Kandıra’da Stratejik, Volkanik Dağ
Babadağı İzmit il merkezinin 40 km kuzeyinde, 41 derece 05, 41 derece 09 kuzey paralelleri ile 30 derece 08, 30 derece 12 doğu meridyenleri arasında yer almaktadır. Kandıra şehir merkezine 5,8 km, Karadeniz sahiline 3,4 km mesafede bulunmaktadır. Babadağı; Babatepe, Küçük Tepe ve Sarnıç Tepe olmak üzere üç tepeden oluşmaktadır. Babadağı’nın batısında Piretepe (115 m), Yanıktepe (118 m), kuzeybatısında Göktepe (227 m), güneyinde Tepeciktepe (149 m), güneybatısında Türbetepe (120 m), kuzeybatısında Yellidağtepe (127 m) bulunmaktadır.
Babadağı’nın güneyinde Babaköy ve Doğancılı köyleri, kuzeyinde Karadeniz, Sarısu Plajı, Kerpe, Gemicipınarı, kuzeydoğusunda Kızılcapınar, Kurtyeri, Ballar, Kefken, Akçabeyli, doğusunda Kıncıllı köyleri, batısında Sarısu nehri yer almaktadır. Babadağı, sahile yakın olması ve Kocaeli’nin sahil istikametinde İstanbul’a doğru en yüksek tepesi bulunmasından dolayı stratejik bir konumdadır ve Batı Anadolu’yu Karadeniz’den gelecek tehlikelere karşı koruyan öneme sahiptir. Babadağı’nın batısında bulunan Seyrek limanını korumak için civar tepelerde kazılmış mevzilere rastlanılmıştır. Ayrıca bölge fatihi Akçakoca Bey’in anıt mezarının burada bulunmasından dolayı tarihi ve kültürel öneme de sahiptir.
Türbesinin bulunduğu tepe, etrafındaki köy ve mevkilere de adını vermiştir. Bunlardan Babaköy; Babadağı’nın güney eteğinde bulunmaktadır. Kandıra-Kerpe yolunun batısına kalmaktadır. Babalı köyü Cebeci köyünün doğusunda 1800’lerde yerleşik hayata geçirilmiş bir Yörük-Türkmen köyüdür. Akçabeyli köyü de Akçakoca Bey’in hatırasıdır.
Babadağ’ın en yüksek noktası 232 m. ile Babatepesi’dir. Babatepe ve etrafındaki Pire Tepe, Doğancılı Tepesi, Sarımeşe Tepesi birer volkan bacası olup, tamamen altıgen ve dörtgen sütunlardan oluşmuştur. Bölge 2. derece deprem bölgesi içerisinde yer almaktadır. Jeolojik olarak Babatepe bazalt ve andezit çangaza üyesi, etekleri killi kireçtaşı toprağa sahiptir. Doğancılı ve Babadağ kütlelerinin etrafında, yine bu üye içinde linyit ve hematit (demir) bulunmaktadır.
I. Dünya Savaşından önce bu alanda ocaklar açılarak madenleri köylüler tarafından kullanılmıştır.
Doğancılı Mahallesi’nden sonra Kuzeydoğuya yönelen Doğançay, Piretepe volkan konisi kuzeyinde Yulaflıdere ile birleşerek Sarısu adını alır. Sarısu 364 km2’lik bir alanı aşındırıp 2.2 km’lik bir alanı oluşturmuştur. Bu tepeler tektonik hareketlere bağlı olarak dom (kubbemsi) yapılı, akışkanlığı az, ağdalı lavlardan oluşmuş volkan bacalarıdır. Tamamen altıgen ve dörtgen andazit (volkanik) sütunlarından oluşmuşlardır. Bu andazitler az çok birincil özelliklerini korurlar. Babatepe’den çıkan lavlar Sakarya nehri havzasında görülen volkanitlerin de kaynağı olmuştur.
Akarsu ağlarının gelişiminde litolojik ve topografik faktörler rol oynamaktadır. Sarısu Çayı ve kollarında tespit edilen akarsu ağı tipleri dantritik ve radyaldir. Sarısu havzasının kuzeyinde bulunan Gök Tepe, Babadağ Tepe, Pire Tepe gibi dom yapılı volkan konileri üzerinde ise radyal akarsu ağı (ışınsal akarsu ağı) görülmektedir. Kubbemsi tepelerin uç noktasından yerçekimini takip ederek aşağıya yönelen akarsular ilerledikçe birbirinden uzaklaşırlar. Dolayısıyla bu gibi yerlere havadan bakıldığında bir noktadan türeyip etrafa dağılan ışınsal akarsu ağlarının olduğu görülür. Dantritik akarsular ise homojen yapılı sahalarda gelişir ve kuş bakışı görüntüleri ağaca benzer.
