Kocaeli ve Çevresinde Konar-Göçer Türkmenler
Anadolu’da konar-göçer bir hayat sürdüren Oğuz boyları (Türkmenler), Osmanlı kanunnamelerinde genellikle Türkçe “yürümek” fiilinden gelen “Yörük” veya “Yürük” adıyla isimlendirildiler. Bu ad Anadolu ağızlarında, cesur, muharip, iyi yürüyen, eli ayağı çabuk manasına da gelmektedir. Ancak Osmanlı arşiv kaynaklarında “Türkmen” adının daha çok Anadolu’nun orta ve doğu bölgesinde, “Yörük” adının ise çoğunlukla Anadolu’nun batı bölgesindeki konar-göçerler için kullanıldığı görülmektedir. Bununla birlikte, coğrafi alan bakımından bu iki tabiri birbirinden ayırmak zordur. Zira bu tabirler, bugün Orta ve Batı Anadolu’da aynı konar-göçer grupları ifade etmek için zaman zaman birbirinin yerine de kullanılmıştır. Yörük sınıfı konar-göçer Türkmendir. Bu bakımdan Anadolu’da Yörük kelimesiyle etnik bir mefhum ifade edilirken, Rumeli’de ordu hizmetinde kullanılan askeri bir teşkilat ifade edilir olmuştur. Yörükler, devlet tarafından kendilerine tahsis edilen yaylak ve kışlaklar arasında yarı göçebe hayat yaşayan gruplardır. Nitekim kanunnamelerde “Yörük lâ – mekândır” denilmek suretiyle, Osmanlı toplumunun bir kesimi olarak hukuken tarif edilmiştir.
Osmanlı döneminde Türkmen veya Yörükler, yerleşikler gibi idari ve mali bir organizasyon içindeydi. Bu idari ve mali organizasyon içindeki büyük gruplar hususi adlar aldıkları gibi (Ankara Yörükleri, Bolu Yörükleri, Danişmendli Türkmenleri), geleneksel boy yapılarını devam ettirenler de oldu. Fakat bu boy yapılarının özelliğini kaybetmesi veya boyların alt birimlerini teşkil etmesi “cemaat”, “oymak”, “mahalle” “tir”, “bölük”, “tâbi” ve “oba” birimlerini oluşturdu. Osmanlı arşiv kaynaklarında, Kocaeli yöresinde böyle hususi adlar taşıyan, birbirleriyle uzaktan yakından akraba olan çok sayıda konar-göçer Türkmen ve Yörük cemaatleri yer almaktadır. Yörükler Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde askerlik hizmetiyle görevli kılınarak, askerlik hizmetleri karşılığında birçok yükümlülükten muaf tutuldu ve zaman içinde de tedrici bir şekilde iskânları sağlandı. Orhan Bey ve Yıldırım Beyazıt Döneminde geçitlerin, derbentlerin korunması Yörüklere yaptırıldı. Nitekim Kocaeli sancağında Sarı-çayır kazasında bulunan Sakarya, Eymirli, Sart ve diğer köylerden 156 nefer köprücü olarak Orhan Bey’in inşa ettirdiği Çarka Uzun Köprüsü hizmetine tayin edilmişlerdi.
Tümüyle Marmara havzası içinde kalan Kocaeli’nin Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle birlikte, İzmit Körfezi'nin güneyinde ve kuzeyinde bulunan topraklar, konar – göçer Türkmen ve Yörük cemaatlerinin yayılma ve yerleşme alanları oldu. Bu alanlarda yayla özelliği gösteren topraklar olmamasına rağmen, geniş platoların bulunması ve daha çok aşınım düzlüğü niteliğinde olan bu platoların, birçok çay ve dereyle ayrılmış olması, toprağı işleyen çiftçileri ve konar – göçer Yörükler için çekim alanı oluşturdu. Özellikle Kocaeli’nin kuzeyinde, Karadeniz’in kıyılarında yazların oldukça serin geçmesi, hayvanlar için su ve mükemmel otlaklar bulunması konar-göçerleri bu alanlara çekti ve bu alanlarda yoğunlaşmalarını sağladı. Yörükler, bu alanlarda hayvancılık yapmakla beraber, coğrafi zorunluluktan dolayı bağ, bahçe ve tarla ziraatını da sürdürdüler. Çünkü bu topraklar hem hayvancılığa ve hem de ekime biçime çok uygundu.
