ANZAVUR AHMET

Madde no:39

İzmit Mutasarrıfı

 

Anzavur Ahmet, Çarlık Rusya’sının baskısıyla 1864 yılı itibarıyla gerçekleşen büyük Çerkes sürgününde Adigey’den göç ederek Marmara yöresine yerleşen Ançok adlı bir Adıge ailesindendir. Kız kardeşinin II. Abdülhamit’in sarayında cariye olmasından dolayı jandarma zabitliğine tayin edilen Anzavur Ahmet Bakırköy/İstanbul Jandarma Karakol Kumandanlığına getirilmiştir. Adı birtakım suiistimallere karıştığından Konya’ya sürülmüş, daha sonra Kütahya tabur kumandanlığı görevinde bulunmuştur. İkinci Meşrutiyet’ten sonra kendini istibdat rejiminin mazlumları arasında göstererek çevresinde hürriyetperver olarak tanınmış, iki sene zarfında binbaşı rütbesini elde etmiştir. Aydın Kuvve-i Takibiyye Kumandanı unvanıyla Çakırcalı Mehmet Efe’nin tenkil hareketinde gösterdiği başarılı hizmetleri sebebiyle Sultan Mehmet Reşat tarafından özel bir kılıçla ödüllendirilmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda Yusuf İzzet (Met) Paşa ve Muallim Üzeyir Bey tavsiyesi ile Teşkilat-ı Mahsusa’ya alınarak Kafkas Cephesinde görevlendirilmiş, burada gönüllü birlikler oluşturarak Ruslara karşı savaşmış olan Anzavur Ahmet, I. Dünya Savaşı’nın ardından emekliye ayrılarak Biga’ya yerleşmiş ve yarış atı yetiştirmekle uğraşmıştır. 1918 yılının sonlarına doğru Hüdavendigar (Bursa) Kal’a-i Sultaniye (Çanakkale) ve Karesi (Balıkesir) Bölge Jandarma Kumandanlığında Miralay Hilmi Bey’in yardımcısı olarak asayiş çalışmalarına katılmıştır. Nisan 1919’da yeniden ve üst düzey devlet hizmetine alınmıştır. Ülkede kontrolü sağlamak, İttihatçı teşkilatlanma olarak gördüğü millî teşkilatlanmayı engellemek isteyen Damat Ferit Paşa, Anzavur Ahmet’i 29 Nisan 1919 itibarıyla İzmit’e mutasarrıf vekili olarak atamıştır. İzmit’te göreve başlayan Anzavur Ahmet’in ilk işlerinden biri mutasarrıflık bölgesindeki millî yapılanmayı İttihatçılıkla suçlayarak engel olmaya çalışmak olacaktır. Anzavur Ahmet’in mutasarrıflığı döneminde İzmit’teki tek olumlu gelişme, İzmir’in Yunanlarca işgali üzerine düzenlenen protesto mitingidir.

Anzavur Ahmet Damat Ferit Paşa hükümeti tarafından 15 Haziran 1919’da İzmit Mutasarrıflığı’ndan daha önemli faaliyetlerde bulunabileceği düşünülen Balıkesir Mutasarrıflığı’na nakledilmiştir. Ancak Kuvayımilliye’ye karşı olumsuz tutumu bilindiğinden Balıkesir’e sokulmamış ve görevine başlayamamıştır. Bunun üzerine Eylül 1919’da özel olarak Bursa valiliğine atanan Süleymaniyeli Mustafa Paşa (Nemrut Mustafa Paşa) ile birlikte, herhangi bir görevi olmamasına karşın Bursa’ya gelmiş, köylerde taraftar toplayıp Balıkesir’i basmak için hazırlıklar yapmıştır.

Bu konuda Âşıklar Nahiye Müdürü’nün 29/30 Ekim 1919 tarihinde Bandırma Kaymakamlığı’na sunduğu raporda, Anzavur Ahmet’in on beş günden beri Manyas’ın Haydar köyünde at koşusu düzenlemek bahanesiyle, Gönen, Manyas, Âşıklar köylerinde köy eşrafıyla temas ederek Kuvayımilliye aleyhine teşkilât kurmaya çalışmakta olduğu belirtilmektedir.

