TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi
Türkiye’de bilim ve teknolojiye yön veren, destekleyen ve icra eden TÜBİTAK’ın en büyük yerleşkesi, Türkiye’nin ikinci büyük sanayi bölgesi olan Kocaeli ilinin Gebze ilçesi sınırları içinde, Kuzey Marmara Ekonomi Havzasının ortasında 800 hektarlık bir alan içinde ve ulaşım ağlarının merkezindedir. Güneyinde İzmit Körfezi, Eskihisar Feribot İskelesi, denize paralel yüksek hızlı tren demiryolu hattı, kuzeyinde D 100 karayolu, TEM ve Kuzey Marmara Otoyolu, doğusunda Osmangazi Köprüsü ve Kurtköy-Pendik bağlantısı üzerinden 19,3 km yakınında Uluslararası Sabiha Gökçen Havalimanı ile ulaşım açısından kritik bir konumda bulunmaktadır. Yerleşke bünyesinde kurulan ilk merkez olması nedeniyle başta Marmara Araştırma Merkezi (MAM) olmak üzere, Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM), Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME), Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü (TBAE), Türkiye Sanayii Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE), Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü (RUTE) gibi bilim ve teknolojinin birçok alanında faaliyet gösteren araştırma merkez ve enstitüleri ile TÜBİTAK Marmara Teknokenti, TÜBİTAK Sosyal Tesisleri (Lojmanlar), TÜBİTAK Fen Lisesi, Cami tesisleri, Hannibal’in Mezar Anıtı yer almaktadır. Yerleşkede, yaklaşık 50 yılda yerleşke çalışanlarının gayretleriyle ağaçlandırılarak bozkır alan imajından kurtarılmış olan bu büyük arazi, geniş bir sahil şeridi ile doğa parkına dönüşmüş durumdadır. İçindeki doğal yaşamı korumak için azami çaba sarf edilmekte, bazı bitki ve hayvan türleri korunarak endemik kaynakların yok olmalarının önüne geçilmesi sağlanmaktadır. Diğer yandan böyle bir yerleşkenin Türkiye için önemini anlatmak öncelikle bilim ve teknolojinin önemini irdelemeyi ve bu çerçevede yapılan çalışmaları incelemeyi gerektirmektedir.
Toplum İçin Bilim ve Teknoloji
Bilim ve teknoloji toplumda ilerlemenin ve insanların daha müreffeh bir hayat sürmelerinin temellerini oluşturmaktadır. Özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısında sanayi devriminin ortaya çıkmasından sonra bilim ve teknolojinin enerjide, fiziksel malzemelerde, bilgi ve iletişim teknolojilerinde, tıpta ve pek çok diğer sektörde toplumların gelişmelerine yol açan hızlı değişimler sağladığı görülmektedir.
Bir ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyini artırması, refah seviyesini yükseltmesi ve öncü ülkeler arasında yer alması teknolojik yenilikler üretebilmesi ile paralel ilerlemektedir. Teknolojik gelişmeler ise ancak bilim ortamlarının güçlü olmasıyla sağlanabilir. 1932 yılında döneminin ve halen dünyanın en saygın bilim dergisi olan Nature isimli süreli yayının bir sayısında yer alan ve yazarı verilmeyen bir makale, bilimsel araştırmalar ve endüstriyel gelişmeler arasındaki ilişkileri örnekleriyle açıklamakta, toplum refahı için bilimin gücü vurgulanmaktadır. “Geçen yüzyıl boyunca endüstri ve bilim arasındaki ilişkilerin hızla irdelenmesi sanayinin gelişmesine ve toplum refahının iyileştirilmesine yardımcı olmada bilimin gücünün en ikna edici kanıtını sunmaktadır”.
