İzmit’te Denizcilik Faaliyetleri
Marmara Bölgesi’nin doğusunda İzmit Körfezi’nin çevresinde yer alan Kocaeli, İstanbul Boğazı’na yakınlığı nedeniyle çok eski çağlardan itibaren denizcilik faaliyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Bölgedeki denizcilik faaliyetleri şehrin kuruluşunda ve gelişiminde rol oynarken, deniz ve karayollarının birleştiği bir alanda, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan yollar üzerindeki coğrafi konumu denizcilik faaliyetlerindeki önemini belirler. Şehrin kuruluşunda Trakya ve Balkanlar’dan gelen deniz kavimleri ve koloni halklarının etkisi görülmektedir. MÖ 12. yüzyılda Btynialılar ve Tynialılar bu çevrede yerleşerek bölgeye Btynia adını verdiler. Şehrin koruyucu tanrısı kabul edilen Olbia’ya ithafen kurulan bugünkü Başiskele çevresindeki Olbia/Astakos şehri, MÖ 12-4. yüzyıllar arasındaki savaşlar sonucunda harap duruma geldi. Bölgede başarı sağlayan I. Nikomedes Hellenistik Btynia Krallığı’nın başkenti olarak Astakos’un karşısında bugünkü İzmit çevresinde Nikomedeia şehrini kurdu (MÖ 264). Nikomedeia, deniz ticareti, gemi yapımı ve balıkçılık ile gelişirken önemli bir donanma gücüne de sahipti. Roma döneminde artan deniz ticaretine bağlı olarak Nikomedeia’da surlar, liman ve tersane genişletildi. Bizans egemenliğindeyse şehir denizyolu ve karayolunun bir menzili ve başkent Konstantinopolis’in tedarik merkezi olarak kullanılmaktaydı. Konstantinopolis’i ele geçirmeye yönelik Arap akınlarına karşı başkentin savunulmasında önemli rol oynayan Nikomedeia, daha sonra Avrupalıların doğuya yaptığı Haçlı Seferleri’nden ve Latin işgalinden olumsuz etkilendi. Bu dönemde Fransa/Bordeaux’dan başlayan ve Filistin/Kudüs’e ulaşan kara yolunda Nikomedeia, deniz ve karanın buluştuğu önemli bir merkezdi.
Süleyman Şah’ın İznik’i alarak başkent yapmasıyla (1075-1080) Türklerin Marmara kıyılarına yerleşmeleri denizcilikte ilk adımlardır. Bizans’ın bölgedeki deniz gücü ve Venedik-Cenova ticareti Türklerin batıda ilerlemesini engellemekteydi. Bölgenin karadan askeri harekatlara uygunsuzluğu ve kıyı kentlerine düzenlenen akınlar denizciliğin önemini ortaya koymuş ve bir donanma gücü oluşturulmasını zorunlu kılmıştır. Mürsel Bey komutasında Prainetos/Pronectus’un (Karamürsel) 1323 yılında fethiyle Osmanlı Beyliği Marmara Denizi’ne ulaştı.
Karamürsel’de ilk Osmanlı Tersanesi 1327 yılında kuruldu ve ilk Osmanlı savaş gemisi Karamürsel inşa edildi. Denizcilik bilgisi, kahramanlığı ve başarıları nedeniyle kendisine “Kara” unvanı verilen Mürsel Bey Osmanlı Devleti’nin ilk Derya Beyi oldu. Akça Koca Bey 1326 yılında Kentri’yi (Kandıra) ve askerleri 1337 yılında Nikomedia’yı (İzmit) beyliğe kattı. İzmit Körfezi çevresinin alınması Rumeli’ye geçiş ve Konstantinopolis’in (İstanbul) fethi için lojistik ve stratejik bir hareketti. Osmanlı Devleti bölgeyi ele geçirmiş olsa da, Rumların ve İtalyanların deniz ticaretindeki payı yüksekti; devlet, ticareti uygulamalarıyla korumakta ve düzenlemekte, karşılığında ise gümrük vergisi almaktaydı. İpek ve Baharat Yolları’nın kuzey kolunun deniz geçiş yeri olan Dil İskelesi-Hersek hattı, Osmanlı döneminde de stratejik üstünlüğünü sürdürdü. İstanbul’un 1453 yılında alınması ve başkent olmasıyla Kocaeli çevresi başkentin yakın mesafede hammadde ve ürün tedarik merkezi oldu. İzmit, özellikle yaş sebze-meyve, odun ve kereste, gemi malzemelerinin üretimi ve bu yüklerin deniz yoluyla başkente aktarılması nedeniyle gelişti.
