Kocaeli’deki Çiftlik-i Hümâyûn, Tütünçiflik, Ataman Çiftliği, Kirazoğlu Çiftliği
Çiftlik, çift sürülen ve ziraat yapılan yer anlamında belli büyüklükte toprak parçalarına, belli özelliklere sahip zirai işletme şekillerine verilen isimdir. Bu kapsamdaki toprakların hukuki durumuna, büyüklüğüne ve zirai işletmenin şekil ve içeriğine göre farklı anlamlarda ve şekillerde kullanılmıştır. Her yerin özelliğine göre hesaplanarak büyüklükleri belirlenen reaya çiftlikleri, burayı işletecek kişilere kira bedeli karşılığında kiralanan arazilerdir. Bu özelliğe sahip çiftliklerin yanında hassa çiftlik, askeri vazifelere bağlı çiftlikler, büyük zirai mülk ve işletme çiftlikleri bulunuyordu.
İzmit ve çevresinde Roma İmparatorluk döneminden itibaren imparator ailesine ve özel kişilere ait pek çok çiftlik vardı. İzmit ve çevresindeki bazı çiftlikler Osmanlı döneminde varlıklarını koruduğu gibi yeni pek çok farklı statüde çiftlik de ortaya çıkmıştır. Ağırlıklı olarak devlete ait miri arazi statüsündeki çiftliklerin yanısıra XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özel çiftliklerin de ortaya çıkmaya başladığı bilinmektedir. Zira bu tarihlere ait Mühümme Defterleri’nde bazı kayıtlar bulunmaktadır. Yeni tahririn yapıldığı 1560’larda tahrirlerde özel çiftlik statüsüne sahip kayıtlar mevcuttur. Ayrıca bölgede vakıflara gelir olmak üzere de pek çok çiftlik vardır.
Çiftliklerin mirî toprak sistemindeki işleyiş ve devamlılığını tımar sistemi gerçekleştirmekteydi. Fakat tımar sisteminin bozulmasıyla, devlet mülkiyetindeki mirî toprakların denetimi özel kişilerin eline geçti ve bu topraklar üzerinde büyük işletmeler kurulmaya başlandı. Bu durum sivil ya da askeri menşeli bir takım bölgesel yöneticilerin güçlenmesine ortam hazırladı. Böylelikle merkezi yönetimin taşrada gücünü kaybettiği dönemlerde “ayan” denilen yerel güçler ortaya çıktı. Ayanların kudretinin artması ise büyük çiftliklerin oluşmasına zemin hazırladı. Böylelikle klasik dönem Osmanlı çiftlikleriyle XIX. yüzyıl Osmanlı çiftlikleri yapı itibariyle birbirinden ayrıldı.
Osmanlı Devleti’nde toprağın statüsünün değişmeye başlamasıyla mirî topraklarda da farklı düzenlemeler gündeme geldi. Taşrada ayanların büyük toprak sahiplerine dönüşmeleri, mirî statüdeki toprakların işletilmesi ve toprak mülkiyeti sorunlarını beraberinde getirmişti. Bu süreçte plantasyon benzeri büyük çiftlik işletmeleri meydana getirdi. Bu çiftlikler sınırlarında bir veya birkaç köyün bulunduğu, büyük arazi parçaları üzerinde faaliyet gösteriyor, burada yaşayan köylü ya tarla kiralayarak kendi üretimini yapıyor, ya da doğrudan toprak sahibi için çalışıyordu.
1854 Arazi Kanunnamesiyle toprağı tasarruf eden ancak mülk sahibi olmayan köylünün, işlediği toprağın sahibi olabilmesine yönelik bir uygulama getirildi. Fakat pek çok yerde beklenilen olmadı ve büyük toprak sahipleri çiftliklerini mülkiyet haline dönüştürdü. Osmanlı tebaasından olmayan yabancıların çeşitli yollarla kanunsuz bir şekilde mülk edinmeleri ve çiftlik sahibi olmalarıyla, Suriye ve Batı Anadolu’da kapitalist tarım işletmeleri ortaya çıkmaya başladı. Bunun dışında kalan, ortakçı ya da işçi istihdam eden, bir şahsın mülkiyetinde olan geniş araziye kurulmuş çiftlikler de mevcuttu.
