Eskiden İzmit Merkeze Bağlı Bir Köy İken Günümüzde Başiskele İlçesinin Bir Beldesi
Bilinen en eski tarihi, bölgenin ilk sakinleri olan Başiskele mevkiinde (MÖ 712) Astakos şehrini kuran Megaralılar ile başlamaktadır. Daha sonra Bitinyalılar’ın ve Roma İmparatorluğu’nun (MÖ 75) idaresi altına girdi. Seyyah-konsolos Charles de Peyssonnel (ö. 1790), Olvacık /Ovacık-Yuvacık’taki Olva’nın, antik Olbia’dan geldiğini ileri sürmektedir. Orhan Gazi’nin 1337’de İzmit’i fethi ile birlikte Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine geçti. Fetihten sonra yaşadığı yerleri terk etmeyen yerli halk bölgedeki ilk nüfusu oluşturmasına rağmen 16. yüzyıla ait mevcut tahrir defterlerinde Yuvacık’a ait kayıt bulunmamaktadır.
Yuvacık (Ovacık) çok geçmeden devlet sistemi içinde yerini aldı ve bu dönemden itibaren ödemeye tabi tutulduğu vergiler sebebiyle gündeme geldi. Özellikle bir kısım avarız vergisi gelirleri bazı devlet kurumlarına ocaklık olarak bağlandı ve bir kısım gelirler de vakıflara tahsis edildi. Yuvacık’ın bâd-ı hevâ ve aşar vergisinin elli hanelik yarı hissesinin geliri eski Başdefterdar Abdüsselam Efendi’nin 1530’larda İzmit’te görevli olduğu sırada Küçükçekmece’deki medresesine vakıf tahsis edildiği ve diğer yarısının da havass-ı hümayuna gelir olarak ayrıldığı 1761 tarihli bir kayıttan anlaşılmaktadır. Buna göre dönemin vakıf tahrirlerinde Yuvacık köyünün adı Siğri ve Temrenci, Döngel köyünün de Horzum ve Alaca Atlu şeklinde kaydedildiği belirtilmektedir.
Yuvacık köyüne ilk göç, Osmanlı-İran savaşları ve Celali isyanlarının etkisiyle 1599’da Eğin ve Erzurum’dan daha güvenli bularak Anadolu’nun batısına doğru gelen Ermenilerin iskânıyla gerçekleşti. İznikmid kadısına gönderilen 12 Ekim 1609 (13 Receb 1018) tarihli bir hükümde, on bir seneden beri Yuvaca köyünde yaşayan Ermeni taifesinin ekip biçtiği toprakların vergisini ödediği ve kimseye zararları olmadığı için yerlerinden sürülmemesi, ancak raiyyet kaydedilmediği müddetçe kanun gereği vergilerini toprak sahiplerine vermesi gerektiği emredildi. Böylece Yuvacık sakinleri yeni bir sürgüne maruz kalmaktan kurtularak Yuvacık’ta yaşamaya devam etti.
Mart 1634-Şubat 1635 tarihleri arasında Yuvacık’taki otuz sekiz hanenin ziraatını yaptığı buğday, arpa, yulaf ve burçak ekinine ait bir senelik harman geliri İzmit’teki Mehmet Bey (Fevziye) Camii vakfına gelir olarak ayrıldı. Bu sırada köyde az sayıda Müslüman hane de bulunuyordu. 1638 tarihli avarız kaydında ise, kendisine bağlı köylerle birlikte Yuvacık divanında elli sekiz hanede 250-300 kişi yaşıyordu ve bu on bir buçuk avarız hanesine tekabül ediyordu. 1659’da Yuvacık köyünün yirmi dört hanesinden I. Murad’ın oğlu Yakub Paşa zamanında ihdas edilen nev-yafte cizyesi alınmaya başlandı. 1675’te dört Müslüman, doksan üç zimmi hanenin yaşadığı Yuvacık’tan avarız vergisi olarak iki paşa baştardası dümeni ve altı kadırga dümeni bedeli olarak 1480 akçe alınıyordu. O tarihte köyün nüfusunun yaklaşık 400 civarında olduğu anlaşılmaktadır.