Raporda, ayrıca, Anzavur Ahmet’in dolaştığı yerlerde, Anadolu’da müteşekkil Kuvayımilliye’nin İstanbul’daki mevcut yönetim şeklini değiştireceği, hükümdarın izalesiyle Osmanlı ülkesinde cumhuriyet usulünün tatbiki için hareket etmekte olduğu ve şu halde bu harekâta karşı durmanın saltanat makamının ve hükümetin devam ve bekasının temini için gerekli olduğu propagandasıyla hareket ettiği belirtilmiştir.

Ancak eşraf uyarıldığından Manyas’ta pek taraftar bulamayan Anzavur Ahmet yine raporda ifade edildiğine göre, girişimlerinden vazgeçmeyerek, bu sefer Kafkas muhacirlerini elde etmek için çabalamış, bunun için yanındaki adamları vasıtasıyla Kuvayımilliye’nin Çerkeslere düşman olduğu ve bu kuvvet imha edilirse Çerkeslerin kurtulacakları propagandasını yapmıştır. Silahlı çete kurabilmek için de bölgedeki eşkıyaya İtilaf hükümetinin (Hürriyet ve İtilaf) kendilerini affettiğini, Meclis-i Mebusan’ın toplanması halinde yine tevkif edileceklerini söyleyerek eşkıyayı da tarafına çekmeye çalışmıştır.

İlk olarak Eşkıya Kadir diye anılan Hacı Yakup ile anlaşan Anzavur, bununla beraber etrafına Şah İsmail, Cambazlı Hakkı, Kadir Nuri, Sülüklülü Davut gibi bir takım eşkıyayı toplamayı başarmıştır. Anzavur Ahmet, 29 Ekim 1919’da Balıkesir Mutasarrıflığı’na gönderdiği mektupta Balıkesir halkının daveti üzerine geldiğini söyleyerek halkın kendisini desteklediğini, halkı soyguncu Müdafaa-i Hukukçulardan kurtaracağını belirtmiş ve bunun herkese ilan edilmesini istemiştir. Ancak, Anzavur Ahmet’in bölgedeki bu faaliyetleri üzerine Anzavur’u Balıkesir’e sokmayan Mutasarrıf Hacim Muhittin Bey (Çarıklı) çeşitli tedbirler almıştır. Heyet-i Temsiliye de Anzavur Ahmet hareketini bastırmak için 31 Ekim 1919’da Albay Kazım’ı (Özalp) ve Salihli Cephesi Komutanı Çerkes Ethem’i görevlendirmiştir. Bunun yanı sıra aynı zamanda İstanbul Hükümeti’yle de irtibata geçilerek kuvvet ve talimat istenmiştir. İstanbul’daki hükümet, bu aşamada, zorlayıcı tedbirlerin alınmasının yanı sıra millet arasına nifak sokmamak ve şu nazik zamanda birliği muhafaza etmek için meselenin kan dökülmesine meydan vermeden, kuvvetli ikna ve nasihat yoluyla çözümlenmesini istemiştir. Bekir Sami Bey de buna uygun hareket ederek bölgedeki Çerkes ileri gelenlerini elde etmeye çalışmış ve görüşmeler gerçekleştirmiştir.

Bu görüşmeler yapılırken, 2 Kasım 1919’da 15 veya 50 atlı ile Susığırlık’a (Susurluk) gelen Anzavur Ahmet, halkı alanda toplayarak, onlara artık askerliğin kalmadığını, askerlere babalarının yanlarına gitmelerini, kendisinin Hilâfeti ve asayişi koruyacağını, Teşkilât-ı Milliye namına toplanan paraların hesabını soracağını söylemiş ve subayların 24 saat içinde Susurluk’u terk etmelerini istemiştir. 4 Kasım 1919’da Bursa’dan gönderilen millî kuvvetler Karacabey’de Anzavur Ahmet ile birlikte hareket eden Şah İsmail ve Davut çeteleriyle çarpışmış, isyancılar atlarını ve bir kısım silahlarını bırakarak kaçmışlardır.