1867 Safer Kanunnamesi’yle yabancıların mülk edinmelerinin resmi hale gelmesi, daha kolay mülk edinmeleri, bunları alıp satmaları ve varislerine bırakabilir hale gelmeleri, stratejik bölgelerde bulunan geniş toprakların Osmanlı tebaası olmayan kişilerin eline geçmesini daha da kolaylaştırdı. Yabancıların elindeki geniş tarım arazileri zaman zaman işletmelerden kaynaklanan sorunlar ya da sahiplerinin hayatını kaybetmesiyle varislerinin borçlu hale getiriyordu. Bu tür durumlarda özellikle II. Abdülhamid döneminde arazinin vergi borcu karşılığında, üzerine makul bir bedel biçilerek Emlak-ı Hümayun’a dahil edilmesi yöntemi benimsenmişti. Bahsetmiş olduğumuz bu değişim ve düzenlemelerin tamamı tüm Osmanlı taşrası gibi İzmit’te de etkili oldu.
Tanzimat’tan sonrasında pek çok bölgede olduğu gibi İzmit ve civarında da özellikle sarayın ihtiyaçlarını karşılamak, tarım ve hayvancılık alanında destekte bulunmak amacıyla padişaha ait modern anlamda çiftlikler kuruldu. Çiftlik-i Humayun denilen bu çiflikler İzmit’de de mevcuttu.
Tanzimat’tan sonraki süreçte Osmanlı bürokrasisi tarafından Hazine-i Hassa’nın mali desteğiyle birçok devlet fabrikası kurulmuştur. Bunlar arasında Zeytinburnu Demir Fabrikası İzmit, Çuha Fabrikası, İslimye Çuha Fabrikası, Hereke Kumaş Fabrikası, Veli Efendi Basma-Kumaş Fabrikası gibi kuruluşlar yer almaktadır. Bu fabrikalar faaliyete geçtikten sonra, fabrikalarda imal edilecek ürünlerin hammaddelerinin de yurt içinde üretilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Bunlardan Feshâne, İslimye Çuha Fabrikası ve İzmit Çuha Fabrikası’nın ihtiyaç duyduğu hammaddeyi karşılamak amacıyla çok kaliteli yüne ve yüksek verime sahip olan Merinos koyunları ithal edilerek ülkenin değişik yerlerinde oluşturulan Çiftlik-i Hümayunlarda yetiştirilmeye başlandı. Bunların dışında şahıslara ait olan çiftlikler de oldukça fazlaydı.
Mihaliç Çiftlik-i Hümâyûnu
Bölgede bulunan farklı özelliklere sahip çiftlik arazileri, tarım dışında özellikle fabrika yapımı, fabrikalar için hammade üretiminin sağlanması, sarayın ihtiyaçlarının karşılanması, ziraat numune çiftlikleri ve tarlalarının yapımı ve yaşanan yoğun göçler sonucunda göçmenlere iskan alanı sağlamak amacıyla da kullanıldı. Özellikle padişah çiftlikleri Çiftlik-i Hümayun arazileri bu yönde yoğun olarak kullanılmıştır. İzmit’te bulunan bazı çiftlikler şunlardır: Agâh Paşa Çiftliği, Agasyan Çiftliği, Ahmet Usta Çiftliği, Ali Kahya Çiftliği, Ali Paşa Çiftliği, Altuncuzâde Çiftliği, Ayrancı Çiftliği, Beşir Ağa Çifliği, Çeltikçi Çiftliği, Çalıoğlu Çiftliği, Çayırdere Çiftliği, Çifteler Çiftliği, Elagözler Çiftliği, Ekşioğlu Çiftliği, Bayraktar (Emin Kethüda) Çiftliği, Gedikli Çiftliği, Fazlı Bey Çiftliği, Hacı Ahmedoğlu Çiftliği, Vezir Çiftliği (Hacı Beşir Ağa), Hacı İbrahim Çiftliği, Hacı Kerim Çiftliği, Hacı Mahmud ve Hacı Mehmed Çiftlikleri, Hacı Velioğlu Çiftliği, Hasanoğlu Çiftiliği, Horosoğlu Çiftliği, Hüseyin Paşa Çiftliği, Kaymakçı Çiftliği, Kirazoğlu Çiftliği, Köseoğlu Çiftliği, Kulaksız Çiftliği, Kuloğlu Çiftliği, Kumla Çiftliği, Hasan Paşa (Kul-Hüsnü Paşa) Çiftliği, Mahmud Paşa Çiftliği, Mektupçu Çiftliği, Bekir Ağa (Molla Hasan) Çiftliği, Mustafa Paşa Çiftliği, Müftizade Ali Efendi Çiftliği, Nakib Çiftliği, Okçuoğlu Çiftliği, Osman Paşa Çiftliği, Örenkuş Çiftliği, Paşa Çiftliği, Paylar Çiftliği, Piran Çiftliği, Reisli Çiftliği, Rıfat Bey ve Sığırlık Çiftlikleri, Süleyman Paşa Çiftliği, Sünbüle Çiftliği, Şemsi Bey Çiftliği, Tekeci İbrahim Ağa Çiftliği, Topçuoğlu Çiftliği, Turnaoğlu Çiftliği, Uzunbey Çiftliği, Yakaçık Çiftliği bunların yanında iki tane de Çiftlik-i Hümayun (Mihaliç) ve Çiftlik-i Hümayun (Tütün Çiftlik).
