DARICA

Madde no:306

Coğrafya

Kocaeli yarımadasının güney kıyı şeridi üzerinde, İzmit Körfezi’nin kapısı konumunda yer alan Üçburun yarımadası üzerinde, İstanbul il sınırındaki Kocaeli ilçesidir. İlçe, 2008 yılında Darıca Belediyesi ile Gebze Belediyesi’ne bağlı bazı mahallelerin birleştirilmesi ile kurulmuştur. İl merkezi Kocaeli’ye 58 km, İstanbul il merkezine 51 km uzaklıktadır.

Cumhuriyet tarihi boyunca Gebze ilçesine bağlı tek yerleşmeli bir bucak olarak yer almış olan Darıca’da belediye teşkilatı 1885’te kurulmuştur. Darıca ilçesi, 6 Mart 2008 tarihinde kabul edilen 5747 no.lu kanun ile Darıca Belediyesi’ne, Gebze Belediyesi’ne bağlı, Sırasöğütler Mahallesi’nin tamamı ile İstasyon, Abdi İpekçi ve Çayırova Mahallelerinin tren yolunun güneyinde ve Eskihisar Feribot yolunun batısında kalan kısımları eklenerek kurulmuştur. 23,6 km2 alan üzerinde, 14 mahalleden oluşan Darıca ilçesi, 2020 yılı sonu itibariyle toplam 214.796 kişi nüfusa sahiptir. Kırsal yerleşmesi bulunmayan ilçenin nüfus yoğunluğu 9102 kişi/km2dir. Bugünkü Darıca ilçesini oluşturan mahallelerin toplam nüfusları 2008’de 131.388 idi. Geçen 12 yıllık zaman sürecinde nüfusunu %63 artırmıştır. Yani ortalama her yıl %5,3 oranında büyümektedir. İlçe arazisinin sadece %1,5’inde (35 ha) tarım yapılan Darıca’da, tarım alanlarının %81’i zeytinliklerden oluşmaktadır. Zeytinlerin 4/5’ü sofralık, 1/5’i de yağlıktır. Tarım alanlarının %16’sını oluşturan tarlaların tamamına yakınına yem bitkileri ekilmektedir. Geri kalan %3’ü de sebze bahçelerine ayrılmıştır. Darıca’da 900 kadar sığır, 800 kadar da davar beslenmektedir. 30 bin yumurta tavuğu, 330 bin de et tavuğu yetiştirilmektedir. Bugün önemini yitirmiş olan balıkçılık da ilçenin geçim kaynaklarındandı. Çiroz Darıca’nın meşhur yemekleri arasındadır.

Günümüzde Darıca geçimini sayıları giderek artan fabrikalardan sağlamaktadır. Darıca Küçük Sanayi Sitesinde 101 tane işyeri bulunmaktadır. Çimento, boru, demir-çelik, bakır ve tekstil fabrikaları, orman ürünleri işletmeciliği, ekmek fabrikaları, hazır giyim atölyeleri ile çinicilik ve el sanatları üretimi önemli iş sahalarıdır. Buna paralel olarak nakliyecilik ve yolcu taşımacılığı Darıca ekonomisine katkıda bulunmaktadır.

Darıca’daki en önemli tarihi kalıntı günümüzde sadece küçük bir sur duvarı ve burcu kalmış olan Darıca Kalesi’dir. Ayrıca 1896 yılında yapılmış olan Darıca Deniz Feneri ile birçok tarihi ev ve köşkler bulunmaktadır. Darıca’nın önemli turistik mekânlarının başında, çeşitli devlet kurumlarının, bankaların ve bazı özel kuruluşların dinlenme tesisleri, oteller ile yazlık konutların bulunduğu Bayramoğlu gelmektedir. Bayramoğlu, İstanbul’a en yakın tatil beldesi olma özelliğini 1956’dan günümüze kadar sürdürmüştür. 16 km’lik kıyı şeridiyle Darıca Sahili denize girebilme ve balık tutma imkânı sağlamaktadır. Denizlerin Sevgi Parkı ve Dudayev Parkı ile Darıca’nın en yüksek tepesinde 200 dönüm arazi üzerine kurulmuş olan Sancaktepe gibi manzarası ve çevre düzenlemesi ile yürüyüş, piknik, çocuk oyun alanları gibi imkânlar sunan mekânlar mevcuttur. Buralarda çay bahçeleri, kafeteryalar, restoranlar gibi yeme içme yerleri de vardır. Darıca’nın ilgi çeken önemli yerlerinden biri de Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı’dır. 1993’ten beri halka açık olan ve 200’den fazla hayvan türü ve 400’ü aşkın bitki çeşidi bulunan Darıca Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı’nı yılda 500 binden fazla kişi ziyaret etmektedir.

