İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünyada yaygınlaşan serbest piyasa ekonomisi ve liberal politikalar Türkiye’yi de yakından etkiledi. Bu gelişmeler, Türkiye’yi de içine alan geniş bir coğrafyadaki tüketim tercihlerine de yansıdı ve yeni arayışlara yol açtı. Hem liberal politikaların genel bir sonucu hem de toplumun gündelik yaşamındaki tüketime dönük tercihler, Türkiye’nin enerji politikasını gözden geçirmesine neden oldu.
Hidroelektrik santrallerinin de gündemde olduğu bir dönemde, petrol üretiminin devamlı artması ve yeni kuyuların üretime geçmesi, yeni petrol rafinerisine olan ihtiyacı ortaya çıkardı. Sonuçta daha önce kurulan mevcut tesisler yetersiz kalınca 1953 yılında Batman’da daha geniş kapasiteli ve modern bir rafineri kurulması kararlaştırıldı. Bu rafinerinin yapım işleri, bir Amerikan şirketine ihale edildi ve inşaatın başladığı günlerde çıkarılmış olan Petrol Kanunu gereğince Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) devredildi. 1955’te deneme üretimine geçen yıllık 330 bin ton ham petrol işleme kapasiteli Batman Rafinerisi, bir yıl sonra tam kapasiteyle çalışmaya başladı. Bu arada 1957 yılında çıkarılan yeni bir kanunla 1954 Petrol Kanunu’ndaki bazı maddeler değiştirildi ve yabancı sermayenin yatırım yapma olanakları genişletildi. Bu düzenleme kısa bir süre sonra sonuç verdi ve aynı yıl Mobil, BP, California Texas ve Shell ortaklığıyla Mersin’de Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi (ATAŞ) kuruldu.
Yukarıda ifade edilen 1954 ve 1957 yıllarındaki yasal düzenlemeler sonrasında bir ABD şirketi olan California Texas Oil Corporation (CALTEX), Türkiye’deki petrol ile yakından ilgilenmeye başladı. Bir başka deyişle Amerikalı CALTEX şirketi, genelde Demokrat Parti’nin ekonomik politikalarının, özelde ise 1954’te ve 1957’de çıkarılan petrol kanunlarının bir sonucu olarak Türkiye’de yatırımlara yöneldi.
1959 yılının Ekim ayında Başbakan Adnan Menderes’in İstanbul yakınlarında bir milyon ton kapasiteli bir rafineri kurulması için Amerikan CALTEX firmasıyla anlaşmaya vardığı ve 24 ay sonra işletmeye açılacak olan bu rafinerinin yüzde 51 hissesine sahip olan bir Türk şirketi tarafından işletileceği açıklandı. Aynı açıklamada Türk şirketin kalan hisseleri 10 yıl sonra satın alacağı da ifade edildi. Söz konusu şirketin Türkiye’de bir rafineri kuracağına dair haberler asıl olarak, 1960 yılı başlarından itibaren basında yer almaya başladı. 24 Ocak 1960’ta çıkan bir haberde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ile CALTEX tarafından adı İstanbul Petrol Rafinerisi olan bir rafineri kurulacağı ifadesine yer verildi. Rafineri yılda sekiz milyon dolar tasarruf sağlayacak ve 1962 yılı başlarında üretime başlayacaktı. Rafineri benzin, gaz, likit petrol gazı ve motorin temin edecekti. Ayrıca CALTEX ile TPAO, rafineriyi işletecek teknisyenleri temin edecekler ve Türk personel için CALTEX eğitim programları düzenleyecekti.
Konuyla ilgili basında yer alan haberler kısa bir süre sonra gerçeğe dönüştü ve TPAO ile Türkiye’de akaryakıt dağıtımı yapan CALTEX şirketi arasında yapılan anlaşma uyarınca İstanbul’a 80 kilometre uzaklıktaki İzmit Körfezi’nin kuzey kıyısında, Tütünçiftlik yöresinde kurulması düşünülen rafinerinin temeli 23 Nisan 1960 tarihinde atıldı. Ancak kısa bir süre sonra Türkiye’de bir askeri darbe gerçekleşti ve Demokrat Parti’nin iktidarına son verildi. 27 Mayıs 1960 tarihindeki bu askeri darbeyle Demokrat Parti iktidarı son bulmuşsa da iktidara gelen askeri yönetim projenin sürmesinden yana karar aldı ve inşaata devam edildi. Türkiye’de yeni anayasa ve yeni bir siyasi düzen tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, inşaat tamamlandı ve yeni rafineri İstanbul Petrol Rafinerisi Anonim Şirketi (İPRAŞ) ismiyle 24 Ağustos 1961 tarihinde faaliyete geçti.
İPRAŞ’ın faaliyete geçmesiyle Türkiye o döneme göre son derece modern yapıya sahip ve yüksek kapasiteli bir rafineriye kavuşmuş oldu. Böylece 1980 sonrasında ekonomik çevrelerde çok ilgi görecek olan yap-işlet-devret modelinin erken dönem uygulaması sayılabilecek bir ortaklık ortaya çıktı.
Faaliyete geçmesinden bir süre sonra, İPRAŞ’ın kapasitesinin artırılması zorunlu hale geldi. 1967 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın talebiyle kapasitesi bir milyon tondan, 2,2 milyon tona çıkarıldı. Rafineri 1972 yılı Mart ayına kadar kurulduğu statüde üretime devam etti. Rafinerinin faaliyete geçmesinden 10 yıl sonra, yapılan sözleşmenin bir gereği olarak CALTEX firması, 11 Mart 1972 tarihinde yapılan bir törenle İPRAŞ üzerindeki hisselerini TPAO’ya devretti. Böylece İPRAŞ tümüyle Türkiye Cumhuriyeti’ne ait bir şirket haline geldi. Bu arada aynı yıl yeni bir ham petrol işleme ünitesinin devreye alınmasıyla Batman Rafinerisi’nin yıllık ham petrol işleme kapasitesi de 1.4 milyon tona yükseltildi.
