Kadın Erkek Giyim-Kuşamı
Giyim, insanların soğuk, sıcak, nem gibi dış etkilerden korunmak, edep yerlerini kapatmak veya güzel görünmek için tabiatta bulduğu bitkisel, hayvansal malzemeyi işlemesiyle elde ettiği ürünlerle bedenini örtmesidir. Kılık, bedene giyilenlerle beraber saç-baş, bıyık, sakal gibi beden bakımını da ifade eder.
Kocaeli, fethinden itibaren Türk dünyasından gelen grupların vatanı olmuştur. Bölgeye ilk yerleşen Türklerin kültürü göçlerle gelen diğer grupların kültürüyle birleşerek Kuzey-Batı Anadolu’da yerli-yerleşik Türk kültürünü oluşturmuştur. Bu sebeple Kocaeli kıyafetleri yöreden yöreye, hatta köyden köye farklıklar göstermektedir.
Erkekler başlarına örme başlık, sarık, fes, takke takarak etrafına krep, çevre dolar. Örme başlık; sadece gözler ve ağız görünecek şekilde işlemeli külah başlıktır. II. Mahmud, sarığın yerine fes kullanımını getirmesine rağmen sarık dini kimlik sembolü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Kocaeli’de Yörük kadınlarının terekesinde sarığa da rastlanmıştır. Fes, kırmızı yün keçeden yapılır. Püsküllü örgü fes de kullanılır. Fes üzerine renkli ince katlanan krep sarılır. Sarıldıktan sonra uçları sağa doğru aşağıya gelecek biçimde sarkıtılır. Takke, tentene örgüden yapıldığı gibi siyah kumaştan da yapılır. Soğuk havalarda üzerine çevre dolanır.
Çevreler dört köşesi sırma işlemeli/yöre motifli mendil 35x35 cm ya da 40x40 cm ebatlarında, karedir. Nişanlı erkekler nişan alameti olarak takar. Yazın sıcakta başa, serin havalarda boyuna bağlanır. Soğuk havalarda örme takkenin etrafına dolanarak takıldığında alnı da korur. Boyuna asıldığında terlemeyi dengeler. Zıbının cebinde süs olarak kullanıldığı da olur. Krep ise çok bükümlü iplikle dokunmuş ince kumaş türüdür. Erkekler fesin üzerine sararak kullanır.
Erkekler, içe gömlek, üstüne mintan, onun da üzerine yelek tarzı giysiler giyer. Gömlek, yakasız ince dokunmuş keten pamuk karışımı bezden dikilir. Erkek gömleğinde işleme olmaz.
Mintan, iç gömleğin üzerine giyilir. Astarlı ve yakasız olur. Mintanda egemen renk mavidir. Dikiminde dikişlerle kollara ve yakalara desen verilmeye çalışılır. Yelek, kolsuz, genellikle önü açık ve eteği bele kadar mevsimine göre gömlek, mintan üstüne, ceket altına giyilir. Soğuk mevsimde yelek ve benzeri kıyafetler üzerine aba, yağmurluk gibi üst giysi giyilir.
Erkekler bellerine kuşak kuşanır, üzerine yağlık ve mendil takar. Kuşak pamuk, yün ve ketenden çizgili kare biçiminde el dokuması bezdir. Üçgen şeklinde, bir karış genişliğinde katlandıktan sonra kuşağın ucu sol tarafa sıkıca tutturulup diğer ucu sağ taraftan çevrilerek bele sarılı kısmın üst tarafına sıkıştırılır. Üzerine yağlık, mendil ve çevre sıkıştırılır.
Yağlık kuşağın üzerinden sol ayağa doğru sarkıtılır. 30x90 cm ölçüsünde, dikdörtgen biçiminde keten dokuma bez üzerine kanaviçe ile yöre motifleri işlenir. Erkek yağlıkları yalın ve pastel renklerde olur. Erkekler ayaklarına potur pantolon, klot pantolon, dizlik ve içine beyaz don giyer. Keten bezinden veya patiskadan don giyer. Potur, koyu kahverengi/siyah depme kumaştan yapılan üstü biraz bol, paçaları dizden aşağısı ayağa kadar dar ve alt kısmı düğmelidir. Klot, kısa pantolondur. Beyaz don,; keten bezinden, pamuktan veya patiskadan yapılır.
Dizlik,; diz çakşırı olarak da adlandırılır. Belden dize kadar inen ve baldırları açık bırakan bir giysidir. Genellikle erkeklerin terekelerinde rastladığımız dizlik kara ve sarı renktedir. Ayrıca Kandıra’ya özgü bezden yapıldığı da görülmektedir.
