Veli Ahmet Mahallesi’ndeki Tarihî Cami
İzmit, Veli Ahmet Mahallesi’nde Hacı Hürrem Sokağı ile Hacı Hasan yokuşunun kesişiminde yer almaktadır. İzmit Körfezi'ne hâkim bir tepede yer alan mescidin inşa kitabesi bulunmamaktadır. Ancak mescid kapısına ait eski bir fotoğrafta kapı üzerine h.1222/m.1807/1808 tarihinin kazılı olduğu görülür. Bu tarihin mescidin inşa tarihine veyahut onarımına ait olabileceği düşünülebilir. İnşa tarihi kesin olmasa da yapının plan ve mimari özellikleri 19. yüzyıl özellikleri arz etmektedir.
Zıbıncı Mescidi kuzeyden güneye meyilli bir yamaç üzerinde yer almaktadır. Bu suretle cepheler arasında kot farkı meydana gelmiştir. Bu kot farkının eşitlenmesi için subasman seviyesi güney cephesinde daha yüksek tutulmuştur. Mescid bir bodrum kat üzerine fevkani olarak inşa edilmiştir. Yapının ahşap minaresi kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır. Minarede kaide yer almaz. Gövde çatıdan çıkmaktadır. Zıbıncı Mescidi kuzey-güney doğrultulu, dikdörtgen planlıdır. Yapının üzeri dıştan kiremit kaplı kırma bir çatıyla, içten beden duvarlarına bindirilen ahşap tavanla örtülüdür. Mescidin kuzey cephesinde giriş kapısı bulunur. Doğu ve batı cephelerinin güneye yakın kısımlarında birer pencere açıklığına yer verilmiştir. Güney cephesinde ise mihrabın iki yanına simetrik vaziyette iki pencere yerleştirilmiştir. Düşey dikdörtgen formlu olan pencereler kemersizdir. Beden duvarlarının bindirildiği bodrum katında ise doğu cephesinde bir kapı, güney cephede iki pencere yer almaktadır. Kuzey cephesinden sade bir kapıyla geçilen harim tümüyle sıvalı vaziyettedir. Güney cephesinin ortasında basık kemerli mihrap nişi bulunur. Mihrap dış taraftan yarım kubbe örtülü beşgen bir çıkıntıyla vurgulanmıştır. Çıkıntı altta sivri bir uzantıyla bodrum katına doğru uzatılmıştır. Mihrabın sağında son yıllarda eklendiği anlaşılan ahşap bir minber bulunur. Harimin kuzeybatı köşesine ufak bir ahşap mahfil eklenmiştir.
Mescidin minaresi çatı üzerinden yükselir. Silindirik gövdeli, tek şerefeli minare ahşap malzemeden inşa edilmiştir. Gövdenin taşınmasında bir kaideye ihtiyaç duyulmamıştır. Ahşabın hafif bir malzeme oluşu bu tarz minarelerin kaideye ihtiyaç duyulmadan direkt beden duvarlarının üzerinde yükseltilmesine imkân sağlamıştır. Minare üstte bir kubbeyle örtülmüştür. Mescid içten ve dıştan tümüyle sıvanmıştır. Dış cephelerin köşeleri ahşap dikmelerle belirginleştirilmiştir. Beden duvarları ile bodrum katı arasında ise bir sıra yatay hatıl bulunmaktadır. Dış cephelerin en hareketlisi güney cephesidir. Kot farkından ötürü bodrum katının seviyesinin yükseltilmesi ile bu cephe diğer cephelere göre daha anıtsal bir görünüme kavuşmuştur. Ayrıca çokgen mihrap çıkıntısı ve iki yanına simetrik yerleştirilen pencereler ile cephede hareketli bir görünüm elde edilmiştir.
Mescitte süslemeler mihrapta görülür. Mihrap nişinde püsküllü perde ve zincirli kandil tasvirlerine yer verilmiştir. Sıva üzerine kalemişi olarak yapılan bu süslemeler yapıldığı dönemin üslubunu yansıtır. Perde mihrap kavsarasının hemen alt seviyesinde asılı vaziyettedir. Ortadan iki yana toplanmış ve uçlarında püsküller bulunan iplerle bağlanmıştır. Tam merkezde yivli bir urgan ucuna bağlı püskül aşağıya sarkıtılmıştır. Püskülün hemen altında ise duvara zincirle asılı izlenimi verilen bir kandil bulunmaktadır. Zincirin üzerinde bir hilal ve stilize lale motifi yer almaktadır. Mihrap kavsarasında ise çevresi çeşitli geometrik motiflerle kuşatılmış iç içe madalyonlar işlenmiştir. Süslemelerde yeşil, sarı, mavi ve gri renkler kullanılmıştır. Söz konusu kalemişlerinin son dönemlerde canlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Zıbıncı Mescidi plan malzeme ve süsleme özelliklerini kısmen koruyarak günümüze gelebilmiştir. Mescidin ahşap minaresinin benzerlerini gerek yakın coğrafyada gerekse İstanbul’da ve Anadolu’nun farklı bölgelerinde geç dönemlerde inşa edilen bazı mescitlerde görebilmek mümkündür. Bu tarz ahşap minareler daha çok 19. yüzyıl ve sonrasında inşa edilen yapılarda yoğunlaşmış ve genellikle küçük ölçekli camilerde veya mescitlerde tercih edilmiştir. Ahşap minarelerin erken örneklerinin varlığı bilinse de ahşabın taş ve tuğlaya nazaran daha dayanıksız bir malzeme oluşu erken örneklerinin günümüze gelememesine sebep olmuştur. Ahşabın kolay bulunan ve hafif bir malzeme oluşu Zıbıncı Mescidi gibi ufak ölçekli mahalle mescidlerinde bu minare tipinin yaygınlaşmasına vesile olmuştur.
KAYNAKÇA
Erkan Atak, “Tokat Yöresindeki Ahşap Minareli Camiler”, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, Sayı: 37, Erzurum, 2016, s.240-277; Engin Ürkmez, İzmit’te Türk Eserleri, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Kocaeli, 2007, s. 184; Mehmet Selim Ökten,vd., “Ahşap Minarelerin Taşıyıcı Sistemleri ve Zıbınlı Camii Örneği”, Proceedings of 4th Stregthening of Historical Structures Syposium, (November 27, 2013), İstanbul, 2013, s.1-9; Semavi Eyice, “İstanbul’da Bazı Cami ve Mescit Minareleri”, Türkiyat Mecmuası, Cilt:10, İstanbul, 1953, s.247-268.
Erkan ATAK