Yine 1972 yılında İzmir’de inşa edilen ve 3 milyon tonluk kapasiteye sahip olan rafineri de hizmete girdi. Buna bağlı olarak Türkiye’deki tek yağ üretim kompleksi de 1974 yılında İzmir Rafinerisi’nde devreye alındı. Bu rafinerinin ham petrol işleme kapasitesi zaman içerisinde 11.9 milyon tona kadar yükseldi.
İPRAŞ’taki yapısal düzenlemeler bununla sınırlı kalmadı. 8 Nisan 1973 tarihinde yürürlüğe giren ve kamuoyunda Petrol Reformu Kanunu olarak bilinen 1702 sayılı kanunla Petrol Kanunu’nda devletçi nitelik taşıyan köklü değişiklikler yapıldı. Bu kanunla yönetim yetkisi İşletmeler Bakanlığı’ndan alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na verildi ve Petrol Dairesi de Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne dönüştürüldü. Petrol kuyularına ilişkin petrol miktarlarını belirleme yetkisi Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne verildi. Ayrıca Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na kapalı bölgelerde petrol faaliyeti yapma imkânı ile süresi sona eren alanlarda yeniden başvurma ayrıcalığı tanındı. İşletme ruhsatnamesine konu olan alanların açık arttırmaya çıkarılmadan evvel TPAO’ya teklif edilmesi uygulaması bu dönemde getirildi ve işletme ruhsatnamesinin süresi de 40 yıldan 20 yıla indirildi. Bu arada 1979 yılında İPRAŞ’ın su ihtiyacının karşılanması için Sapanca Gölü ile rafineri arasında önemli miktarda bir arazi istimlâk edildi. Böylece İPRAŞ’ın sınırları daha da genişletildi.
12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbe sonrasında ortaya çıkan yeni siyasi, sosyal ve ekonomik tablo, İPRAŞ üzerinde de etkili oldu. 20 Mayıs 1983 tarihinde yayınlanan 60 Sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile TPAO, Türkiye Petrol Kurumu’na bağlı bir ortaklık haline getirildi. Aynı Kanun Hükmünde Kararname ile kısa adı TÜPRAŞ olan Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi’nin kurulmasına da karar verildi.
1986 yılında TÜPRAŞ’a bağlı olarak beş milyon ton kapasiteli Kırıkkale Rafinerisi faaliyete geçti ve böylece Orta Anadolu’da da bir dağıtım ağı kurulmuş oldu. Gelişim bundan sonraki yıllarda da devam etti ve 1987 yılında İzmir Rafinerisi’nin kapasitesi 10 milyon tona çıkarıldı. Böylece Kocaeli’deki İPRAŞ ile Batman, İzmir ve Kırıkkale’deki diğer üç rafineri TÜPRAŞ’ın çatısı altında toplandı.
Bu gelişmeler karşısında iyice büyüyen Türk ekonomisinin en değerli işletmelerinden biri haline gelen TÜPRAŞ, 1990 yılında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na devredildi. Bu devrin de TÜPRAŞ’ın yapısına yansımaları oldu. Daha önceki yıllarda, 6 Kasım 1983’te TPAO’dan ayrılarak Enerji Bakanlığı’na bağlı yarı-özel bir şirket olarak faaliyetine başlamış olan TÜPRAŞ’ın, ilk halka arzı 28 Mayıs 1991’de gerçekleşti ve yüzde 2,5 oranında hisseyle İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem görmeye başladı. 1999’da ise halka açıklık oranı yüzde 3,58’e ulaştı.
Böylelikle TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesinin önü de açıldı. TÜPRAŞ, yaklaşık 15 yıl gelişimine bu yeni statüsüyle devam etti ve 26 Ocak 2006 tarihinde Koç Holding AŞ’ye devredildi. Bu arada söz konusu devir öncesinde Koç Holding AŞ ile ortak olan ve yüzde 10 payı bulunan Shell, 2005 yılında bu payını yüzde ikiye düşüreceğini açıkladı. Koç Holding AŞ 2013 yılında Shell’in yüzde ikilik payını da satın alarak TÜPRAŞ’ın halka kapalı kısmının tek başına sahibi haline geldi. TÜPRAŞ, 2021 yılı itibariyle aynı statüde varlığını ve üretim faaliyetlerini devam ettirmektedir.
KAYNAKÇA
Timuçin Faik Ertan, “Petrol Rafinericiliğinde Öncü Bir Kuruluş: Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ (TÜPRAŞ),” Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, 3-5 Nisan 2015, roleum.blogspot.com.tr/p/turkiyede-petrol-ve-petrol-rafinerileri. html (Erişim Tarihi: 10.07.2021http://www.petform.org.tr/?lang=tr&a=2&s=2 (Erişim Tarihi: 25.06.2021); http://www.tupras.com. tr/detailpage.tr.php?lDirectoryID=3 (Erişim Tarihi: 21.05.2021); İstatistik Göstergeleri (1923-2013), Türkiye İstatistik Kurumu, Ankara, Aralık 2014; İzmit Tüpraş Rafinerisi (İPRAŞ)”, Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı: 442-443, 2006; Ülkemizin En Büyük Sanayi Kuruluşu TÜPRAŞ; Petrol-İş Yayını, İstanbul, Mayıs 2005.
Timuçin Faik ERTAN