Polis Teşkilatı, Asayiş, Güvenlik
Devlet olmanın temel niteliklerinden biri vatandaşlarının güvenliğini sağlamaktır. Kamu düzeni insanlar için bir gereksinim, devlet için ise bir zorunluluktur. Zira güvenlik içinde olmayan bir devletin ayakta durması mümkün değildir. Osmanlı Devleti’nde 1826 yılına kadar güvenlik ve asayiş yeniçeriler ve sipahiler tarafından sağlanmıştır. Ancak, değişen ve bozulan Yeniçeri Ocağı’nın 1826 yılında kaldırılması Osmanlı iç güvenliğinde adeta bir dönüm noktası olmuştur. Yeniçeri Ocağı’nın yerine kurulan Asâkir-i Mansure-i Muhammediye ordusu ve Redif taburları ise beklenen etki ve huzuru sağlayamamıştır. Bu nedenle 1845 yılında ilk adım atılarak Galata ve Beyoğlu’nda asayişi sağlamak üzere Polis Teşkilatı kurulmuştur.
İlk defa polis modeline geçilen bu dönem, 20 Mart 1845 (11 Rebiülevvel 1261) tarihli polis nizamnamesi ve bu nizamnameyi yürürlüğe koyan 30 Mart 1845 tarihli genel tebliğ ile başlar. Bahsedilen polis nizamnamesine göre Tophane Müşiriyeti’nin maiyetinde kurulan polis meclisinin emrinde yeni bir zabıta kuvveti oluşturulacaktı. Polis meclisi bu kuvveti idare edecek, aynı zamanda ülkenin emniyet ve asayişiyle ilgili yeni düzenlemeler de yapacaktı. Polis nizamı adını taşıyan bu metinle birlikte Polis Teşkilatı resmen kurulmuş, polis kelimesi ilk defa resmi lisana girmiş ve nizamnamedeki 17 maddeyle yeni teşkilatın görevleri belirlenmiştir.
Polis nizamnamesinin yayınlanış tarihi olan 11 Rebiülevvel 1261 tarihi, miladi olarak 20 Mart 1845 tarihine tekâbül etse de yapılan hatalı çeviriden dolayı bazı çalışmalarda 10 Nisan 1845 olarak geçmektedir. Bununla beraber, 10 Nisan 1845 tarihi günümüzde Polis Teşkilatı’nın kuruluş tarihi olarak benimsenmiştir ve her yıl Polis Haftası olarak kutlanılmaktadır. Ancak, tarih çevirmede bir hata yapıldığını ifade etmek ve bu durumu tarihe not olarak düşmek gerekmektedir. Şu belirtilmelidir ki, Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşu aslında 20 Mart 1845 tarihinde gerçekleşmiştir.
İlk etapta sadece İstanbul’un küçük bir kesiminde başlatılan bu uygulama pek verimli olmamış, yapılan bir değişiklikle kurum Zaptiye Müşiriyeti’ne bağlanmıştır. 1879 yılında ise Zaptiye Müşiriyeti nezarete dönüştürülmüş ve böylelikle polis teşkilatı da bu nezaretin bir parçası olmuştur. İstanbul’da evrilerek bu hale gelen kurum, zamanla ihtiyaç duyulan vilayetlerde de teşkilatlandırılmıştır. Bununla beraber, teşkilatın taşralarda yaygınlaşması ancak XIX. yüzyılın sonlarında olmuştur. 1898-1899 yıllarında Edirne, Selanik, Yanya, Manastır, Kosova, Adana, Aydın, Sivas, Erzurum, Van, Suriye, Beyrut, Ankara, Kudüs, İzmir, Hüdavendigar vilayetlerinde birer serkomiser idaresinde polis teşkilatı kurulabilmiştir.
