AZİZ PANTELEİMON (AYA PANDELEİMON) VE MANASTIRI

Madde no:160

İmparator Diocletianus’un Doktoru

Aziz Pantaleimon’la ilgili ilk bilgiler Acta Sanctorum (Acts Saints) “Hristiyan azizlerin hayatlarını inceleyen” kaynaklara dayanmaktadır. Eserin VI. cildinde “Geç Antik Dönemde Nikomedeia” tanımlanırken; varoşların uzandığı mezarlıklarla çevrili bir yer olduğu ve mezarlıkların batı yönünde ise Adamantius varoşunda Aziz Panteleimon gibi büyük şehit adına inşa edilmiş bir kiliseden bahsedilir.

Panteleimon 27 Temmuz 305 tarihinde Roma İmparatorluğunun doğudaki başkenti Nikomedia’da, öldürüldükten sonra “Pantelemon” tam merhametli adını aldı. Aziz Pandeleimon adına büyük bağışlar yapıldı. Doğu’da ona “Büyük Şehit ve Harika Çalışkan” adı verildi. Kilise tarafından doktor ve ebelerin baş azizi ilan edildi. Hıristiyanlıkta kabul gören “On Dört Koruyucu Şehit” arasında yer alır. Her yıl 27 Temmuz yortu gününde İstanbul’da saklanmış olan kan kalıntılarının sıvılaştığı söylenir.

1337 yılında Orhan Bey zamanında Osmanlı topraklarına katılan Nikomedia’nın XIV. yüzyıldan itibaren kenti ziyaret eden seyyahların anılarında; Aziz Pandeleimon’un mezarı, ayazması ve adına yapılmış manastırdan bahseden geniş bilgilere rastlanır. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren kenti gezen seyyahlar manastıra dair yapılan onarım ve tamiratlardan söz ederler. Bu konuda Osmanlı arşivleri belgeleri; II. Mahmut döneminde başlatılan tamirat ve restorasyon çalışmalarının oğlu Abdulmecid tarafından tamamlandığından bahseder.

Kleonymos ve Papadopoulos’un İstanbul’da kaleme aldığı “Bithynika 84” adlı eserde; Grekçe metnini verdikleri H. 1255(1839) tarihli, yapının tamiratı ile ilgili Osmanlı Padişahı fermanı ile birlikte H. 1246 (1830) tarihli diğer bir ferman da mevcuttur. 1830 tarihli bu fermanda ise kilise ve manastırla ilgili vakıflara ait bilgiler de bulunmaktadır.

İzmit’in Yenidoğan / Manastır bayırında bulunan Pandeleimon’un mezarı ve adına yapılmış manastırdan günümüze ulaşan beş metre yüksekliğinde ayakta kalmış bir istinat duvarı ve malzeme olarak kullanılmış bir sıra gri ve beyaz blok taşlarıyla birlikte yapının diğer malzemeleri olarak tuğla ve harç kullanıldığı görülür.

Mezar odası Kripta; IV. yüzyılın ilk yarısına tarihlenir. Plan olarak bir koridor ile bunun iki yanında üçer, nihayetinde ise bir mezar olmak üzere yedi odadan oluşmuş ve her oda beyaz mermerden bir çerçeve içinde haç şeklinde oyulmuş bir kapak taşı tarafından kapatılmıştır. Beşik tonozla örtülmüş koridor ve odalardan oluşur. Semavi Eyice, bölgede sürdürmüş olduğu araştırma ve incelemelerine dayanarak Panteleimon manastırının İzmit körfezinin kuzey kıyısında sıralanan manastır topluluklarından biri olduğunu ortaya koyar.

Hayatına dair kaynaklar sınırlı bilgiler ihtiva eden Pandeleimon, 270 yılında Nikomedeia’da doğmuş, İmparator Diocletianus döneminde Nikomedeia’da yaşamıştır. Babası Euatorgius putperest, annesi Eubole Hristiyan bir aileden gelmiştir. Tıp ilmi üzerindeki bilgilerini ünlü hekim Eustorgius’tan, Hristiyan tıp ilmi üzerindeki bilgilerini ise, Nikomedeia kilisesinde papaz olan Hermolaos’tan öğrenmiştir. Beş yaşında Nikomedeia’da papaz Hermolaos tarafından vaftiz edildi. Doktor olarak hastalarını para almadan tedavi etti ve zamanla İmparator’un özel doktoru görevine getirildi.

286 yılında Roma İmparatorluğu, Tetrarşi (ikili) yönetime geçerek Diocletianus, ve Maximianus devletin doğu batı kanadını yönetmeye başladı. Ateşli bir pagan olan Diocletianus başlangıçta bir süre Hıristiyanlara tolerans gösterdiyse de imparatorluk içinde sayılarının sürekli artışından rahatsızdı. 303 yılından itibaren, Nero’dan beri görülmemiş bir şekilde onları cezalandırdı. Eusebius “Kilise Tarihi” eserinde 303 ve 305 yıllarını “Şehitler Çağı” ve Nikomedia’yı ise “Şehitler Kenti” olarak tanımlar.