Tütün Çiftlik-i Hümâyûn’u (Tütünçiftlik)
Osmanlı dönemi haritalarında Tütün Çiftlik-i Hümâyûn’u şeklinde geçen bölgenin doğusunda Derince, kuzeyinde Sopalı Çiftliği bulunmaktadır. Sultan Abdülaziz 1864 Tütünçiftlik-i Hümâyun’a gelerek bir müddet kalmıştır. Abdülaziz, Haydarpaşa-İzmit tren yolu yapılırken 1873’te çiftlikte kendisine ait vagonun durması için bir istasyon da kurdurmuştur. Tütünçiftliğin 1886 tarihindeki müdürü Artaki Efendi’dir. Arazinin genişliği nedeniyle çiftlik zaman zaman farklı girişimlere mekan olmuştur. 1893’te Tütünçiftlik’te bir dumansız barut fabrikası kurulması düşünülmüş ancak gerekli su bulunulmayınca vazgeçilmiştir. Tütünçiftlik, bir numune çiftliği olarak da kullanılmıştır. Farklı ürünler tarımsal çeşitliliği ve verimi artırmak amacıyla çiftlik arazisinde yetiştirilmiştir.
Tütünçiftlik ayrıca yoğun göçmen akını sonrasında önemli bir iskân alanı da olmuştur. Osmanlı döneminde başlayan bu durum Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Zira 1937 yılında Tütünçiftlik bölgesinde Romanya’ dan gelen göçmenlere 60 konut yapılarak yerleşmeleri sağlanmıştır.
Mihaliç Çiftlik-i Hümâyûnu
Bursa’nın Karacabey (Mihaliç) kasabasından gelen Rumlar tarafından geldikleri yerin adı vererek kurulan yerleşim yeridir. Bugün İzmit’in mahallesi konumundaki İzmit Gündoğdu (Mihaliç/Mağlıç) Köyü ve civarıdır. Doğusunda ve batısında kalan vadilerde iki adet su kemeri (Paşa Suyu’nu taşıyan), küçük bir kilise kalıntısının da olduğu ayazma mevcuttur. Bölge hem tarımsal faaliyetler, hayvancılık aynı zamanda da iskan amaçlı olarak kullanıldı. 1912 yılında yaklaşık olarak 1.300 nüfusa sahipti. Mübadele sonrasında giden Rum nüfus yerine, İskeçe ve Drama bölgesinden gelen muhacirler yerleştirildi.
Kirazoğlu Çiftliği
Kirazoğlu Çiftliği olarak bilinen arazinin de içinde olduğu bölge 1326 yılında Akça Koca tarafından fethedilmiştir. Arazi önceleri tımar ve zeamet olarak kullanılmış sonrasında ise Yavuz Sultan Selim Cami ve İmareti Vakfı’na verilmiştir. Arazi Ketenceli ve Gedikli köylerini de içine olan oldukça geniş sınırlara sahipti.
16. yüzyıldan sonra yeni köyler kurularak daha geniş araziler de tarıma açılmıştır.