XX. yüzyılın başlarına gelindiğinde ise taşralarda asayişin büyük bir bölümü polisler tarafından üstlenilir hale gelmiştir. Ancak, bu durum eğitimli kadro sorununu da beraberinde getirmiştir. Bir müddet hizmet içi eğitimlerle bu sorun giderilmeye çalışılmışsa da bu şekilde tam bir netice alınamayacağı anlaşılmıştır. Asayiş sorunlarıyla ilgilenecek polislerin eğitimli ve donanımlı olması gerektiği kanaati hâsıl olmuş, böylelikle 1907 yılında Osmanlı Devleti’ndeki ilk polis okulu açılmıştır. Selanik’te açılan bu polis okulunu, İstanbul, Beyrut, Bağdat, Erzurum, Adana ve Trabzon gibi vilayetlerde açılan polis okulları takip etmiştir.
19 Nisan 1907’de ise Polis Teşkilatı’nın ihtiyaçlarını her bakımdan yeterli bir biçimde karşılayan ve 167 maddeden oluşan bir nizamname hazırlanmıştır. Bahsedilen nizamname ile polisin idari, adli, siyasi görevleri, hiyerarşi durumu, merkez ve taşra kuruluşları, polisin görev ve yetkileri, polis müfettişlerinin görevleri, polis meclisinin görevleri, polisin seçim ve tayin usulü, polisin cezalandırılması, yargılanması, polisin ödenekleri gibi birçok husus düzenlenmiştir. Aynı nizamnameye göre polisler, serkomiser, ikinci komiser, üçüncü komiser, komiser muavini ve polis memuru olmak üzere 5 sınıfa ayrılmıştır.
1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanı üzerine Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmıştır. 22 Temmuz 1909 yılında çıkarılan “İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun” ile 31 Mart Olayı’ndan sonra artık yaşaması imkânsız olan Zaptiye Nezareti lağvedilmiştir. Bunun yerine Dâhiliye Nezareti’ne bağlı ve memlekete şâmil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli “Emniyet Umumiye Müdürlüğü” ve İstanbul vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kurulmuştur. Emniyeti Umumiye Müdüriyeti, 1913 yılına kadar polis işlerini, 1907’de çıkarılan polis nizamnamesi hükümlerine göre yürütmüş ve hükümleri İstanbul dâhil tüm ülke sathında uygulanmıştır.
Başkent İstanbul’un hemen yanı başında yer alan ve payitahtın Anadolu’ya açılan kapısı konumunda olan Kocaeli (İzmit) sancağının Osmanlı Devleti için ayrı bir önemi olduğu söylenebilir. İzmit’in stratejik ve jeopolitik konumu ve geçiş güzergâhı üzerinde bulunmasının, önemini daha da arttırdığı açıktır. Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının kullanıma açılmasıyla İzmit ve İstanbul arasındaki ulaşım daha da hızlanmış, İzmit adeta payitahtın bir kazası konumuna gelmiştir. Bölgenin önemini arttıran diğer bir unsur ise aldığı göçlerdir. Kafkasya ve Balkanlardan gelen binlerce muhacir, İzmit Mutasarrıflığı’nın muhtelif bölgelerine iskân edilmişlerdir. Bu durum bölgenin nüfusunun hızla artmasına ve bölgenin büyük bir şehir konumuna gelmesine imkân tanımıştır.
Bölgeye yapılan göçlerin olumlu etkilerinin yanında, olumsuz etkileri de olmuştur. Kırım Savaşı ve özellikle de 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ile birlikte binlerce muhacirin iskân edildiği İzmit Mutasarrıflığı güvenlik açısından sorunlu bir bölge haline gelmiştir. Kontrolsüz ve hızlı nüfus artışı, gelen muhacirlerin bölgeye adaptasyon sorunu, yerli halkın gelen muhacirlere karşı olumsuz tavırları gibi etkenler bölgedeki asayişin bozulmasına zemin hazırlamıştır. Tüm mal varlıklarını memleketlerinde bırakmak zorunda kalan, sadece canlarını kurtararak bölgeye gelen muhacirlerin sefalet içindeki halleri esasen İzmit Mutasarrıflığı’nda yaşanan asayiş sorunlarının temel nedenidir. Muhacirlerin yaşamlarını devam ettirebilmek için bazı suçlara karıştıkları, yerli halkın mallarına ve hatta canlarına musallat oldukları görülmektedir.
