teşkilatlanmanın bir zarureti olarak sancak esaslı olarak ortaya çıkmış, sancağın altında, yaşanılan geniş alanın merkezi ifadesi olarak “vilayet” tanımı ortaya çıkmış, bazı sancaklar buna göre birden çok vilayete sahip olmuşlardır.

16. yüzyılın başlarında, Yavuz Sultan Selim Asya’daki toprakları “vilayet” adı ile beylerbeylikler düzeyinde yeni bir dağılıma tabi tutmuştur. Bu gelişme, sonraki eyalet düzeninin de bir adımı olarak kabul edilebilir. Bu durum aynı zamanda askeri gerekler yanında genel yönetim ihtiyaçlarının önem kazanmasının da bir ifadesidir.

Genel idari yapının oluşumunda yaşanan bu gelişme yanında adli ve mali alanın özerkliği gerekleri de yönetim teşkilatlanmasına yansımıştır. Buna göre mali ihtiyaçlar nedeniyle mevcut sancak yapılanması yanında “divan” ve “nahiye” de yönetim yapısında yer almıştır.

Benzer şekilde yargı işlevinin bir gereği olarak “kazalar” adli yapılanmanın birimleri olarak ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda örneğin Darıca, Kocaeli sancağı dahilinde mali anlamda bir nahiye durumunda bulunurken, adli bakımdan Üsküdar kadılığına, Gekbuze kadı naibliğine bağlı bir karye durumunda olmuştur.

1867 yılına kadarki eyalet sisteminde eyalet merkezine bağlı sancak (liva), kaza ve karyelerin mevcut olduğu yönetim yapısında Gebze, idari bakımından 15. yüzyılda İznikmid, Kandıra, Şile, İznik, Ada ve Karasu, Yalakabad ve Yoros nahiyeleri ile birlikte Kocaeli sancağına bağlı bir nahiyedir. 1530 yılı tahririne göre bu İznikmid, Kandıra, Şile, Yoros, Yalakabad, İznik ve Ada kazalarıyla birlikte bağlıdır. Bölgenin Kocaeli livasına bağlı nahiye oluşu 16. yüzyıl sonlarında da devam etmiştir.

Kanuni’nin bütün döneminde Gebze Kocaeli sancağına bağlı olarak Anadolu eyaletinin bir kazası olduğu halde sancağın kazalarında bir değişiklik görülmektedir. Buna göre Kocaeli sancağının kazaları yüzyıl ortalarında Gebze, Yalakabad, Görele, İznik, İznikmid, Şile, Kandıra ve Geyve’den oluşmaktadır. Ancak Kanuni’nin son döneminde yaşanan bir değişiklik ile Kocaeli sancağı Anadolu eyaletinden alınarak 939/1533’de kurulan Cezayiri Bahri Sefid eyaletine (Kapudan Paşa Eyaleti de denilmektedir) Kocaeli sancağının bir kazası olarak bağlanmıştır. Kocaeli sancağına bağlı oluşu 18.yüzyıl ortalarında da devam etmiştir.

Gebze, adli bakımdan 17. yüzyılda Üsküdar’a bağlıdır. Bu dönemde bu bölge için sancak alanı ile yargı alanı sınırlarında bir örtüşme söz konusudur. Buna göre yargı merkezi olarak Üsküdar kadılığı ile yönetim merkezi olarak İznikmid (İzmit) yaklaşık aynı yerleşim alanına hitap etmektedirler. 19. yüzyılın başlarında bölge (1831 yılı nüfus sayımından da anlaşılacağı üzere) İstanbul’un Üsküdar kazası dahilindedir.

 

Yıl

Köy

Mezra

Nahiye

1522-23

21

4

-

1530

101

24

-

1590-91

74

20

-

1637

32

-

-

1893

42

-

1

1909

110

-

3

911

42

-

1

Tablo-1 Gebze Kazasına Bağlı Yerleşim Birimleri (1522/23-1911)

1844-45 yılında hazırlanan temettuat defterlerine göre bu tarihte Gebze, Bolu eyaletine bağlı Kocaili sancağının bir kazasıdır. Buna göre 1831 sayımı sonrası Gebze İstanbul’dan alınarak daha önce Cezayiri Bahri Sefid eyaleti eyalet merkezi olan Kocaili’ne bağlanmıştır. 1846 yılında ise tekrar yeni bir düzenleme üzerine Kocaili’nin Kastamonu eyaletine bağlandığı görülmektedir. Bu tarihte Gebze de böylelikle Bolu, Viranşehir, Sinop ve Kastamonu sancakları ile birlikte Kocaeli sancağı dahilinde Kastamonu eyaletinin bir kazası olmuştur. Ancak 1273/1856 devlet salnamesinde de görüldüğü üzere Gebze 1855 yılından başlayarak 1867 yılına kadar, bu dönemdeki mevcut eyalet düzenlemesine göre Kocaeli için gerçekleştirilen 1861 yılındaki mutasarrıflık düzenlemesi ile beraber, Hüdavendigar eyaletine tabidir.