KAYNAKÇA

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Turizm Rehberi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2010; Kocaeli İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü 2020 Faaliyet Raporu; Kocaeli İli Arazi Varlığı, T.C. Başbakanlık, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yayınları, İl Rapor No: 16, Ankara, 1995; Kocaeli Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Kocaeli İl Çevre Durum Raporu, Kocaeli 2009; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Kocaeli İli Maden ve Enerji Kaynakları, 2020, Ağustos 12, 2021 tarihinde MTA internet Sitesinden alınmıştır: https://www.mta.gov.tr; Resmî Gazete, Sayı 26824, Tarih 22 Mart 2008: 6 Mart 2008 Tarihinde Kabul edilen 5747 No.lu “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) Yayınları, Ankara (ilgili yıllara ait nüfus istatistikleri) https://www.tuik.gov.tr/; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Merkezi Dağıtım Sistemi (MEDAS), Bitkisel Üretim İstatistikleri veri tabanları, https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?locale=tr; Ümit Sergün, Kocaeli Yarımadası’nda Kırsal Yerleşme, İstanbul Üniversitesi Edebiyat. Fakültesi Yayını, İstanbul 1986; Yusuf Dönmez, Kocaeli Yarımadasının Bitki Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını, İstanbul 1979.

Ali YİĞİT

Tarih

Darıca, İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan geçiş güzergâhında İzmit’in yaklaşık 48 km batısında, Kocaeli Yarımadası’nın körfez şeridi üzerinde kurulmuş olup batısında Tuzla doğusunda ise Eskihisar bulunmaktadır. Tarihi çok eski dönemlere dayanan ve önemli bir sahil kasabası hüviyeti taşıyan Darıca’nın kuruluşu ve etimolojik anlamına dair çeşitli iddialar söz konusudur. Helen kökenli bir kavim olan Bitinlerin Anadolu’ya gelerek yayılması ve MÖ. 3. yüzyıl dolaylarında krallıklarını ilan etmesiyle Darıca’nın tarih sahnesine çıkmış olduğu düşünülmekte, ilk adının da Şirinköy anlamına gelen Kalos Agros olduğu ileri sürülmektedir. Roma dönemine ait bir haritada adı Trallia, Bizans öncesinde Tararion, daha sonra ise Ritzion şeklinde anılan Darıca’ya Rumlar Areçu ismini vermişlerdir. Osmanlı arşiv kayıtları ve kaynaklarında ise Darıca adı oldukça farklı şekillerde (Taruca, Darucı, Tarıca, Tarıcı, Darıcı ve Darıca) geçmektedir.

Osmanlı Dönemi

Osmanlılar İstanbul yolu üzerindeki fetihleri yaparken Darıca ile de ilgilenmeye başlamışlardı. 1329’da Pelekanon Muharebesi ile Bizans’ı yenilgiye uğratan Orhan Gazi, Darıca dâhil bu çevredeki birçok kesimi Osmanlı toprağı haline getirmiştir. Bu zafer neticesinde Osmanlılar İzmit Körfezi’nin neredeyse tamamını, Hereke, Tavşancıl, Eskihisar, Gebze ve Darıca, İstanbul Anadolu yakasında ise Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe ve Bostancı gibi yerleri ele geçirmiş oldu. Bundan sonra Fetret Devri’ne kadar Darıca Osmanlı toprağı olarak kalmıştır.