Başbakanlık Osmanlı arşivi kaynaklarında Kocaeli ilinde bulunan Türkmen ve Yörük cemaatleriyle ilgili kayıtlar vardır. Bu kayıtlarda, Kocaeli’de Türkmen ve Yörük cemaatlerinin isimleri ve iskân yerleri açık bir şekilde tespit edilmektedir. Bunlar arasında geleneksel boy yapılarını devam ettiren Oğuz boylarına mensup Yörükler olduğu gibi, cemaatlere bölünmüş gruplar da vardır. Kocaeli ilinde yoğun olarak yaşayan Yörüklerin belli başlıları: Bayındır, Kınık, Özbek (Yıva boyundan), Tatar (Kıpçak boyundan), Türkmen (İğdir boyundan), Danişmend (Kızık boyundan), Danişmendlü (Beğ-Dili boyundan), Döngellü (Avşar boyundan), Eymür, Çepni ve Yazır boylarına mensup cemaatlerdir. Bunların alt birimlerini teşkil eden gruplar ise sırasıyla, Akça Beglü, Alâmân, Aleflü, Aliler, Arman (Ermen), Arslan Beğli, Balaban, Bağırğan, Bulduk Oğlu, Çardaklı,Çakallı, Çakırlar, Çerkeslu, Çerkeşlu, Elvanlı, Eriklü, Gedikliler, Gölköprü, Güllüce, Hacılu, Kara Ahmedli, Karaaliler, Karabali, Karaman, Karamanlu, Kara Mürselü, Karatekeli, Kârkın, Kaymas, Kılıçlı, Kızılcaalili, Kızılkoyunlu, Korkud, Korkudoğlu, Köseler, Mürsellü, Salurlu, Sarâylı, Sarucalu, Sinanlar, Şeyhler ve Şuayibli cemaatleridir. Adı geçen bu gruplar konar-göçer Türkmen ve Yörük taifesinden olup Anadolu’nun diğer alanlarına da yayılmış ve yerleşmişlerdir.
Yukarıda bir kısmının adlarını sıraladığımız Türkmen ve Yörükler, Kocaeli ili topraklarında gittikçe çoğalarak geniş alanlara yayıldıkları gibi, zamanla da konar-göçerlikten vazgeçerek yerleşik hayata geçip kendi köylerini kurmuşlardır. Özellikle yerleştikleri köylere de kendi boy, oymak ve aşiret adlarını vermişlerdir. Bugün Kocaeli ilinde kendi isimleri ile anılan köyler, oralarda yaşayan konar-göçer Türkmen ve Yörüklerin kurduğu köylerdir. Bu Yörük köylerini Türk, Türkmen köyleriyle de yan yana görmek mümkündür. XV. ve XVI. yüzyıllara ait Osmanlı tapu tahrir defterlerinde geçen ve kendi adıyla anılan Kocaeli’nin muhtelif bölgelerinde Türkmen-Yörük gruplarının yaşadığı köyleri görmek mümkündür. Bu yerleşim yerlerinden bazıları: Ağcâlu (Kandıra), Akarca (Kandıra), Akça Beglü (Kandıra), Aleflü (İzmit), Aleflü (Kandıra), Bâğırgan (Kandıra), Balcılar (İzmit), Bulaklı (Kandıra), Bulduk Oğlu (Gebze), Çakâllar (Kandıra), Çakırlar (Kandıra), Çârdâk (İzmit), Çerkeslu (Gebze), Çerkeslu (Kandıra), Danişmendlü (Kandıra), Davudlar (Gebze), Döngellü (Kandıra), Elvanlu (Kandıra), Eriklü (İzmit), Eriklü (Kandıra), Fakılu Kandıra), Gediklü (İzmit), Gögercinlü (Kandıra), Güllüce (Kandıra), Güllüce (Gebze), Hacılu (Kandıra), Hisar Beği (İzmit), Kalkânlu (İzmit), Karamanlı (Karamürsel), Kara Ahmed (Karamürsel), Karacâlar (Kandıra), Kaymas (Kandıra), Kılınçlu / Danişmendlü (Kandıra), Kınık (Kandıra), Kızık (Gebze), Kızılca (İzmit), Kızılcâ (Kandıra), Korkudoğlu (Kandıra), Köselü (İzmit), Köselü çiftliği (Kandıra), Kumlu (Kandıra), Mürsellü (Kandıra), Osmanlu (Kandıra), Özbek (Kandıra), Özbek (Gebze), Özbek (İzmit), Saburlu (Kandıra), Sarâylı (İzmit), Sarubeglü (Kandıra), Sarucalar (Kandıra), Sarubeglü (Kandıra), Saru Doğan (Kandıra), Sekbanlı (İzmit), Sinanoğlu Çiftliği (Kandıra), Sinanlu (Kandıra), Şuayiblü (Gebze), Tâtâr Ahmed (Kandıra), Tavşanlu (Gebze), Türkmân (Kandıra) ve Yazır (Gebze) köyleridir.