Tanzimat döneminde ortaya çıkan bu değişiklik ile Gebze’nin Kocaili’ne bağlı oluşu 1867 yılında vilayet sistemine geçilmesine kadar devam etmiştir.

1867’de Gebze, Kartal kazasına bağlanarak İstanbul vilayeti sınırları içine alınmıştır. 1877 yılında İzmit, Kastamonu eyaletinden ayrı bir mutasarrıflık olarak idare edilmeye başlamıştır. 1888 yılında Gebze, İstanbul vilayetine bağlı olarak, Merkez kaza, Çatalca Mutasarrıflığı (Çatalca, Büyükçekmece, Silivri kazalarını havi), Beykoz, Kartal, Şile ve Adalar kazaları ile birlikte ayrı bir kaza olarak yer almaktadır. 1916 yönetim bölümlenmesinde de Gebze, İstanbul’a bağlı diğer birimler olan Bakırköy, Beykoz, Kartal, Adalar, Şile ve Adakale (Tuna üzerinde bir Türk kalesi) ile birlikte bir kaza olarak görülmektedir. 1923 yılında Cumhuriyetin hemen başında Kartal, Ömerli ve Şile ile birlikte Üsküdar vilayetine bağlı olarak görülmektedir. Bu tarihten sonra ortaya çıkan yeni yapılanmada ise Gebze’nin durumu tekrar değişmiş ve Kocaeli vilayetine bağlanmıştır.

Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde Gebze bir kaza merkezi olarak, İstanbul Boğazı’na kadarki bir alanı içine alan bir idari birimdir. 16. yüzyıl başlarında sahip olduğu köy miktarı 21’dir. Ancak Osmanlı dönemi içinde yapılan idari değişiklikler Gebze kazasının büyüklüğünde de değişimlere neden olmuştur. Buna bağlı olarak mevcut köy sayısında zaman içinde artış ve düşüşler görülür. 16. yüzyıl başlarında önce 21 köye sahip olan Gebze 1530 tahririnde 101 köye sahiptir. Yirminci yüzyıl başlarında köy sayısı 110’a ulaşmıştır. 1911 yılında ise bu rakam 42’dir.

(a): Sözkonusu tarihte köy sayısının kaynağın gösterdiğinden daha fazla olması muhtemeldir.

(b): 1904 yılı sadece sağ kol olarak kabul edilen köyleri içermektedir.

19. yüzyılda yönetim anlayışında yaşanan değişik ve özellikle mali ihtiyaçlar nedeniyle köylerin bir kısmı “divan” adı verilen birliklere bağlanmış, divanlarda muhtar divan temsilcisi olarak görev almıştır. Birbirine yakın köyler için geliştirilen bu yaklaşım Gebze ve çevresi için de uygulanmış, Gebze kazası dahilinde Ali Hocalar divanı, Cuma divanı, Çavuşlu divanı, Duraklı divanı, Himmetli divanı, Kalburcı divanı, Dere divanı, Karacaali divanı, Karagölli divanı, Karayakublı divanı, Kargalı divanı, Koniçe divanı, Kaşıkçı divanı, Naib divanı, Kutluca divanı, Osmanlı divanı, Sevindikli divanı, Sipahiler divanı, Şemseddin divanı, Yarımca divanı gibi divanlar oluşturulmuştur.