Daha önce Anadolu Eyaleti’ne bağlı olan Kocaili sancağı, 1533 yılında Barbaros Hayreddin Paşa’nın Kaptan-ı Deryalığa getirilmesiyle Cezayir-i Bahr-i Sefid/Kapudan Paşa Eyaleti’ne bağlandı. Kocaili sancağı eyalet gelirleri içerisinde Mora, İnebahtı ve Sığla sancaklarından sonra en yüksek gelire sahip olandı. 17. yüzyılda Kocaili sancağının hassı yıllık yaklaşık 250.000 akçeydi, 25 zeameti, 187 tımarı, 1 gemisi vardı ve Tersane-i Amire’ye 1000 vürdinar (göknar) tomruğu gönderiyordu. Kayıtlarda körfez geçişinde Dil ve Karamürsel iskelelerinin, yolcu ve yük aktarımında ise İzmit limanının kullanıldığı; gemilerle Kocaeli limanlarından başkent İstanbul’a ve diğer limanlara her tür yük taşımacılığının yapıldığı; Anadolu şehirlerine ulaşımda kullanılan binek ve besi hayvanlarının Hersek-Dil İskelesi arasında körfezi geçişlerinde at gemilerinin kullanıldığı yer almaktadır.
Bölgenin geniş orman varlığı ve özellikle gemi yapımında kullanılan ağaç türlerinin çeşitliliği, hem İzmit’te tersane kurulmasına, hem de bu hammaddelerin Osmanlı Devleti’nin diğer tersaneleri olan Gemlik, Gelibolu ve İstanbul tersanelerine gönderilmesine imkan sağlıyordu. İstanbul’daki Tersane-i Amire’nin kereste ve donanmanın kürek ve gemicilik malzemeleri ihtiyaçları bölgenin ormanlarından karşılanırken, ayrıca donanmada gemi sayısının ve denizci personelin artışına bağlı olarak ortaya çıkan yiyecek, su, peksimet ve erzak ihtiyacı da bölgedeki üreticilerden karşılanmaktaydı.
Çevre üretim merkezlerinden olan İznik, Yalakabad (Yalova), Karamürsel, Sapanca, Adapazarı, Karasu, Pamukova, Geyve, Akyazı, Kandıra’dan ürünler İzmit İskelesi’ne getirilmekte ve başkente denizyoluyla taşınmaktaydı. Kadırgadan kalyon yapımına geçişin yaşandığı 17. yüzyılda İzmit tersanesi yeniden düzenlendi, Fransa’dan gemi inşa mühendisleri getirtildi ve tersanede büyük gemiler, yelkenli ve mavnalar inşa edildi. Yoğunluğun artmasıyla liman, ambar ve iskeleler büyütülürken tersanenin kapasitesi arttırıldı ve bu masraflar Kocaili sancağı gelirlerinden karşılandı. Bu dönemde İzmit’te büyük bir askeri tersane, kesme iri taştan 2 dalgakıran ve 3 büyük ambar bulunmaktaydı. 19.yüzyılda İzmit tersanesinde donanmanın ihtiyacı olan kalyon, kadırga, fırkate, şalopa, mavna, işkampoye, direk, halat, kürek yapımına devam edilmekte; iskelelerden devletin diğer tersanelerine kereste ve demir gönderilmekte; limandan kiremit, tahıl ve eşya taşımacılığı yapılmaktaydı.
