KARAMÜRSEL GEMİSİ
İlk Osmanlı Kapudanı ve Ünlü Gazi Kara Mürsel Bey’in Yaptırdığı, Kendi Adıyla Anlan Kürekli ve Yelkenli Gemi
Osmanlıların ilk çektirisi olan karamürsel gemisi, ismini Kara Mürsel Bey’den aldı, onun Karamürsel Limanı’nda yaptırdığı ilk savaş gemisi idi ve kürekle hareket ediyordu. Daha sonraki yüzyıllarda nakliyede kullanılan bir buçuk direkli, sivri üçgen yelkenli, yarım güverteli küçük teknelerden ibaret olan karamürsel gemisi ihtiyaca ve kullanıldığı yerlere göre değişik şekillerde yapılıyordu.
16. yüzyılda gövdeleri yuvarlak olduğu için kadırgalara nispetle rüzgâra karşı daha dayanıklıydı. Büyük tipleri de yapılan karamürsel gemisi Akdeniz devletlerinin donanmalarında “caramusal” adıyla kullanıldı. Venedik donanmasında da değişik şekillerde yapıldığı ve kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle yakın mesafeler arasında işleyen esas olarak silah donanımı olmayan karamürsellerin 16. yüzyılda büyük denizlere açılmasına pek fazla müsaade edilmediği halde, zahire veya kereste nakli gibi bazı zarurî durumlarda Mısır’a kadar gitmeleri için Boğaz’dan çıkmalarına izin verilmişti. Ancak bölgesel olarak Akdeniz’in çeşitli limanlarında yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir.
Osmanlı denizlerinde dolaşan donanma ve nakliye gemilerini bazı teşbihlerle anlatan ve Osmanlı askeri sistemindeki zümrelerle benzerlikler kuran Gelibolulu Mustafa Âlî, Mevâidü’n-nefâis adlı eserinde “ve ammâ bu zümrenin sâhib-i silâh zaîmleri ve fırka-i sipâha muktedâ olan alaybeyleri ve çeribaşıları karamürsel namındaki gemilerdir” diyerek karamürsel gemisinin timarlı sipahi ve zaimlerin alaybeyleri mesabesinde olduğunu belirtmektedir. Ayrıca barçaları develere benzeten Âlî, daha küçük olması sebebiyle karamürselleri de yük taşımadaki marifetlerini dikkate alarak yük katırlarına benzetmiştir.
Karamürsel gemileri hem askeri amaçlı hem de ticari amaçlı kullanıldıkları için devlet donanması için inşa edildikleri ve devlet hizmetinde kullanıldıkları gibi, çoğunlukla da ticari amaçlı taşımacılıkta kullanıldı. Özel olarak inşa ettirildikleri gibi alınıp satılarak el değiştirdiler. Bu sebeple tarihi kaynaklarda ve Osmanlı arşiv belgelerinde karamürsel gemileriyle yoğun bir taşımacılık yapıldığı bilgileri yer almaktadır.
Karamürsel gemileri askeri amaçlı kereste, zahire, peksimet, taşımacılığı için kullanıldığı gibi, aynı zamanda top ve benzeri ağır silahların savaş mahalline taşınmasında da kullanılıyordu. Malta kuşatmasının devam ettiği sırada (1565) donanmayı desteklemek için İstanbul’dan sekiz karamürsel ile peksimet ve zahire gönderilmiştir. Yine 1565’te Turgut Paşa’ya bir karamürsel gemisi ile kereste götürüldüğü gibi, Kıbrıs seferi sırasında (1570) donanmanın ihtiyacı olan mühimmatı taşımakta karamürsel gemileri kullanılmıştı. 1571’de Orta Akdeniz’de bulunan donanmada Cezayir Beylerbeyi’nin ihtiyacı olan zahire, kadırga küreği ve yelken bezi gibi malzemeleri bir karamürsel gemisi götürmüştü. 1571’de donanma denize açıldıktan sonra geride kalan askerler bulunan karamürsel gemilerine bindirilerek donanmaya yetiştiriliyordu. 1574’te Adalar’ın korunmasıyla görevlendirilen muhafızlar karamürsel gemileriyle gönderildi.
