Tarihi Eser
Eskihisar Kalesi Gebze’nin 5 km güneyinde deniz seviyesinden 35 m yükseklikteki bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Eskihisar’ın antik dönemlerdeki ismi tam olarak bilinmemekle birlikte, Palekanon, Libyssa, Dakibyza ve Niketiaton isimleri bölge için kullanılmıştır. Bununla birlikte Libyssa’nın Gebze’nin sahil kısmında bulunduğu bilinmekte ve Diliskelesi olduğu tahmin edilmektedir. Stephanos Byzantinos Libyssa’nın Bitinya’nın sahilinde bir kale olduğunu söyler. Dakibyza ise Gebze’nin eski ismi olup, Bizans dönemi kaynaklarında, körfezin kuzey sahilinde bir kale olarak da belirtilir. Palekanon da aynı şekilde Eskihisar-Diliskelesi arasındaki bölgeyi ifade etmektedir. Anna Kommena, Alexiad isimli eserinde Palekanon ismini sıkça kullanmaktadır. Aynı eserde, İmparatorun İznik’i ele geçirmiş olan ve Nikomedia bölgesinde taarruzlarda bulunan Türklere karşı deniz kenarında yıkıntı haldeki kalelerden birinin yerine yeni bir kale yaptırmak için gemilerle inşaat malzemesi ve mimar gönderdiğini, kalenin yapım işini donanma komutanı Eusthatios’a verdiğini, Türklerin bu kalenin yapımından haberdar olmaması için Bitinya kıyılarına gemi yanaştırılmaması gerektiğini belirtir.
Bizans İmparatoru ve tarihçisi olan Kantakuzenos, 1329 Palekanon Savaşı sırasında Bizans birliklerinin dört bölüme ayrılarak Philokrene, Niketiaton, Dakibyza ve Ritzion’a çekildiklerini söyler. Osmanlı kuruluş dönemi hakkında önemli çalışmalar yapan Halil İnalcık ise Palekanon’un Eskihisar geçidinde sahilde bir kale olduğunu belirtir.
Niketiaton ismi ise Bizans kaynaklarında ilk kez 9. yüzyılda Niketia doğumlu Magister Sergios tarafından kurulan bir manastır ile anılmıştır. Kalos Argos ve Dorkon arasında inşa edilen bu manastır ve çevresi kurucusunun kökeni nedeniyle Niketiaton olarak anılmaya başlanmıştır.
Niketiato Kalesi hakkında elimizdeki ilk kayıt 1241 yılına aittir. Laskaris’ler dönemi tarihçilerinden Akropolites 1241’de Nikomedia’dan gemilerle çıkan Ioannes Batatzes’in Kharax, Dakibyza ve Niketiaton kalelerini aldığını bildirir. Bu tarihten önce kale inşa edilmiş olmalıdır. 1261 tarihli bir kayıtta ise İmparator VIII. Mikhail, Haçlılardan İstanbul’u geri aldıktan sonra tahtın varisi, IV. Ioannes Laskaris’i, gözlerini kör ettirerek, Dakibyza yakınlarında deniz kıyısındaki Niketiaton Kalesi’ne hapsettirmiş; 1289’da II. Andronikos, Ionnes’i hapsedildiği bu kalede ziyaret etmiştir. Yukarıda verilen bilgilerle birlikte, iç kaledeki sarayın mimarisi ve kullanılan teknik malzemelerden yola çıkılarak iç kalenin Alexios Komnenos (1081-1118) zamanında yapıldığı, 1241’de İznik imparatoru Batatzes (1222-1254) tarafından tahkim edildiği, kalenin dış surları ve bazı burçlarının ise Palaiologos Hanedanı zamanında, 1300 civarında yapılmış olduğu tahmin edilmektedir. Bununla birlikte son yapılan kazılarda kalenin temel kısmında Helenistik döneme ait kalıntılar bulunmuştur. Dolayısıyla kalenin daha erken bir tarihte yapılmış olduğu tahmin edilmektedir.
Niketiaton Kalesi 1337’de İzmit’in fethiyle birlikte Osmanlı hakimiyetine geçmiştir. 1339’da Marshal Boucicaut’ın saldırısı esnasında kale Osmanlıların elinde idi. 1402 Ankara Savaşı’ndan sonra kale Bizans’ın eline geçmiş, 1421’de I. Mehmed tarafından geri alınmıştır. Aşıkpaşazade bölgeyi Eski Gekbuze olarak adlandırmaktadır.
