Milli Mücadele Kahramanı
Meşrutiyet döneminden başlayan ve milli mücadelede de devam eden bir deyişle, vatanını korumak için savaşa ve mücadeleye katılan kadınların ortak ismi Kara Fatma olmuştur. Kara Fatma lakabı Kırım Savaşı’ndan başlayarak milli mücadele dönemine kadar kadının vatan savunmasındaki simgesel bir ifadesi olarak görmek gerekir.
Asıl adı Fatma Seher olmakla birlikte Sivas Kongresi’nden sonra Mustafa Kemal’in kendisini “Kara Fatma” olarak isimlendirmesi nedeniyle savaş boyunca ve savaştan sonra da bu isimle anılmıştır. Çetesiyle birlikte gönüllü olarak İzmit’ten başlayarak birçok cephede düşmanla savaşmasına ve Türk kadınının milli mücadele’ye verdiği desteğin en önemli sembolü hâline gelmesine rağmen hakkında, belgelere dayanan gerçek bilgilere ulaşmak pek mümkün değildir. Özellikle savaş yıllarında cephelerdeki faaliyetleri resmi belgelerde yer almamıştır. Gazetelerde onun hakkında çıkan yazılardan ve yapılan röportajlardan hayatı ve cephedeki faaliyetleri hakkında çelişkili de olsa bilgi edinmek mümkündür.
Gazetelerde hakkında çıkan ilk haberlerde İzmit karargâh komutanı olarak tanıtılan Fatma Seher Hanım’ın, Erzurumlu bir ailenin kızı olarak 1888’de doğduğu, babasının Yusuf Ağa olduğu belirtilmiş ve pek çok kaynakta bu bilgiler doğrulanmıştır. Ancak Fatma Seher Hanım’a ait olduğu söylenen 1941 tarihli Milli Müdafaa Vekaleti’ne yazılmış yazıda ise, Fatma Seher Hanım kendisini “Aslen Erzurum Egemansur köyünden Mısırlıoğullarından Yahya kızı Kara Fatma” olarak ifade etmiştir.
Milli mücadele yıllarında 30’lu yaşlarda olan Fatma Seher Hanım’ın evli olup olmadığı ve geçmişi ile ilgili çeşitli kaynaklardan farklı bilgiler edinilmiştir. Bu bilgilerin kesinliği söz konusu olmamakla birlikte Fatma Hanım’ın verdiği röportajlar da birbirini tutmamaktadır. Bununla birlikte evli olmadığı, hatta hiç evlenmediği ailesinden edinilen bilgilerden saptanmıştır. Eşinin binbaşı Derviş Erden veya Vanlı Ezdeşin Bey olduğu, Balkan savaşlarında şehit düştüğü konusunda gazetelerde yer alan haberler gerçeği pek yansıtmamaktadır. Bir kızının olduğu ve yanında savaştığı söylense de, yakınları tarafından bir kızı olmadığı belirtilmiş, yanındaki kızın ablasının kızı Fatma olduğu belirtilmiştir.
Fatma Seher Hanım, bilinen adıyla Kara Fatma, ilk mücadelesini memleketi Erzurum’da Ermenilere karşı vermiştir. Erzurumlu ve Vanlı kadınlar arasından 43 kişi toplayarak bir çete kurmuş ve bölgenin Ermenilerin elinden alınması için silahlı mücadele etmiştir. Mütarekenin imzalanmasından sonra Mustafa Kemal’in vatan savunmasında yaktığı meşale onun da ümit ışığı olmuştur. Daha milli mücadelenin örgütlenme aşamasında vatan mücadelesine bir an evvel katılmak ve Mustafa Kemal ile görüşüp talimatlar almak için Sivas’a gelmiştir. Mustafa Kemal kendisini üç gündür sürekli takip eden ve konuşmaya çalışan kadını merak etmiş ve onunla bir süre sohbet etmiştir. Fatma Seher, ata binmeyi, silah kullanmayı bildiğini belirterek vatan işgalden kurtarılana kadar bu mücadelede yer almak istediğini belirtmiştir. Mustafa Kemal çok etkilenmiş ve “Şu dakikada bütün kadınlarımız senin gibi olsa idi Kara Fatma” diyerek lakabını belirlemiştir. Mustafa Kemal’in kendisine yazılı bir belge verdiğini belirten Kara Fatma bu direktif doğrultusunda İstanbul’a ve güvendiği gençlerden 15 kişilik bir grup kurarak, köylü kıyafeti giydirdiği çetecilerle İzmit’e gelmiştir.