Klasik dönemdeki bu durum, merkezi otoritenin gücünü artırma, çabaları doğrultusunda tanzimatla birlikte değişime uğramıştır. Mali sıkıntılara çözüm amaçlı olarak vakıfların denetime alınması, tımar sisteminin ilgası, yönetim anlayışındaki değişim ve sair sebeplerle vilayet sistemine geçilmesi ve bununla bağlantılı olarak kadı naibi yanında Gebze’ye kaymakam atanması, yine yirminci yüzyıl başında (1907) Gebze’nin belediye hâline getirilmesi, kadının sahip olduğu birçok görevin kaymakam ile birlikte belediye yönetimine aktarılması gibi değişiklikler 20. yüzyıl idari yapılanmasını klasik dönemden farklı kılmıştır. Bu çerçevede bölge, Cumhuriyetin ilanından sonra yeni iller kanununa göre oluşturulan yapıda il olarak tanımlanan İzmit’e bağlı bir ilçe olarak tasniflenmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonrası yapılan Mondros (1918) mütarekesi ile İngiliz (1920) ve Yunan (1921) işgali, bölge tarihinde asırlar sonra yaşanan en büyük gelişmedir. Gelişme bölgede büyük bir infial uyandırmıştır. Bölge halkı örgütlenerek önde gelenleri ile gerek işgalci ordu birliklerine gerek Rum çetelerine karşı mücadele etmiş, Kurtuluş Savaşı hazırlıklarında insan, silah ve diğer levazımat aktarımı desteğinde bulunarak önemli bir rol oynamıştır. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile başlayan yeni dönem bölge yerleşim düzeninin yeniden oluşumuna neden olmuştur. Bu kapsamda az sayıdaki gayrimüslim nüfus bölgeyi terk etmiş, özellikle Rumeli-Balkanlardan gelen Müslüman Türk halkının aralıklarla devam eden yerleşimi başlamış, bu çerçevede bölge, 1950, 1971, 1975, 1989 kitlesel göçlerini yaşamıştır.

1960 yıllarda başlayan bölgesel sanayileşme ve kentleşme süreci Gebze ve çevresini yeni bir sürece ulaştırmış, bölge Türkiye’nin, özellikle Doğu Anadolu, Orta Anadolu, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden ağırlıklı olmak üzere yoğun bir iç göç hareketine sahne olmuştur. Gebze bugün gelinen noktada, Tuzla-Dilovası ulaşım hattında, özellikle E-5 karayolu çevresinde ve özellikle merkez Gebze’de kuzey bölgede, İstasyon-Çayırova’da hem kuzey hem güney bölgelerde, ikinci aşamada da TEM otoyoluna ulaşacak ve hatta doğu Gebze merkez yerleşim bölgesinde onun da kuzeyine çıkacak şekilde konut ve sanayi yapılanması olmuştur.

2004 yılında büyükşehir belediye sınırları il mülki idare sınırlarına genişletilen Kocaeli, 2008 yılında yapılan düzenleme ile 6 yeni ilçe, 38 belde belediyesi ve 242 köyden oluşan bir bütün olarak tanımlanmış, 2014 yılındaki düzenleme ile büyükşehir belediyesi yanında, İzmit, Gebze, Başiskele, Çayırova, Darıca, Derince, Dilovası, Gölcük, Kandıra, Karamürsel, Kartepe ve Körfez ilçe belediyesi ile 484 mahalleden müteşekkil bir bütüne dönüşmüştür. Bu bütün içinde Gebze 42.629 hektar alana yayılan büyüklüğü ile merkez yerleşim mahalleleri yanında çevre yerleşim birimlerinde yer alan toplam 40 mahallesi ile nüfusunun tamamı ilçe bütünlüğünde yaşayan bir yerleşim bölgesi hâline gelmiştir. İl sınırlarının büyükşehir belediyesi sınırlarına alınması ile çevre düzeni ve nazım planları bu bütünlüğe uygun olarak oluşmaya başlamış, böylece bölgesel kalkınma planlarının uygulama altlığı güçlenmiş, idari yönetim yapısı da daha etkin ve verimli hâle gelmiştir.

Bu çerçevede Gebze, yerel idari hizmetlerin bölgesel merkezi idari hizmetler ile örtüşmesinin sağladığı yarar ile yerleşim birimlerine ilişkin bölgesel planlama imkânının artışını yaşayarak daha etkin bir planlama sürecine girmiştir.

Gebze D-100 karayolu, TEM otoyolu, Kuzey Marmara otoyolunun İstanbul-İzmit hattı ile Kuzey Marmara Bölgesi’nin Günay Marmara ve Ege Bölgesi’ne Osmangazi Köprüsü ve Eskihisar Yalova arabalı vapurunun aktarım noktasıdır. Karayolu ile yapılan taşımacılığın ana güzergâhında olan şehir aynı zamanda normal ve yüksek hızlı tren, Marmaray Gebze-Halkalı hattı ile de demiryolu taşımacılığının, İstanbul-İzmit hattındaki limanları ile deniz taşımacılığının merkezi bölgelerinden birisidir. Bölge aynı zamanda, Sabiha Gökçen Havalimanı, Cengiz Topel Havalimanı ile de hava ulaşımının imkânlarına sahip bir bölgedir.