Timur’un Ankara Savaşı’nda galip gelmesi ve Batı Anadolu’ya ilerlemesi, bundan sonraki yirmi yılda Darıca’nın kaderini belirlemişti. Fetret Devri denen bu dönemin başlangıcında yapılan anlaşma neticesinde Pendik’ten Hereke’ye kadar olan sahil kesimi Bizans’a bırakılıyordu. Dolayısıyla Darıca’da yaklaşık 17 yıl sürecek Bizans hakimiyeti tekrardan kurulmuş oldu. Yıldırım Bayezid’in oğullarından Çelebi Mehmed Anadolu’da birliği sağlayarak Osmanlı tahtına çıkmış ve Orhan Bey’in fethettiği, kardeşi Süleyman’ın ise Bizans’a geri verdiği Darıca dahil birçok yeri geri almayı başarmıştı. Çelebi Mehmed’in komutanlarından Timurtaşzade Umur Bey komutasındaki ordu kısa zamanda Hereke, Gebze ve Eskihisar’ı ele geçirdi. Darıcalı Rumlar ise Osmanlı ordusuna direnmeden teslim oldular. 1420 yılında gerçekleşen bu olayı Solakzade şu şekilde tasvir etmektedir: “Darıca adlı hisarda oturan düşman ise, Çelebi Sultan Mehmed’e itaati ihtiyar eyledi ve ahd u aman ile hisarı teslim ettiler”. Sultan, Darıca da dahil, bu bölgedeki birçok yeri Bursa’da inşa ettirdiği cami ve imaretine vakfetmiştir.

Türk hâkimiyetine girdikten sonra Darıca 1922 yılının sonlarına kadar Müslüman ve Rum Ortodoks cemaatinin birlikte yaşadığı bir sahil kasabası hüviyetini taşımıştı. Fetihten sonra Türk yerleşimi Darıca’da artarak devam etmiştir. 16. ve 18. yüzyıllarda Anadolu’da gerçekleşen başta Celali İsyanları olmak üzere halk hareketleri neticesinde batıya olan göçten Darıca da nasibini almıştır. Mesela Yozgat bölgesindeki Çapanoğlu İsyanı neticesinde bir grup Çankırılı, Mora isyanından kaçan bir grup Müslüman ile Çerkez muhacirler aileleri ile Darıca’ya yerleşmiş, böylece Darıca’daki Müslüman nüfus sayısı yavaş yavaş artmıştı. Tapu tahrir ve temettuat defterlerinden alınan verilerle hazırlanmış rakamlar yaklaşık olarak Müslüman nüfusun 1530 tarihinde 10’iken 1764 tarihinde 70’e ulaştığını göstermektedir. Bu süre zarfında gayrimüslim nüfusun inişli çıkışlı bir seyir gösterdiği ve 800 ile 920 arasında değiştiği dikkati çekmektedir. 1844-45 yıllarında ise 1090 gayrimüslime karşılık 410 Müslüman’ın Darıca’da olduğu görülmektedir. Kasım 1910’da meydana gelen büyük yangın ile ilgili yazışmalarda 800 civarında evin yandığı tespit edilen Darıca’da 1400 ev olduğu ifade edilmektedir. Her evde 4-5 kişinin yaşadığı varsayıldığı takdirde Darıca nüfusunun 6500-7000 civarında olması muhtemeldir. Birinci Dünya Savaşı ve müteakiben Kurtuluş Savaşı yıllarında nüfusun azaldığı dikkati çeker. Bu rakamlardan da anlaşıldığı üzere özellikle 20. yüzyıla kadar Darıca’da Rum nüfusun ağırlığı daha fazladır ancak Müslüman nüfus da tarihi süreç içerisinde bölgeye gelerek yerleşmiştir.

Fransız İhtilali’nin etkisiyle tüm İmparatorluk’ta olduğu gibi Darıca’da da büyük değişimler yaşandı. Darıca’daki birlikte yaşamın sarsılmaya başladığı Yunan İsyanı ile başlayan süreç yaklaşık bir asır devam edecekti. Aslında Yunan İsyanı ve 1897 Osmanlı-Yunan Harbi birlikteliğin temellerini sarsan ana kırılma noktaları oldu. I. Dünya Savaşı’ndaki bazı hadiseler, Mütareke ve milli mücadele dönemlerindeki Yunan İşgali, Türk ve Rum toplumunun birlikte yaşama tecrübesinin sona ermesine sebep oldu.