Balkanlar ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerle birlikte bölgedeki asayiş sorunları eski yıllara oranla bir hayli artmıştır. Bu dönemde zaptiyelere büyük iş düştüğü, kolluk kuvvetlerinin birçok farklı asayiş problemiyle uğraştıkları görülmektedir. Nitekim çetecilik, eşkıyalık, adi hırsızlık, hayvan hırsızlığı, tarla ve arazi işgalleri, kaçakçılık, adam kaçırma, darp, yaralama ve hatta cinayet vakaları neredeyse sıradanlaşan asayiş problemleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Zaptiyeler (emniyet kuvvetleri) olaydan olaya koşmuş, hatta bazı olaylar karşısında yetersiz kalmışlardır. Özellikle 1880-1890 yıllarından sonra meydana gelen Ermeni bağımsızlık hareketleri, tüm Osmanlı coğrafyasında olduğu gibi Kocaeli ve çevresinde de asayişsizliğe neden olmuştur. Bölgedeki Ermeni meselesini çözmek amacıyla gerekli tedbirlerin alındığı, ancak kimi zaman tedbirlerin yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle 24 Nisan 1915’te çıkarılan ve ‘‘tehcir kanunu’’ olarak bilinen genelgeyle bazı Ermeniler başka bölgelere sevk edilmişlerdir. Sevk edilecek Ermenilere, Kocaeli ve çevresindeki Ermenilerin de dâhil edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim 9 Ağustos 1915 tarihinde İzmit Mutasarrıflığı’na gönderilen şifreli emir yazısında, özellikle Bahçecik ve Akmeşe’de (Armeşe) yaşayan Ermenilerden duyulan rahatsızlık açıkça dile getirilmiştir.
Kocaeli’de yaşayan bir kısım Ermenilerin Osmanlı Devleti aleyhine çalıştığı, bağımsızlıkları için organize oldukları görülmektedir. Ermenilerin nüfus olarak yoğun olduğu Bahçecik, Döngel, Arslanbey, Yuvacık gibi bölgelerde yapılan aramalarda çok sayıda kaçak silah ve mühimmat ele geçirilmiştir. İzmit Ermeni murahhasası (temsilci) Başpiskopos Ovakimyan Efendi’nin de işin içinde olduğu, hatta bölgedeki Ermeni okullarında görev yapan öğretmenlerin dahi Ermeni çetecilerle işbirliği yaptıkları anlaşılmıştır. İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı konumunda olması nedeniyle Ermeniler İzmit’e ayrı bir önem vermişlerdir. Asayişi bozan ve fesat hareketleriyle bağlantılı birçok Ermeni, bu bölgede kümelenmiştir. Bölgede mevcudiyetini sürdüren Ermeni çetelerinden en büyüğü, 300 kişilik sayıya ulaşan Antranik çetesidir. Bunun yanında Yuvacık’ta Vahan çetesi ve Karamürselli Artin’in etrafında toplanan Ermeniler de bölgedeki asayişi ve huzuru tehdit etmişlerdir. Bu çetelerin yanı sıra, Kandıra ve Bahçecik’te faaliyet gösteren küçük Ermeni çeteleri mevcuttur.
Sorun çıkaran Ermeniler demiryolu hattı güzergâhındaki Eskişehir, Afyon ve Konya gibi vilayetlere sevk edilmişlerdir. Bununla beraber, Ermenilerin eşyalarını yanlarında götürmelerine izin verilmiş, götüremeyecekleri eşyalarını da satabilecekleri ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, Osmanlı emniyet kuvvetleri Kocaeli’de sorun çıkaran Ermenileri farklı bölgelere göndererek bölgedeki asayişi temin etmeye çalışmıştır. Bunu yaparken de fesat hareketlerine karıştıkları açık olan Ermenilere dahi olabildiğince yardımcı olmaya çalışılmış, mallarına el konulmamış, hatta eşyalarını yanlarında götürmelerine müsaade edilmiştir.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilirken yeni Türkiye Cumhuriyeti zayıf bir polis teşkilatı devralmıştır. İstanbul, İzmir, Edirne, Bursa, Balıkesir ve Manisa gibi büyük iller 1922 yılına kadar işgal altında kalmış ve bu nedenle kadroları yetersiz durumda bırakılmıştır. 1923 yılında Ankara, Antalya, Adana, Samsun, Trabzon, Konya, Kastamonu, Sivas, Erzurum, Kars, Eskişehir, Elazığ, Zonguldak ve İzmit’teki polis teşkilatının başında 25-30 lira maaşlı birer polis müdürü görev yapmıştır.
