Kocaeli’de Geleneksel Sanatlar
Sanat; içteki güzelliğin dışavurumu olarak tarif edilir. Sanat genel kabul gördüğü haliyle güzel sanatlar ve pratik sanatlar olmak üzere ikiye ayrılır. Güzel sanatlar; işitsel, görsel ve dramatik olarak ayrıldığı gibi, pratik sanatlar da zanaatlar ve geleneksel el sanatları olarak ayrılır. Zanaatlar; kuyumculuk, çömlekçilik, berberlik, bakırcılık demircilik gibi maddi kazanca yönelik uğraşlardır. El sanatları; toplumun, kişinin duygu düşüncelerinin yansıtıldığı tabiattaki malzemelerden el ile veya birtakım aletler kullanılarak yapılan ürünlerdir. El sanatlarını tekniklerine ve işlenen malzemeye göre gruplandırabiliriz. Tekniklerine göre; dokuma, örme, işleme, yontma, dövme, oyma, kakma ve dikim olarak ele alabiliriz. Bu tekniklerle; maden, taş, deri ve hayvansal ürünler ile ağaç ve ince dalları, sapları, bitki lifleri işlenmektedir. Biz tekniği dikkate alarak açıklamalarımızı aşağıdaki biçimde yapacağız.
Dokuma
Kocaeli’de bez, kilim ve halı dokumacılığı vardır. Kocaeli’de kilim dokumacılığında Kandıra’ya özgü desenlerin yanında Gebze ve çevresine has kilim desenleri de vardır. Gebze Duraklı köyünde geleneksel tezgâhta orijnal malzeme ile kilim Ümran Yavaş Tepecik tarafından dokunmaktadır. Dilovası Halk Eğitim Merkezi’nin kilim atölyesinde ülkemizin değişik yörelerine ait desenler ve teknikler kullanılarak da kilim dokunmaktadır.
Kocaeli’de dokumanın en önemli dallarından biri şüphesiz halı dokumacılığıdır. Hereke halıları kirkitli dokuma türünün havlı tekniği içinde değerlendirilmektedir. Hereke’nin ipek halıları dünyaca ün salmıştır. Hereke halılarımızın; ipek halısı, yün halısı, ipekyün halısı olarak üç çeşidi de coğrafi işaret almıştır. Çin “Herereke” adını verdiği bir yerleşim yerinde Hereke İpek halısının taklidini yapmaktadır.
Örmecilik
Bitkisel örücülük tabiatta bitkilerin saplarını, soyulmuş ya da kabuklu ince dallarını ve yapraklarını doğrudan; kalın dallarını ise boyunca yarıp ince şeritler haline getirdikten sonra çeşitli biçimlerde örme ve değerlendirme işlemine denilmektedir. Bu teknikle sepet, çit, hasır örülür süpürge bağlanır.
Sepetçilik
Ağaç dalları, saz, kamış, buğday sapı gibi malzemelerle örülerek üretilen saplı, sapsız, kulplu kaplara sepet, bunları üretenlere de sepetçi denir. Kimi zaman içine koyulanlara göre sele sepeti, çamaşır sepeti, küfe gibi isimler de alır. Sepet üretiminde temel malzeme olan ağaç dallarından ince uzun şeritler çıkarılır. İstenen biçimde dikey dallar aracılığıyla oluşturulan sepet, iskeletinin alt kısmından başlayarak üst kısma doğru birbiri arasından geçirilen şeritlerle dairesel olarak örülür. Örülen kısımlar tokmakla sıkıştırılır. Kandıra Beylerbeyi köyünde Kadem Usta Sepet örücülüğü yapmaktadır.
Sepet örücülüğünde %80 oranında kestane ağacı geri kalanında fındık ağacı kullanılır. Fındığın sadece dış kabukları kullanılmaktadır. 5cm çapında, 2.5-3 metre uzunluğunda kestane çubukları kullanılır. Çubuk uzunlamasına döner keser gibi yaprak-yaprak kesilir. Bir çubuktan 20 parça şerit çıkarılabilmektedir. Günde ancak 5 sepet örülebilr. Örücülük yapılan ürünler, büyükten küçüğe doğru; çit, küfe ve sepettir. Çit samanlıktan ahıra hayvanlara saman ve ot getirmek için kısa mesafelerde kullanılır. 90-100 cm derinliğin de 70-80 cm genişliğindedir. Küfe; saman çitinin bir küçüğüne denir. Tabanı düzdür. Bölgesine göre zeytin küfesi, gübre küfesi, fındık küfesi adını alır.
