Çivisiz Kütük Ev
Çandı, kertilip birbirine geçirilen uzun kütüklerle, çivisiz olarak bina yapım tekniğidir. Bu sistemle evin tamamı yapılmaz çandı oda adı verilen bir bölümü yapılır. Onun için çandı evden ziyade çandı oda demek daha doğru olacaktır. Kuzey Anadolu’da ağaç malzeme ağacın bol ve iri olmasının yanında klimatolojik etkilerden korunmak için tercih edilmiştir. Çandı isminin “çentmek” fiilinden gelmiş olabileceği yakın bir ihtimaldir. Çentmek bir şey ya da bir şeyin kenarında kertik açmak demektir. Çandı yapılarda alt kuşaklar genellikle temeli oluşturan büyük boyutlu taşlara oturtulur. Bazı örneklerde doğrudan düzeltilmiş toprak zemine, kaba yontu veya kesme taş temel ayaklarına, toprağa saplanmış ahşap kazıklara oturtulduğu da görülür. Genellikle bu şekilde basit temellere sahip olan çandı yapıların geç dönemlerde taş yığma mütemadi temeller üzerine inşa edildiği de görülmektedir. Kabukları soyulmuş ve yontularak düzeltilmiş 0,30-0,35 m kalınlığında düzgün, aynı irilikte, yuvarlak tomruklar bu taş zemin üzerine dizilir.
Çandı yapılarda duvarları oluşturacak tomruklar el bıçkısıyla veya büyük testerelerle kesilir. El planyasıyla pürüzleri giderilir. Çandı yapılarda kullanılan ahşaplar, yapının köşe kesimlerinde, özel olarak hazırlanan geçme yerlerinden birbirine tutturulur. Köşelerde, ahşapların birbirlerini sıkıca tutması, kavraması için oyularak hazırlanmış bu oyuklar ‘boğaz’ olarak adlandırılır. Özel hazırlanmış oyuk kısımlarından ahşapların birbirlerini kavrayacak biçimde tutturulma işlemine ‘boğaz geçme’ denmektedir. Ahşapların birbirine geçmesinde karaboğaz, kurtboğazı ve çalmaboğaz gibi teknikler kullanılır. Tomrukların birleşim yerlerinde basitçe yontulduğu sisteme karaboğaz geçme, tomruklar biçilerek oluşturulan kereste ile yapılan sisteme kurtboğazı denir. Kereste boylarının mekân boyutuna oranla yetersiz olduğu veya çoklu mekânlardan oluşan yapılarda mekân köşelerine gelecek şekilde ara dikmelerle oluşturulan sisteme de çalmaboğaz geçme denir. Çandı evlerin m2’sinde 0,600 m2 ağaç kullanılmaktadır.
Çandı oda, evin kara çandı denilen tek bir odasından oluşmaktaydı. Bu oda evin ortasına konumlandırılmış ve etrafı dolaşma denilen geniş bir holle çevriliydi. Bu holün etrafında anbar, diğer odalar, abdestlik, çanaklık ve sofa yer alır. Odaya çıkrık adı verilen, eşiğinin normale göre daha yüksek olduğu kapıdan girilirdi. Odada pencere yerine, çatı ile bir tavana açılmış ve içerisine cam yerleştirilmiş birkaç tane 15-20 cm çapında yuvarlak delikten oluşan tepe penceresi vardır. Çandı odada geleneksel Türk odasında bulunan bütün elemanlar yer alırdı. Ocaklık yaklaşık 130 cm genişliğinde 60 cm derinliğinde tabandan, çatıdaki bacaya doğru gittikçe daralan bacaya sahipti. Ocaklık tabanı Kocaeli çevresinde gözleme taşı da yapılan granit taş döşeliydi. Eğer ocaklık ikinci katta ise ocaklık tabanı alt katta dıştan ahşap destekli içi taş doldurulmuş üçgen biçimli bir düzenekle hem sağlamlaştırılır hem de her tarafı ahşap olan evin diğer kısımlarının sıcaklıktan korunması sağlanırdı. Evin alt katında hayvanlar için üst kattaki gibi bağımsız çandı bölmeler bulunurdu. Bu bölmelerin kenarında ağaç parmaklıklarla bölünmüş buzağılık yer alırdı.