19.yüzyılda Darıca’ya yolu düşen birçok yabancının kasaba hakkında detaylı bilgiler verdiği dikkati çekmektedir. Bir Fransız arkeolog Perrot, kasabadaki birlikte yaşama vurgu yaparken, bölgenin zeytin ağaçları ile kaplı olduğundan, yine seyyahlar Texier ve Cuinet, Darıca’nın özelliklerinden bahsederlerken, burada leziz bir kaynak suyu çıktığından, sebze ve meyvelerinin İstanbul’u beslediğinden bahsetmektedirler. Darıca’daki meyve ve sebze yetiştiriciliğinin balıkçılıkla birlikte, ana geçim kaynağı olduğunu, 1840’lı yıllarda yapılan temettuat sayımlarındaki detaylardan da görmek mümkündür. Darıcalıların en çok, bağcılık (1196 dönüm) ve zeytincilikle uğraştığı (4461 ağaç), enginar yetiştiriciliğinin ön planda olduğu, bunlar kadar olmasa da hayvancılık yapıldığı da dikkati çekmektedir. Bununla birlikte Darıca’da gayrimüslim tebaanın ürettiği alkollü içeceğin şöhreti yurt dışına dahi ulaşmıştı. Zira daha yüzyılın başında İstanbul’a gönderilen mahsulatın vergisi üç bin akçe kadardı. Yine 1840’lı yıllarda Darıcalıların mesleki dağılımına bakıldığında 109 bamyacı ve 46 gemicinin yanı sıra 10 bağcı, 8 çoban, 4 kahveci, 4 balıkçı, 3 dülger ve ziraat vekili, semerci, bargirci, berber, asker, hizmetkâr, kunduracı ve keçecinin olduğu görülmektedir.

19.yüzyılın başında Darıca tarihinin en dikkat çeken olaylarından biri yaşanmıştı. Özellikle İstanbul gibi kalabalık şehirlerin zaman zaman başının belası haline gelen büyük yangınlar, insanları ciddi sıkıntılara sokuyordu. 17 Kasım 1910’da Darıca’nın Rum mahallelerinden birinde sabah erken vakitte (05.00) başlayan yangın ancak akşam saatlerinde söndürülebilmişti. Bu yangının etkileri birkaç yıl devam edecek boyuttaydı. Darıca’nın tarihinde derin izler bırakan büyük yangının çıktığı ilk andan itibaren Darıcalılara yardıma koşulmuş, yangından etkilenenlerin sıkıntıları giderilmeye çalışılmıştı. Bu ilk anlarda gerek yerel makamlar ve hükümet gerekse de halk, Darıcalıları yalnız bırakmamış, yaraların sarılması için elden gelen bütün imkânlar seferber edilmişti. Ancak bu tarihten sonra birçok konunun sürüncemede kaldığı, kurumlar arası yazışmaların uzadığı, bazı ihmallerin olduğu dikkati çekmektedir. Söz gelimi, Darıca’nın yeniden imarı için gerekli olan haritanın çizilmesi bile adeta yılan hikâyesine dönmüş, Darıca’nın yeniden imarının birkaç yıl gecikmesine sebep olmuştu. Kısacası bu ihmaller Darıcalıların kendi evlerinde oturmaları için birkaç yıl daha çadır ve geçici barınaklarda zor şartlar altında hayatlarını idame ettirmelerine sebep olmuştu. Bu sıkıntılar atlatılamadan Dünya Savaşı’nın çıkışı, bütün ülkede olduğu gibi Darıcalıları derinden etkileyecek gelişmeleri beraberinde getirdi.