Bu gelişmelere rağmen Ali Rıza Paşa Hükûmeti, meselenin, Müslüman kanı dökülmeden barışçı bir şekilde halledilmesini istemiştir. Bu sebeple Balıkesir Redd-i İlhak Heyet-i Merkeziyesi, Kaymakam Hamdi Bey’i 5 Kasım 1919 günü Anzavur Ahmet’e göndermiştir. O sırada sıkışmış bulunan Anzavur Ahmet, Kuvayımilliye konusunda aldatıldığını ve bu hareketlerden artık katiyen feragat ettiğini ve istenirse cephede bir kumanda deruhte edeceğini ifade etmiştir. Ancak Hamdi Bey bu beyanları inandırıcı bulmamıştır. Nitekim 5 Kasım 1919’da Anzavur Ahmet’i takibe gönderilmiş birlik, Anzavur’u destekleyenlerin saldırısına uğramıştır.

Anzavur Ahmet’in esasında bu görüşmelerden zaman kazanmayı hedeflediği ve faaliyetlerinden vazgeçmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda Anzavur Ahmet’e karşı bölgedeki millî kuvvetlerin harekâtı sürmüş, 15 Kasım’da Susurluk’ta Demirkapı sırtlarında Anzavur Ahmet’in kuvvetleri çevrilmiştir. Bu durumda Anzavur Ahmet, adamlarından 10 kadar ölü ve 40 kadar yaralı verip çekilmiş ve 16 Kasım itibarıyla Susurluk’a kaçmıştır. Bilahare burada da tutunamayıp Manyas’a kaçtığı tespit edilen Anzavur Ahmet takibe alınmıştır. Buna rağmen Manyas taraflarında bir müddet gizlenen Anzavur Ahmet, 22 Kasım’da Bandırma taraflarına gelerek yeniden teşkilatlanmaya, adamları da yeniden kuvvet toplamak gayesiyle köyleri dolaşmaya başlamıştır.

24 Kasım’da 50-60 süvari ile Gönen’i işgal etmiş ve Hükümet merkezi ile telgrafhaneyi kontrol altına almış, Gönen Kaymakamı’nı tevkif etmiştir. Bu arada savcı ve jandarma kumandanını azleden Anzavur  Ahmet hapishaneyi de tahliye etmiştir. Adamları da kasabayı yağmalamıştır. Bu durumda Gönen’de taraftarlarını 150-200 civarına çıkaran Anzavur Ahmet, Bandırma Kaymakamı’na bir telgraf çekerek kendisine katılmasını istemiştir. Olayların bu şekilde gelişmesi ve büyümesi üzerine derhal bölgedeki askerî kuvvetler ile Kuvayımilliye birlikleri ve 50 atlısı ile Çerkes Ethem, Gönen üzerine yürümüş, ancak Anzavur Ahmet burada çarpışmaya girmeyerek Bayramiç’e çekilmiştir. Ardından da Mustafakemalpaşa yönüne doğru çekilmeye başlamıştır. Neticede 28 ve 30 Kasım’da takip birliği ile Anzavur Ahmet kuvvetleri arasında Ulubat’ta Söğütalan köyünde şiddetli çarpışma olmuş, bu çarpışmada en yakın önemli iki adamını kaybeden Anzavur Ahmet’in 50 kişiden ibaret kalmış olan diğer adamları ise ağırlıklarını terk ederek dağlara çekilmişlerdir. Bu sırada Anzavur’un beş kadar adamıyla Balıkesir taraflarına firar ettiği Yunanlılara iltihak etmeye çalıştığı haber alınmıştır. Bunun üzerine İvrindi, Soma ve Akhisar mıntıkaları kumandanlarına talimat verilmişse de Anzavur Ahmet’in yakalanması mümkün olmamıştır. Buna mukabil elindeki kuvvetler 2/3 Aralık 1919 itibarıyla tamamıyla eridiği için bu isyan bastırılmış sayılmıştır ama esasında Anzavur Ahmet meselesi tamamen kapanmış değildir. Nitekim bir müddet sessiz kalan Anzavur Ahmet daha önce yaptığı gibi bölgede köy köy dolaşarak Kuvayımilliye aleyhinde propaganda yapmayı sürdürmüştür. Bölgede oluşmuş olan tedirginliği ve karışıklığı fırsatı bilip bunu kaçırmak istemeyen Anzavur Ahmet, topladığı adamlarıyla Biga’ya baskın yapılmasını kararlaştırmış ve 16 Şubat 1920’de bunu gerçekleştirmiştir. Bu Biga baskını çok kanlı olmuş ve Biga’da pek çok Kuvayımilliye taraftarı öldürülmüştür.