Şüphesiz bu köylerin çoğunluğu konar-göçer Türkmen-Yörük cemaatleriyle meskûn idi. Ancak bu köylere yerleşen Yörüklerin hayat tarzlarında bir takım değişiklikler olmuştur. Eskiden koyun, keçi ve inek besleyen Yörükler, yerleşik hayatı benimseyince hayvancılığın yanında ziraat, bağ ve bostan işleriyle uğraşmaya başlamışlardır. Nitekim Kocaeli’de Yörük adıyla bilinen grupların en yoğun yaşadıkları Kandıra ve çevresinde buna tanık olunmaktadır. Bu durumu, Gebze ilçesinin hudutları içerisinde konar-göçer hayat süren Sığırlık Yörükleri ve Hereke ilçesi sınırları içinde yine konar-göçer hayat süren Çayırhisar Yörüklerinde de görmekteyiz. Bu Yörük grupları da son zamanlara kadar çoğunlukla hayvan besleyerek hayatlarını sürdürürken, günümüzde yerleşik düzene geçerek ziraat, bağ ve bostan işleriyle uğraşmaya başlamışlardır. Hatta İzmit-Kandıra Yörükleri hayvancılığın yanında, bağ-bahçe işlerinde öylesine ileri gitmişlerdir ki Kandıra adeta tarımsal üretimin merkezi hâline gelmiştir.
Osmanlıların Kocaeli’ni fethiyle birlikte, ağırlıklı olarak İzmit ve çevresine yerleşen Manavlar da vardır. Aslında burada Manav, diğer etnik zümrelere karşı, otokton halkı, çok eskiden yerleşmiş Türkleri ifade etmek için kullanılmıştır. Misal, Söğüt (Bilecik), Tekirdağ, Eskişehir’in en eski halkı bu isimle anılmaktaydı. Toroslarda Manavlı adında bir Yörük aşireti vardır. Esasen Osmanlı arşiv kaynaklarında Kocaeli ve çevresinde yaşayan Manavların bağlı olduğu topluluk Yörük taifesinden sayılmaktaydı. Zaten Osmanlıların fethinden itibaren Kocaeli ve çevresinde yüzyıllar içinde gelişen ve olgunlaşan Manav kültürünün kökeninde, Türkmen, Oğuz, Yörük gelenek ve görenekleri yatmaktadır. Bu bakımdan ismi gerek Yörük, gerek Manav olsun, her ikisi de Oğuzların 24 boyuna mensup Türk budunlarındandır. Bugün Anadolu’da Türkmen yerine yerli, Yörük yerine de Manav tanımlamasını getirmişlerdir ki, bu iki sözcük de “doğma büyüme buralı” anlamındadır. Nitekim Adapazarı, Antalya, Bilecik, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, Isparta, Kastamonu ve Kocaeli'de yoğun olarak yaşayan Manavlar buraların yerli halkıdır.
Kocaeli ve çevresi Osmanlıların eline geçtikten sonra konar-göçer Türkmen ve Yörüklerin yayılma ve yerleşme alanı olmuştur. Bunda Kocaeli ve çevresinin doğal yapısı ve iklim şartları etkili olmuştur. Zamanla yerleşik hayata geçerek kendi yerleşim yerlerini kurmuşlardır.
KAYNAKÇA
Ahmed Refik, Anadolu’da Türk Aşiretleri (966 – 1200), İstanbul 1989, s. 1 – 222; Ahmet Gündüz, “ TapuTahrir Defterlerine Göre Kocaeli ve Çevresindeki Yer Adları Hakkında Bir Değerlendirme”, C. 1, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli 2015, s. 465 – 494; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskânı, İstanbul 1976, s. 104, 112; Cevdet Türkay, Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İstanbul 2001, s.172, 178, 324, 429, 449, 455, 597; Erkan Dülger, “ Sığırlık Yörükleri (Gebze – Deniz Köyü Kocaeli)”, Türk Dünyası Vakfı Tarih Dergisi, s. 48 – 55; Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri –Boy Teşkilatı –Destanları, Ankara 1967, s. 171 – 172, 193, 348; Işıl Altun, “ Kandıra’da Türkmen Kimliği ”, Kandıra Sempozyumu ve Kandıra Kurultayı (25 – 26 Aralık 2004), Kocaeli 2005,s.83 98; İlhan Şahin, Osmanlı Döneminde KonarGöçerler, İstanbul 2006, s. 6162; Mehmet Eröz, Yörükler, İstanbul 1991, s. 2024, 85; Mehmet Salih Erpolat, “ XVI. Yüzyıldan XX. Yüzyıla Kocaeli’ndeki Yer Adlarında Meydana Gelen Değişmeler”, C. 1, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli 2015, s. 497 – 544; M. Tayyib Gökbilgin, Rumeli’de Yörükler, Tatarlar ve Evlâd-ı Fâtihân, İstanbul 2008, s. 19; Orhan Sakin, Anadolu’da Türkmenler ve Yörükler, İstanbul 2006, s.55; Rudı Paul Lınder, Ortaçağ Anadolu’sunda Göçebeler ve Osmanlılar, Çev. Müfit Günay, İstanbul 2000, s. 95, 105; Peter Alford Andrews, Türkiye’de Etnik Guruplar, Çev. Mustafa Küpüşoğlu İstanbul 1992, s.71; Vahid Çabuk, “Yörükler”, İslam Ansiklopedisi, C. 13, İstanbul 1986, s. 430 – 435; Yusuf Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453 – 1650),C. I – VI, Ankara 2009. s. 262, 1417, 1840, 2171, 2239.
Recep YAŞA