EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ’NDE KOCAELİ

Madde no:445

Gelmiş geçmiş en büyük seyyahlardan biri olan Evliya Çelebi pek çok başka şehir ve belde gibi İzmit’i de ziyaret etmiştir. Babasından izin almadan Bursa’ya gitmek üzere 27 Nisan 1640 tarihinde yola düşen Evliya, 16 Haziran’da evine döner. Yaklaşık bir hafta sonra 21 Haziran 1640 tarihinde babasının elini öptükten sonra ikinci seyahati için yola koyulur. Bu defa istikamet İzmit’tir.

Evliya Çelebi, bu yolculuğu akrabası Kuloğlu Mehmet Reis’in gemisi ile yapmıştır. Yemiş İskelesi’nden denize açılan gemi, önce 80 mil uzaklıktaki Darıca Kalesi’ni ardından da Dil İskelesi’ni geçtikten sonra İzmit’e varmıştır. Her iki yerleşim yeri hakkında da bilgi veren ünlü seyyah, eskiçağlarda inşa edilen Darıca Kalesi’nin deniz kenarında yalçın bir kaya üzerinde bulunduğunu, dörtgen şeklinde olduğunu ve liman tarafında bir kapısının bulunduğunu belirtmektedir. Çelebi Mehmet tarafından fethedilen kalenin muhafızı ve neferatı bulunmamaktadır. Kalenin aşağısında yer alan yerleşim alanında üç yüz ev, bir cami ve bir hamam mevcuttur. Liman ise Gebze şehrinin iskelesi olarak kullanılmaktadır.

Buradan 20 mil sonra Dil İskelesi Menzili’ne ulaşılmaktadır. Bu menzil, körfezin karşısına geçiş için yolcuların kullandığı önemli bir merkezdir. Burada iki eski han, iki ekmekçi dükkânı, iki bakkal dükkânı, bir bozahane ile bir çeşme mevcuttur. Bu çeşmenin IV. Murat’ın Bostancıbaşısı Mustafa Ağa tarafından H. 1048/M. 1638-1639 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

İçme Suyu Menzili’nde demir attıktan sonra dostlarıyla birlikte deniz kıyısında çadırını kuran Evliya Çelebi bölgede düzenlenen eğlenceler hakkında detaylı bilgiler vermiştir. Her yılın Temmuz ayında kiraz mevsiminin gelmesiyle İstanbul ve çevre şehirlerden binlerce insan burada toplanmakta, çadırlarını kurup eğlenceler tertiplemektedir. Yiyip içip sazlı sözlü eğlencelerle coşan insanlar tüfek ve fişek atarlar. Buranın bir özelliği daha vardır. Yalçın bir kayadan, berrak ve yumuşak ancak biraz acı bir su çıkmaktadır. İçme suyu adı verilen bu su birçok derde devadır. Fakat suyun faydalı olması için çeşitli perhizler yapılması ve on beş gün boyunca bu sudan içilmesi gerekmektedir. Nihayet gemiyle körfezin karşı tarafında bulunan Yalova ılıcalarına gidilerek oradaki hamamlara girilmelidir. Bunu yapanlar sağlık bulup güzelleşir.

Burada yedi gün kalan Evliya Çelebi gemi ile yarım saatlik mesafedeki İne Hacı köyüne ulaşmıştır. Altmış evden oluşan ve deniz kıyısında bir de mescidi bulunan bir köydür. Ayrıca bir de değirmen mevcuttur.

Yine yarım saatlik uzaklıkta Zeytinburnu adlı bir iskele yer almaktadır. Etrafındaki dağlarda köyler bulunmakla beraber burada herhangi bir yapı mevcut değildir. Sadece Yeniçeri ağalarına ait gemilerin yüklendiği bir iskeledir.

Evliya Çelebi’nin Zeytinburnu’ndan sonra ziyaret ettiği yer sekiz saat uzaklıktaki İzmit’tir. Şehri tanıtırken Büyük İskender’den bahsetmekte ve O’nun burada doğduğunu, şehri imar ederek kaleyi yaptırdığını belirtmektedir. Evliya, muhtemelen İzmit’i kuran Bitinya Kralı Nicomedes ile Büyük İskender’i karıştırmış ve yanlış bilgiler vermiştir. İskender ayrıca Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi’ni birleştirmiştir. Böylece İzmit şehri, Sakarya nehri, İzmit Körfezi ile Karadeniz arasında kalan bir ada haline gelmiştir. Sonradan İstanbul Tekfuru Konstantin Sapanca ile Körfez arasını kapatarak şehri eski haline getirmiştir. Evliya Çelebi, istenirse bunun tekrar yapılabileceğini ve gemilerin Düzce’ye kadar gidebileceğini ve bu sayede fiyatların düşeceğini eklemiştir.

Evliya’nın anlatımına göre İzmit kalesi Orhan Bey zamanında İstanbul Rumlarından alınmış, kale fethedilirken büyük zorluklar yaşandığından fethin ardından kalenin bazı bölümleri yıktırılmıştır. Bununla kâfirlerin kaleyi yeniden ele geçirme umutlarını yok etmek amaçlanmıştır. Seyyah’ın İzmit’i ziyareti sırasında kalenin bazı kısımları hâlâ ayaktadır.

Evliya, gittiği birçok yerde yaptığı gibi burada da şehrin isminin nereden geldiğine dair efsaneleri aktarmaktadır. O’na göre, İzmit’i fethetmekle Koca Bey’i görevlendiren Orhan Bey “İznimdir var git” buyurmuş ve ondan sonra şehre İznimgit denmiştir.

İzmit, Fatih Sultan Mehmet zamanında Anadolu Eyaleti’ne bağlı bir sancak olarak kaydedilmiştir. Üç tuğlu vezirlere arpalık şeklinde verildiği olmuştur.