İkinci Dünya Savaşında kullanılan savaş araç-gereçleri ve silahlar (özellikle nükleer silahlar) bütün dünyaya bilimin ve teknolojinin gücünü göstermiş ve ülkeleri bilim ve teknoloji politikaları üretmeye yöneltmiştir. Geçmiş dönemlerde, TÜBİTAK Bilim Teknoloji ve Politikalar Daire Başkanlığı yapmış olan ve “Bilim-Teknoloji-Sanayi Politikaları” konulu yayınları bulunan Aykut Göker’in, “Pazar Ekonomilerinde Bilim ve Teknoloji Politikaları ve Türkiye” konulu çalışmasında belirttiği üzere 1944 yılında, ABD Başkanı Roosevelt’in isteği üzerine ABD Bilim ve Teknoloji Politikaları Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi Müdürü Dr. Vannevar Bush’un hazırladığı ancak Roosevelt vefat ettiği için Başkan Truman’a sunduğu “Science The Endless Frontier (Bilim – Sonsuz Sınır)” başlıklı raporu bu yönelimleri açıklayan önemli bir örnek olarak gösterilebilir. Raporda “Umutlarımızdan biri savaş sonrasında tam istihdamın sağlanmasıdır. Bu hedefe ulaşmak için Amerikan halkının yaratıcı ve üretken enerjisi bütünüyle serbest bırakılmalıdır. Daha fazla iş yaratmak için yeni, daha iyi ve daha ucuz ürünler yapmayı hedef almalıyız. Yeni, canlı, çok sayıda girişimin ortaya çıkmasını istiyoruz. Ama, yeni ürün ve prosesler tam anlamıyla olgunlaşmış olarak doğmazlar. Yeni ürün veya prosesler ancak temel bilimsel araştırmalar sonucu ortaya koyulan yeni ilkeler ve yeni kavramlardan hareketle geliştirilirler. Temel bilimsel araştırma bilimsel sermayedir. Dahası, bu bilimsel sermayenin başlıca kaynağı olarak, artık Avrupa’ya dayanamayız. Çok açıktır ki, daha fazla ve daha iyi bilimsel araştırma, tam istihdam hedefimizi gerçekleştirmenin temel dayanağıdır”. Bu değerlendirmeler araştırma kurumlarına ihtiyaç olduğuna ve faaliyet alanlarının neler olması gerektiğine işaret etmektedir.
TÜBİTAK’ın Kuruluşu ve Gebze Yerleşkesi
Bilimsel sermaye açısından fakir olan ülkemizde bu eksikliği giderme yönünde ilk çalışmalar Cumhuriyet’in ilk yıllarında ihtiyaç duyulan alanlara özgü araştırma enstitüleri kurularak giderilmeye çalışılmıştır. Atatürk’ün emriyle kurulan Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA), Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE), ETİBANK gibi kurumların yanı sıra 1950’lerde Araştırma Kurumu kuruluşu için ilk teşebbüsler başlamıştır.
Türkiye’de bilim ve teknolojinin öneminin, ekonomik ve sosyal kalkınmadaki yerinin anlaşılması, 1960’larda başlayan planlı kalkınma dönemlerine rastlar. İlk olarak 1963’te, 5 yıllık kalkınma planında uluslararası teknik verilere dayanarak bilime ve araştırmaya önem verilmesi gerektiği belirtilmiş ve UNESCO Türkiye Milli Komitesinin teşvikleri ile bu döneminin saygın bilim insanları ve Devlet Planlama Teşkilatı’nın gayretleriyle Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu kurulmuştur.
TÜBİTAK’ın 278 numaralı kuruluş kanunu 17.7.1963 tarihinde kabul edilerek 24.7.1963’te Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir [4]. TÜBİTAK’a verilen en önemli görev “Müspet bilimlerde temel ve uygulamalı araştırma yapmak, yaptırmak, teşvik etmek ve bu alanda çalışma yapmak maksadıyla enstitüler kurmak” olmuştur [4]. Bu görevin gereğini yerine getirmek amacıyla araştırma yaptırılmak üzere kurulacak enstitünün faaliyet alanları, yaygınlık ve öncelik derecelerine göre şöyle sıralanmıştır: a) Endüstriyel hizmetler, b) Uygulamalı bilimler alanında araştırma ve geliştirme, c) Temel bilimler alanında araştırma.
