Gebze Osman Yılmaz Mahallesi’nde, Mualla Ateş Benzin İstasyonu karşısında bulunan, 248 yıllık bir geçmişi olan, eski adı İncirlice, şimdilerin Çınarlı Çeşmesi, yanı başındaki asırlık çınar ağacı ile tarihe meydan okuyor. Çeşme, Gebze merkeze doğru giden Ankara istikametinde, Darıca sapağı ile 607/1 Sokak kavşağındadır. Çeşme, solunda yaşlı bir çınar ağacı sağında ise kıble taşı olan namazgâhlı bir çeşmedir. Bu yönüyle namazgâh çeşmesi olarak da bilinir. Bu kıble taşı çoğu insan tarafından mezar taşı zannedilmektedir. Osmanlılar Bağdat yolunu kullanan yolcuların, hacıların ya da tüccarların namazlarını eda etmek için kimi noktalara böyle kıble ya da mihrap diye adlandırılan taş dikerdi. Bu kıble taşı neredeyse mezar taşı stili ile birebirdir. Bu yüzden “bura hangi büyük zatın kabri acep” diye soranlar hoş karşılanabilir. Üçgen alınlıklı, beşik çatılı taş malzemeli çeşmenin ön yüzündeki yapım kitabesi günümüze kadar gelmiştir. Kitabenin altında ise onarım kitabesi mevcuttur. Önünde bir mermerden oval yekpare bir yalak bulunmaktadır. Sağında bulunan üç adet mermer basamakla namazgâh çıkmaktadır. Çeşmenin hemen arkası yaklaşık 16 metrekare genişliğinde alan zeminden 50 cm yükseklikte bir podyum haline getirildiğinden, çeşmenin sağındaki mihrap taşından anlaşıldığına göre namazgâh olarak kullanılmaktadır. Bu kıble taşı da üçgen alınlıklı kireçtaşındandır. Kıble taşı üzerinde Osmanlı mihraplarında en sık gördüğümüz Al-i İmran Suresinin 37. Ayeti olan “Küllema dahale aleyha Zekeriyya’l mihrab” ifadesi yer alır. “Zekeriya ne zaman mihraba girse...” manasına gelir. Devamında ise “Sâhibü’l hayrât ve’l hasenât hıramende el-hac Ahmed Ağa sene 1222” yazılıdır. Bu tarihe göre namazgâhın 1807/1808’de Hacı Ahmed Ağa tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.
Çeşmenin sülüs hatla yazılmış üç satırlık mermer kitabesi, 0.30x0.30 m ölçülerindedir. Her bir satır 0.08 m. ölçülerinde olup, satırlar birbirlerinden ince birer satır çizgisiyle ayrılmıştır. Metnin okunuşu: “Sâhibü’l hayrât ve’l hasenât el-hac Abdi kerimesi sene 1187, tamir tarihi sene 1342.” Kitabeye göre çeşmenin, Hacı Abdi adlı birinin kızı tarafından 1773 yılında inşa edildiği ortaya çıkıyor. Kitabenin son satırında 1924 yılında tamir edildiği yazılıdır. Tek cepheli bir sokak çeşmesi olan yapı, moloz taş malzemeden inşa edilmiştir. Çeşme musluğu, taslığı, kitabesi ile üç bölümdür. Çeşmenin üzeri iki tarafa eğim kırma çatı ile örtülmüştür. Yapılan onarım çalışmaları neticesinde kesme taş malzeme ile kaplanmıştır. Orijinalliğini tamamen kaybetmiş olan çeşmeden günümüze inşa kitabesi ve çeşmenin arka bölümünde bulunan mihrap taşı gelebilmiştir. Çeşme üzerinde herhangi bir süsleme öğesi bulunmamaktadır.
1897 senesinde oğlu Nijad ile Gebze’ye gelen Recaizade Mahmud Ekrem Bey, iki asırdır ayakta duran Çınarlı Çeşme’nin altında, oğluyla birlikte öğlen yemeği yemiştir. Çeşmenin suyunun çok soğuk olduğunu anısında belirtmiştir. Yemek sırasında oğlu kıble taşının hemen yanında oyalanırken Recaizade Mahmud Ekrem Bey, o anı fotoğraflamıştır. Çeşmenin o tarihteki hali için önemli bir görseldidir.
Gebze’nin anıt ağaçlarından biri, bu çeşmenin yanı başındadır. Zaten ismini de çınardan almıştır. Eskiden arka kısmındaki tepeli yerde katırtırnakları sapsarı açarmış. 70’li yıllarda buradan Tatar Mahallesi’ne bugünkü Osman Yılmaz Mahallesi’ne su taşırlarmış. Ankara asfaltı buradan geçtiği için trafik kazalarına çokça şahit olanlar vardı. 70’li yıllarda karşısında lokanta, Osman Bey’in büfesi ve yanında oto elektrikçisi vardı. Hıdırellez günlerinde Gebzeli Tatarların eğlencesi olurmuş, kalakay pişirir piknik yapılırmış. Gebze’de binaların ve kalabalığın az olduğu güzel günlerde suları ve ayranları çeşmenin havuzunda soğutup ardından otobüs gelince yolculara satarlarmış. Tatar Zeki, Köfteci Cumali, Ali Baba’nın Lokantası bu civarda imiş. Çeşmenin yakınında Şaşkın Bakkal’ın büfesi varmış. Çınarlı çeşme olarak bilinse de bu mevkiin ismi tapu kayıtlarında bile İncirlice olarak geçmektedir. O zamanlar buraya böyle denirmiş. Şimdilerde çınardan dolayı hem çeşme, hem karşısındaki park hem de yolun karşısındaki camii çınar ismiyle anılıyor. 2017 senesinde etrafına demir korkuluk ile düzenleme yapılan çeşme günümüzde akmasa da Gebze’nin tarihinin ne kadar eskiye gittiğine dair önemli bir nişanedir. Kitabesinden yaklaşık 250 yaşında olduğunu anladığımız bu çeşme bu güzergâhın ne kadar aktif kullanıldığının bir işaretidir.
KAYNAKÇA
Taner Aksoy, Kocaeli Kültür Envanteri, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Kocaeli 2011, s. 446; Ahmed Nezih Galitekin, Kocaeli Su Medeniyeti Tarihinden Sayfalar, İSU Genel Müdürlüğü Kültür Yayınları, 2015, s. 328-329; Ahmet Yavuzyılmaz, “Gebze Çeşmeleri”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 6 Sayı: 25 Volume: 6 Issue: 25, s. 580; Recep Kankal, “Recaizâde Mahmud Ekrem’in Oğlu Nijad ile Son Gezisi”, Dil ve Edebiyat Dergisi, Sayı 150, Haziran 2021, s. 60-62; Recep Kankal, “İncirlice Nam-ı Diğer Çınarlı Çeşme”, Gebze Hürses gazetesi, 19.01.2021, s. 5; Recep Kankal, “Recaizade Mahmud Ekrem’in Gebze Ziyareti”, Gebze Hürses gazetesi, 07.09.2021, s. 5.
Recep KANKAL