Daha küçük, elde taşınabilen ürünlere sepet denmektedir. Fındık sepeti, arka sepeti gibi. Arka sepetinin üst kısmı kişinin sırtında rahat durabilmesi için yuvarlak veya ovaldir alta indikçe daralır Kandıra sepetinin Karamürsel sepetinden farkı Karamürsel sepetinin dibinin oval olmasıdır.
Taşıma ve ürün muhafaza etme sepetlerinin yanında koşum hayvanlarının ağzına bir şey yemesini engellemek amacıyla takılan Ağız sepeti de örülür. Bu geleneksel ürünlerin yanında siparişe göre özel ebatlarda ürünler de yapılabilmektedir.
Karamürsel sepeti Kocaeli’nin coğrafi işaret almış el sanatları arasındadır.
Kullanım amaçlı örmecilik yanında, süs amaçlı buğday saplarından duvar ve tavan süsleri de örülmektedir.
Hasır örücülüğü; tekstil dokumalarının en eskisi sepet örücülüğü ile hasır dokumacılığıdır.
Çalı süpürgelerinden sonra Hasırcılık, doğal yollarla göl ve dere kenarlarında yetişen bazı bitkilerin yumuşak sap, yaprak ve dallarını, çeşitli şekillerde dokuma metodu olarak tanımlanabilir. Türklerin geleneksel ev mimarisi ve ev içindeki yaşama koşulları vs. hasırın kullanılmaya başlanması ve bir ev dekorasyon malzemesi olarak ihtiyaç halini alması, gelenekler ile yakından ilgilidir.
Mısır somağı yaprağından ve Kandıra otundan zenbil yapılmaktadır. Kandıra otunun diğer ismi de zembil otudur.
Süpürgecilik
Kocaeli’de örülen ve bağlaması yapılan süpürgeler ev ve çalı süpürgesi olmak üzere ikiye ayrılır. Ev süpürgesi bölgede de yetiştirilen süpürge otundan yapılmaktadır. Bölgede yapılan süpürgeler Edirne süpürgeleri kadar süslü olmamakla birlikte gelin çeyizinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Çalı süpürgeleri, makilik alanlarda yetişen şıvgın bitkisinin dallarından yapılır. Sokak, ahır temizliğinde ve harmanlarda kullanılır.
Örgücülük
Bitki liflerinin ve hayvansal ürünlerden elde edilen ipliklerin, özel şiş, tığ, iğne, mekik, firkete gibi araçlarla yapılmış ilmeklerin bir araya getirilmesi işlemidir. Kocaeli köylerinde yün iplerle beş şiş ile örülen yün patik ve çoraplar kullanılmıştır. Çeyizlerde gelin hırkası, kazak, şal, paspas, örtü, kırlent, dekoratif aksesuarlar kendini göstermektedir. Yün örgü desenleri; Zeki Müren kirpiği, gelin örtemez, kaynana giyemez, yılan güle sarıldı gibi isimler içermektedir.
Oyalar
Kullanım alanlarına göre giyim eşyaları, aksesuarlar ve ev dekorasyonları olmak üzere üç gruba ayrılabilir: Giyim Eşyaları: Bluz, gecelik, gömlek yakası ve cebi, eşarp, yazma, namaz baş örtüsü, mevlüt, fular vb örtülerinin kenar süslemeleri. Aksesuarlar: Yaka iğnesi, saç süslemeleri, kolye, kese oyaları (saat, mühür, para kesesi oyaları) mendil süslemeleri. Ev Dekorasyonları: Oda takımı, abajur, pano saçakları, yatak örtüsü, vazo çiçeği, saksı düzenlemeleri, sehpa örtüleri ve havlu kenarları süslemeleri. Oya sözcüğünün tanımından yola çıkılırsa oyaların boyut ve formlarına göre de sınıflandırma yapılabilir.
Kocaeli’de tığ ile yapılan çeyiz işleri dantel yumağı, fındık kuklası, işleme yumağı, iş orlonu, bobin, yün vb gibi ipler ile yapılırdı.