Birinci Dünya Savaşı yılları Osmanlı Devleti’ni başkentinden en küçük yerleşim birimine derinden etkilemişti. Savaş yıllarda büyük sıkıntılar çekmiş olan Darıca’dan seferberliğe gidip şehit haberleri gelenler oldu. Üstelik savaş devam ederken Darıcalı Müslümanlarla Rumların arasını açacak hadiseler de yaşandı. Marmara Denizi’ndeki İngiliz denizaltısından karaya çıkan bir İngiliz subayı Eskihisar’daki Gebze Demiryolu Köprüsü’ne yönelik bir sabotaj düzenledi ve köprüyü havaya uçurdu Bundan kasıt Anadolu’dan Çanakkale’ye asker sevkiyatının önüne geçmekti. Darıcalı bir Rum’un yardımıyla yapıldığının anlaşılması ve bu kişinin idama mahkûm edilmesi, Darıca halkının mübadeleye sebep olacak gelişmeleri yaşayacağının habercisi oldu. Mütareke döneminde yaşananlar ise Darıca tarihinde iz bırakacak gelişmelerdi.

Mütareke Döneminde Darıca

30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi, Osmanlı coğrafyasının her yerinde olduğu gibi Darıca’da da huzursuz bir hava estirmişti. Yavaş yavaş işgale uğrayacak olan Anadolu halkının yaşadığı güvensizliğe özellikle yerli Rumların tavırları da eklenince, durum Müslümanlar için daha da kötü bir hal aldı. Darıca hükümet konağının 4 Şubat 1919 tarihinde basılması Rumlarla Müslüman halk arasındaki gerginliğin Darıca’da zirveye ulaşmasına sebep oldu. İstanbul’dan gelen Rum gençlerinin çıkardığı olaylar, karakol komutanı Davut Çavuş’un öldürülmesiyle sonuçlandı. Bu menfur olay Darıca’daki gerginliği, Müslümanlar arasında korkuyu ve yerli Rumlar arasında yeni kıpırdanmaları beraberinde getirdi. Darıca hükümet konağı olarak kullanılan ve kira talep edilmeyen Rum Okulu için mütevellisi kira talep etmeye başladı. Anadolu’da başlayan işgallerin, durumu daha kötü bir hale getirmesi kaçınılmazdı.

15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgaline Darıca halkı gönderdiği telgrafla tepki vermişti. Darıca Hürriyet İtilaf Şube Reisi Salih Sadi ve Mustafa Kâtip Tevfik ile Darıca halkı adına Belediye Reisi Osman Bey 20 Mayıs tarihli telgraflarında işgali protesto etmişlerdi. Kısa bir süre sonra İzmirli Müslümanların yaşadıklarına benzer şeyleri Darıcalılar da tecrübe edeceklerdi.

Mütareke döneminde Darıcalı Müslümanları en fazla korkutan şeylerden biri de Rumların çetecilik faaliyetleri olmuştu. Çakır Yorgi ve İstelyanos, Darıca ve çevresinde en büyük tahribata sebep olan çetecilerdi. Darıca’nın ve Marmara bölgesinin Rum çeteleri ve işgalci kuvvetleriyle mücadele edenlerden biri, şüphesiz İstelyanos çetesini yok eden Yahya Kaptan idi. Ancak Rum çeteleriyle savaşan ve milli mücadele hareketine önemli katkılar sağlayan başka Darıcalılar da vardı. Kara Aslan Kaptan (Büyük Aslan), Manastır’a bağlı bir köyde doğmuş, gençliğinde buradaki Bulgar çeteleriyle mücadele etmiş, Yahya Kaptan ile birlikte Irak cephesinde İngilizlere karşı savaşmıştı. Mondros Mütarekesi’ni müteakip Gebze’nin Demirciler köyüne yerleşti. Karakol Cemiyeti’nin Gebze menzil hattındaki en faal isimlerinden biri olarak hareket etti. Gebze ve Darıca bölgesindeki Rum eşkıyasına karşı mücadele etti. Yahya Kaptan’ın şehit edilmesini müteakip bölgenin en önemli Kuvayimilliyecisi durumuna geldi. 1920 yılında Osmancık Tabur Komutanı sıfatıyla maiyetindeki 500-600 kişilik güçle Şile’deki Yeniköy’ü Kuvayımilliye adına bastı. Kara Aslan, Kut’ül Ammare Kahramanı olarak bilinen Halil (Kut) Paşa ile Halide Edip ve Dr. Adnan gibi önemli kimselerin Anadolu’ya geçişlerinde üstüne düşen görevi yerine getirmişti. Kara Aslan ile birlikte hareket eden Kaplan Ağa, İsmet İnönü’nün Anadolu’ya geçirilişinde Yenibahçeli Şükrü ile beraber geçiş güvenliğini sağlamış, milli mücadeleye katkıları dolayısıyla istiklal madalyasıyla taltif edilmiş Arnavutluk’un Mat kazasında doğmuş sonradan Darıca’ya yerleşmiş bir Darıcalıdır.