İzmit’e taşımacılık yapan İstanbul limanına bağlı Osmanlı ticaret gemilerinin sayısı 1000 olup, bunlardan 100 kadarı mavna türü büyük yük gemileriydi. Kocaeli sancağı hem orman varlığıyla İstanbul’daki Tersane-i Amire’ye kereste, hem de gemilerin donanımında iş gücü sağlamaktaydı. Bölgeden temin edilen kereste yaklaşık 87 farklı türdü. Gemilerin kemer, omurga keresteleri ve seren-bodoslama direklerinin yapımında kullanılmak üzere dayanıklı ağaçlar olan çam, gürgen, göknar, meşe, ladin, kestane, karaağaç keresteleri tersanelere gönderilmekteydi. Bölgenin Tersane-i Amire’nin birinci derece kereste tedarikçisi olması nedeniyle çevredeki ormanlardan kanunsuz ağaç kesenler cezalandırılmakta, özellikle çam kerestesi değerli olduğu ve az bulunduğu için usulsüz kesimlere engel olunmaya çalışılmaktaydı. Ayrıca saltanat kayık ve sandalları ile hamal kayıklarının yenilenmesi ve onarımı için İzmit tersanesinden yararlanılmaktaydı. Kocaeli iline bağlı kazalarda denizcilikle ilgili işlerle uğraşan nüfus İzmit, Karamürsel ve Kandıra’da toplanmaktaydı.
Gemici, kaptan, reis, levent, porsun ve balıkçıların yer aldığı meslek grubuna ek olarak, liman üzerinden yürütülen taşımacılık işlerinde iskelelerin yakınlarında mağaza ve depo sahipleri, keresteci, kutucu, hancı, eskici ve tüccarlar, tersane faaliyetlerinde çalışan marangoz, burgucu, bıçkıcı, haddad, makaracı ve kalafatçılar da eklendiğinde denizcilik faaliyetlerinin halkın en önemli geçim kaynağı olduğu görülmektedir.
19.yüzyıl itibariyle devlet tarafından verilen kapitülasyonlar doğrultusunda önce Fransızlar, sonra İngiliz ve Ruslara ait yabancı bandıralı gemiler Kocaeli limanlarında görülmeye başladı. Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının 1873 yılında açılmasıyla İzmit’e deniz yoluyla gelen büyük tonajlı yüklerin demiryoluna kaydığı görülmektedir. Bununla birlikte 19. yüzyılda büyük buharlı gemilerin Osmanlı denizlerinde seyretmeye başlamasıyla, hem kabotaj hem de uluslararası deniz taşımacılığında yük ve yolcu miktarı arttı. Yüzyılın sonunda İzmit limanından yapılan ithalat ve ihracat, ihracat ağırlıklı olmak üzere yaklaşık 37,5 milyon frank değerindeydi; özellikle tahıl, balmumu, keten, sebze-meyve, tiftik, haşhaş, tütün, şeker, odun kömürü nakledilmekteydi. Körfezdeki gemi sayısında da görülen artışa bağlı olarak trafiğin düzenlenmesine duyulan ihtiyaç sonucunda Kavaburnu, Dilburnu, Yelkenkaya, Zeytinburnu ve Kefken’e fenerler inşa edildi. 1872 yılında İzmit ve Darıca iskelelerinin yabancıların kullanımı için kiralandığı, 1864 yılında Anadolu’ya gidecek kara postalarının vapur ile İzmit ve Karamürsel’den İstanbul’a nakli için ihale yapıldığı görülmektedir. Ayrıca 1824-1828 yıllarında tersanede fırkateyn, korvetlerin yapıldığı, çeşitli tür ve tonajda geminin onarımının gerçekleştirildiği, 1859 yılında İzmit tersanesi için tabakhanenin istimlak edildiği, İzmit tersanesinin faaliyete geçirilmesi için 1886 ve 1892 yıllarında yeniden düzenlendiği, 1894-1895 yıllarında tersanede araba vapurlarının yapıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bu dönemde Fevaid-i Osmaniye Kumpanyası, İdare-i Mahsusa ve Seyr-i Sefain İdaresi tarafından vapurlar ile Hereke ve İzmit’e İstanbul’dan tarifeli yolcu, eşya ve posta taşımacılığı yapılmaktaydı.
“93 Harbi” olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında müttefik İngiliz donanması gemileri de İzmit Körfezi’nde konuşlanmıştı. Savaş sonrasında Rumeli’den Anadolu’ya yapılan göçlerde, İstanbul’daki yoğunluğu azaltmak için göçmenler Osmanlı şirketlerinin vapurları ile İzmit’e taşındılar.