Geçmiş dönem çeyizlerde dantel yumağı ile yapılan ürünler arasında; cam eşya altlık ve kılıfları, yatak takımları; (yanak yastığı ve uzun yastık, yorgan ağzı, çarşaf kenarı, pike ağzı) oda takım parçaları; (kırlent, perde, güneşlik, buzdolabı örtüsü, tv örtüsü, kıyafet yakası, okul önlüğü yakası, masa örtüsü); iş orlonu ve daha kalın ipler ile iğnedanlık, kibritlik, mandal önlüğü, mutfak önlüğü, paspas, ütü örtüsü, makine örtüsü, yatak örtüsü, battaniye, şal, buzdolabı kapağı, vitrin kapağı gibi yerlerde aksesuar olarak kullanılmak üzere çeşitli modeller yapılırdı. Fındık kuklaları ve bobin ipi ile tülbent oyası, namaz başörtüsü ve örtü kenarı oyaları yapılırdı. Bobin ipi ile yapılan bazı oya örneklerinde ise cam boncuklar kullanılmıştır. İpe dizilen boncuklar değişik modeller verilerek tığ ile örülürdü.
İşleme
İşleme sanatı Türk toplumunun kültürel zenginliğini, malzeme hâkimiyetini, tasarım kabiliyetini yansıtan bir sanat dalıdır. İşleme, kullanım veya giyim eşyasını süsleme zevkinden doğmuştur. Yumuşak, esnek ve ince malzemeyi sabit malzeme üzerine değişik teknikler kullanarak işlenmesiyle yapılır. İşlemeler, çizilen bir desenin veya örüntünün ipek, yün, keten, pamuk, metal (altın-gümüş) gibi iplikler, çeşitli iğneler ve uygulama biçimleri aracılığıyla, kumaş, keçe, deri ve diğer dokumalar üzerine yapılmaktadır. Ortaya çıkan desene nakış denir. İşlemenin yazma işlemelerinde; sarma işi, kasnak ve süzeni, Çin iğnesi, balık sırtı, dival nakışı ve Maraş işi, zerduz, aplike, beneluka atma işi, düz iğne, verev iğne, Türk işi, muşabak, mürver, susma, kesme, pesend, civan kaşı, renkli sarma, sarmalı hesap, atma, tepebaşı, telkırma, ince iş ve antika teknikleri kullanılır. Kanaviçe, kasnak ve iğnesi, ciğerdeldi, tırnak, iğnedanlık, gergef işleme yapımında kullanılan yardımcı malzemelerdir.
Kocaeli’de işleme tekniği ile yapılmış ürünler uçkur, mahrame, çevre, yağlık, peşkir, bürgü, kuşaktır. Uçkur: Uçları ipekle hatta sırma ile işlenerek süslenirdi. Hesap işi ile işlenirdi. Elde özel olarak dokunan ince keten bezi veya pamuklu kumaştan yapılan uçkurların eni bir karış (22-35 cm) boyları ise 190-210 cm arasında değişmektedir. Şalvarların “şalvar-bende” denilen birer uçkuru olurdu. Gençler tarafından bele sarılan kuşağın altından şalvar önüne bir süs olarak sarkıtılırdı. Mahrame: Bir çeşit kadın baş örtüsüdür ki iki ucu işlemeli olurdu feracenin üstüne giyilir, uçlarına makrame denilen bir nevi örgü yapılırdı. Çevre: Sık ve ince keten bezinden yapılır, etrafı çiçek ve manzara desenleriyle işlenirdi. Genellikle hesap işi, pesent, muşebbek ve sarma teknikleri kullanılmıştır. Yağlık ve Peşkir: İki ucu işlemeli süs eşyası veya peşkir olarak kullanılan yağlıklarda, yüzey düzeni diğer makramelerin karakterini taşıyan çeşitli motif ve renklerle meydana getirilmiştir. Bürgü: Gelin başı örtüsü olarak kullanılan kırmızı bürümcük üzerine, sırma veya sim işlemeli olanları da vardır. Kuşak: Beyaz veya renkli ince keten bezinden, elbiselerin beline süs olarak bağlanmak amacıyla kullanılmış, iki ucu işlemeli dar ve uzun parçalardır.
Kumaş yanında ahşap, metal, deri, taş vb. birçok malzemeye işleme yapılabilir.
Yontma
Katı bir malzemenin kesici, delici, yontucu, vurucu aletlerle tamamına veya yüzeyine biçim vermedir. Kandıra taşı olarak bilinen Akçaova ve Çerçili’de çıkan taşdekoratif taş işçiliği, Alaybeyi köyünde gözleme taşı yapılmaktadır. Kandıra taşının en çok kullanıldığı alan kesme veya dekoratif taşlar olarak da isimlendirilen yontma taşlar gurubudur. En göz alıcı örnekleri Selçuklu zamanında yapılan camiler, hamamlar, medreseler ve kümbetlerde görülmektedir. Alaybeyi köyünde Ender Gök ve Erhan Acar, çevreden çıkardıkları volkanik granit taşını yontmak suretiyle pişirme taşı yapmaya devam etmektedir.