 

1530

1622-23 (a)

1694-1848

1904 (b)

Açıcı

Eşekli

Pendik

Ederli

Abadsuluk

Eşekli

Mazlum

Akviran

Akkilise

Eymirlü

Rasulfakı

Sıralı

(Resullü)

Akkilise

(Sürgünler)

Fakılu

Merkepli

Ali Hocalar

Akpınar

Falengeri

Reislü

Yunus

Akpınar

Ferik

Nerdubanlu-yı

Büzürg

Aydınlı

Akviran

Geredelü (Kardel)

Samandıra

Alaüddin

Akviran

Gemiciler

Nerdübanlu-i küçük nd.

Karamanlu

Cuma

Alacakilise

Göllüce

Sekülü

Tuzla

Alarlı

Hacıfakılı

Niğde nd.

Tuzla, Yiğit

Çavuşlu

Alaüddin

Hacıfake

Selgeri

(Selengeri)

Nikite

Almacık

Hereke

Orta nd.

Maldepesi

Denizli

Arklar

Hereke

Sevindik

Hereke

Arnavutlu

Herekedûn nd.

Kadı

Otac

Dere

Aslhan

Herekedun

Sıralu

Karamustafa

Aydınlı

Horalı

Ömer

Duraklı

Aydınlu

İshaklı

Soğanlu

Çalluca

Babalar

İlisulak

Ördekçi

Hamidiye

Bazar

İstavroz

Şemsüddinlü

Karagöllü

Barlu nd. Hosalı

İshaklu

Pazarbatak

Hereke

Bazarlu

Zekeriyya

Şemsşeyh

Göller

(Rasuller)

Behram

İstavros

Pelitli

Himmetli

Behram

Kamerler

Şuayblu

Yahyalu

(İbrahim)

Bulgurlu

Kadılar

Pendik

Kadılı

Bozöyük

Kızık

Taşlıgeçit

Pelitli

Bülendli

Kadılıköy

Saburlu

Kalburcı

Bulduk

Korucu

Tavşanlı

Viranköyü

Büyükbaşlı

Kadılu

Samandıra

Kara Yakublu

Bulgurlu

Kozluca

Tekin

Şuayblı

Cengiz

Kamerli

Sarılı

Karaca Ali

Büyükbaşlı

Köseler

Umurca

İsa

Çamlıca

Kapluca

Sekili

Karagöllü

Cenger

Kurt

Uruzlu

Baltalu

Çenger

Kartal

Soğanlık

Kargalı

Çallu

Kutluca

Uzunhamid

Yahya

Çerkeşlü

Kaynarca

Şeyh nd.

Dolayoba

Kaşıkcı

Çamlıca

Küçüksulu

Ürkütlü

 

Çotak

Kerteli

Şeyhli

Köseler

Çerkeşlü

Mazlum

Viran

 

Danişmend

Kettancilü

Şuayblu

Muallim

Çonkara

Mesih

Yahya

 

Danişmendviranı

Kısıklu

Tahtalı nd.

hamid

Tavşanlı

Danişmendviran

Nerdubanlu

Yahyaoğlu

 

Darıca

Kızılcaviran,

Taşlıgeçit

Matharlı

Darıcı

Nerdubanlu-yı

küçük

Yakacak

 

Demirciler

Eskihisar

Tavşancıl

Merkebli

Davudlu

Ormanlu

Yatan

 

Denizli

Kocabeyli

Tavşanlu

Orhanlı

Demürciler

Otac

Yayalar

 

Doğancı İsmail

Kopluk

Tonuzluca

Osmanlı

Deresegli

Ömerlü

Yenice

 

Donuzluca

Koyluca

Uçova

Ovacık

Diklü

Özübeyi

(Uruzbeyi)

Karagöllü

 

Edebeğlü nd.

Karaali

Köseler

Umurlu

Pelidli

Doğancıbaşı

Pelidlü

Kayserlü

 

Elisolak

Kurtobası

Uruz beği(?)

Sevindikli

Donuzluca

Elmacık

 

 

Emirli

Kuzkuncuk

Viran

Sipahiler

Döğürcük

Ensarlu

 

 

Ergümlü(?)

Küçüksulu nd.