Erkek çorapları desensiz beyaz yündür. Son zamanlarda tire çorabı kullanılmaya başlanmıştır. Çorabın üzerine giyilen çarık, tabaklanmamış küçük baş hayvan derisinden yapılır ve deliklerine geçirilen şeritlerle ayağa sıkıca bağlanır. Genellikle kadınların giydiği cislaveti erkekler mestin üzerine giyer. Sıcak vakitte sadece günümüzde Trabzon lastiği olarak bilinen lastik ayakkabı giyilir. İskarpin de hali vakti iyi olanların giydiği bir ayakkabıdır. Pabuç, erkeklerin de giydiği renkli ayakkabıdır.
Kadın kıyafetleri, erkek kıyafetine oranla daha zengin ve yöresel özellikler gösterir. Kadınlarda başa takılanlar genç kızlar ve evli kadınlarda farklılık gösterir. Evli kadınlar başlarına büyük örtme tarzı başörtüleri alırken genç kızlar çember, yemeni, eşarp, yazma türü örtüler kullanır. Örtmeler çeşitlidir. Dallı örtmeler, siyah zemin üzerine beyaz dallı, beyaz zemin üzerine siyah dallı taş baskılıdır. Malzemesi pamuk olup satın alınır. Örtmenin sadece öne gelen kısmına tentene yapılır. Gebze tarafında örtmeye gergef veya kasnakla işleme de yapılır. Kandıra bölgesinde örtmenin ön tarafına 30-40 cm iğne oyası yapılır. Buçuklu örtme, iki kanat halinde, bir kanadı ortadan bölünerek kesilip iki kanadın arasına konur. Mavi olanına gök kenarlı, mavi ile kırmızı çok ince dokunur ve ona da galime kenarlı denir. Ebane, sarı beyaz düz çizgilidir. Keten pamuk karışımı dokunur.
Fes, başın fiziki yapısını gizlemenin ötesinde evli kadınlarda başa takılan ziynet eşyalarının takıldığı bir aksesuardır. Fes kafanın tepesine konur ince sakandirek ile çene altından başa tutturulur. Sakandirek yanak kenarlarına sıkıştırılır. Ağva, Ağaçlı tarafında özel iğneleri vardır. Ucu pullu süslü iğneleri çene altından tutturulur. Kandıra merkez ve doğusunda çalma ile tutturulur. Yörede, “Çalmanı düzgün çal” diye bir söz de vardır. Kadınlar Kandıra’da keçe fes üzerine örtme giyerlerken Taşköprü’de fes kullanılmayıp sadece bürme takılır.
Çemberi, genç kızlar dışarıda, evli kadınlar ev içinde kullanır. Çember, düzen adı verilen dokuma tezgahlarında, tarak boyuna göre genellikle 50-60 cm eninde ve 100-120 cm boyunda dokunur. Çemberin üzerine dokuma yapılırken demirkırat, kibrit kabı, baygın gibi nakışlar atılır. Yazma-yemeni, kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbente denir. Eşarp; sentetik fiber, ipek veya pamuktan yapılmış, ipliklerle sık dokunmuş kadın başörtüsüdür.
Kadınlar sırtlarına içlik olarak göynek, likonta, onun üzerine de entari veya mintan üzerine hırka, yelek en üste üstlük giyer. Kadın gömlekleri ayak bileklerine kadar uzanır. Gömlekler sarı ya da beyaz keten el dokumasından, likontalar satenden yapılır. Genç kızların iç göyneği daha özenle işlenir. Entari, üste giyilen, iki tarafı yırtmaçlı, geniş kollu, iç etekliği uzun olan elbisedir. Entariler şeriyye sicillerinde kumaş, ipek, boy, altıparmak, sevâi, dülbent, basma entari şeklinde geçmektedir. Mintan, iç gömleği üzerine giyilir. Genelde astarlı olur. Astarı beyaz keten bezinden veya basmadan yapılır. Basma, kumaş, çuka kullanılır. Kadınlarda egemen renk kırmızı ve tonlarıdır. Gömlek ve mintan üzerine kışın hırka ve cepken, yazın önü açık kolsuz bordo ya da mor renkli kadife kumaştan boyu kuşağa kadar olan çoğunlukla minare alem motiften sim işlemeli yelek giyilir.