Bu tespitlerden sonra araştırma enstitüsünün yatırım projesi hazırlanmış ve başkanlığını Prof. Dr. Cahit Arf’ın yaptığı, Prof. Dr. Feza Gürsey, Prof. Dr. Erdal İnönü’nün de aralarında bulunduğu o tarihteki Bilim Kurulunun onayından sonra Devlet Planlama Teşkilatı’na (DPT) sunulmuştur. Projenin DPT tarafından da onaylanmasından sonra enstitünün kurulacağı yerin tespitine yönelik çalışmalar başlamıştır. Bilim Kurulu’nun 10 Aralık 1966 tarihli, 51 sayılı toplantı tutanağında genel sekretere yetki verilerek toplantıda belirtilen Gebze’deki İzmit Körfezi’ne 3 km sahili olan 800 hektarlık arazinin istimlak çalışmalarının başlatılmasına dair karar yer almıştır. İstimlak işlemlerinin ardından Bilim Kurulu’nun 24 Şubat 1968 tarihli 71 sayılı toplantısında ise araştırma enstitüsünün Bilim Kurulu’nda gerekçeleri ile öngörülen ve kabul edilen bugünkü arazide kurulmasına karar verilmiştir. O tarihteki planlara göre Gebze’de başlatılan yapıların bir kısmının tamamlanmasından sonra kuruluş kararı alınıp farklı üniversitelerde faaliyetlerini sürdürmekte olan aşağıdaki üniteler yerleşkeye taşınmışlardır;
Yöneylem Araştırma Ünitesi (1965 Orta Doğu Teknik Üniversitesi)
Elektronik Araştırma Ünitesi (1968 Orta Doğu Teknik Üniversitesi)
Beslenme ve Gıda Araştırma Ünitesi (1970 Ege Üniversitesi)
Malzeme Araştırma Ünitesi (1968 İstanbul Teknik Üniversitesi)
Tatbiki Matematik Araştırma Ünitesi (1968 İstanbul Teknik Üniversitesi)
Araştırma Enstitüsü’nün stratejik önemi ise 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ülkemizin karşı karşıya kaldığı ambargodan sonra daha iyi anlaşılmış ve ortaya çıkan zafiyetin giderilmesi, amacıyla 1975 yılında, Elektronik Araştırma Ünitesinde milli çevrimiçi (online) kripto cihazının geliştirilebileceği raporlanmıştır. Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile birebir çözüm odaklı ilişkiler geliştirilerek bu doğrultuda yapılacak çalışmaların desteklenmesine karar verilmiştir.1976 yılında başlatılan ilk proje 1983 yılında başarı ile tamamlanarak MİLON-1 ismiyle 77 adet kripto cihazı Elektronik Araştırma Ünitesi tarafından TSK’ya teslim edilmiştir. TSK’nın Malzeme ve Gıda alanlarında da talepleri olmuş ve bu taleplere yönelik birtakım çalışmalar da yürütülmüştür. Günümüzde TSK’nın yanı sıra sanayiden gelen diğer araştırma ve geliştirme taleplerine de cevap verilmektedir.
TÜBİTAK, ülkenin bilim ve teknoloji politikasını belirleme sorumluluğunu, ilk kez “Türk Bilim Politikası; 1983-2003” dokümanını hazırlayarak üstlenmiştir. 1983 yılında Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) kurulması ve Kurul’un sekreterya görevinin TÜBİTAK’a verilmesi, bu sorumluluğu belirgin ve somut bir görev haline getirmiştir. Bu görevle bağlantılı olarak, bilim ve teknoloji politikalarının belirlenmesine yönelik olarak “Vizyon 2023” adlı kapsamlı bir proje yürütülmüş ve 2003-2023 Strateji Belgesi hazırlanmıştır.
Kuruluş Kanunundaki Değişiklikler
TÜBİTAK’ın 24 Temmuz 1963’te yürürlüğe giren 278 sayılı kuruluş kanunu ilk olarak 11 Kasım 1987’de 294 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilmiştir. Bu değişiklikle Bilim Kurulu yerine Yönetim Kurulu, Genel Sekreterlik yerine Başkanlık getirilmiş ve yetkileri arttırılmıştır [3]c. 18 Ağustos 1993 gün ve 498 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kurumun organizasyonu yeniden düzenlenmiş, Bilim Kurulu yeniden getirilmiş ve TÜBİTAK Başkanı aynı zamanda Bilim Kurulunun da Başkanı olmuştur [3]c. 7 Temmuz 2005 tarihinde 5376 sayılı Kanun uyarınca, Kurumun daha önce Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu olan ismi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu olarak değişmiştir. Son değişiklik ise “17/07/1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunda ve Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı 4 Numaralı Kararnamesi” ile yapılmıştır. Bu Kararname 15/07/2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış, bu kararnameye göre TÜBİTAK’ın kuruluş amacı aşağıda sunulan Madde 582’de tanımlanmıştır:
“MADDE 582 (1) Türkiye’nin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde, ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve teknoloji politikaları hakkında çalışmak, bunları gerçekleştirecek altyapının ve araçların oluşturulmasına katkı sağlamak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini özendirmek, desteklemek, koordine etmek, yürütmek, bilim ve teknoloji kültürünün geliştirilmesinde öncülük yapmak amacıyla tüzel kişiliğe, idarî ve malî özerkliğe sahip, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla ilgili ve özel bütçeli Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu kurulmuştur. Kurumun kısa adı TÜBİTAK’tır.”