Darıca için en karanlık günler 20 Kasım 1920’deki fiili düşman işgali ile başlıyordu. Kasabaya gelen Yunan askerlerinin ve Darıcalı Rumların tutumu ileride olacakların ilk işaretleriydi. Darıca Belediye Reisi Osman Efendi Rum Okulu’na çağrıldı ve okulun mütevellisi Belediye Başkanlık mührünü zorla ondan aldı. Yunan komutan ise nahiyenin yönetimini Rumlara veriyordu. Osmanlı otoritesinin artık olmadığı Darıca’da Rumlar bundan sonra daha başına buyruk hareket etmeye başlayacaklardı. Sonraki süreçte Darıcalı Müslümanlara yönelik baskı ve zulümler çoğaldı. Gerek Yunan askerleri gerekse yerli Rumlardan teşkil edilmiş olan çeteciler, bu süreçte Darıca’da darp, yaralama, gasp, hatta adam öldürme gibi suçları işlemekten çekinmiyorlardı. Bu tür olaylar Yunan askerinin 1921 Nisanı’nın sonlarına doğru Gebze ve Darıca’dan çekilmesiyle son buldu. Ancak Darıca’nın işgalden kurtuluşu İngilizlerin 21 Ağustos 1921’de Darıca’dan ayrılmasıyla mümkün olmuştu.

Cumhuriyet Dönemi

Mütareke döneminde Darıca’da yaşananlar, Türk ve Rumların bir arada yaşamasının mümkün olmadığını gösteriyordu. Özellikle Dünya Savaşı esnasında başlayan Rum göçü, Darıca’da işgalin bittiği 1921 yılının sonunda hızlanarak devam etti. Mudanya Mütarekesi sonrasında Lozan’da yapılan anlaşma Darıca’nın da kaderini tayin etti. Aslında Lozan’da alınan mübadele kararından önce Darıcalı Rumlar kasabadan ayrılmaya başlamışlardı. 1922 Eylül ve Ekim aylarında Darıca’yı teknelerle terk eden Rumlar çoğunlukla Yunanistan Selanik bölgesine gitmişlerdi.

Lozan sonrası Türk ve Yunan hükümetleri arasında imzalanan mukavele ile yaklaşık 900 kişilik ilk mübadil grup 9 Şubat 1924 tarihinde Darıca’ya ulaştı. Bu grubu daha sonra Drama, Serez, Kavala ve Girit adasından gelen Müslümanlar takip etti. Darıca’ya bu şekilde iskan edilen mübadillerin sayısının 1800 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Darıcalı Rumlar ise başta Yunanistan olmak üzere farklı ülkelere göç etmişlerdi.

1926 yılına kadar mülki olarak Üsküdar ve İzmit arasında gidip gelen Gebze’ye bağlı olan Darıca, aynı yıl alınan kararla ilçe olduğu 2008 yılına kadar İzmit’e tabi Gebze’nin bir beldesi olarak kaldı. Yine aynı yıl Gebze İlçe İdare Kurulu, Darıca ile Gebze’nin ihtilaflı olan sınırlarını tespit etti.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Darıca’da eğitim verilen okulun olmayışı, Eski Rum Okulu’nun 1929 yılında onarılıp açılmasıyla çözüme kavuşturuldu. Uzun süre sadece ilkokulun olduğu Darıca’da ortaokul 1967 yılında açıldı, lise ise 1980-81 öğretim yılında eğitime başladı.