Biga baskınının ertesi günü 17 Şubat 1920’de Anzavur Ahmet 35 kadar adamıyla Biga merkezine gelerek telgrafhaneyi işgal etmiş ve hükümet konağına yerleşerek idareyi ele almıştır. Anzavur Ahmet Biga’da duruma hâkim olduktan sonra milli kuvvetlerce Akbaş’tan kaçırılan silâh ve cephaneyi ele geçirmek üzere Yenice üzerine yürümüştür. 20 Şubat’ta Yenice’ye ulaşan Anzavur Ahmet ve taraftarları burada cephaneyi korumakla görevli Dramalı Rıza Bey’in komutasındaki millî kuvvetlerle çatışmaya girmiş, bu çatışmada Anzavur ve taraftarları geri çekilmişlerdir. Ancak Anzavur Ahmet 800 kadar bir kuvvet ve Biga’dan temin ettiği toplar eşliğinde 22 Şubat 1920 günü tekrar Yenice köyüne hücum etmiş ve 500 kadar olan millî kuvveti dağıtmıştır. Bu gelişme üzerine Dramalı Rıza Bey, Akbaş’tan kaçırılan malzemenin saklandığı cephaneliği, Anzavur Ahmet’in eline geçmemesi için havaya uçurmuştur. Bu durumda Anzavur Ahmet doğal olarak bölgede hâkimiyetini genişletmeyi sürdürmüştür. Nitekim 26 Şubat 1920’de “Kuva-yı Muhammediye Kumandanı” imzasıyla Biga’da bir beyanname yayınlayarak Kuvayımilliye’yi suçlamaya devam etmiştir.

İsyanın bu şekilde seyretmesi üzerine Balıkesir Heyet-i Merkeziyesi ve 61’inci Fırka vasıtasıyla önemli bir kuvvet oluşturulmuş ve Gönen’e sevk edilmiştir. Anzavur Ahmet, Gönen’den kendisine katılan yeni kuvvetlerle Bandırma üzerine yürümeye başlamış, 9 Nisan 1920 Perşembe günü Edincik’i işgal etmiş ve ardından bir çarpışma olmadan Bandırma’ya girmiştir. Bu olaylar vuku bulurken İstanbul’da hükümet değişikliği olmuş 5 Nisan 1920’de sadrazamlığa getirilen Damat Ferit Paşa dördüncü defa hükümetini kurmuştur. Bu Hükümet ilk iş olarak Millî Hareket’e karşı şiddet ve baskı politikasına yönelmiş ve Ankara’da meclisin açılmasını önleme çabalarına girişmiştir. Bu çerçevede Anadolu’daki vilayet, mutasarrıflık ve sancaklara yeni atamalar yapılırken, 9 Nisan’da Anzavur Ahmet Mir-i Miranlık (Saadetlu Paşalık) rütbesi ile tekrar Karesi (Balıkesir) Mutasarrıflığı’na getirilmiştir. Aynı gün Hükümet Kuvayımilliye’yi fitne ve fesat hareketi olarak ifade edip Kuva-yı Bagiye şeklinde niteleyen genelge yayınlamıştır. Ardından bu genelgeye dayanılarak hareketin lider kadrosu ve taraftarlarının öldürülmelerinin şer’en uygun olduğunu belirten 11 Nisan tarihli Şeyhülislam Fetvası yayınlanmıştır. Bütün bunlar Milli Hareketi Bolşeviklik ve dinsizlik olarak gören Anzavur Ahmet’in halk nezdinde daha da etkili hale gelmesini sağlamıştır. Nitekim Bandırma’yı merkez haline getiren Anzavur Ahmet takriben beş bin kişilik bir kuvvetle Kirmastı’ya (Mustafakemalpaşa) yürümüş, fazla mukavemet görmeden buraya girmiştir. Aynı zamanda Susurluk’u da işgal etmiştir. Diğer taraftan Anzavur Ahmet taraftarları da aynı anda iki bin kişilik bir kuvvetle Balya üzerinden Balıkesir’e doğru ilerlemeye başlamıştır. Bu durumda Bursa ve Balıkesir havalisindeki vaziyet süratle daha vahim bir hale gelmiştir. Bu sırada Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin İstanbul’da asker hazırladığı ve Anzavur Ahmet harekâtını desteklemek maksadıyla Mudanya’ya ihraç edeceği ve ardından 17 Nisan’da Harbiye Nazırı Kara Suat Paşa’nın birkaç makineli tüfek ve Nigâhban subaylarla beraber olduğu halde Bandırma’ya çıktığı haberleri yayılmıştır. Bu durumda Bursa’da tedbirler alındığı gibi, Salihli, Alaşehir, Akhisar, Soma cephelerinden, İvrindi ve Ayvalık bölgelerinden önemli miktarda kuvvet Balıkesir’e getirilmiştir. Bilâhare 2000 kişiye ulaşan bu birlikler (Kuva-yı Seyyare birlikleri) Çerkes Ethem ve Danişmentli İsmail Efe komutasında 15 Nisan’da Balıkesir’den hareketle Susurluk ve Gönen istikametinde yürüyüşe geçmiş, burada Anzavur Ahmet kuvvetleriyle karşılaşmış ve 16 Nisan sabahından akşamına kadar süren şiddetli çarpışma neticesinde Anzavur Ahmet kuvvetleri dağıtılmıştır. Çarpışmada yaralanmış ve ağır bir yenilgi almış olan Anzavur Ahmet 19 Nisan’da Karabiga’ya, oradan da “Britanya” isimli bir İngiliz gemisiyle İstanbul’a gitmiştir.