Kırsal kesimde tespit edilen ve halk arasında çandılı ev olarak adlandırılan konutlar Kuzeybatı Anadolu bölgesinin en arkaik ve eski konut tipidir. Genelde dışarıdan geçme ağaçların görüldüğü yapıların sadece güney duvarı çandı tekniği ile yapılmıştır. Camilerde yan mekanlar harim kısmını U biçiminde sararak kuru hava sağlar, harim kısmı böylece sıcak ve soğuktan korunmuş olmaktadır. Konut, samanlık, ambar, cami, mescit, türbe gibi her türden yapı bu teknikle inşa edilmiştir. Bununla birlikte günümüze pek fazla örneği gelememiştir. (Çandı mescitler için bakınız: “Işıklı Camii” maddesi). Akçakoca Bey’in Babatepe’de bulunan anıtmezarının 1974 yılına kadar çandı türbe olduğu ifade edilmektedir. Ekonominin temelde tarım ve hayvancılığa dayalı olması geleneksel mimariyi de doğrudan etkilenmiş; üretim ve depolama amacıyla birtakım yapıların ya da düzenlemelerin meydana gelmesine yol açmıştır. Çandı ev geleneğinin sona ermesinden sonra çandı sistemi anbar ve diğer depolama yapılarında devam etmiştir.
KAYNAKÇA
Yusuf Burak Dolu, “Kocaeli ve Çevresinde Çandı (Ahşap Yığma) Teknikle Yapılmış Camiler”, Akçakoca Sempozyumu, Bildiriler, s. 1686; Betül Bilyaz, “Kocaeli Kandıra Ağzı,” Yüksek Lisans Tezi, Balıkesir 2019, s. 10-11; Eyüp Nefes, Recep Gün, “Samsun Yakakent’te Çandı Tekniğinde İnşa Edilen Geleneksel Köy Camileri,” Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, S. 68, Samsun 2019, s. 595-605; Ahmet Ali Bayhan, “Ordu’da Yeni Tesbit Edilen Ahşap Camiler”, Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 2006, S. 18, s. 33-48; Alaattin Dikmen, “Sosyal ve Geleneksel Boyutlarıyla Bursa Dağ Yöresi Cuma Camileri”, CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, C. 12, S. 1; Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının Menşe’i Osmanlı Mi’marîsinin İlk Devri 630-805 (12301402), İstanbul 1966, s. 120-133; Rahime YİŞ, “İzmit ve Kandıra Yöresi Çandı Evleri”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu” 20,21, 22 Nisan 2006 Kocaeli, Bildiriler, C.III, Kocaeli 2007, s. 1315-1322; Besim Atalay (çev.), “Divan-u Lügati’t-Türk, TDK Yayınları, C. IV, Ankara 2000; Adem Arı, “Tarihi ve Kültürel Yönleriyle Köylerimiz; Bağlıca”, İzmit 2015; Adem Arı, “Tarihi ve Kültürel Süreçte İzmit Evleri,” I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu Bildirileri,” C. I, Kocaeli 2006, s. 96-145; Oktay Aslanapa, “Osmanlı Mimarisi,” Eylül 1996, s. 2; Erdem, A. (2020), “Boyabat Köylerinde Geleneksel Kandil Evler ve Koruma Sorunları”, Tübaked, S. 21, s. 105-129; Şerif Tümer, “Bafra’nın Geleneksel Ahşap Köy Evleri,” Artuklu İnsan ve Toplum Bilim Dergisi, 2020, s. 24-45; Ruhi Kafescioğlu, “Kuzeybatı Anadolu’da Ahşap Ev Yapılar”, İTÜ Mimarlık Fakültesi, İstanbul 1955; Mehmet Davulcu, “Sakarya Yöresi Kırsal Yerleşmelerinde Konut Mimarisi ve Ustalık Geleneği Üzerine Bir İnceleme”, Kastamonu Eğitim Dergisi, Mayıs 2009, 687-706; Nurullah Abalı, Geleneksellik ve Modernizm Açısından Kılık Kıyafet, MÜ.İlahiyat Fak. Doktora Tezi, İstanbul 2003.
Adem ARI