Salım

Yakacık

Tepecik

 

 

 

 

Mazharlı

Maltepesi

(Ören)

Yenice

Tepeviran

 

 

 

 

Karagüllü

 

 

Timurcılar

 

 

 

 

 

 

 

Yarımca

Tablo-2 Gebze Kazası Dahilindeki Köyler (1530-1904)

Gebze, Türkiye’nin sanayi üretiminin ihtiyacı olan her nitelikteki beşeri sermayeye sahip bir bölgedir. İşgücünün niteliği itibariyle Türkiye’nin üst düzey yerleşimi olan ilçe, sermaye ve dolayısıyla yatırımcı açısından önemli bir cazibe yeridir. İstihdam edilen nüfusun %43,67’si imalat sanayisinde çalışmaktadır. Bu yönü ile Gebze çevredeki diğer ilçelerden sanayi sektöründe daha yüksek oranda çalışılan bir bölgedir.

Gebze, Türkiye ekonomisinin can damarı olarak kabul edilen olan İstanbul ve İzmit hattının en önemli konumunda, bini aşkın orta ve büyük ölçekli işletmeyi, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun %17 sini barındıran bir ekonomik üretim bölgesi olarak, 2018 yılı itibariyle Türkiye GSYH’nın %1,81’ini, Kocaeli GSYH’nın da %40,86’sını üreten bir bölgedir. Türkiye nüfusunun sadece %0,45’lik oranı ile elde edilen bu üretim düzeyi bölgenin üretim kapasitesi ve verimlilik düzeyini göstermesi açısından önemlidir. Aynı yıl itibariyle Gebze’de kişi başına düşen pay 12.808 dolardır. Bu değer üretim değerinin yıllar içinde nüfus artışından daha yüksek bir artışa ulaştığını, kişi başına düşen refah düzeyinin, 2020 yılı Türkiye ortalaması olan %0,55’in çok çok üzerinde %2,74 gibi yüksek bir orana ulaştığını göstermektedir. Buna göre bölge, nüfus baskısına rağmen refahı artarak gelişmeye devam etmektedir.

2010 ve sonraki yıllar, tarımsal arazinin, orman ve diğer doğal alanların önemli miktarda azaldığı, buna karşılık sanayi ile yerleşim bölgelerinin birçok yerde iç içe geçerek büyüdüğü bir dönüşüm sürecinin yeniden kurgulanmaya çalışıldığı yıllar olmuştur. Bu kapsamda veriler Gebze’nin, gelecekte de nüfus ana gündeminde olmak üzere sanayi-ticaret ve hizmet sektörü faaliyetleri ekseninde bir tarihi süreç ve gündem içinde yaşayacağını göstermektedir. İlçe ekonomik faaliyetler yanında, sosyal ve kültürel süreçler açısından da son derece dinamik bir bölge olarak dikkat çekmektedir. Üretim-tüketim süreçlerinde yer alan kurum ve kuruluşlar dışında başta Çoban Mustafa Paşa tarafından imar edilen külliye yanında, Cumhuriyet döneminde kurulan vakıf, dernek ve diğer sivil toplum örgütlerinin da katkısı ile gelişen yeni kentlilik kültürünün baskınlığında bölgenin planlamalara uygun bir gelişim göstermesi beklenmektedir.

1999 Gölcük-Adapazarı ve Düzce depremleri bölgesel yerleşim atyapısı ve düzeni önemli ölçüde etkilemiştir. Merkez yerleşim bölgesine eklemlenerek oluşan/gelişen yeni yaşam bölgeleri daha kuzey bölgelerde yer alan bazı köyler de bu değişimi yaşayan alt bölgelerdir. Nüfusunun yaklaşık %4,5’u kırsal bölge mahallelerinde yaşayan Gebze, Pelitli, Balçık gibi köylerde dış göç ile ortaya çıkan bir nüfus artışı yaşanmaktadır. Mollafenari, Cumaköy, Denizli gibi bir adım daha uzaktaki köyler de gerek artan gelir düzeyi, gerek merkez yerleşime olan yakınlıkları nedeniyle bölgesel dönüşüme etki eden mahalleler olarak dikkati çekmektedir.