Oyma
Kandıra’da ahşap oyma ustası Ahmet Tezel iki oğlu ile birlikte İstanbul, Kandıra ve İzmit’te camilerin minber, mihrap ve kapılarını yaptı. İstanbul, İzmit ve Sakarya’daki eserlerinden bazıları; Kartal Zeytinlik Cami minber ve kapısı, Sağmalcılar Camii, Çamlıca’da Askeri Hastane’nin sokağındaki camii, Fevziye Camii’nin depremden önceki halinin minber ve kapısı, Kocaeli Sanayi Camii, Karamürsel Yalı Camii minber, kürsü, kapı, küpeşteleri, Bekirdere Başaran Camii, Yarımca’da İstasyon Camii, Kandıra’da Çarşı Camii minber ve kapısı, Beylerbeyi köyünün yeni Camii’dir.
Dövme
Ateş ocaklarında yumuşatılıp şekil verilen demir; örs, çekiç, balyoz ve maşa kullanılarak çeşitli eşyalara, araçlara dönüştürülüyor. 70 yıldır uygulanan sanat, eskisi kadar olmasa da Kandıra’da varlığını hala devam ettiriyor. Halkın günlük hayatında işlev sahibi olmayı sürdürürken, ustasına gelir kaynağı oluyor. Kandıra’da bu sanatın temsilcisi Demirci Ustası Sezgin Demirdöğen çapa, balta, orak, tırpan, gülebi (diken orağı), koyun çanı, köpek göğüslüğü, bel, kazma, mangal maşası, soba maşası, tırmık yapmaktadır.
Kakmacılık
Maden, ahşap, fildişi, bağa, mermer gibi malzeme üzerine istenen motife göre açılan yuvalara farklı renkte aynı cinsten veya farklı malzemeden genellikle kıymetli malzemeden kesilmiş parçaların yerleştirilmesiyle yapılan süsleme türüdür. Kocaeli’de İzmit, Darıca, Kartepe, Çayırova Halk Eğitim Merkezlerinde kakmacılık kursu verilmektedir.
Kalaycılık ve Bakırcılık
İzmit’te Bakırcılar Çarşısı’nda İlyas Baykal Usta kömür ocağında geleneksel yöntemle kalaycılık yapmaktadır. Aynı çarşıda Akın Tonyalı bakırcı esnaflığı yanında kalaycılık da yapmaktadır. Ancak Akın Tonyalı kalay ocağında kömür yerine doğalgaz kullanmaktadır. Ayrıca seyyar kalaycılar araçlarıyla köyleri dolaşıp kalaycılık yapmaktadır. Karamürsel’de eskiden kalmış olan kazanlar, taşlar varsa bunları kullananlar köye dışarıdan gelen kalaycılar tarafından kalay yaptırır.
Dikim
Elbise, yorgan, kırkyama dikimi yapılır. Elbise dikiminde el dikimi yanında makine de kullanılır. Makine ile elbise üzerine dikiş ipliği ile desenler oluşturulur. Her türlü giyim eşyası dikimi yapılır.
Her köyde en az bir tane dikiş işi yapan kadın bulunur. Mesela Kaymaz Erikli köyünde 98 yaşında hayatta olan Hüsniye Arı köyün ve çevreden gelenlerin dikiş işlerini yapmaktaydı.
Kent merkezlerinde terziler dikim işini yapardı ki örnek olarak Kandıra’da 10 adet terzi dükkanı vardı. Dikim işi sadece bedene uygun elbiseyle sınırlı değildi. Aynı zamanda işlemesi de dikiş tekniği ile yapılırdı. Kaftan, hırka, yelek gibi el sanatı ürünlere, makine veya el ile nakışlar da yapılmaktaydı.
Yorgancılık; yün, pamuk dolgulu yorganlar dikilmektedir. Son zamanlarda yorganlarda açık renkler, pastel tonlar tercih edilmektedir. Motifler bitki, hayvan, eşya ve geometrik şekiller kullanılmaktadır. İpek, saten, basma, kadife yüzlü el işi yorgan dikimi devam etmektedir.