Fatma Seher Hanım, İzmit’e geldiğinde Erzurumlu olduğunu belirterek yanındaki insan sayısını arttırmaya çalışmış, Gülbahçe köyü eşrafından Murat Ağa ile anlaşıp çete sayısını 96’ya çıkarmıştır. Bahçecik Servetiye’ye geçip dinlendikten sonra Oğulpaşa köyünde çete karargâhını kurmuştur. Davulcular Ormanı’nda kendileri ile çatışmaya giren Ermeni jandarmaları öldürmüştür. Halkın güvenini kazanmış ve çeteye katılım ivme kazanmıştır. İzmit’teki işgal ise İngilizlerden Yunanlılara devredilmiş olup, Fatma Seher Hanım halkın üzerindeki baskı daha da sıkılaştırılarak devam ettirilmiştir. Bu sırada Fatma Seher Hanım pazara öteberi getirip satması ile dikkat çekmiş ve yakalanmıştır. 19 gün ağır şiddete maruz kalmasına rağmen hiç bilgi sızdırmamıştır. Yunan askerlerinin sarhoş olmasından faydalanarak kaçmayı başarmış ve tekrar çetenin başına geçmiştir.
Kadın ve erkeklerden oluşan milis gücü gittikçe çoğalmış olup bu milis güçleri ile Kara Fatma, I. ve II. İnönü savaşlarına katıldığını anılarında anlatmıştır. Bu savaşlarda kuvvetlerinden pek çok şehit vermiş ve kendisi de yaralanmıştır. Ancak yine de tedavisinden sonra cepheye koştuğunu anılarında belirten Kara Fatma, cephe gerisinde de rol alarak asker kaçaklarından dolayı azalan ordu gücünü takviye için Düzce bölgesine gitmiştir.
Kara Fatma’nın milisleri tarafından “anne” diye anılması, etrafındaki birliğin ona olan bağlılığını göstermiş olup, İzmit yöresinde Yunan askerinin ve çetelerinin saldırılarına karşı halkı korumuş, Kabakçı köyünü basarak 25 kişiden oluşan Rum ve Ermeni çetesi üyelerinden 21’ini öldürmüştür. Bu olaydan 3-4 gün sonra İzmit’in kurtuluşu için harekât başlamış 4 gün süren çatışmalardan sonra İzmit 28 Haziran 1921’de kurtarılmıştır.
İzmit’in kurtuluşundan 12 gün sonra İznik’te görevlendirilmiş, ancak hasta olduğu için müfrezeyi kardeşi götürmüştür. İyileşir iyileşmez müfrezesinin başına geçen Kara Fatma 23 Ağustos 1921’de başlayan Sakarya Savaşı sırasında İznik bölgesinde Bereket, Karaderin, Kaynarca köyleri civarında işgalci güçlere karşı mücadeleye devam etmiştir. Savaşta Kara Fatma önce sol kolundan, 7 Eylül’de İznik’te düşmana karşı taarruz sırasında sağ memesinden yaralanmış ama mücadeleyi bırakmamıştır. Bunun yanı sıra müfrezesi de nizamiyeye dahil edilmiş ve adına “İntikam Taburu” denmiştir.
Savaş devam ederken İzmit, Kandıra ve Adapazarı bölgelerinden 380 kişi toplamış ve Gemlik cephesine gitmek için emir almıştır. Derhal hareket ederek önce Gemlik, arkasından Kumla’ya girmiş, Yunan güçleriyle savaşmıştır. Düşman birlikleri ağır kayıplar vererek kaçmak zorunda kalmıştır. Bu mücadele üzerinden 3 gün geçmeden Kara Fatma bu kez Çınarcık bölgesine yollanmıştır. Sakarya Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasından sonra çavuşluk rütbesine terfi ettirilmiştir.
