Defterdar
Abdüsselam Bey (Çelebi/Paşa/Efendi) maliye kaleminde yükselmiş, zengin bir Osmanlı bürokratıdır. Aidiyeti konusunda karmaşık bilgiler vardır. Risâletü’l-Hâdiye üzerine çalışma yapan Fuat Aydın, Abdüsselam Bey’in 1492 yılında İspanya’dan gelen Seferad Yahudilerinden olduğu konusunda emindir. Müslümanlığı kabul ederek Abdüsselam el-Mühtedî el-Muhammedî ismini aldığını yazar. 1673 yılında Küçükçekmece’ye gelen Antonie Galland da buradaki medresenin banisinin Yahudi kökenli olduğu bilgisine ulaşmıştır. Gelibolulu Mustafa Ali de Abdüsselam’ın Yahudi iken Müslümanlığa geçtiğini bildirir. Sicill-i Osmanî’de ise babasının Seyyid Abdülalâm olduğu ve Mısır’ın fethinden sonra İstanbul’a getirildiği yazmaktadır. Semavi Eyice de medresesinin vakfiyesine (1525) göre isminin Abdüsselam Bey İbn-i Abdüllallâm olduğunu bildirmektedir. Küçükçekmece’de bulunan çeşmenin kitabesinde de seyyid olduğu yazmaktadır.
Sicill-i Osmani’de Abdüsselam Bey’in siyakat yazısının kuralları konusunda yenilikler getirdiği belirtilmektedir. Ancak Eyice’ye göre bu husus kesinlik kazanmamıştır. Öte yandan Aydın, Abdüsselâm Çelebi’nin, muhtemelen 1497 öncesinde II. Bayezid’in yönlendirmesiyle Yahudi karşıtı Risâletü’l-Hâdiye isimli eseri kaleme aldığını bildirir.
Kaynaklar Abdüsselam Bey’in kimliği konusunda tereddütlü olsa da Yavuz Sultan Selim döneminde (1512-1520) defterdar, Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) başdefterdar olduğu konusunda hem fikirdir.
Abdüsselam Bey Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte Mohaç Seferine katıldı. Budin’in fethinde bulundu. Sefer dönüşünde Küçükçekmece’de bir medrese inşa ettirdi (1526). 1531 yılında vakfiye zeyline göre medresenin yanındaki bahçeye gömülmeyi vasiyet etti. Mezarının üstüne türbe yapılmasını, etrafının meyve ağaçları ve çimenle kaplanmasını, türbede gece-gündüz Kur’an okunmasını şart koştu. Hayatının son zamanlarını Küçükçekmece’de geçirdi. Bu yerde vefat etti ve defnedildi. Pir Ahmet Çelebi ve Yusuf Şah adında iki oğlu, Fatma adında bir kızı bulunmaktadır.
Kaynakların ortak görüşte olduğu bir diğer husus Abdüsselam Bey’in zenginliğidir. İstanbul’da Hoca Hayreddin Mahallesi’nde evi, hanı ve dükkânları bulunmaktadır. Alacahamam Mahallesi’nde büyük bir hanı, Mahmud Paşa Hamamı karşısında 36 hücreli bir hanı, Eski At Pazarı yakınında 49 hücreli bir hanı, Küçükçekmece, Rodoscuk (Tekirdağ), Silivri’de dükkânları, Hafsa’da bir hamamı, bir hanı ve dükkânları, Edirne’de Katırcılar Hanı yakınlarında bir hanı, Belgrad’da dükkânları, Tırnova ve Silistre’nin Bezirgan Pınarı’nda köyleri vardır. İzmit’te köyleri, tersane olarak devletçe kiralanan arsası, dükkânları, hamamı, han ve çeşmesi, Dil İskelesi’nde bir hamamı bulunmaktadır. Tire’de üç iki, Nazilli’de dükkânlar, Kuyucak’ta hamam, Balat (Miletos) yakınlarında ve Yenice Foça’daki birer hamam vakıflarına bağladığı mülkleridir. Bütün bu mal varlıklarının gelirlerini; İstanbul’daki sıbyan mektebine, İzmit’teki mescit, zaviye ile namazgaha, Hasköy’deki camiye, Küçükçekmece’deki medrese, mescit, zaviye ile namazgâha, Hafsa’daki zaviye ve mektebe, Belgrad’daki mektebe, Küçükpazar’daki mektebe, Galata taraflarındaki mescide aktardı. Vefatında 238 bin akçe nakit servet bıraktı.