Kocaeli Şeriyye Sicilleri’nde yorgan ve yasdık çeşitleri: Elvan yorgan, tennur yorgan, çit yorgan, canfes yorgan, yazma yorgan, basma yorgan, sevayi yorgan, fermayiş-i şal yorgan, yasdık çeşitleri ise çatma, çit, kıbrıskari, ihram yasdık, bez yasdık, beneluka, penbe yasdık, tehi yasdık, canfes, işleme yasdık, yün yasdık, atlas, yün işleme, tehi çatma yasdık, kulabdanlı yasdık, şal yüz yasdığı şeklinde yer almaktadır.
Kırkyama; kumaş parçalarının bir araya getirilip dikilmesi suretiyle kullanılabilir tekstil ürünü yapımıdır. Bu teknikle seccade, yorgan yüzü, yastık, yaygı vesair ürünler yapılmaktadır. Gölcük Değirmendere’de 2011 yılından beri Uluslararası Nakışlı Kırkyama Şenliği yapılmaktadır.
Yasemin Akbulut, Kocaeli’de Kültür Bakanlığı›ndan “Sanatçı” unvanı almıştır. Kırkyama usulüyle deri işleme dersi öğretmenliği yapmaktadır.
Geleneksel el sanatlarının özgün özellikleri belirlenerek belgelenmeli, pek çok kültürel öğenin ortaya çıkarılması çalışmalarına ağırlık verilmeli, bu konuda ilgili kurumlar ve proje üreten sivil toplum örgütleri ve kişisel girişimciler desteklenmelidir.
KAYNAKÇA
Zeynep Kırkıncıoğlu, Emine Koca, “Biçimsel Özellikleri ile Anlamlandırılan Bir Giysi: Yarlık,” Milli Folklor Dergisi, 2021, S .17, s. 192-203; Adem Arı, “Kocaeli Bölgesi İskanları ve Kültürel Oluşum; Kandıra Örneği”, Gazi Akçaakoca Sempozyumu Bildirileri, İzmit 1753-1761; Adem Arı, “Ketenin Türküsü”, Kandıra Sempozyumu ve Kandıra Kurultayı Bildiriler Kitabı (25-26 Aralık 2004); Kocaeli 2004 s. 165; Ayten Sürür, Türk İşleme Sanatı, İstanbul 1976; Ülkü Küçükkurt, “Afyonkarahisar Yorganlarının Teknik, Desen ve Kompozisyon Özellikleri,” AKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, C. 21/3, Afyonkarahisar 2019. s. 1014-1027; Serkan İlden, “Geleneksel Sanatların Ötekileştirilmesi Sorunu” Akdeniz Sanat Dergisi, 2013, C. 6, S. 12, s. 241-261; Ö. Özbek-S Çevik, (2018), “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Taşıyıcısı Olarak Geleneksel El Sanatları: Gönen İlçesinin Yaşayan Mirası” Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 2018 6(4), s. 588-603; Nebi Bozkurt, “Kakmacılık”, DİA, C. 24. s. 216-219; Akın Akıncı, “Kandıra Taşının Yapı ve Özellikleri”, Kandıra Sempozyumu ve Kandıra Kurultayı Bildiriler Kitabı (25-26 Aralık 2004), Kocaeli 2004, s. 139-151; Işıl Altun, “Kocaeli ve Çevresine Ait Bir Dokuma: Köy Çezmesi ya da Kandıra Bezi”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu Bildirileri, C. I, Kocaeli 2006; Ayten Atay, Örücülük Temel Ders Kitabı, İstanbul 1987, s. 593; Mustafa Arlı-Filiz Nurhan Ölmez, “Bitkisel Örücülük Ürünleriyle Çağdaş Aplikasyon Örnekleri”, Türkiye’de El Sanatları Geleneği ve Çağdaş Sanatlar İçindeki Yeri Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1997; Mustafa Arlı, “Kullanıldıkları Hammaddeye Göre El Sanatlarının Sınıflandırılması”, III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara1987, s. 39; İclal İnan-Nur Bilkay, “Geleneksel Bir El Sanatı Sepetçilik”, Sosyal Antropoloji ve Etnoloji Dergisi, Sayı: 4 (1986), s. 66-68; Neriman Gürtanın, “Hammaddeler ve Bunlardan Yapılan Mamüller ile Bu Hammaddelerin Selüloz ve Alfa Selüloz Değerleri Üzerine Araştırmalar,” Ankara 1961.
Adem ARI