Yuvacık halkına muhtemelen nüfus arttıkça ilave vergiler konulmuştur. Mesela daha önce Ambar-ı Âmire için İstanbul ağasına her sene 2500 çeki odun verdikleri hâlde 24 çeki daha istendiği tespit edilmektedir. Yuvacık divanı üç senede bir avarız vergisi karşılığı hassa kayık ve sandalların tamiri için de kereste vermek üzere ocaklık tayin edildi. Ancak gereksiz kereste birikmemesi için tamirlerin Tersane-i Amire’de yapılması düşünüldüğü 1697 senesinde, aynî ocaklık kaldırılarak yerine hassa kayıklar için kereste karşılığı olarak bedel alınmaya başlandı. 1758’de eski Surre emini Devoğlu Mustafa Ağa’nın Yuvacık’ta Kuyumcuoğlu menzili bitişiğindeki dükkânı vefatı üzerine satılarak bedeli hazineye aktarıldı.
Yuvacık halkı 1775’te üzerlerinde önceden var olan Darphane, Tophane ve Simkeşhane’ye çam kömürü temin etme vergisine 17. yüzyıl sonlarında eklenen Tersane-i Amire’ye kereste nakli için 160 kuruş dışında başka bir vergi ödemediğini belirterek ilave vergilere karşı çıktı. Halbuki 1768-74 arasında meydana gelen Osmanlı-Rus savaşları sırasında şehir harcı ve tersane imdadı adlarıyla yeni vergiler yüklendiği için üç yüz hanelik Yuvacık köyü seksen haneye düşmüş ve eski hizmetlerini yerine getiremez hâle gelmişti. Bunun üzerine Defterhane, Darphane ve Tophane kayıtları incelenerek önceden verdikleri vergi dışında yeni bir sorumluluk yüklenmemesi emredildi.
1776’da Yuvacık halkının darphane için hazırladığı çam kömürünü Başiskele’de gemiye yüklediği sırada, kendilerine ödenen ücret yetersiz olduğu için ayrıca normal kömür yaparak satmak ve gelir temin etmek üzere onları da gemilere yüklüyor. Ancak bazı muhtekirler buna engel olduğundan İzmit mutasarrıfı ile gümrükçü gereken tedbiri almakla görevlendirildi.
1801’de Yuvacık’tan 200, Döngel’den 50 kuruş olarak alınan zecriye vergisinin arttırılmaması ve maktu olarak birlikte tahsil edilmesi kararlaştırıldı. 1805’te Darphane’ye ait çam kömürü mukataası iltizam bedeli olan 6350 kuruş tutarındaki gelir Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'na devredildi. 1809’da ise İstanbul’daki saray-ı cedid ve saray-ı atik için ücreti karşılığında hazırlamakla mükellef oldukları 5000 çeki odun ve 600 çeki kütüklerin teminine yaptıkları itiraz kabul edilmedi. 1830’da Humbarahane de kendi kömür ihtiyacını Yuvacık ve Bahçecik’ten temin etmek isteyince iki köy halkından elli beş kişi, altına isimlerini yazarak mühürledikleri bir arzuhalle buna itiraz etti ve Divan-ı Hümayun’da haklı bulundu.
Yuvacık köyünün nüfusu hakkında en güvenilir kaynaklar temettuat ve nüfus defterleri ile seyahatnamelerdir. 1823’te İzmit’i ziyaret eden Barker’a göre Yuvacık’ta 300 hane yani 1200 civarında Ermeni yaşıyordu. 1831’de yapılan nüfus sayımına göre İzmit merkeze bağlı olan Yuvacık’ta 54 haneli Mumcu, 63 haneli İramoğlu, 69 haneli Çeşme, 73 haneli Kiraz (Kilaz) adlı dört mahalle bulunuyordu ve toplam vergi mükellefi 260 hane ile 515 kişiden oluşan nüfusu 1300 civarında idi. Yuvacık, civar köylere göre en fazla ekim alanına sahip olmasına rağmen halkının çoğu tarlasını kiraya vermeyi tercih ettiği için gelir miktarları düşüktü ve 1845’te 214.560 kuruş senelik gelire sahipti.