Kurumun görevleri ise Madde 584’te sıralanmış olup, ilk üç görev aşağıda verilmiştir.
“MADDE 584– (1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun görevleri şunlardır:
1963 tarihli ilk Kuruluş Kanunu ile 2018 tarihli Kuruluş Kararnamesi’ndeki temel fark ilkinde temel bilimlerin ağırlıklı olması, “Bilimi bilim için yapmak” yaklaşımının ağır basması, ikincinin ABD’de Bilim ve Teknoloji Politikaları Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi’nin Direktörü Dr. Vannevar Bush’un, hazırladığı “Science The Endless Frontier; Bilim-Sonsuz Sınır” başlıklı rapor doğrultusunda olup bilime ve teknolojiye birlikte önem verilmesidir.
TÜBİTAK Kanunu’nda yapılan değişiklikler Gebze yerleşkesinde bulunan Araştırma Merkezleri ve Enstitülerini de etkilemiştir. Başlangıçta Araştırma Ünitesi olan birimler Merkeze veya Başkanlığa bağlı Enstitüler veya Araştırma Merkezlerine dönüşmüştür.
Tübitak Gebze Yerleşkesinde Yer Alan Merkez ve Enstitüler
Marmara Araştırma Merkezi (MAM)
TÜBİTAK MAM 1972 yılında Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü (MBEAE) adı ile kurulmuştur. 1985 yılında, TÜBİTAK’a bağlı olarak 1982 yılında Gebze yerleşkesinde çalışmalara başlayan Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü (TBAE) ile birleştirilerek TÜBİTAK Gebze Araştırma Merkezi (TÜGAM) adını almıştır. 1986 yılında ise bu iki enstitü birbirinden ayrılmış ve 26 Ağustos 1989 tarihinde “Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Merkezi” adı altında yeniden birleştirilmiştir. Bugün kullanılan Marmara Araştırma Merkezi (MAM) adını ise 1990 yılında almıştır.
Bilim ve teknoloji üreten, dünya lideri bir merkez olma hedefi ve uygulamalı araştırma yaparak sürdürülebilir, yenilikçi, bilimsel ve teknolojik çözümler üretmeyi görev olarak benimseyen merkezin bünyesinde, her biri geniş yetkinlik alanına sahip Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü (ÇTUE), Enerji Enstitüsü (EE), Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü (GMBE), Gıda Enstitüsü (GE), Kimyasal Teknoloji Enstitüsü (KTE), Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE), Malzeme Enstitüsü (ME) ile Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü (YDBE) bulunmaktadır.
Sahip olduğu araştırma kabiliyet ve kapasitesi, araştırma alt yapısı, dünya standardı yönetsel ve işletim süreçleri ile Türkiye’nin öncü kuruluşlarından olan TÜBİTAK MAM, proje odaklı çalışmalar ile kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları ile akademik kurumlara özgün çözümler sunmaktadır. Bu çözümlerini temel araştırma, uygulamalı araştırma ve geliştirme, teknoloji transferi, inovasyon, sistem ve tesis kurma, ulusal standart ve norm belirleme, profesyonel danışmanlık ve eğitim çalışmaları ile gerçekleştirmektedir.
Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM)
TÜBİTAK BİLGEM’in temelleri Elektronik Araştırma Ünitesi (EAÜ) adı altında 1968 yılında atıldı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi binasında 5 araştırmacı ile başlanan ilk çalışmaların ardından EAÜ 1972 yılında, Ankara’dan Gebze’deki Yerleşkeye taşınarak çalışmalarını MAM bünyesinde sürdürdü. 1980-1983 yılları arasında Mikroelektronik teknolojisi alanında bilgi birikimi sağlamak, bu alanda endüstriye araştırma-geliştirme çalışmaları yapmak, stratejik öneme sahip tüm devreleri üretebilmek amacı ile Yarıiletken Teknolojisi Araştırma Laboratuvarı (YİTAL) kuruldu.