18. yüzyılda arazi Kirazoğlu Mehmet isminde bir şahsın kullanımındaydı. Kirazoğlu Mehmet Bey’in oğlu Deli Veli tarafından öldürülmesi üzerine başka vârisinin olmaması nedeniyle çiftlik arazisi başka bir kişiye mukataa olarak kiralanmıştır. Bu tarihten sonra da çiftliğin adı ilk kiracısının lakabı olan Kirazoğlu Çiftliği olmuştur. Çiftlik, sonrasında Sucu Hasan oğlu Hasan isminde bir şahsa kiralanmıştır. Hasan Bey’in ölümü üzerine çiftlik, ayan Hacı Ali Bey oğlu Emin Bey’in tasarrufuna geçmiştir. Hacı Ali Bey oğlu Emin Bey, günümüzde Soydanlar olarak o dönemde ise yeniçeri kökenli Doksandörtzadeler olarak bilinen ailenin çiftlik üzerindeki ilk mülk sahibidir. Çiftlik bu tarihten başlamak üzere Soydanların tasarrufunda olmuştur. 18. yüzyılda çiftlik bölgesinde bir köy oluşturulmuştur. Köyün büyük kısmı Manav denilen Türkmenler olup, Kürt, Kıpti ve Arnavutlardan oluşuyordu. Çiftlik arazisi ilerleyen yıllarda genişlemiş, tarımsal faaliyetlerin çeşitliliğini artırmış ve farklı yapılar eklenerek büyümüştür. Günümüzde Kirazoğlu Çiftliği, tarla, mera ve ormanlık alandan oluşan yaklaşık 10. 000 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuştur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında çiftlik ve orman 4 eşit parçaya bölünmüş, bir parça Bayraktar Köyü diğeri ise Kirazoğlu Çiftlik köyü sakinlerine satılmıştır. Çiftliğin geri kalan kısmından 5000 dönümlük arazi Soydan ailesinde kalmıştır. Kirazoğlu Çiftliği, İzmit’in 12 km doğusundadır. Özel Orman alanını içinden D 100 Devlet Karayolu, tarlaların içinden ise Akmeşe yolu geçmektedir. Çiftlik günümüzde de varisleri tarafından işletilmektedir. Çiftlik arazisinin %90’ı tarım alanı olarak kullanılmaktadır.
Cevat Abbas Çiftliği
Cevat Abbas Çiftliği tarihi kesin olmamakla birlikte 1920’li yılların başında Emlak-i Milliye Müdürlüğü’nden Derince’de –günümüzde Çenedağ Mahallesi sınırları içerisinde– büyük bir arazi içinde Atatürk’ün yaveri ve en yakın arkadaşlarından biri olan Cevat Abbas Bey tarafından satın alınarak kurulmuştur. Cevat Abbas Bey’in amacı Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği gibi bir çiftlik kurmaktı. Bu amaç doğrultusunda hızlı bir şekilde çalışmalara başlayan Cevat Abbas Bey, buraya dik çatılı, iki katlı bir köşk, ek bir bina, ahır, fırın, çamaşırhane gibi birimlerin bulunduğu kompleks bir yapı inşa ettirdi. Cevat Abbas Bey’in çiftliği bu tarihten sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün zaman zaman kaldığı ve dinlendiği bir mekan olmuştur. Ancak çiftlik, özellikle Atatürk’ün ölümünden sonra Cevat Abbas Bey’in ekonomik sıkıntı içinde kalması nedeniyle zor günler geçirmiştir. Özellikle II. Dünya Savaşı’nın yarattığı ekonomik sıkıntılar çiftliğin ve içinde yer alan köşkün kaderini belirlemiştir. Borçlar nedeniyle Emlak-ı Milliye Müdürlüğü’nden alınan arazilere ve köşke el konulmuştur. İlerleyen yıllarda köşk okul olarak da kullanılmış ancak zamanla bakımsız kalmış, geçirmiş olduğu yangın sonucunda yıkılmıştır.