Hırka, kollu, içi pamuk veya yün dolgulu ceketimsi bir giysidir. Hırkada atlas, saten, basma, pazen ve yün kumaş kullanılır. Bazen üzerine kumaş parçaları işlenerek desen oluşturulur. Yazlık hırkaların içi dolgusuzdur. İçlerinde astar olarak köy bezi veya basma kullanılır. Cepken, çuhadan yapılan, gömlek üstüne giyilen, üzeri işlemeli, kolları uzun ve yırtmaçlı, yakasız ve boyu belden yukarıda kalan üst giysisidir. Sarka, yelek boyunda, kollu, önü açık, düz yakalı, kadifeden işli kadın giysisi, kısa entaridir. Yelek, hırkanın kolsuzudur. Kadınlar evden dışarıya çıkarken üst giysisi olarak, ferace, yeldirme, bürgü, atkı kullanırlar.
Ferace en yaygın olan dış kıyafettir. Şâlî ve çuka kumaşı revaçtadır. Ferace, arkası bol, yakasız mantoya benzer bir üst giysisidir. İzmit merkez ilçe ve Kandıra yöresinde muhacir Türkmen grupları, İzmit’in batısında yerli Türkmenler yeldirme yanında dışarıya çıkarken üstlerine alırlar.
Yeldirme, İzmit’in batı kesiminde kullanılır. Genelde atkısı pamuk, çözgüsü keten ipliğidir. Daha dayanıklı olduğu, daha sıcak tuttuğu için beyaz olarak dokunur, sonra bu kumaş siyaha boyanır. Buna bazı yerlerde yeldirme, bazı bölgelerde zıbın bazı köylerde hırka denir. Kışın manto niyetine giyilir. İnce pamuk veya yün olabilir. Belgelerde kuşak, şal, uçkur bele bağlanan giysiler olarak görülürken yağlık, peşkir kuşam unsuru olarak beldeki yerini alır.
Kuşak, bel kuşağı, iç kuşağı olmak üzere çeşitlidir. En iyi ve en yaygın kuşak, şal kumaşından yapılmaktadır. Malzeme ve kullanımına göre yün kuşak, sim kuşak, şal kuşak, bel kuşağı, iç kuşağı çeşitleri bulunur. Şal, en güzelleri İran’da ve Hindistan’da dokunan, elbiselik, omuz ve boyun için atkılık, kuşaklık ve sarıklık olarak kullanılan kıymetli yünlü bir kumaştır. Kuşak olarak hem kadınlar hem erkekler tarafından kullanılmıştır. Acem şalı, alaca şal ve şal kuşağı olarak tereke kayıtlarında yer almaktadır.
Eskiden vücudun belden aşağı kısmına giyilen her şey, bele uçkur denilen ince kuşakla bağlanarak tutturulmuştur. Uçkur, iç donunun veya donun içine lastik yerine konur. Dar ve uzundur. Uç kısımları Türk işi işlemeli olup belin kenarından dışarı sarkıtılır.
Yağlık, kuşağın yanına takılır. Uçkurun işlemeli uçlarının ters sarkıtıldığı yönün aksi istikametine aksesuar olarak takılır. Kadınların yağlıkları yoğun desenli ve daha canlı olur. Selvili, bahar çiçeği, çarklı motifleri olur.
Peşkir, 40x90 cm ebadında, dikdörtgen biçiminde siyaha boyanmış keten bezinden yapılır. Öne ortalanarak takılıp uçkur tarzı bez iple arkadan bele bağlanır. İçine bir şey konulduğunda alt uçları bele çalma biçiminde tutturulur.
Ayağa şalvar, don, zıpka giyilir. Şalvar, üst kısmı geniş ve kırmalı olan bir çeşit dondur. Çuka, peşkir dokuma, canfes, aba, basma ve çöp bezinden yapılmaktadır. Kocaeli’nin doğusundan batıya doğru gidildikçe şalvar ağı kısalır. Kısalan şalvar üzerine uzunluğu dizlere kadar inen siyah yeldirme giyilir. Zıpka, pamuk veya ipekle karışık dokunmuş kutnu kumaştan geniş tek ağlı ve ağı aşağıda, paçaları dar bir şalvar çeşididir. Don, kaba keten bezinden yapılır ve siyaha boyanır. Beyaz don genellikle tercih edilmemiştir. Kadınların açkısını (anahtar) ve mendilini koyması için kenarlarında tongul bulunan cepleri olur. Tongul, küçük ponponlara denir. Ayağa düz örgü çorap ve siyah kundura giyilmektedir. Cislavet adı verilen üzeri parlak içi kumaşla kaplı lastik ayakkabı da giyilir. Çok önceleri, kadınlar da çarık kullanır, mavi, beyaz, yeşil renkte naylon yemeniler giyerdi. Muhacir Türkmenler desenli patik ve çorap giyer.