1862 yılında çıkan bir yangında Yuvacık halkının büyük kısmı evsiz kaldı. Evleri yananlar için İzmit Mutasarrıflığı halkın bir kısmını uygun yerlere yerleştirdiği için Tophane-i Amire’den de 60 çadır temin edildi. Yangından zarar görenlere hem hükümet hem de köydeki komşuların gereken yardımı yaptığı görülmektedir.
Yuvacık’ta, İzmit Gregoryen cemaatine bağlı Vartanyan-Vartuhyan adlı eğitim süresi altı yıl olan bir okul bulunuyordu. 1901’de 260 erkek, 140 kız öğrencisi olan okulda dört erkek ve bir kadın öğretmen görev yapıyordu. 1909’da harap olduğu bildirilen okulun bodrumlu ve iki katlı olarak yeniden yapılmasına izin verildi.
Birinci Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında İzmit Körfezi'nde yapılan silah kaçakçılığında Ermeniler oldukça faal idi ve İzmit’te şubesi olan Taşnaksutyun Cemiyeti’nin etkisiyle etrafa pek çok zarar verdi. Yuvacık Ermenilerinden resmi görevleri olanların dışındakiler 1915’te tehcire tabi tutulduğu için ertesi sene yerlerine Rumeli’nin çeşitli bölgelerinden gelen Müslüman muhacirler yerleştirildi. Köyün yeni sakinleri için Yuvacık’taki mektepler kullanılır hâle getirilmeye çalışıldıysa da savaştan sonra Ermenilerin geri dönme ihtimalleri sebebiyle hükümet mekteplerin gelir kaynaklarının kullanılmasına izin vermedi.
Mondros Mütarekesi (1918) ile topraklarına geri dönen Ermenilerin kurduğu Donik ve Vahan çeteleri, bölgedeki Rum çeteleri ile birlikte Türk köylerini yağmaladı ve birçok insanı öldürdü. Mahmut Bey ve Müslüman Osman Bey’in milis kuvvetleri halkın da desteği sayesinde Yuvacık ve Suadiye çevresindeki azınlık çetelerini ortadan kaldırdı.
1924 mübadelesinden sonra Yuvacık’a Selanik, Drama ve İskeçe’den tütün işçiliği yapan bazı mübadiller yerleştirildi. Karadeniz Bölgesi'nden gelenlerle birlikte Yuvacık’ta demografik yapı tamamen değişti. 2008’de kurulan Başiskele Belediyesi'ne bağlanan Yuvacık, 1999’da açılan barajı ile turistik bir belde olarak tanınmaktadır. 2020’de nüfusu 1400 kadardır.
KAYNAKÇA
BOA, MD, nr. 78, h. 264; BOA, MAD, nr. 23577; BOA, MAD, nr. 553; BOA, KK, nr. 2777; BOA, KK., nr. 2581; BOA, NFS.d, nr.590; BOA, C.DRB, nr. 2662; BOA, C.ML, nr. 21370. BOA, C.MF, nr. 7598; BOA, AE-SMST III, nr. 5896; nr. 18975; AE-SSLM III, nr. 10337; nr. 13808. BOA, ML.VRD.TMT, nr. 3941; BOA, A.MKT.UM. nr. 557/16; BOA, DH.UMVM. nr. 13/35; TSMA,D. 3503; TSMA, E. 1171; TSMA, E. 1267; Tuğba Okuyan, İzmit Temettuat Defterleri, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2004; Oğuz Polatel, “İzmit Kazası Ermenileri’nde Dinsel Yapı ve Eğitim Faaliyetleri (1839-1915)”, Kocaeli Üniversitesi SBE, Yüksek lisans tezi, 2010; Seda Aysu Köseoğlu, Milli Mücadele Döneminde İzmit Sancağı’nda Asayiş Sorunları ve Çete Faaliyetleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010; Hatice Şahin, “İstanbul ve Anadolu Basınına Göre İzmit ve Çevresi (1921-1923),” Sakarya Üniversitesi SBE, Yüksek lisans tezi, 2006.
İdris BOSTAN