Anzavur Ahmet 26 Nisan’da İstanbul’da Damat Ferit Paşa ile görüşmüş, bilahare İstanbul’dan aldığı yeni talimat ve temin ettiği 55 bin lira parayla, Biga’dan İstanbul’a beraberinde gelen adamlarıyla birlikte İzmit’e gelmiştir. Bu sırada Kuvayımilliye’ye karşı Damat Ferit Paşa Hükümetince İstanbul’da

oluşturulup İzmit’e sevk edilen Kuva-yı İnzibatiye de İzmit’te konuşlanmış bulunmaktadır. Burada Anzavur Ahmet, Kuva-yı İnzibatiye birliklerinin komutanı Süleyman Şefik Paşa’nın gizli tahsisatından 15 bin lira ile 2000 tüfek ve 600 sandık cephane aldıktan sonra kendi adamlarıyla birlikte 8 Mayıs’ta trenle Adapazarı’na hareket etmiştir. 13 Mayıs’ta Kandıra’yı işgal ettikten sonra Anzavur Ahmet Kuvayımilliye’nin tuttuğu Geyve üzerine yürümüştür. Burada gerçekleşen şiddetli çarpışmalar sonucu millî kuvvetlerce Anzavur kuvvetlerine büyük kayıp verdirilmiş ve geri çekilmek zorunda bırakılmıştır. Bu çarpışmalar sırasında Anzavur Ahmet yıkılan atının altında kalarak ayağından yaralanmış ve Adapazarı’na çekilmiştir. Ardından, 22 Mayıs’ta Damat Ferit Paşa’ya, yaptığı faaliyetleri ve çarpışmaları anlattıktan sonra ayağının ezilmiş olduğunu tedavi ettirilmek üzere İstanbul’a hareket ettiğini beyan eden bir telgraf göndermiş ve 23/24 Mayıs’ta Adapazarı’ndan ayrılıp İstanbul’a gitmiştir. Bu harekâtından sonra Eskişehir İstiklal Mahkemesi Anzavur Ahmet’i gıyabında idam cezasına çarptırdı.

Bundan sonra bir müddet sessiz kalan Anzavur Ahmet Ocak 1921 tarihinde tekrar ortaya çıkmış, 3 Ocak 1921’de Biga İngiliz İşgal Kumandanı Yüzbaşı Mösyö Favro’ya, Cihadiye köyünden kendi akrabası olan Selim Efendi’yi göndererek görüşme talebinde bulunmuştur. Bilahare bir akşamüzeri tercüman vasıtasıyla diyalog şeklinde bu görüşme gerçekleşmiş, gerçekleşen bu görüşmeden Anzavur umduğu ve beklediği desteği alamamıştır. Buna rağmen Anzavur Ahmet, Yunanlıların Biga İşgal Kumandanı Savtiris vasıtasıyla Karabiga’daki İngiliz İşgal Kumandanı’na 28 Mart 1921 tarihinde tekrar görüşme talebiyle başvurmuştur. 29 Mart 1921 günü Anzavur Ahmet yanında Savtiris olduğu halde Karabiga’da İngiliz işgal kumandanıyla bir saat kadar süren bir görüşme yapmıştır. Ancak İngiliz İşgal Kumandanı kendisine pek yüz vermemiştir.