Yeni yetişen gençler narçiçeği veya portakal rengi, daha olgun yaşlardaki gençler kırmızı, evli olanlar sarı ya da hardal rengi pabuç giymişlerdir. Gelin çocuk sahibi olunca siyah pabuç giyerken dul kadınlar yeşil pabuç giymiştir.
Bebek-çocuk kıyafetleri arasında kundak, patiskadan, patiskadan önce de ketenden yapılırdı. Zıbın, eski yumuşak tülbent kumaşlar kullanılmıştır. Çocukların altına köpen adı verilen çocuk bezi konulmuştur. Beşikte köpen yanında, küçük çocukların yataklarını kirletmemeleri için beşiğe, sidiği oturağa götüren tahta borudan sibek takılır. Patik, şapka, hırka, yelek, elbise, kenarları tenteneli bebek yüz örtüsü bebek giyimini oluşturan unsurlardır. Eskiden hazır bez yokken pamuklu bez kullanılırdı. Bebek beşiği üzerine bebek yorganı, bebek battaniyesi örtülürdü.
Özel gün kıyafetleri olarak kadınlar, gelinlik, kına elbisesi, nişan elbisesi giyerken, erkekler damatlık giyer. Gelinlik ve kına elbisesi olarak harbalı giyilir. Harbalıya bindallı, bazı yerde de kaftan denir. Hırkadan uzun, çiçek ya da şal desenlidir. Ağır işlemelerinden dolayı dik durur.
Kaftanın kullanımının son zamanlarında beyaz gelinliğin üzerine giyildiği de olmuştur. Gelin hırkasının içine giyilen göynek kaftanın rengine göre pembe ve yeşil olabilir ama genelde pembedir. Kaftan geleneği hâlen kına elbisesi olarak devam etmektedir.
Gelin hırkası, günlük giyilen hırkaya göre daha özenle ve süslenerek, kaliteli kumaşlar kullanılarak dikilmiştir. İpek beyaz gelinlik üzerine giyilmektedir. Serez, kaftanın veya gelin hırkasının üzerine başörtüsü olarak örtülür. Gelin baba evinden çıkarken eşinin evine gidene kadar serezin üzeri ayrıca örtülür.
Beyaz gelinlik 1970’lerden sonra yörede kullanılmaya başlamıştır. Ancak üzerine eski geleneğe bağlı olarak gelin hırkası da giyilir. Gelin mendili ipek veya tığ işi çok zarif bir mendildir. Sadece düğünde kullanır. Nişan elbisesinin gelinlikten farkı beyazdan farklı kumaşların kullanılmasıdır. Üzerine yine gelin hırkası giyilir. Evlilik seremonisinin en önemli safhası kına yakma törenidir. Kına, kıyafetleri ve ritüeli eskiden olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir.
KAYNAKÇA
Mehmet Önder, Antika ve Eski Eserler Kılavuzu, Ankara 1988, s. 188; Nuran Kayabaşı, Melda Özdemir, “Geçmişten Günümüze El Yapımı Ayakkabılar”, Milli Folklor Dergisi, Ankara 2004. S. 64; Meral Akşener, “İzmit Şeriyye Sicili 4 Muharrem 1220-25 Şevval 1230 (4 Nisan 1805-30 Kasım 1814)” MÜ. İstanbul 1992; Enes Asıl, “Türk Kültüründe Geleneksel Ayakkabı Sanatı (Yayın Değerlendirme)”, Iğdır Üniversitesi SBD, Nisan 2021, s.879-885; Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. II. İstanbul 1983.s. 491; Cavit Polat, Nermin Güllüdağ, Türk Kültüründe Geleneksel Ayakkabı Sanatı, İstanbul 2020; Yasemin Aktaş, “1453 İzmit Şeriyye Siciline Göre 19. Yüzyılın Ortalarında Kadınların Sosyo-Ekonomik Açıdan İzleri (1846-1848)” Kocaeli Tarihi Sempozyumu s. 547-564; Fatih Kızılorman, “381 Numaralı Şeriyye Siciline Göre /1885-1893) Kandıra Kazası Şeyhler Nahiyesi’nde İctimai, İktisadi ve İdari Hayat” SAÜ, SBE. Yüksek Lisans Tezi, Adapazarı 2006; Ayfer Kocatürk-1960, Kandıra HEM Usta Öğretic; Melek Portakal Çeliköz-1985. Kocaeli Kent Konseyi Yerel Kültür Platformu Kadın Kolları Başkanı; Ümran Yavaş Tepecik-1966, Gebze Duraklı ve Çevre Köyleri Yardımlaşma Derneği Kadın Kolları Başkanı; Ayşe Akdağ-1955, Kaymaz Erikli Köyü.
Adem ARI