Karadeniz bölgesi iklim özelliklerini gösteren Babadağı’nda eğimin orta, toprak derinliğinin 90-50 cm arasında olduğu, ince bünyeli topraklar gür bitki örtüsü ile kaplıdır. Babadağı ve etrafındaki Sarısu havzasında Türkiye’nin endemik bitkilerinden 9’una rastlanmıştır bunlar; İğne papatyası, Kilyos düğmesi, Emzik otu, Memek, Deli burçak, Mide otu, Ada çayı, Koca sığırkuyruğu, Arap sümbülüdür.
Babatepe’nin tatlı meyille sahile indiği yamaçlarında doğal olmayan insan eliyle ağaçlandırılmış çam ormanı bulunmaktadır. Babadağ Tepe’nin batı-güneybatı yamaçlarındaki topraklar üzerinde yetişmiş ağaçlar; saçlı meşe, sapsız meşe, adi gürgen, doğu kayını, Anadolu kestanesi ve kavaktır. Güneydeki topraklar üzerinde yetişmiş türler ise doğu kayını, sapsız meşe, fındık, adi gürgen, saçlı meşe ve Macar meşesidir. Babadağ’ın yamaçlarında adi gürgenlerle beraber az sayıda gümüşi ıhlamura rastlanılmıştır. Kavak oldukça dar bir alanda doğu kayınıyla birlikte bulunmaktadır ve tıpkı çam türleri gibi kavak da ağaçlandırma ile getirilmiş türler arasında yer almaktadır. Bu tür havzada sadece Babadağ Tepe’nin güney yamacıyla Karakayalar Mahallesi arasında 150-220 m’ler arasında, kireçsiz kahverengi orman toprağı üzerinde gelişme göstermiştir.
Babadağı adını Ertuğrul Gazi’den beri Osman Gazi ve Orhan Gazi’ye silah arkadaşlığı yapan Gazi Akçakoca Bey’in mezarından almıştır. Akçakoca, Ertuğrul gazinin silah arkadaşlarından kendisine en yakını ve yerini dolduran komutanıdır. Bu durum Osman Gazi için de geçerlidir. Akçakoca Bey İzmit üzerine başlattığı bir akın sırasında şehit olmuş ve otağının bulunduğu Babatepe’ye isteği üzerine defnedilmiştir. Baba; Türk tasavvuf ve tekke kültüründe çokça karşılaştığımız külttür. Halk arasında Genceli köyünde Genç Ali, Safalı köyünde Saf Ali Türbesi, Seyidaliler köyünde Seyid Ali’nin Akçakoca’nın oğulları olduğuna inanılır. Yine halk arasında türbeleri bulunan bütün erenlerin bulundukları yüksek tepelerden birbirilerini gördüklerine ve manevi olarak iletişime geçtiklerine inanılır. Babatepe’nin çeşitli değerler sakladığı ve tarihin bu civara atfettiği esrar perdesi aydınlatılmakla yırtılmış olacaktır.
KAYNAKÇA
Şefik Ramazanoğlu, “Kandıra’nın Jeolojisi ve Depremselliği,” Kandıra Sempozyumu ve Kandıra Kurultayı 25-26 Aralık 2004, (Basım Kocaeli 2005),123-138; Şefik Ramazanoğlu, Kandıra (Kocaeli) ve Yakın Çevresinin Jeolojik Minerolojik, Petrografik ve Jeokimyasal İncelenmesi, İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1990; Hüseyin Turoğlu, “İyidere Havzasının Hidrografik Özelliklerine Sayısal Yaklaşım,” Türk Coğrafya Dergisi, Sayı 32, sayfa 355-364; İsmail Kahraman, Nurettin Yüksel, Ansiklopedik Kocaeli Belgeseli, s. 15; Zeki Taştan, “Kocaeli’ne Adını Veren Akçakoca’nın Türk Romanındaki Yansımaları”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu 2006, Kocaeli 2007. C. III. s. 1098-1125; A. Yılmaz, “Kandıra, Babadağ’ın Flora ve Vejetasyonunun Saptanması”, Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2013; Enver Konukçu, “İlk Osmanlı Yöneticisi Süleyman Paşa”, Kocaeli 2009. s. 86; Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İstanbul 2007. s. 513; Mehmet Emre (d. 1940) ile Yapılan Mülakat; Mustafa Yıldız (d. 1945) ile Yapılan Mülakat.
Adem ARI