Kadısının senelik beş bin, paşasının yirmi bin kuruş geliri olan zengin bir şehirdir. İskelesi Mısır iskelesi kadar işlektir. Çoğu kereste ticaretiyle uğraşan zengin tüccarları vardır. Şehrin, Yeniçeri serdarı, Sipah kethüdası, müftü ve Nakîbü’l-eşrâfı mevcuttur.

İzmit’te süslü, bahçeli, bakımlı ve üstü kiremitle örtülü üç bin beş yüz ev bulunmaktadır. Bunlar arasında en büyüğü IV. Murat Sarayı’dır. Ayrıca, Paşa Sarayı, Altuntopoğlu hanesi, Serdar Solak hanesi gibi mamur sarayları da zikretmek gerekmektedir.

Şehirde üçü kefere, biri Yahudi olmak üzere toplam yirmi üç mahalle bulunmaktadır.

İzmit’teki yirmi üç camiden en eskisi çarşı içindeki Mahkeme Camii’dir. Deniz kıyısında bulunan Pertev Paşa Camii, tek minareli, kurşun kubbeli, süslü ve şık bir yapıdır. Mehmet Bey Camii, Alaeddin Bey Camii ve Abdüsselam Camileri gibi Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Bu camilerin dışındakiler mescittir. Şehirde Dârülhadis, dârülkurra ve medrese yoktur.

Suyu, havası ve hizmetkârları ile meşhur olan Pertev Paşa Hamamı ile Rüstem Paşa Hamamı da Mimar Sinan’ın elinden çıkmıştır. Yetmiş ocaklı Pertev Paşa şehirdeki en büyük handır.

Hanların dışında iskele başında iki yüz tane kereste ve diğer malların konduğu mahzen bulunmaktadır. Çarşısında çeşitli sanat erbabına ait bin yüz dükkân vardır. Ayrıca Hünkâr sarayı yakınlarında bir de Tersâne-i Âmire yer almaktadır.

Pencereleri denize bakan evler yüksek tepeler üzerinde kuruludur. Sokakları beyaz taşlardan yapılma kaldırım ile döşelidir. Suyu ve havası güzel olduğu için halkı da sağlıklıdır.

Şehrin doğusundaki dağlar ormanlarla kaplıdır. İçinde insanların kaybolacağı kadar sık ve öyle büyük ağaçlarla kaplıdır ki bu ormanlara “Ağaç Denizi” derler. Su ile çalışan bıçkı değirmenlerinde, bu ormanlardan getirilen ağaçlardan elli arşın uzunluğunda direkler kesilir.

İzmit Körfezi’nin bittiği yerde bulunan tuzladan lezzetli bir tuz elde edilir. Bu tuzla bir emin tarafından yönetilmektedir.

Bölgenin beyaz kiraz ile kırmızı elmasının yanı sıra rakı ve şarabı meşhurdur.

Evliya çelebi, İzmit’in ziyaret yerleri ve tarikat önderlerinden de bahsederek onların ilmi nitelikleri ve cömertliklerini de anlatmıştır. Akrabası Kuloğlu Mehmet Çelebi’nin evinde zevk ve sefa içinde on gün daha kalıp nice dostlar edindikten sonra İzmit’ten ayrılmıştır.

Ünlü Seyyah, İzmit dışında Gebze, Hereke ve Sapanca hakkındaki gözlemlerini de aktarmıştır. Evliya, Gebze’nin Müslümanlar tarafından ilk olarak ne zaman kuşatıldığına dair rivayetleri aktardıktan sonra Osmanlıların eline geçiş hikâyesini de kaydetmiştir. Gebze isminin nereden geldiği, Osmanlı idaresindeki yeri, şehirdeki evler ve camiler dile getirdiği konular arasındadır. Ama özellikle Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılan cami ve külliyesini ayrıntılı bir şekilde tasvir etmiştir. Caminin yapısı, kubbesi, minaresi, süslemeleri özellikle dikkatini çekmiştir. Seyahatnamesinde, külliyenin unsurlarından biri olan misafirhanede yolculara ikram edilen yemeklerden hayvanlara verilen yeme varıncaya kadar sunulan bütün hizmetlerden ayrıntılı bir şekilde bahsetmiştir.

Hereke hakkındaki bilgiler ise daha sınırlıdır.

Evliya Çelebi’ye göre, Hereke ismi, Osmanlılar tarafından buranın fethi sırasında çok sayıda şehit verildiğinden helak yeri anlamına gelen helekeden bozmadır. Daima boş olan, iki dere arasında küçük bir kalesi vardır.

Evliya, Sapanca’ya seyahatnamesinde daha fazla yer vermiştir. Sapanca’da bulunan dini yapılar, Rüstem Paşa Hanı, dükkânlar, burada pişirilen ekmeğin güzelliği, beyaz kirazının lezzeti, Sapanca Gölü’nün etrafındaki köyler, burada yetiştirilen ve ikisini bir eşeğin ancak çektiği kavun ve karpuzlar, gölün suyunun letafeti ile tutulan balıklar bahsettiği konulardan bazılarıdır.

Görüldüğü üzere, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, seyyahın gezdiği ve gördüğü diğer yerler için olduğu gibi Kocaeli ve çevresi için de önemli bir kaynak olma özelliğini taşımaktadır.

KAYNAKÇA

Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, haz. Yücel Dağlı-Seyit Ali Kahraman, 2. Kitap-1. Cilt, Yapı Kredi Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 2011; F. Yavuz Ulugün, Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi, İzmit Rotary Kulübü Kültür Yayınları, İzmit 2008.

Ümit EKİN