Anzavur Ahmet’in bu faaliyetleri sürerken Yunanlılar bizzat İngilizlere başvurarak kendilerini bölgedeki milislerden kurtarmalarını istemişler, bu durumda bölgeleri dışındaki mahalde direkt harekete geçmeyi uygun bulmayan İngilizler, Yunanlıların ısrarı karşısında kendileriyle irtibat kurmuş olan Anzavur Ahmet’ten, bu çetelerden en kuvvetlisi olan Çingene Ali çetesini imha etmesini istemiştir. Bu ve bölgedeki olayların görüşülmesi için Anzavur Ahmet İngilizler tarafından Nisan 1921’de Karabiga’ya davet edilmiştir. Bunun üzerine Anzavur Ahmet yakın adamı Dereköylü Selim’in itirazlarına rağmen derhal harekete geçmiştir. Bu sırada Milisler bu daveti, gemide tercümanlık yapan Türk Tercüman Sadık Bey vasıtasıyla haberdar olan Karabigalı Halit Bey’den öğrenmişler ve derhal faaliyete geçerek Anzavur Ahmet’e karşı bir birlik oluşturmuşlardır. Milislerden Gürlü Ali Efe ve Yeniçiftlik köyünden Mehmet Efe biraz da tesadüfen 15 Nisan 1921 günü Karabiga yakınlarında Adliye köyü civarında Anzavur Ahmet’i  yanındakilerle birlikte pusuya düşürüp kıstırmışlardır. Burada aralarında çıkan çatışmada önce Anzavur Ahmet’in yaveri Şevki daha sonra da Anzavur’un yanından hiç ayrılmayan Dereköylü Selim öldürülmüştür. Anzavur Ahmet son ana kadar mücadele etmişse de Mehmet Efe’nin attığı kurşun ile yaralanmış ve bilahare milislerce öldürülmüş ve başı kesilmiştir. Bu sırada arkada bulunan Anzavur’un muhafızları da kaçmıştır. Anzavur Ahmet Buzağılık (Cihadiye) köy mezarlığına defnedilmiştir.

Anzavur’un faaliyetleri millî hareketi çok uğraştırmış ve faaliyet gösterdiği bölgelerde hareketin örgütlenmesini geciktirmiş, Yunanlılara karşı oluşturulan Millî Cephelerin zayıflamasına sebep olmuştur. Bu durum 22 Haziran 1920’de başlatılacak olan yeni Yunan harekâtını kolaylaştırmıştır. Ayrıca Anzavur Ahmet Hareketi, Çanakkale ve İstanbul Boğazı’nı elde bulundurmak, buradaki istihkâmları, Çanakkale bölgesinde kontrol ettikleri silah ve mühimmat depolarının emniyetini sağlamak isteyen itilaf devletlerinin özellikle İngilizlerin işine yaramıştır. Bu bakımlardan Anzavur Ahmet özellikle İngilizlerce desteklenmiş ve kendisinden istifade etmişlerdir.