1593’te başlayan ve on üç yıl sürecek olan Osmanlı-Avusturya savaşlarına hazırlık olmak üzere Tuna’ya gönderilen toplar karamürsellerle bölgeye taşındı ve bu durum 17. yüzyılda daha sonraki seferlerde de devam etti. Nitekim 1633’te Kaptanıderya Cafer Paşa kumandasında Tuna’ya gönderilen donanmada on büyük karamürsel vardı ve bu gemilerin her birinde bir top bulunuyordu. Karamürsel gemilerinin savaş malzemeleri taşımasına bir başka örnek, Sadrazam Mehmed Paşa’nın 1633’te Şark seferi için hazırlık olmak üzere Payas İskelesi’ne 80 şahî top (darbzen) ile diğer savaş mühimmatını karamürselle göndermesiydi.
Akdeniz’de dolaşan Hıristiyan korsan gemileri bazen Osmanlılara ait ticaret yapan karamürsel gemilerine saldırarak onları ele geçiriyordu. Mesela 1577’de Floransa’ya ait dört kadırga, Malta’ya ait üç kadırga ve iki firkateden oluşan dokuz korsan gemisi Kıbrıs’ın Baf limanına gelerek oradaki biri sabun diğeri pirinç yüklü olan iki karamürsel gemisini alarak uzaklaşmıştı.
Bu sebeple karamürsel gemilerinin de diğer büyük ticaret gemilerinde ve kalyonlarda olduğu gibi korsan saldırılarından kendilerini korumak amacıyla top bulundurdukları anlaşılmaktadır. Mesela Selanik taraflarında 1609’da içinde beş top olan bir karamürsel gemisini satın alan Ramazan Reis ile Hacı Musa adlı iki kişiden hissedar Musa hissesini Küçük Yazıcı’ya sattığı ve o da gemideki halat ve malzemelerle birlikte topları diğer hissedarın haberi olmadan başka birine teslim ettiği için geminin ortağı Ramazan Reis tarafından kendisine haksızlık yaptığı için Divana şikâyet edildi. Bunun üzerine Divân-ı Hümayun’dan Kapudan Halil Paşa’ya bir emir çıkartılarak söz konusu davalı kişileri ve gemiyi buldurarak içindeki toplarla birlikte soruşturulmak üzere İstanbul’a göndermesi ve devlete ait toplara zarar verilmemesi istendi.
16. yüzyılın sonlarında özellikle Batı Anadolu kıyılarında ve Mısır-İstanbul arasında yük taşıma amaçlı en çok kullanılan deniz nakliye aracı karamürsellerdi. Yine sivil amaçlı yolcu taşımacılığının da karamürsellerle yapıldığı bilinmektedir. Karamürsel gemi türleri küçük yapılı olmalarına rağmen aynı zamanda kereste dahil diğer ağır yük ve eşyaların taşınması için en uygun gemilerdi. Bu yüzden başta hububat ve diğer yiyecek maddeleri olmak üzere keresteler de karamürsel gemileriyle taşınıyordu. Nitekim Topkapı sarayının yiyecek ihtiyaçları için her sene yaz ve kış mevsimlerinde Mısır’dan Matbah-ı Âmire’ye ocaklık olarak gönderilen hububat, şeker, pirinç gibi malzemeler daha çok karamürsel gemileri ile taşınıyordu. Bir örnek olarak 1590 senesi kışında diğer nakliye gemileri yanında on sekiz karamürsel gemisi şeker, baharat, pirinç ve hububat taşımıştı. 1592 senesi yazında ise karamürsel gemilerinin sayısı on üçtü. Bu sayı çeşitli sebeplerle değişebilmekteydi. Ayrıca Matbah-ı Âmire dışında da İstanbul’un ihtiyacı için yine karamürsel gemileriyle taşımacılık yapılmaktaydı. 17. yüzyılın başlarında, Karadeniz’den yabancı ülkelere karamürsellerle yapılan kereste kaçakçılığının önüne geçilmesi için ilgililer uyarılıyordu.