1930’lu yıllarda Darıcalıların yaşadıkları, ülkenin diğer bölgelerinden çok farksız değildi. Darıcalıların birçoğunun çalıştığı Aslan Çimento Fabrikası’nın üretime ara vermesi, işçilerin Darıca’dan göçmesine sebep oldu. Buna mukabil, 1936 yılında Romanya’dan, 1937 yılında ise Tunceli’den bir grup aile Darıca’da iskân edildiler.

 

İkinci Dünya Savaşı yılları, Türkiye’nin hemen her yerinde olduğu gibi Darıca’da da ciddi sıkıntılar yaşanmasına sebep oldu. Un ve ekmek sıkıntısı, hayat pahalılığı, karaborsa, stokçuluk Darıca’da bile sosyal yaşamı derinden etkiledi. Çay, şeker, kahve sınırlı miktarda bulunabiliyordu. Karneye bağlanmış ekmek Çınaraltı’nda asker tarafından dağıtılıyordu. Avrupa’da savaşın şiddetle devam ettiği sırada bir topçu ve bir piyade alayının Darıca’da konuşlandırılması, ilerleyen süreçte Darıca halkının rahatsızlığına sebep olacaktı. 1942 yılında çıkarılan Varlık Vergisi uyarınca Darıca’da en yüksek vergi, Aslan Çimento Fabrikası’ndan tahsil edilmişti. Fabrika’dan sonra Darıca eşrafından müteahhit Eşref Cezar ile Ethem Çapan en yüksek vergiyi veren Darıcalılar olmuştu.

Demokrat Parti’nin iktidarı ile başlayan 1950’li yıllarda Darıca’da yeni gelişmeler yaşandı. Çimento Fabrikası’nda yeni bir fırının devreye girmesi istihdamı, bu da yeni göçleri beraberinde getirdi. Buna 1956 yılında Çimento Fabrikası’nın yanında Taş Liman mevkiinde Kurşun Sanayi Türk Anonim Şirketi’nin kurduğu kurşun fabrikası da katkı yaptı. Ülke genelinde olduğu gibi 50’li yılların Darıcası’nda tarım üretiminde önemli ilerlemeler yaşandı. Bu yıllarda Darıca’daki belki de en önemli gelişme, Darıca’ya elektriğin gelişi oldu. Aslında 1930’lu yılların ortalarında ve 1940’lı yıllarda dinamo sayesinde geceleri sokak lambaları ile ışıklandırılmış olan Darıca, 1956 yılında Etibank’a ihale edilen elektrik işlerinin tamamlanmasıyla elektriğe kavuşmuş oldu.

1960’lı ve 70’li yıllar Darıca’nın yapısının değiştiği yıllar olmuştu. Bu değişimde Darıca sınırları dahilinde Bayramoğlu adıyla yeni bir mahallenin kurulmasının etkisi büyüktür. 1956’da kurulan mahallenin, 1960 yılında turizm bölgesi ilan edilmesi sonrasında İstanbul’a en yakın sayfiye alanı olması, mahalleyi yıllar içerisinde bir cazibe merkezi haline getirdi.

1966 yılında Darıca’da, Gebze emniyetine bağlı bir karakol açıldı. Bir yıl sonra Gebze İstasyonu ile Darıca arasındaki yol asfaltlandığı gibi Haydarpaşa Gebze banliyö tren seferleri başlayınca, Darıca’dan İstasyon’a otobüs seferleri de başlatılmıştı. 1968-1972 yılları arasında tamamlanan Ömerli barajından çekilen bir hatla Darıca’ya şebeke suyu getirilmişti.

1970 sonrasında Doğu, Güney Doğu Anadolu ve Karadeniz illerinden gelen göçlerle Darıca nüfusu artmış, 1975 yılında Emek Mahallesi kurulmuştur. Bu artışta Darıca sınırları içerisinde kurulan Sarkuysan Fabrikası’nın da mühim bir payı olduğunu söylemek gerekir. Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımında 2115 kişinin yaşadığı Darıca’daki nüfus 1960’da ancak 4952’ye çıkabilmişti. Ancak özellikle 70’li yıllardan sonra nüfus sayısının katlanarak arttığı görülmektedir. 1985 yılına gelindiğinde Darıca sınırları dahilindeki nüfus yoğunluğu dikkate alınarak hazırlanan imar planı ile 6 yeni mahalle daha kurularak Darıca’daki mahalle sayısı 12’ye çıkarıldı.

