İzmit’te Kıyıda Bulunan Külliye
İzmit’te, körfez kıyısında yer alan caminin ilk yapımı, Mimar Sinan’a kadar uzanır. Sinan’ın yaptığı eserlerin listelendiği Tezkiretü’l-Bünyan ve Tuhfetü’l-Mimarin’de, Rüstem Paşa’nın kethüdası Mehmet Bey’in, 1548 yılı dolaylarında bu camiyi yaptırdığı bilinmektedir. Ancak yapımından sonra, pek çok onarımla orijinal hâlinden hiçbir şey kalmamış olan cami, 1719 yılındaki depremde zarar görmüş, ardından ilk yapım özellikleri korunarak onarılmış, ancak 1757 yılında çıkan bir yangında yeniden harap olmuştur. 1836 yılında yine bir yangında büyük zarar gören cami, II. Mahmud’un katıldığı bir törenle yeniden faaliyete sokulmuştur. Bu onarımın Fevzi Paşa tarafından yapılmış olmasıyla da yapı, Fevziye Camii adıyla anılır olmuştur. İstanbul’da 1894 yılında vuku bulan ve pek çok eserin zarar gördüğü depremden, Fevziye Camii de büyük ölçüde tahrip olmuş, II. Abdülhamid tarafından taş ve tuğla malzeme ile 1898 yılında yeniden yaptırılmıştır. Eski temeller üzerine, eklektik üslupta yenilenen ve son olarak 17 Ağustos 1999 depreminde de minaresi yıkılan, üst örtüsü ve duvarları ağır hasar gören cami, son kez 2002 yılında onarılmıştır. Geniş bir kurulum alanına sahip olması nedeniyle cami günümüze pek çok onarım ve değişikliklerle gelebilmiştir ancak bağlı birimlerin tamamı ortadan kalkmıştır.
İlk yapıldığında klasik tarzda ve tek kubbeyle örtülü olduğu anlaşılan Fevziye Camii, yukarda belirtilen onarımlarla orijinalitesini büsbütün kaybetmiştir. Günümüzde 21,19x24,09 m2’lik dikdörtgen alana oturtulan cami, tuğla hatıllı ve taş malzemelidir. Müştemilatıyla birlikte çevre duvarı içinde yer alan cami, bodrum kat üzerine, kapı ve pencereleri ile korniş düzenlemesindeki eklektik özellikler korunarak yenilenmiştir. Bodrum katta gasilhane ile geri kalan kısım, ibadet alanı olarak kullanılmaktadır.
Köşelerde L şeklinde, aralarda da kare kesitli payeler üzerine, iki kat pencere sırasıyla aydınlık ve ferah bir mimariye sahip olan cami içte, mihrap önünde basık ahşap kubbe ve geride mahfil düzenlemesiyle dikkat çeker. Ortadaki küçük basık kubbe ile yapının tamamı, dört yana meyilli ahşap çatı ile örtülü olup üzeri dıştan, kiremit kaplamalıdır.
İki yanı mermer panolarla sınırlı, ampir üsluptaki giriş kapısının, basık yuvarlak kemerinin ortasında, mermer üzerine işlenmiş bitki motifli pano ile köşelerde ve köşe boşluklarında, geç devir üslubunda bitki süslemeli panolara yer verilmiştir. Giriş kapısı ahşaptan ve iki kanatlı olup günümüze ait kaliteli bir marangozluk eseridir.
Dış girişi takiben, zemini ahşap döşemeli son cemaat yerine ulaşılır. Son cemaat yerinin ortasındaki kapı ile de harime geçilmektedir. Harimi üç yandan, sekiz adet ampir üslupta sütunun desteklediği U biçimindeki ahşap parmaklıklı korkuluklara sahip mahfil kuşatır. Mahfilin orta kısmında küçük, oval, ahşap kubbe yer almaktadır.
Müezzin mahfili, içerde kapı üzerinde, yarım daire şeklinde ileri taşırılmıştır. Mihrap önünden girişe doğru tavan, basık ahşap, küçük kubbe ile örtülüdür. Mahfilin tavanı da çıtalarla kasetlenmiş, ahşap örtüye sahiptir. Kubbenin köşelerinde, sülüs hat örneklerine yer verilmiştir. Kubbe içerisinde, merkezden dağılan ışınsal düzende, kalem işi süslemelere yer verilirken üst sıra pencerelerde vitray tarzında renkli camlarla hareketli bir iç mekân oluşturulmuştur. Klasik motifler içeren renkli camlı pencereler, mihrap üst duvarını tamamen kapsamakta, doğu, batı duvarlarda da üçer penceresi bulunmaktadır.