KAYNAKÇA

Akandere, Osman, “Damat Ferit Paşa Hükümetleri Tarafından Azledilen Kuvây-ı Milliyeciler”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S 16, Yıl 2006; Akşin, Sina, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele-I Mutlakıyete Dönüş 1918-1919, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 2010; Apak, Rahmi, Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Ankara, 1990; Atatürk, M. Kemal, Nutuk, C 1, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1981; Ayışığı, Metin, “Millî Mücadelede Bandırma”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S 191, İstanbul, Kasım 2002; Berzeg, Sefer E., Türkiye Kurtuluş Savaşı’nda Çerkes Göçmenleri II, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1990; Bıyıklıoğlu, Tevfik, Atatürk Anadolu’da 1919-1921, İstanbul, 1981; Cebesoy, Ali Fuat, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul, 1953; Çarıklı, Hacım Muhittin, Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri, Ankara, 1967; Çerkes Ethem’in Ele Geçen Hatıraları, Dünya Gazetesi Yayını, İstanbul, 1962; Erdeha, Kâmil, “İzmit Mutasarrıflığı I, II, III, IV”, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, C VII, S 48-52, Ankara, 1977 ve 1978; Ertürk, Hüsamettin, Milli Mücadele’de Teşkilat-ı Mahsusa Faaliyetleri, ATASE Kitaplığı A/1/218, D. 449/A; Esengin, Kenan, Milli Mücadelede İç Ayaklanmalar, İstanbul, 1975; Goloğlu, Mahmut, Sivas Kongresi, Ankara, 1969; Gökbilgin, Tayyib Milli Mücadele Başlarken, C 1, Ankara, 1959; Gökman, Muzaffer, Atatürk ve Devrimleri Tarihi Bibliyografyası, İstanbul, 1968; Güven, Zühtü, Anzavur İsyanı, Ankara, 1965; Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, S 1, Vesika No: 15 ve 17, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1952; İğdemir, Uluğ, Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayı, Ankara, 1973; İğdemir, Uluğ, Sivas Kongresi Tutanakları, Ankara, 1986; İnönü, İsmet, Hatıralar, Yayıma Hazırlayan: Sabahattin Selek, 1. Kitap, Ankara, 1985; Jaeschke, Gothard, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1986; Kandemir, Feridun, İstiklâl Savaşında Bozguncular ve Casuslar, İstanbul, 1964; Kansu, M. Müfit, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C 1, TTK Basımevi, Ankara, 1986; Karabekir, Kazım, İstiklal Harbimiz, İstanbul, 1969; Karacabey, Nizamettin, Türk Ulusal Savaşının İlk Parçası, İstanbul, 1940; Konukçu, Enver, “Heyet-i Temsiliye İzmit İlişkileri (Eylül 1919-Nisan 1920)”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, cilt V, Sayı 13, Kasım 1988; Konukçu Enver, “Adapazarı Kaymakamı Tahir (1919-1920)”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt XIII, Sayı 38, Temmuz 1997; Küçük, Cevdet, “Damad Ferid Paşa”, İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, C 8, İstanbul, 1993; Mevlanzade, Rıfat, İttihat Terakki İktidarı ve Türkiye İnkılâbının İç Yüzü, Yedi İklim Yayınları, İstanbul, 1993; Midillili Ahmet, Türk İstiklal Harbinin Başında Milli Mücadele, Ankara, 1928; Özalp, Kazım, Milli Mücadele, C 1, Ankara, 1985; Özel, Sabahattin, Kocaeli ve Sakarya İllerinde Milli Mücadele (1919-1922), İstanbul, 1987; Özer, Kemal, Kurtuluş Sav aşında Gönen, Balıkesir, 1964; Öztüre, Avni, Nikomedia İzmit Tarihi, İstanbul, 1969; Pallis, Alexander Anastasius, Yunanlıların Anadolu Macerası (1915-1922), Çeviren: Orhan Azizoğlu, İkinci Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1997; Sarıhan, Zeki, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, 2. Cilt, Erzurum Kongresi’nden TBMM’ye, Öğretmen Dünyası Yayınları, Ankara, 1984; Selçuk, İlhan, Yüzbaşı Selahattin’in Romanı, İstanbul, 1976; Sofuoğlu, Adnan, Milli Mücadele Döneminde Kocaeli, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006; Kuva-yı Milliye Döneminde Kuzey Batı Anadolu, Ankara, 1994; “Mondros Mütarekesi Sonrası Türkiye’nin İşgaline Karşı Milli Direniş, Kuva-yı Milliye (1918-1921)”, Türkler, C 15, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002; “İzmir İşgali Sonrasında Yunanlıların Batı Anadolu’da İşgali Genişletmeleri ve Bölgede Oluşan Milli Direniş”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S 29-30, Mayıs-Kasım 2002; “Kurtuluş Savaşı Döneminde Kocaeli-Yalova-İznik Çevresinde Rum ve Ermeni Terörü”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C 28, S 54, Ankara, Kasım, 2002; “Akbaş Baskını (Olayı) ve Yankıları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C IX / Mart 1993 / S 26; Tansel, Selahattin, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C 1, Ankara, 1973; Türk İstiklâl Harbi, C 1, T. C. Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi Yayını, Ankara, 1962; Yüce, Rıfat, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İzmit, 1945;

Adnan SOFUOĞLU