20.yüzyılın ilk yıllarında siyasi istikrarsızlıklar, sonrasında Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı tüm ülkede olduğu gibi İzmit ve çevresinde de ticareti durma noktasına getirmiştir. Bu dönemde Darıca limanı diğerlerine göre daha işlekti; körfez limanları ve İstanbul arasında vapurlar ile ulaşım sağlamak üzere İkbal-i Bahri adında bir şirket kurulmuştu. İzmit limanının ve mendireğinin onarımı yapılıp Kandıra’da bir karakol vapuru bulundurulurken, I. Dünya Savaşı öncesinde savaş gemilerinin deneme ve hazırlık seyirleri de İzmit Körfezi’nde yapılmaktaydı. Savaş sonrasında ise İstanbul Boğazı ve Karadeniz’i kontrol altında tutmak isteyen itilaf devletleri İzmit Körfezi’ne ayrı bir önem vererek bölgeyi baskı altında tuttular ve 1920 yılında işgal ettiler. Özellikle işgaller ve Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’dan Anadolu’ya silah, cephane ve malzeme sevkiyatında İzmit limanı kullanıldı ve bölgede tehlike altında büyük bir direniş ve gayret gösteren denizciler önemli bir görev üstlendi. İzmit Bahriye Kumandanlığı ve Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra sınırları genişletilen Marmara Üss-i Bahri ve Kocaeli Müstahkem Mevki Kumandanlığı Kocaeli denizciliğini yöneten kurumlardı.
19. yüzyılın başından itibaren gerilemeye başlayan İzmit tersanesinin faaliyetleri ise Cumhuriyet Donanması’nın yeni merkez olarak Gölcük’ü seçmesiyle süreç içinde yerini Gölcük Tersanesi’ne bıraktı.
I. Dünya Savaşı’ndan yaralı çıkan Yavuz gemisinin havuzlanması amacıyla 1926 yılında kurulan Gölcük Tersanesi, Türk Donanması’nın yeniden Kocaeli’de konuşlanmasını sağladı. Lozan Antlaşması’ndan sonra 1923-1925 yılları arasında mübadele göçmenlerinin Yunanistan’dan İzmit Limanı’na taşındığı ve bölgede yerleştirildikleri bilinmektedir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kabotaj Kanunu’nun kabulüyle denizcilikte ulusallaşma çalışmaları içinde Seyri Sefain İdaresi tarafından İzmit ve körfez limanlarına yönelik yeni hatlar açıldı.
1950’li yıllardan sonra deniz dolgusuyla yapılan kıyı karayolu (E-5/D-100) nedeniyle, daha önceleri şehir içi ulaşımda yoğun olarak kullanılan deniz yollarının önemi azalmıştır. 1960’li yıllardan sonra ise kıyı şeridi sanayi tesisleri ve limanlar ile doğu-batı yönünde gelişerek İstanbul ile bütünleşme sürecine girmiştir. TEM otoyolunun açılmasıyla 1988 yılından sonra karayolu taşımacılığı transit deniz taşımacılığıyla entegre hale gelmiş, Kocaeli limanları Türkiye’nin en önemli ithalat ve ihracat limanları olmuştur. En fazla taşınan yükler ise kömür, çimento, orman ürünleri, petrol ve yan ürünleri, maden cevheri, sanayi maddeleri, kimyasallar, üre, tahıl, demir-çelik ürünleridir. Günümüzde ise körfez çevresinde kamuya ve özel kuruluşlara ait 41 uluslararası liman-rıhtım-iskele ve 10 şehir içi yolcu iskelesi, deniz ticaretine hizmet vermektedir. Özellikle ağır sanayinin bölgede gelişimi ve İstanbul’a yakınlığı nedeniyle, gemiler bekleme, yükleme ve boşaltma için Kocaeli limanlarını kullanmaktadır.