Bir şehrin güvenlik ve asayişini sağlayan ve kamu düzeninden sorumlu olan ilk kişi şüphesiz ki o şehrin il emniyet müdürüdür. İl emniyet müdürünün çalışma disiplini ve faaliyetleri, o ilin asayişini sağlama konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle geçmişten günümüze kadar Kocaeli’de görev yapmış olan il emniyet müdürleri tespit edilmiştir. Bu tespit Kocaeli’nin asayiş tarihini aydınlatabilmek için bir zorunluluk olduğu kadar, bizlerin güvenliği için gece gündüz demeden çalışan emniyet teşkilatımıza karşı da bir nevi vefa borcumuzdur.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü’nün arşiv kayıtlarından 1931 yılına kadar olan kayıtlara ulaşılabilmiş, o tarihten günümüze kadar Kocaeli’de görev yapan il emniyet müdürleri tespit edilmiştir. Arşiv kaynaklarından anlaşıldığına göre 1931’den günümüze kadar Kocaeli’de toplam 45 il emniyet müdürü görev yapmıştır. Kocaeli il emniyet müdürlerinin kimlik bilgileri ve görev yaptıkları yıllar ise şu şekildedir:
Abdülkerim Bey (01.10.1931-31.08.1932), Fevzi Efendi (25.09.1932-29.12.1932), Şerif Nimet (02.09.1934-29.10.1938), Necip Kandemir (29.10.193803.05.1939), Faik Abrak (03.05.1939-16.01.1940), Tacettin Ortaç (17.01.1940-22.09.1941), Kenan Erol (02.09.1941-19.08.1942), Hüsnü Arı (19.08.1942-03.07.1944), Alaattin Eriş (20.07.1944-09.12.1946),Nevzat Armağan (09.12.1946-28.02.1950), Kemal Koray (06.03.1950-29.05.1951), Ekrem Anıt (08.06.195127.11.1951), Nihat Ertürk (06.03.1952-06.07.1954),Mümtaz Kolonkaya (30.06.1954-01.04.1957), Zeki Demiroğlu (19.03.1957-30.06.1960), Nedim Sinan (01.06.1961-12.12.1961), Beşir Yalçın (14.12.1961-14.08.1963), Kemal Çelik (29.08.1963-16.03.1964),Cemal Bekcan (13.04.1964-21.12.1964), Cemal Alkan (15.02.1965-07.03.1966), Recep Şeker (26.05.196619.10.1967), Avni Müftüoğlu (26.10.1967-05.08.1969),İbrahim Akyılmaz (14.08.1969-02.10.1971), Mehmet Akzambak (22.01.1972-07.03.1972), Salih Urgancıoğlu (28.04.1972-22.09.1976), Mehmet Ali Özen (19.05.1977-26.10.1977), Vahdet Erdal (04.11.1977-11.07.1979), Abdurrahman Yücele(12.12.1979-17.03.1980), Fikret Tim (30.03.1980-06.11.1980), Ferdi Erzaim (19.05.1981-02.08.1982),Fahrettin Sökmener (08.08.1982-26.03.1989), Necdet Menzir(02.11.1989-22.01.1991), Murat Yetimoğlu (08.07.1991-17.04.1992), Nihat Camadan (17.04.199228.08.1995), Affan M. Keçeci (28.08.1995-28.01.1997),Süleyman Şahin (29.01.1997-31.10.1997), Erdinç Sarıalp (01.11.1997-11.04.2001), Feyzullah arslan (11.04.2001-25.07.2001), Hüseyin Namal(26.02.200531.12.2008), Osman Çapalı (05.01.2009-20.01.2010),Yusuf Çalkavur (27.01.2010-07.06.2012), Hulusi Çelik (07.06.2012-10.01.2014), Levent Yarımel (10.01.201431.10.2016), Necati Denizci (31.10.2016-27.09.2019),Veysal Tipioğlu (27.09.2019-Halen il emniyet müdürlüğü görevine devam etmektedir)