Evliya Çelebi Darıca Kalesi hakkında ayrıntılı bilgi vermesine rağmen Eskihisar Kalesi’nden bahsetmez. 1745 yılında bölgeyi ziyaret eden Fransız Konsolos Claude Charles de Peyssonel, Türklerin Eskihisar’a “Bozuk-Hisar” dediklerini belirtir ve bölge hakkında şunları söyler: “Bozuk Hisar 59 1,5 fersah uzaklıkta ve Tarjca (Darıca) yakınlarında deniz kıyısında dükkanlar var, soldaki yoldan Gebze’ye varılıyor. Bu mağazalar buraya getirilen ve İstanbul’a gönderilmek üzere teknelere yüklenen meyve ve üzümler için bir depo görevi görüyorlar. Bu dükkânların hemen yanında harabeler üzerinde önemli bir hisar yükseliyor”. Charles Texier “Gebze limanı Bizans yapısı sağlam bir kale ile savunulurdu; bunun bu gün çok az kalıntısı kalmıştır” demekte, Eskihisar ya da Niketiaton isimlerinden bahsetmemektedir.
İlk şeklini koruyarak günümüze kadar gelmiş olan kale dikdörtgen planlı iç kale ile, dış kale, hisarpençe ve hendekten oluşmakta, 120x80 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Kalede on bir kule ve beş kapı bulunmaktadır. Tepenin zirvesinde yer alan iç kale, doğu-batı doğrultusunda 62 metre; kuzey güney doğrultusunda ise 35 metre boyutlarında dikdörtgen planlıdır. Ana girişi batı duvarının eksenindedir. Kuzeybatı köşesinde dikdörtgen planlı üç katlı, İstanbul’daki Tekfur Sarayı’na benzer bir saray bulunmaktadır. 2000 yılında yapılan kazılar esnasında bu sarayın bodrum katında sekiz sütunlu ve 6 metre derinliğinde bir sarnıç bulunmuştur.
Dış kale ise yamacın çizgisini takip ederek iç kalenin kuzeybatı ve güneydoğu köşelerinde birleşir. Kuzey tarafında at nalı planlı iki kule ve giriş kapısı vardır. Güneydoğu ve Güneybatı köşesinde yine at nalı planlı birer kule, batı ve güney taraflarında ise dikdörtgen planlı iki kule bulunur. Dış surlar yaklaşık 4 metre yüksekliğe ve 2,5 metre kalınlığa sahiptir. Dış duvarın kuzeyindeki zemin seviyesi ile kaledeki zemin seviyesi arasında 10 metrelik bir fark vardır. Buranın hendek olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Son yıllarda Oğuz Aydemir tarafından restore edilen kale, çeşitli etkinliklerin yapılabileceği anfi-tiyatro haline getirilmiştir.
KAYNAKÇA
Anna Kommena, Alexiad, Anadolu’da ve Balkan Yarımadası’nda İmparator Alexias Kommenos Dönemi’nin Tarihi, Malazgirt’in Sonrası, çev. Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1996; Bilge Bahar, İzmit Körfezi Bizans Dönemi Savunma Yapıları Bağlamında Gebze, Eskihisar Kalesi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2013; Charles Texier, Küçük Asya, Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, I. Cilt, çev. Ali Suat, Enformasyon ve Dökümantasyon Hizmetleri Vakfı, Ankara 2002; Clive Foss, Anadolu’daki Ortaçağ Kalelerinin İncelenmesi II, Nikomedia, çev. F. Yavuz Ulugün, İzmit Rotary Kulübü Kültür Yayınları, Kocaeli 2002; Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 2. Kitap, haz. Zekeriya Kurşun, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, YKY, İstanbul 2006, s. 38-39; F. Yavuz Ulugün, Bizans, Selçuklu & Haçlılar Dönemi Bithynia, Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği Tarih Yayınları, İzmit 2010; F. Yavuz Ulugün, Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi, İzmit Rotary Kulübü Kültür Yayınları, İzmit 2008; Halil İnalcık, “Koca-eli Yöresinin Fethi”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Cilt I, Kocaeli 2015, s. 147-151; Mustafa Daş, “Bizans Döneminde Kocaeli”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Cilt I, Kocaeli 2016, s. 99-104; Yasemin Nemlioğlu Koca, “Kocaeli Limanlarının Tarihsel Gelişimi ve Deniz Ticâreti”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Cilt II, Kocaeli 2015, s. 821-847.
Ersin KIRCA