27 Temmuz 305’te İmparator, özel doktoru olan Pandeleimon’a, pagan inancına dönmesi için birçok vaatlerde bulundu. İmparatorun bu tavrına karşı, Aziz Pandeleimon Hristiyan inancına daha sıkı sarıldı.Bu durum İmparator Diocletianus’u çok kızdırdı. Askerlere, Pantoleontas’a en acı veren işkencelerin uygulanmasını emretti. Yapılan işkenceler sonucu; vücudu demir çivilerle yırtıldı, mumlarla yakıldı, erimiş kurşuna batırıldı, boynuna bağlı bir kayayla denize atıldı, hayvanların en vahşisi aslan ile birlikte bir kafese kondu, ağır ağır dönen tekerleğinin etrafına bağlandı. Kendisine yapılan her türlü işkencelerden mucizevi bir şekilde kurtuluşunu; Eusebius ve diğer kilise tarihçilerinin “mitsel efsaneler” şeklinde değerlendirilmiş olduğu görülür.

Pandeleimon’un başı kesilerek öldürüldüğü 27 Temmuz günü için kilise tarihçileri; şehit edilen aziz’in damarlarından kan yerine süt aktığına, bağlandığı zeytin ağacının meyve verdiğine dair yaşanan olayları mucizeler üzerinden anlatırlar. Kilise tarihçileri dışında Aziz Pandeleimon hakkında bilgi veren en eski kaynaklar arasında, British Museum koleksiyonları arasında yer alan el yazması, yukarıda bahsedilen kaynaklardan daha eski bir belge niteliğindedir.

Nikomedia’nın şehitler kenti olarak anılmasında Batı dillerinde aslı Latince sanctus olan “Saint” olarak anılan St. Pandeleimon ile birlikte; St. Georges ve St. Barbara (Aya Varvara)’ya uzanan aziz ve azizelerin başkent Nikomedia’da şehit edilmeleri etkilidir. Bu üç önemli martyr / şehit’in varlığından bahseden kaynaklar arasında 1740 yılında İngiliz Kraliyet ve Londra Eski Kültür Derneği üyesi olan Richard Pococke’un Nikomedia gezi notlar vardır. Notları arasında; Aya Pandeleimona adanmış bir kilise ile Azize Barbara ve Aziz Georges’dan bahseder. Bu üç önemli din şehitleri (martyr) dışında İmparotiçe Helena ve oğlu İmparotor Konstantin Nikomedia’da vefat eden diğer aziz ve azizeler gibi Ortodoks Hıristiyan “Yortu” günlerinde saygı ile anılırlar.

XIX. yüzyılın sonlarında 1894 yılında V. Cuinet tarafından Paris’te yayınlanan “La Turguie d’ Asie Mineure” eserinde şifa arayan çok sayıda ziyaretçinin uğradığı St. Pandeleimon Mezarı’nın, kilisenin altında bulunduğundan ve hac gayesi ile ziyaret edildiğinden bahseder. XX. yüzyılın başında Almanya İstanbul Konsolosu olan Andreas David Mordtman, 1911’de “İstanbul’un Asya Yakası ve İzmit’i”ni anlatırken azizin mezarının ziyaret edilen kutsal bir yer olduğundan ve şifa arayan çok sayıda ziyaretçinin uğradığından söz eder. 1912 yılında Türk Yurdu Dergisinde, Abdulbaki Fevzi’nin yayınlanmış röportajında; Anadolu’da saygı gören lokman hekim olarak manastırın Müslümanlarca da ziyaret edildiğinden bahseder. Manastıra yapılan ziyaretlerin 1912-1914 yıllarına kadar yapılmış olduğu kaynaklarda yer alır. Sonuç olarak Tarihi kaynakların aktardığı bilgiler Aziz Pandeleimon adına yapılan manastırın I. Dünya Savaşının başlangıcı olan 1914 yılı tarihe kadar kesintisiz olarak hizmetlerini sürdürdüğü şeklindedir.

KAYNAKÇA

A. D. Mortdmann, Bosporus Christianus P.II Golf von Nikomedien und Asistiches ufer, Konstantinopel 1911, s. 13, 95; Avni Öztüre, İzmit Tarihi – Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla, İstanbul, 1981, s. 178; Eusebius, The Ecclesiastical History II, v: VI, London, 1928, s. 26-97-267; F. Yavuz Ulugün, Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi, Mayıs 2008, İzmit, s. 141-142; N. Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserler Rehberi, İstanbul, 1971, s. 18; R. Janin, “Bithynia maddesi”, Dictionaire Ecclessiatique, Leipzig, 1896, c. 9; Semavi Eyice, “İznikte Bir Bizans Kilisesi” Belleten, Sayı : 049 Tarih : 1947, s. 37-48; Türk Yurdu Dergisi, Yıl: 1912, Sayı: 106, Abdülbaki Fevzi röportajı; V.Cuinet, La Turguie d’Asie Mineure, CIV, Paris 1984, s. 360; Vahide Vural, İzmit Bizans Devri Eserleri, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Lisans Tezi, İstanbul, 1977, s. 22; Yüksel Güngör, “Nikomedia’dan Hıristiyanlık Tarihine Yayılan Işık Santa Barbara”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyum Kitabı, Kocaeli Türkiye, 25-27 Mart 2016, s. 237-260; Yüksel Güngör, “Osmanlı Döneminde İzmit te Farklı Dinlerin Birlikte Hoşgörü İçinde Yaşam Kesitine Bir Örnek Pantaleimon Manastırı”, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyum Kitabı, Kocaeli, Türkiye, 2 -04Mayıs2014, cilt. 2, s. 925-945.

Yüksel GÜNGÖR