Kocaeli, Türkiye’nin en gelişmiş sanayi ve ticaret merkezlerinden ve büyükşehir statüsünde olan vilayetlerinden biridir. İş olanakları nedeniyle son yıllarda fazlasıyla iç göç alan kentin nüfusu oldukça artmıştır. Kocaeli’nin nüfusu 2007 yılında 1.437.926 iken, 2020 yılının nüfus istatistiğine göre 1.997.258 olmuştur. Görüldüğü gibi 13 yıl gibi kısa bir sürede şehrin nüfusu yarım milyondan fazla artmıştır. Kontrolsüz ve hızlı artan şehir nüfusunun ise birtakım asayiş sorunlarına zemin hazırlayacağı açıktır. Bu nedenle Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü dâhilinde birçok farklı türde suçun işlendiği görülmektedir. Kocaeli Emniyeti’nden temin edilen cerâim raporları, bu düşüncelerimizi doğrular niteliktedir. Ancak, Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü personeli şehrin huzurunu sağlama hususunda yoğun gayret göstermektedir. Kocaeli halkının emniyet ve güvenliğini temin etmek için 7/24 çalışma esasına göre çalışan emniyet personeli, çalışmalarına aynı ciddiyet ve kararlılıkla devam etmektedir.
KAYNAKÇA
BCA, 30-11-1-0, 65/23/16; BCA, 30-18-1-2, 93/110/20; BCA, 30-11-1-0, 149/26/6; BCA, 30-11-1-0, 188/41/11; BCA, 30-11-1-0, 212/6/6; BCA, 30-11-1-0, 288/30/16; BCA, 30-11-1-0, 377/24/14; BOA, DH. ŞFR, 52/96-97-98; BOA, DH. ŞFR, 54-A/340; BOA, DH. ŞFR, 54-A/368; BOA, DH. EUM, 2. Şb. 2/67A; Ali Birinci, “Türk Emniyet Teşkilatında İlkler”, Polis Bilimleri Dergisi, Sayı 1-3, Ankara 1999, s. 9-16; Bekir Günay, Ermeni Tehciri İzmit 1914-1920, Ankara 2002, s. 39-41, 76-77; Cengiz Keskin, I. Meşrutiyet Döneminde Adapazarı ve Çevresi (1876-1908), Doktora Tezi, Sakarya 2020, s. 133-137, 227-228, 307, 357-362; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü Arşivi; Halim Alyot, Türkiye’de Zabıta, Tarihi Gelişim ve Bugünkü Durum, Ankara 2008, s. 44-46, 75, 78; Hasan Yağar, “Osmanlı Polis Teşkilatı ve Yenileşme Süreci”, Türkler Ansiklopedisi, Cilt 13, Ankara 2002, s. 629-652; Hikmet Tongur, Türkiye’de Genel Kolluk, Ankara 1946, s. 167; İbrahim Yılmaz, ‘‘Osmanlı Dönemi Bursa Polis Karakolları ve Asayiş’’, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 21-1, Afyon 2019, s. 49-65; Selma Çetinkaya ve Taner Bilgin, ‘‘Tehcir Kanunu ve İzmit Ermenileri’’, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II, Kocaeli 2016, s. 1311-1322; Turgut Subaşı, ‘‘Modernleşme Sürecinde Osmanlı Polisinin Temelleri ve Kurumsallaşması’’, Türk Polis Tarihinin Kökenleri, Ankara 2017, s. 276-277; https://www.egm. gov.tr/tarihce (Erişim Tarihi: 10.09.2021); https://www.nufusu.com/ il/kocaeli-nufusu (Erişim Tarihi: 10.09.2021).
Cengiz KESKİN