KAYNAKÇA
Adrien Dupré, Voyage En Perse, Pub. J.G. Dentu, Paris 1819, C. 1, s. 3-6; Constantinople and Its Hinterland, ed. Cyril Mango-Gilbert Dagron, 27th Spring Symposium of Byzantine Studies (April 1993), Oxford 1995, s. 207-218; Vital Cuinet, La Turquie d’Asie Géographie Administrative, ed. Ernest Leroux, Paris 1894; Eremya Çelebi Kömürcüyan, İstanbul Tarihi: XVII. Asırda İstanbul 1684, çev. Hrand Der Andreasyan, Eren Yayıncılık, İstanbul 1988, s. 17; Evliya Çelebi, Seyahatname, (Topkapı Sarayı Bağdat No: 307), 17.yy-Seyahatname, yay. haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2005; F. Yavuz Ulugün, Kocaeli ve Çevresi Denizcilik Tarihi, İzmit, 2009; Joseph Grelot Guillaume, Relation Nouvelle d’un Voyage de Constantinople 1680-İstanbul Seyahatnamesi, yay. haz. Alaattin Eser, çev. Maide Selen, Pera Turizm Yayınları, İstanbul 1998; Halil İnalcık, Devlet-i Aliye, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2009, s. 44-47; Hans Dernschwam, Tagebuch Einer Reise Nach Konstantinopel und Kleinasien 1555-İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, çev. Yaşar Önen, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 1987, s. 208-214; İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı: 17. Yüzyılda Tersane-i Amire, TTK Yayınları, Ankara 1992, s. 105-106; Jean Baptiste Tavernier, Les Six Voyages de Jean Baptiste Tavernier 1676-Tavernier Seyahatnamesi, yay. haz. Stefanos Yerasimos, Kitap Yayınevi, İstanbul 2006, s. 47-50; Jean de Thévenot, Relation d’un Voyage Fait Au Levant 1664-Thevenot Seyahatnamesi, yay. haz. Stefanos Yerasimos, çev: Ali Berktay, Kitap Yayınevi, İstanbul 2009, s. 243; Kâtib Çelebi, Tuhfetü’l Kibâr Fî Esfâri’l Bihâr (TSMK. No: Revan 1192) 1657, vr. 116b-Tuhfetü’l Kibâr Fî Esfâri’l Bihâr, yay. haz. İdris Bostan, T.C. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Yayınları, Ankara 2008; Metin Kunt, Sancaktan Eyalete 1550-1650 Arasında Osmanlı Ümerası ve İl İdaresi, Boğaziçi Üniv. Yayınları, İstanbul 1978, s. 39; Osman Öndeş, Vapur Donatanları ve Acenteleri Tarihi, DTO Yayınları, No: 91, İstanbul 2013, s. 79-86; Richard Pococke, A Description of the East and Some Other Countries, Pub: W. Bowyer, London 1745, C. 2, s. 95-97; Ruy Gonzáles De Clavijo, La Embajada A Tamorlán 1406-Timur Devrinde Kadis’ten Semerkand’a Seyahat, çev: Ömer Rıza Doğrul, Kesit Yayıncılık, İstanbul 2007, s. 52-57; Tønnes Bekker-Nielsen, Urban Life and Local Politics in Roman Bthynia, Aarhus Univ. Press, Denmark 2008, s. 21; T.C. DAB. Osmanlı Arşivleri.C.BH. No: 11816, 11855, 1892, 215, 41, 665, 7713, 7787, 9142, 9430; T.C. DAB. Osmanlı Arşivleri. A.DVNSMHM.d. No: 12/422, 3/1609, 3/1628, 3/285, 5/1282, 5/168, 5/633, 5/748, 6/1453, 6/283, 6/3222, 6/40, 7/2349; T.C. DAB. Osmanlı Arşivleri. MD. TMT. No: 2889; DZ.K.K. Arşivleri, Defter No: 162/49-55, 275/5, 295/53, 40/35, 411/62, 52/5, 58/80, 65/49, 727/251-53, 729/20-35, 730/323-24, 738/447-48, 773/80-90, 809/115, 809/171-74, 809/244, 809/339, 811/62, 861/63, 953/233; Alpfonse De Moustier, Le Tour Du Monde Nouveau Journal Des Voyages-Voyage De Constantinople A Ephese Bithynie Phrygie Lydie Ionie En 1862, ed. M. Édouard Charton, Librairie de L’Hachette, Leibzig 1864, s. 226.
Yasemin NEMLİOĞLU KOCA