Mihrap, cami içinde kıbleyi belirleyen, derince oyulmuş, dışarıya da taşırılmış, yarım yuvarlak şekilli, sade bir nişten ibarettir. Etrafı, mavi zeminli, kufi hatla süslenmiştir. Üzerinde, renkli camlarla bezeli yuvarlak bir pencere yer almaktadır.
Minber, günümüz ahşap işçiliği ile yapılmış, klasik ölçülerde bir kısımdır. Korkulukları, ortalarında çok kollu yıldızlarla, birbirini kesen çokgenlerden oluşan ajurlu süslemeye sahiptir. Aynalıkta da ortada tam, üç köşede ajurlu bitkisel kompozisyonlar yer almaktadır. Giriş kapısı taçlandırılmış, yüksek tutulmuş altlıkla başlayan minber, üç yana açık, üzeri soğan biçiminde sonuçlanan köşk kısmı ile dikkati çeker.
Hamam, ilk yapıldığında caminin yanında yer alırken üst üste meydana gelen yangın ve depremlerde ortadan kalkmıştır. Vakıf kayıtlarından XIX. yüzyıla kadar onartıldığı anlaşılıyor.
Cami ile birlikte Mehmed Bey tarafından yaptırılmış bir zaviyenin bulunduğu belirtiliyorsa da bunun da zamanla ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.
Kocaeli Vakıf kayıtlarında Mehmed Bey vakfına ait beş odalı tabhaneden bahsediliyorsa da bu birim de zamanla ortadan kalkmıştır.
Fevziye Camii’nin bir muvakkithanesi olduğu bilinmekte ise de yeri, tarihi konusunda hiçbir bilgi yoktur. A.N. Galitekin bunun, Cemile Efe adlı bir hayırseverin yaptırdığı çeşmenin bulunduğu yerde olabileceğini belirtmiştir.
Ne zaman yapıldığı, nerede bulunduğu konusunda bilgi sahibi olamadığımız külliyenin bir “hafız-ı kütüb”ünün bulunduğu, A.N.Galitekin tarafından tespit edilmiş fakat kütüphane hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşılamamıştır.
Külliyelerin en küçük birimlerinden olan çeşmelerden biri bu caminin yanında bulunuyordu. Ancak yeri ve özellikleri konusunda bilgi edinilememiştir.
Orijinali ortadan kalkmış olan şadırvanın, cami hafriyatı kaldırılırken rastlanan izlerden hareketle caminin önünde yer aldığı, sekizgen alt yapıya sahip olduğu, görgü tanıklarının ifadesine dayanarak A.N. Galitekin tarafından nakledilmiştir.
Yine A.N. Galitekin’in kitabında yer alan bilgilere göre, 1719 tarihli bir fermanda, şadırvanın kaydına rastlanmaktadır. Yanında da bir kuyu olabileceği, verilen bilgiler arasındadır.
KAYNAKÇA
A.N. Galitekin, İzmit Mehmed Bey Nam-ı Diğer Fevziye Cami-i Şerifi, İstanbul 2002; R. M. Meriç , Mimar Sinan Hayatı, Eserleri, Ankara 1965; Evliya Çelebi, Seyahatname, (Haz. Z. Kurşun-S.A. Kahraman-Y. Dağlı), İstanbul 1999, C. III, s. 40; A. Kuran, “Tezkerelerde Adı Geçen Sinan Eserlerinin Yapı Türlerine Göre Alfabetik Listesi”,Mimarbaşı Koca Sinan Yaşadığı Çağ ve Eserleri, C. I, İstanbul 1988, s. 156; N. Fıratlı,, İzmit Rehberi, İstanbul 1959, s. 29; İ.A. Yüksel, “Sadrazam Rüstem Paşa Vakıfları”, Ekrem Hakkı Ayverdi Hatıra Kitabı, İstanbul 1995; Sai, Tezkiretü’l Bünyan, İstanbul 1315, s. 30; Kocaeli Dökümantasyon Merkezinden Haberler Bülteni, S. 28, Ağustos 1999, s. 1-6; Hüseyin Ayvansarayi, Haikatü’l-Cevami-İstanbul Camileri ve Diğer Dini Sivil Mimari Yapılar, (Haz. A.N. Galitekin), İstanbul 2001, İşaret Yayınları; M. Erdoğan, “Osmanlı Devrinde Anadolu Camilerinde Restorasyon Faaliyetleri”, Vakıflar Dergisi, S. VII, İstanbul 1968, s. 185-186; A. Özcan “II. Mahmud’un Memleket Gezileri”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul 1991, s. 369; N., İnal, “Fevziye Camii”, Kocaeli Dökümantasyon Merkezi’nden Haberler Bülteni, Aralık 1999, S. 31-32, s. 5.
Hamza GÜNDOĞDU