 

Yıl

Darıca Nüfusu

2020

214.796

2015

182.710

2010

146.896

2000

85.818

1995

82.146

1990

53.560

1985

33.551

1980

23.905

1975

10.256

1970

6260

1965

5575

1960

4952

1955

3825

1950

3213

1945

3014

1940

2839

1935

3245

1927

2115

1980 askeri darbesi sonrasında Anavatan Partisi’nin iktidara geldiği 1983 sonrasında Turgut Özal başbakanlığında ülke ciddi bir değişim sürecine girdi. Liberal ve muhafazakâr bir politik çizgi takip eden Anavatan Partisi’nin siyaseti ülkeyi olduğu gibi Darıca’yı da etkiledi. 1990’lı yıllar bu siyasetin tesirleri ile geçti. 1970’lerde başlayan göç, Darıca nüfusunun 1990’lı yıllarda daha da artmasına sebep oldu. Bu yıllarda belde belediyesi olan Darıca’nın ilçe statüsüne çıkarılmasına yönelik talepler seslendirilmeye başlandı. Ancak birçok ilden daha fazla nüfusa sahip olsa da, Darıca’nın ilçe olması 2008 yılında mümkün olabilmiştir.

KAYNAKÇA

Yüksel Atmaca, “Darıca’nın Beşeri ve İktisadi Durumu 1958-1959”, İstanbul Üniversitesi Bitirme Tezi; Gülfettin Çelik, 16-19. yüzyıl Gebze (Sosyo-Ekonomik Bir İnceleme), Gebze Belediyesi Kültür Hizmeti, Gebze 2003; Darıca Vizyoner İlçe Kitap ve Belgeseli, yay. haz. İsmail Kahraman, Darıca Belediyesi Kültür Hizmeti, Gebze Gazetecilik ve Matbaacılık Tesisleri; Kocaeli Gebze Darıca Dilovası Çayırova Ansiklopedisi, yay. haz. İsmail Kahraman, Gebze Gazetecilik ve Matbaacılık Tesisleri, Kocaeli 2013; Mutlu Kerem Kolcuoğlu, Karye-i Darıca’dan Darıca İlçesine, Cinius Yayınları, İstanbul 2013; Osmanlı Belgelerinde Darıca, haz. Said Öztürk, Darıca Belediyesi Kültür Armağanı, İstanbul 2005; A. Grigoris Oikonimidis, Rysio, Aretsou, Darıca: Geographike kai historike melete tes vithyniakes poles, Thessalonike: University Studio Press, 2009; Sabahattin Özel, Milli Mücadele’de İzmit-Adapazarı ve Atatürk, Derin Yayınları, İstanbul 2009; Fikrettin Yavuz, “Birlikte Yaşamdan Yol Ayrımına: Milliyetçilikler Çağında Darıca’da Türk-Rum Münasebetlerine Dair Gözlemler”, Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü SempozyumuIV Bildirileri, Cilt. II, Kocaeli 2018, s. 711-737; Fikrettin Yavuz, “Büyük Darıca Yangını (17 Kasım 1910)”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu III, 25-27 Mart 2016 Kocaeli, Cilt 2, Kocaeli, 2017, s. 817-852; Fikrettin Yavuz, “I. Dünya Savaşı’nda İzmit Körfezi ve Çevresinde İtilaf Denizaltıları ve Gebze Köprüsünün Havaya Uçurulması”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II, C. II, Kocaeli 2016, s. 1289-1310; Fikrettin Yavuz, “Osmanlı’dan Cumhuriyete Bir Sahil Kasabası: Darıca”, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Cilt 2, No. 30, Kocaeli 2015, s. 869-883; Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, haz. Atilla Oral, Demkar Yayınevi, İstanbul 2007; Erdem Yücel, Gebze ve Eskihisar, Gebze Rotary Kulübü, Gebze, 1991.

Fikrettin YAVUZ