KAYNAKÇA

1266/1850, 1273/1856, 1325/1907, 1327/1909 Devlet Salnamesi; Arif Bilgin, Üsküdar Mahkemesi 142 Nolu Feramin ve Hüccet Defterine Göre Üsküdar Kazası, Yüksek Lisans Tezi, 1994; BA, A. DVNS. AHK. İS, No: 18/16/31, 18/146/290, 3/89/345, 7/81/258, 11/69/199, 20/33/97, 7/81/258, 20/178/462, 8/3/7, 12/264/776, 19/52/141, 11/239/729, 33/78/343, 9/145/415, 20/178/462, 10/239/851, 41/87/378, 18/146/290,  3/110/422,  5/179/543,  18/16/31,9/325/1189, 20/44/128, 6/296/856, 5/290/878, 9/335/1221,12/144/429, 18/16/31, 18/139/274, 3/89/345, 7/81/258, 14/122/309, 5/213/649, 3/89/345, 7/81/258, 10/6/15, 6/353/1001, 6/58/162, 5/329/973, 1/7/28, 18/63/124, 20/276/651, 11/101/294, 11/192/592, 13/67/211, 16/315/724, 2/255/855, 92/160/1, 10/45/158, 13/67/211, 12/39/111, 10/102/381, 15/178/449, 7/88/280, 7/88/280, 8/39/124, 48/347/2, 11/68/197, 48/388/4, 11/68/197, 48/347/2, 7/88/280, 10/238/845, 12/142/426, 17/73/154, 73/368/1, 106/146/1, 6/50/138, 7/81/258, 3/89/345, 2/208/715, 32/183/767, 5/213/649,8/128/398, 15/120/294, 16/94/186, 8/71/224, 2/221/751, 19/53/142, 3/89/345, 4/326/972, 7/81/258, 107/7/1, 12/152/449, 20/252/609, 20/242/589, 5/213/649, 41/87/378, 1/176/792, 6/353/1001, 14/12/26,  13/256/994,  13/256/995,  10/6/15,  13/117/426,13/231/908, 13/56/171, 13/231/908, 13/226/893, 10/258/910, 13/259/100, 16/254/556, 16/158/319, 20/119/326, 7/81/258, 3/89/345, 19/57/150, 3/282/1043, 17/103/206, 7/277/854, 7/309/959,  12/228/665,  14/130/324,  14/40/90,  7/81/258, 8/3/7, 3/89/345, 7/81/258, 7/215/654, 13/67/211, 43/493/1993, 31/231/896, 8/68/216, 93/23/2, 1/119/526, 2/208/715, 3/89/345, 5/58/186, 7/81/258, 13/67/211, 3/106/409, 3/201/771, 7/217/660, 16/249/541, 13/102/373, 15/65/165, 20/252/609, 48/367/1,16/94/186, 5/139/436, 13/117/426, 5/58/186, 4/95/291, 16/74/154, 11/186/577, 11/207/632, 11/257/792, 2/321/1076, 10/80/301, 12/175/516, 16/5/9, 16/94/186, 4/108/331, 7/309/959, 14/130/324, 17/103/206, 3/282/1043, 7/277/854, 8/19/56, 16/262/568, 5/127/399, 6/296/856, 3/89/345, B.A.ADVN. Belge No: 93/231/2, 92/160/1, 73/686/1, 48/388/4, 48/367/1, 48/347/2, 43/285/1151, 41/87/378/, 164/315/1009, 147/143/495, 106/146/1, 31/231/896/-, 32/183/767, 33/78/343, 107/7/1. B.A. İstanbul Ahkam Defterleri. No: 1,2,3,4,5,6,7,8. B.A. ML. VRD. No: 4284.B.A. Mühimme Defteri No: 88-9. B.A. Tapu Defteri, No: 116, 630, B.A. Temettuat Defterleri. No: 3584, 3587, 3588, 3589, 3590, 3592, 3593, 3594, 3596, 3597, 3598, 3599, 3600, 3601, 3602, 3603, 3604, 3605, 3606, 3607, 3608, 3609,3910, 3611, 3612, 3613, 3614, 3615; B.A. B.A. Defter-i Hümayun, Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri, No: 3, B.O.A. ML. VRD. No: 4284; Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530) II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını. Ankara, 1994; Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831. Başbakanlık İstatistik Umum Müdürlüğü Yayını, Ankara, 1943; Charles Texier, Küçük Asya, Çev: Ali Suat, C. I, İstanbul, 1339; Gülfettin Çelik, Gebze Sosyo-Ekonomik Bir İnceleme Gebze (16-19. Yüzyıl), 2003; Gülfettin Çelik, Gebze Sosyo-Ekonomik Bir İnceleme Gebze (20. Yüzyıl), 2005; Mehmed Dodurgalı, Gebze Kazasının Tarihçesi Hakkında Bir Araştırma. 1309; Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş, I. Anadolu’nun İdari Taksimatı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1988.

Gülfettin ÇELİK