ÇALIK AHMED PAŞA

Madde no:269

İzmit’te Çalık Ahmed Paşa Camii Banisi, Yeniçeri Ağası

Çalık Ahmet Paşa, Sırbistan’dan gelme bir devşirmedir. Topkapı Sarayı’nda Hasoda’da eğitim gördükten sonra İzmit’te Kapıkulu Ocağı’nda kul kethüdası olarak görev yaptı. Yoldaşları arasında “İznikmidli Ahmed Ağa” adıyla anılırdı. 1695 tarihinden önce Dergâh-ı Âli Müteferrikalığı ve Zağarcıbaşılık görevlerinde bulundu. Sultan II. Mustafa’nın cülusundan hemen sonra 8 Şubat 1695’te büyük mirahurluk (mirahur-ı evvel) görevine tayin olundu. 10 Haziran 1696’da kendisine Mısır’dan 12 kese faizli bir köyün gelirinin tahsisi için Mısır valisine emir yazılmıştır. 19 Ekim 1696’da Kırım’daki Kerç, Taman ve Temrek kaleleri muhafazaları için Erzurum ve Trabzon sancaklarındaki yeniçerilerin gemilerle sevki ile görevlendirildi. 26 Ekim 1697’de mirahurluktan azledildi. 9 Kasım 1697’de zağarcılık, 2 Mayıs 1698’de ise kul kethüdalığına tayin olundu. 20 Aralık 1698’de bu görevinden azledildikten sonra hacca gitti. 22 Kasım 1700’de Bozcaada’ya sürgüne gönderildi. 8 Mayıs 1701 tarihinde İstanbul’da evinde oturmak şartıyla tahliye edildi. Amcazade’nin azli ve Daltaban Mustafa Paşa’nın sadarete getirilmesinden sonra 2 Kasım 1702’de tekrar büyük mirahurluğa atandı.

Fakat kısa süre sonra bu görevden azledilmiş olmalı. Nitekim 1703 Edirne isyanı esnasında isyancılarla birlikte hareket etti, isyancılar tarafından 20 Temmuz 1703’te sekbanbaşı, kısa bir süre sonra da yeniçeri ağası tayin edildi. Çalık Ahmed Ağa yeniçeri ağası olduktan sonra yeniçerileri başarılı bir şekilde itaat altına aldı, İstanbul’daki bütün halkın güvenliğini  sağlayıp, isyancıların yağmalarını önledi, bu nedenle halkın ve isyancıların güvenini kazandı. Uşşâki-zâde onun sayesinde kimsenin burnunun kanamadığını belirtir.

Çalık Ahmed Ağa isyancıların sözü en çok dinlenen lideriydi. İstanbul’da toplanan ordu Edirne’ye hareket ederken Silivri’de onun çadırında yapılan toplantıda Sultan II. Mustafa’nın yerine III. Ahmed’in tahta geçirilmesi kararlaştırıldı. Naima, Çalık Ahmed Paşa’nın esasında Osmanlı saltanat usulünü kaldırarak, Tunus ve Cezayir ocakları gibi bir tür Cumhuriyet rejimi ile yönetilmesi fikrinde olduğunu belirtir.

Edirne isyanı başarıya ulaşıp II. Mustafa’nın yerine III. Ahmed tahta geçtikten sonra 22 Ağustos 1703’te Çalık Ahmed Paşa vezaret ile birlikte Yeniçeri Ağalığı görevinde ibka olundu. İstanbul’a dönüldükten sonra Cuma selamlıklarında sürekli Sultan III. Ahmed’in yakınında bulundu. 2 Kasım 1703’te Ağa Kapısı’nda yeni padişahın şerefine bir ziyafet verdi ve padişaha, Edirne yağmasından elde ettiği 60 kese kıymetinde bir sorguç ile elmas yüzük, mücevher hançer, altın saat, iki bin sikke-i hasene, uç bohça diba ve üç at hediye etti. Gerek sadrazamdan izinsiz verdiği bu ziyafet gerekse yeniçeriler üzerindeki ağırlığı ve bundan dolayı artan gururu sadrazam ve diğer vezirleri rahatsız etti.