30 Mayıs 1922’de savaşta anne-babasını kaybeden çocuklar için Ankara’da düzenlenen Çiçek Bayramı’na bizzat Mustafa Kemal tarafından davet edilmiştir. Burada yapılan atış yarışmasını kazanan Kara Fatma’ya Mustafa Kemal tabaka hediye etmiş, özel mevkiine davet ederek iltifatta bulunmuş ve mülazım (teğmen) rütbesine terfi ettirilmiştir.
Kara Fatma, Erzurum’da iznini geçirdikten hemen sonra tekrar milis güçlerinin başına dönmüş ve Büyük Taarruz’a katılmıştır. Afyon civarında Sürmeli köyü yakınlarında Yunanlılara esir düşmüştür. 19 gün süren esirlikten sonra yeniden Sürmeli köyündeki ovada bulunan müfrezesinin başına geçmiştir. Buradaki başarısından dolayı üsteğmenliğe terfi ettirilmiştir. 11 Eylül’de Bursa’nın kurtuluşuna katılan Kara Fatma, Bursa’ya müfrezesiyle girdikten sonra, bu kez Mudanya’ya yönelmiştir.
Savaştan sonra, kendisine maaş bağlanmış olmasına rağmen vatana hizmeti para için yapmadığı gerekçesiyle maaşını Kızılay’a bağışlamıştır. Ablasının kızı Fatma ile oturan Kara Fatma, onun çocuklarına bakmıştır. Düzenli geliri olmadığından sıklıkla ekonomik sıkıntılar yaşamış ve yardıma muhtaç olmuştur. Soyadı yasası çıktıktan sonra Savaşır soyadını alan Kara Fatma’ya maaş ancak 1954 yılında bağlanmış, ancak maaşını sadece 15 ay alabilmiştir. 2 Temmuz 1955’te hayata gözlerini yummuştur. Cenazesi askeri bir törenle defnedilmiştir.
1944 yılında İstiklal Savaşı’nda Kara Fatma başlığını taşıyan 12 sayfalık iki kitap bastırmıştır.
KAYNAKÇA
Samet Ağaoğlu, Kuvayı Milliye Ruhu, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1981; İlknur Bektaş, Milli Mücadele’de Bir Kadın Üsteğmen Kara Fatma, Timaş Yayınları, İstanbul, 2013; Ferid Erden Boray, Kuvayi Milliye ve Ölümsüz Kadın Kahramanlar, Kum Saati Yayınları, İstanbul, 2008; Cahit Çaka, Tarih Boyunca Harp ve Kadın, Ankara, 1948; Faruk Nafiz Çamlıbel, Akıncı Türküleri, İstanbul, 1938; Kara Fatma, İstiklal Savaşı’nda Kara Fatma, Milli Mecmua Basımevi, İstanbul, 1944; Kara Fatma, İstiklal Savaşında Kara Fatma, Aydınlık Basımevi, İstanbul, 1944; Aynur Mısıroğlu, Kuva-yı Milliye’nin Kadın Kahramanları, Sebil Yayınları, İstanbul, 1994; Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Kadınları, 3.B., Remzi Kitabevi, Ankara, 2007; Fevziye Abdullah Tansel, İstiklal Harbinde Mücahit Kadınlarımız, TTK, Ankara, 1991; Mustafa Yazıcı, Kara Fatma Trabzon’da, Trabzon, 2009; TBMM Zabıt Ceridesi, Devre IX, C. 28, İçtima 4, İnikat 44, Ankara, 1954; “Adsız Kahramanlarımızdan”, Anadolu’da Yenigün, 8 Haziran 1922; “Ankara Üçüncü Bayramını da Tes’id Etti”, Anadolu’da Yenigün, 1 Haziran.
Esma TORUN ÇELİK