Karamürsel gemilerinin sadece yük taşımacılığında değil aynı zamanda sivil taşımacılıkta da kullanıldığı görülmektedir. 1567’de Mısır’a giden bir karamürselde yirmi beş kişi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 1640’ta hacca gitmek üzere pek çok kişi Beşiktaş’tan kalyon ve karamürsellere binerek Mısır’a gitti. Daha sonraki yıllarda İstanbul-Mısır yolunda gerek mühimmat ve gerekse yolcu taşımak için karamürsel ve kalyonların sefer yaptığı görülmektedir. 1590 senesinde özellikle Mısır iskeleleri gibi uzak bölgelerden İstanbul’a hububat taşıyan karamürsel gemilerine yüklerini başka iskelelere götürmemeleri için birer hisar eri yerleştiriliyordu.
Karamürsel gemilerinden devlete ait olanlar Tersâne-i Âmire’de ve diğer devlet tersanelerinde inşa ve tamir edildikleri gibi özel gemiler de diğer tersanelerde yapılıyordu. Devlet tersanesinde karamürsel gemisini inşa ettirmek isteyen bazı reislerin bunun için izin almaları gerekirdi. Nitekim 1585’te Tersâne-i Âmire’de bir karamürsel gemisi tamir edildi. Bazen de derya beylerinin karamürsel gemisi yaptırdıkları oluyordu. Mesela 1577 senesinde İzmit’e bağlı Kefken iskelesinde karamürsel gemisi yaptırmak isteyen Teberrük Reis’in kendi parasıyla yaptırmasına müsaade edilmişti. Yine İzmit tersanesinde 1582’de Nurbanu Valide Sultan için bir karamürsel gemisi yaptırılması Valide Sultan gibi diğer devlet erkanının da ticaretle ilgilendiğini ve bu tür gemilere sahip olduklarını göstermektedir.
Karamürsel gemilerinin tam olarak uzunlukları hakkında satışları sırasında veya yeniden yapıldıkları zaman bilgi veriliyordu. Nitekim böyle bir satış kaydına göre 1592’de Üsküdar’da satılan 19.7 m. (26 zirâ) uzunluğundaki bir karamürsel gemisinin bedeli 100.000 akçe idi. 1609’da ise Unkapanı’na zahire taşıyan bir gayrimüslim reisin karamürsel gemisi parçalandığından Kefe sahillerinde uygun bir yerde kendi parasıyla 19 metre (25 arşın) uzunluğunda bir karamürsel gemisi yapmasına izin verilmesi bu gemilerin yaklaşık uzunluk ölçüsü hakkında fikir vermektedir.
Akdeniz’de dolaşan en yaygın yük gemisi olması sebebiyle karamürsel gemilerinin çeşitli kazalara uğradığı gibi, korsan saldırıları yüzünden zarar gördükleri zaman ahidnameler gereği ilgili devletler tarafından haklarının tazmin edildiği konusunda Avrupa arşivlerinde pek çok kayıt bulunmaktadır. Karamürsel gemileri Venedik denizciliğinde ve Malta Şövalyelerinin savaş ve ticaret filolarında da yer alıyordu. Nitekim 1572’de Adriyatik’te Osmanlılara ait Nova kalesini kuşatan Venedik donanması arasında karamürsel gemileri de vardı. Malta kütüphanelerindeki bilgilere göre çizilen Osmanlı karamürsel gemisi yelkenli idi.
KAYNAKÇA
BOA, MD, nr. 14, h. 1632; nr. 19, h. 237; nr. 31, h. 6, h. 717; nr. 48, h. 355; nr. 78, h. 1979; nr. 79, h. 558; Üsküdar Sicili, nr. 84, s. 62/660, (İSAM); Gelibolulu Mustafa Âlî, Mevâ’idü’n-nefâ’is fî kavâ‘idi’l-mecâlis, (neşr. Yeniçağ Tarihi Kürsüsü), İstanbul 1956, s. 199-200, 369-370; Lütfü Güçer, “XVI. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı İmparatorluğu Dahilinde Hububat Ticaretinin Tâbi Olduğu Kayıtlar”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, (1952), 13/1-4, s. 79-98; Arif Bilgin, Osmanlı Saray Mutfağı, İstanbul 2004; İdris Bostan, Kürekli ve Yelkenli Osmanlı Gemileri, İstanbul 2005, s. 234-235; Yasemin Nemlioğlu Koca, “Karamürsel Gemisi: Özellikleri ve Kullanımına Yönelik Bazı Tespitler”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II, Kocaeli 2016, s. 283-299.
İdris BOSTAN