Aynı zamanda sara hastası olan Çalık Ahmed Paşa, veziriazam olabilmek için sürekli padişahı sıkıştırmaya başladı. Padişahın bu tahakküm ve minnetten kurtulmak istemesi ve diğer kindar devlet adamlarının da onu sürekli padişaha kötülemeleri sonucunda 10 Kasım 1703’te görünüşte Kıbrıs Beylerbeyiliği’ne tayin olunup kendisine hilat giydirildi. Fakat kendisi için önceden hazırlanan bir gemiyle Rodos’a gönderildi. Burada kendisinden padişah için bin kese akçe vermesi istendi, bu teklifi kabul etmedi. Nihayet 26 Ocak 1704’te boğularak öldürüldükten sonra kesilen başı İstanbul’a gönderildi. Evi mühürlendi ve evinde bulunan 200 keseden ziyade tuğralı altını hazineye aktarıldı. Firar etmiş olan oğlunun tutuklanması için Kırım hanına emir yazıldı.

Ölmeden önce yoldaşlarına İzmit’te yapımını başlattığı caminin bitirilmesini vasiyet etti. Askerler, hükümetten çekindiklerinden halktan topladıkları paralarla camiyi inşa ettirdiler. Günümüzde Ömerağa Mahallesi, Şahabettin Bilgesu Caddesi’nde bulunan Çalık Ahmed Ağa (Yalı) Camii 1766 depreminde yıkılmış, 1774’te el-Hac Hasan tarafından ahşap çatılı olarak tekrar inşa edilmiştir. Son şeklini 1894 depreminden sonra alan cami, 1999 sonrasında boyutları dışında eski mimari özellikleri dikkate alınarak yenilenmiştir. Uşşaki-zâde, Çalık Ahmed Ağa’nın bir de medresesi olduğunu bildirmekte (Mirahur Çalık Ahmed Ağa Medresesi) fakat bu medresenin yeri hakkında bilgi vermemektedir.

KAYNAKÇA

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) A.DVNS.MHM.d 108-h. 1197; 111-h. 1574, 1899, C.AS 876-37582, C.EV 383-19437, İE.BH

10-843, İE.SM 29-3065; İE.SM 16-1666; İE.SM 16-1673; İE.SM 232421; İE.SM 24-2506; Abdülkadir Özcan, “Edirne Vak‘ası”, DİA, Cilt 10, s. 445-446; Ahmet Refik, Tarihi Simalar, İstanbul 1331; Anonim Osmanlı Tarihi (1099-1116/1688-1704), haz. Abdülkadir Özcan, Ankara 2000; Atilla Çetin, “Osmanlı Döneminde Kocaeli Sancağı ve Civarının Ünlü Şahsiyetleri”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli 2015, s. 1421; Defterdar Sarı Mehmed Paşa, Zübde-i Vekayiât Tahlil ve Metin (1066-1116/1656-1704), haz. Abdülkadir Özcan, Ankara 1995; Dimitri Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, çev. Özdemir Çobanoğlu, Cilt I-II, İstanbul 1999; Ersin Kırca, Sadrazamlardan Mektuplar 1703-1704 (Râmi Mehmed Paşa Münşeâtı), İstanbul 2020; İdris Bostan, “İzmit”, DİA, Cilt 23, s. 541-542; Müminzade Seyyid Ahmed Hasîb Efendi, Ravzatü’l-Küberâ Tahlil ve Metin, haz. Mesut Aydıner, Ankara 2003; Naima Mustafa Efendi, Târih-i Na‘îmâ,VI. Cilt, haz. Mehmet İpşirli, Ankara 2014; Raşid Gündoğdu, Uşşakizâde Târîhi (1106-1124/16941712), Tahlil Metin, İstanbul 2000; Raşid Mehmed Efendi, Târih-i Râşid, Cilt I-II, haz. Abdülkadir Özcan, Yunus Uğur vd., İstanbul 2013; Silahtar Fındıklılı Mehmed Ağa, Nusretnâme, haz. Mehmet Topal, Ankara 2018; Tahir Sevinç, 1703 Edirne Vakası, Ankara 2019; http:// rihi-tarihi-ve-turistik-yerleri/194-cal-k-ahmet-aga-yal-camii.html.

Ersin KIRCA