Abdüsselam Bey’in vakıflarının zenginliğine 1672- 1673 yıllarında Osmanlı Devleti’ne gelen ve Küçükçekmece’de konaklayan Antoine Galland da şahit oldu. Galland buradaki medreseyi gezdi ve mütevelli heyetinden bilgiler aldı. Medresenin o tarihlerdeki geliri yaklaşık altı bin kuruş kadardı. Ancak eskiden gelirinin daha yüksek olduğu bildirildi. İstanbul’da bulunan vakfa ait birçok ev yandığından medresenin gelirinin azaldığını öğrendi. O sırada medresede 12 öğrenci bulunmaktaydı. Öğrenciler 5-7 akçe yevmiye alırlar ve pirinç çorbası içerlerdi. Müderrislere ise günlük 26 akçe ödenirdi.
1520 yılı tahrir kayıtlarına göre Kocaeli sancağının, merkezi İznikmid’in Selgeri Karyesi ve Depecik Mahallesi’nin yarısı Abdüsselam Bey’e aittir. Söz konusu yerlerin, Abdüsselam Bey’in eline geçmesini Gelibolulu Mustafa Ali şöyle nakleder: Yavuz Sultan Selim o zamanlar Hazine defterdarı olan Abdüsselam Bey’den Haliç kıyısında bulunan kasrı tamir ettirmesini ister. Abdüsselam Bey padişahın şanına yakışır bir şekilde köşkü döşetir. Padişah köşkü gördüğünde devlet malının israf edildiğini düşünerek rahatsız olur. Abdüsselam Bey de burayı devlet malından yaptırmadığını, “kulu ve sahip olduğu her şey efendisinindir” düşüncesiyle kendisine hediyesi olduğunu söyler. Çok memnun kalan Yavuz Sultan Selim üç kat hilat ile hayratlarına gelir olsun diye İznikmid’deki birkaç köyü kendisine temlik eder. O da Selgeri Karyesi’nin gelirlerini Küçükçekmece’deki medreseye vakfeder. Kocaeli tahrir kayıtları kendi adını taşıyan çeşme, imaret ve mescidi de doğrulamaktadır. Buradaki imaretinin yakınında bir dönüm bostanlık bulunmaktaydı. Aynı yerde iki dükkân, karşısında iki katlı evde 6 dükkân ve deniz kıyısında bozahane duvarında hücre ve 4.000 akçe vakfetmişti. Vakfiyesi, muallimleri ve talebeleri Kuran okumaya teşvik edici içeriğe sahiptir. Abdüsselam Bey’in İznikmid’de bulunan mescidi/camisi Mimar Sinan eseridir.
KAYNAKÇA
Fuat Aydın, “Bir Endülüs Yahudisinden Osmanlı Başdefterdârlığına: Abdüsselâm el-Mühtedî el- Muhammedî ve Risâletü’l- Hâdiye’si Üzerine Bir Araştırma”, Oksident Yahudilik, Hristiyanlık ve Batı Araştır- maları Dergisi, 2/2 (2020), s. 123-164; Ömer Lütfi Barkan ve Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) Tarihli, İstanbul 1970, s. 181-182; Semavi Eyice, “Tarihde Küçükçekme- ce”, Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 6/7 (1978), 57-120; Antoine Galland, İstanbul’a Ait Günlük Hatıralar (1672-1673), çev. Nahid Sırrı Örik, C. I, Ankara 1998, s. 83; Ahmet Güneş, “16. ve 17. Yüzyıllarda İznikmid Şehri”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli 2015, s. 419-445; Sâî Mustafa Çelebi, Yapılar Kitabı Tezkiretü’l-Bünyan ve Tezkiretü’l-Eb- niye, haz. Hayati Develi, İstanbul 2003, s. 99, 102; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, C. I, İstanbul 1996, s. 139; Gelibolulu Mustafa Âli, Künhü’l-Ahbâr, haz. Ali Çavuşoğlu, Ankara 2019, s. 254a, 254b, 259a; Murat Karademir, “İstanbul -Küçükçekmece Abdüsselâm Çeşmele- ri”, Turkish Studies, 13/26 (2018), s. 757-774; Mehmet Salih Erpolat, “Tahrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyılda Kocaeli Sancağı’nda Dini Hayatın İzleri”, Cihannüma, VI/1 (2020), s. 1-37.
Emine DİNGEÇ