Akmeşe Ural Ataman Ceviz Çiftliği
Ataman Çiftliği, Akmeşe’de 1996 yılında kuruldu. İlk olarak 200 ceviz ağacı ile aile ihtiyacını karşılamak amacıyla yola çıkan Ataman ailesi, Türkiye’deki ceviz ihtiyacı nedeniyle ceviz yetiştiriciliği işine girmeye kara vererek çiftliği genişletmiştir. Çiftlik 180 hektar arazi üzerinde 30 bin Chandler ve 5 bin Fernor ceviz ağacı ile Türkiye’nin en büyük ceviz ve fidan çiftliği olma unvanını kazanmıştır. Ceviz dikili toplam arazi 150 hektar ve toplam 30.000 ağaç ile Türkiye’nin en büyük ceviz çiftliğidir.
KAYNAKÇA
Ömer Lütfi Barkan, “Çiftlik Maddesi”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1963, Cilt: III, s. 391-397; Nalan Eda Akyürek Şahin, Phrygıa’da Çiftçi Tanrısı “Dıı Brontontı Eukhen”, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Doktora Tezi), Antalya 2002; Ahmet Güneş, Tahrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyıl Başlarından XVII. Yüzyıl Başlarına Kadar Kocaeli Sancağı, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Doktora Tezi) Ankara 1994; Sakarya İli Tarihi, Cilt: 1, Sakarya Üniversitesi Yayınları, Sakarya, 2005, s. 278-293; Vedat Turgut, “16. Yüzyılın Sonlarında Kocaeli Sancağı’nda Demografik ve İktisadi Vaziyet”, Uluslararası Akçakoca ve Kocaeli Tarihi ve Kültürü Sempozyumu, Kocaeli 2015, s. 337-439; Halil İnalcık, “Çiftliklerin Doğuşu: Devlet, Toprak Sahipleri ve Kiracılar”, Osmanlı’da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Ed. Çağlar Keyder, Faruk Tabak, İstanbul 2015, s. 24; Mustafa Akkaya, Zübeyde Güneş Yağcı, “Mad 22 Numaralı Deftere Göre Kocaeli Vakıfları”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-V, Kocaeli 2019, s. 550-569; Donald Quataert, “19. Yüzyıla Genel Bakış: Islahatlar Devri 1812-1914”, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt 2, Ed. Halil İnalcık, Donald Quataert, İstanbul 2006, s. 978-980; Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme (1820-1913) İstanbul 2018, s.89-91; Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri I, Yayına Haz. Kemal Gurulkan, Ali Osman Çınar, Yusuf İhsan Genç, Uğurhan Demirbaş, Ankara 2012, s. 322-327; BOA, 18/Ra/1299 (Hicrî), Dosya No: 1, Gömlek No: 10, Fon Kodu: Y..PRK.OMZ.; BOA, 10/L /1306 (Hicrî) Dosya No: 39, Gömlek No: 14, Fon Kodu: Y..MTV; BOA, Tarih: 15/N /1306 (Hicrî), Dosya No: 38, Gömlek No: 122, Fon Kodu: Y..MTV; BOA, Tarih: 17/L /1310 (Hicrî), Dosya No: 727, Gömlek No: 3, Fon Kodu: A.MKT.MHM; Burcu Kurt, “Osmanlı Zirai Modernleşmesine Bir Örnek: İzmid Numune Tarlası Teşebbüsü”, Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, II Kocaeli 2016, s. 713–719; Ferdi Çiftçioğlu, “XIX Yüzyılda Tırhala Sancağı’nda Çiftlikler”, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 3, Eylül 2017, s. 105-127; Arzu T. Terzi, Hazine-i Hassa Nezareti, Ankara 2000, s. 96-97; Ahmet Nezih Galitekin, Tarihte İzmit ve İzmit Tarihinde Bir Eşraf Ailesi Soydan’lar, İzmit 2011, s. 210, 710-737; Ahmet Nezih Galitekin, Körfez İlçesi Tarih ve Kültür Mirası Eserleri, Cilt: III, İstanbul 2008, s. 401-407; Yavuz Ulugün, “Kocaeli’de Tarihsel Göçler”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Kocaeli 2015, s. 1275-1317; Volkan Şenel, Mustafa Kemal Atatürk’ün Derince’deki Arkadaşı Cevat Abbas Bey”, Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, II, Kocaeli 2016, s. 1459-1468.
Funda Selçuk ŞİRİN