1991 yılında EAÜ, Elektronik ve Yarı İletkenler Teknolojisi Bölümü’ne dönüştürüldü. Bölümün Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) adıyla bir enstitüye dönüştürülmesi ise 1995 yılında oldu. 1998 yılında, UEKAE, Marmara Araştırma Merkezi’nden ayrılarak TÜBİTAK Başkanlığı’na bağlandı. 1999 yılında UEKAE bünyesinde İleri Teknolojiler Araştırma Grubu (İLTAREN) kuruldu. Aynı yıl içinde EMC / Tempest Test Merkezi tamamlandı. 2010’da TÜBİTAK bünyesinde yer alan iki önemli enstitü (TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü UEKAE) ile daha önce TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’ne (MAM) bağlı olarak faaliyet gösteren Bilişim Teknolojileri Enstitüsü (BTE) TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) altında birleştirildi. 2012 yılında, TÜBİTAK BİLGEM’e bağlı Yazılım Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (YTE) kuruldu. Yine aynı yıl, TÜBİTAK BİLGEM’e bağlı Siber Güvenlik Enstitüsü (SGE) ve İleri Teknoloji Araştırma Enstitüsü (İLTAREN) kuruldu.
Bugünkü adı ile TÜBİTAK BİLGEM, uluslararası standartlarda bilimsel ve teknolojik araştırmalarla, Türkiye’de bilgi güvenliği ve bilişim alanında teknolojik bağımsızlığı sağlamak için, askeri ve sivil bilginin bütünlüğünü, saklanmasını ve güvenli bir şekilde iletilmesini sağlamaya yönelik çalışmalarını 40 yılı aşan bilgi birikimi, deneyimi ve 1600’ü aşan insan kaynağıyla gerçekleştirmektedir.
Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME)
14 Ocak 1982’de Başbakanlık bünyesinde “Kamu ve özel sektörün ihtiyaçlarına topluca cevap verebilecek, birincil seviyede ve ulusal ölçekte bir metroloji merkezinin kurulmasına” karar verilmiş ve fizibilite çalışmalarını yürütmek üzere TÜBİTAK görevlendirilmiştir. Başbakanlık, TÜBİTAK tarafından hazırlanan fizibilite çalışmasının bütün ilgili kuruluşlar tarafından uygun bulunması üzerine, 1984 yılında Merkez’in kurulması için TÜBİTAK’ı görevlendirmiştir. 1986 yılında “Milli Fizik ve Teknik Ölçme Standartları Merkezi” kurulmuş ve ilk laboratuvarlar aynı yıl faaliyete geçmiştir. 11 Ocak 1992’de TÜBİTAK Bilim Kurulu kararıyla, Milli Fizik ve Teknik Ölçme Standartları Merkezi, Marmara Araştırma Merkezi bünyesinde “Ulusal Metroloji Enstitüsü” statüsüne dönüştürülmüştür. 1 Ocak 1997 tarihinde ise UME, TÜBİTAK MAM bünyesinden ayrılmış ve doğrudan TÜBİTAK Başkanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini yürütmüştür. Ülkemizin kalkınma hedeflerine ve ekonomik gelişmelerine paralel olarak UME’de metroloji ile ilgili yatırımlara devam edilerek Ulusal Referans Standart Sistemleri geliştirilmesine yönelik çalışmalar hız kazanmıştır.
Enstitü, bugünkü yapısı itibariyle Fizik, Kimya ve Mekanik Grupları altında bulunan 30 laboratuvar ve 350’nin üzerinde uzman personel ile faaliyetlerine devam etmektedir. TÜBİTAK UME, yapmakta olduğu yeni yatırımlarla ülkemizde yoğun olarak kullanılan kimya, çevre, biyolojide metroloji, EMC (Elekromagnetik Uyumluluk), akustik, yüksek gerilim deneyleri ve güneş enerjisi panelleri ile ilgili deneyler ve bu alanlarda ölçümlerin izlenebilirliklerini ve uluslararası ölçüm sistemine entegrasyonunu sağlayan uluslararası düzeyde söz sahibi bir kurum haline gelmiştir .
Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü (TBAE)
TÜBİTAK Gebze Yerleşkesinde kanun değişikliklerinden ve kurum yapılanmalarından en çok etkilenen enstitü, Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü olmuştur. Kuruluşu 1968’de İTÜ İnşaat Fakültesinde göreve başlayan Tatbiki Matematik Ünitesi’ne dayanmaktadır. Ünite 1972 yılında TÜBİTAK Gebze Yerleşkesine taşınmış ve MBEAE’nin Uygulamalı Matematik Ünitesi olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. 1981 yılında Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü’nün kurulmasıyla birlikte Tatbiki Matematik Ünitesi bu enstitü içinde yer almıştır.
Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü 1990 yılından itibaren faaliyetlerini TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) bünyesinde sürdürmüştür. Bu süreçte yeniden yapılandırılmalar kapsamında bünyesindeki Fizik, Matematik, Kimya, Biyoloji ve Yer Bilimleri bölümleri ile doğa bilimlerinde temel ve uygulamalı araştırma faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Ancak 1983 yılında kurulan Biyoloji Bölümü, 1992 yılında Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü’ne dönüştürülmüş, 1996 yılında bu enstitü doğrudan TÜBİTAK Başkanlığına bağlansa da daha sonra yeniden MAM Başkanlığı bünyesinde TÜBİTAK’ın alt kuruluşu olarak faaliyetlerini sürdürmüştür.
TBAE ise Boğaziçi Üniversitesi Kandilli yerleşkesine taşınarak fizik ve matematik alanlarında faaliyetlerine devam ettirmiştir. Kimya ve Yer Bilimleri alanları için daha sonraki tarihlerde MAM bünyesinde ayrı birer enstitü; güncel adları ile Kimyasal Teknoloji Enstitüsü, Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü kurulmuştur. TBAE bünyesinde kalan Fizik ve Matematik Birimleriyle 1997’den 2010 yılına kadar aktif faaliyetlerini Boğaziçi Üniversitesi Kandili yerleşkesinde Feza Gürsey Enstitüsü olarak sürdürmüştür. 15 Temmuz 2011 tarihinde enstitü TÜBİTAK BİLGEM’e bağlanmıştır. Bu durumun öncesinde ve sonrasında gelişen süreçlerde enstitünün bilimsel faaliyetlerinde ve düzeyinde ciddi kayıplar yaşanmıştır. 7 Ekim 2017 tarihinde enstitü BİLGEM organizasyon şemasından çıkartılarak TÜBİTAK Başkanlığı’na doğrudan bağlanmıştır.
Bugün TBAE dünyada kabul gören en ileri seviyede bilim üreten ve teknolojiye yön veren, etkili temel bilimler eğitimi destekleriyle, eğitimde Türkiye’yi ön sıralara çıkarmayı, ülkemizin geleceğini etkileyen lider bir Temel Bilimler Enstitüsü olmayı hedeflemektedir. İcra ettiği faaliyetler doğrultusunda toplumun temel bilimlere saygısını artırmayı, bilimsel yaklaşım ve uygulamaları topluma tanıtmayı, benimsetmeyi ve entegre etmeyi, eğitim içerik ve yöntemlerinde bilim ve teknolojiyi etkinleştirmeyi, ülkemizde mühendislik ve farklı disiplinlerle etkileşen temel bilim ekosistemi yaratmayı, yurtiçi/yurtdışı akademik, endüstriyel çevreler, kamu/özel sektör kurum ve kuruluşlarının koordinasyonunu sağlayarak, temel bilim bazlı işbirlikleri oluşturmayı, yenilikçi ve yaratıcı projelerin gerçekleşmesini desteklemeyi, temel bilim araştırmalarına ve eğitimindeki eksikliklerin giderilmesine öncülük etmeyi amaçlamakta, dünyadaki temel bilim alanlarında yaşanan hızlı gelişmelere uyum sağlamak ve Türkiye’ye bilimsel rekabet gücü kazandırmak için yeniden kurulmaktadır.
Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE)
TÜSSİDE, 1971 yılında üniversite ve sanayi iş birliği oluşturulması amacıyla Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından önerilmiş, 1975 yılında tesislerin temeli atılmaya başlanmış ve 1980 yılında ilgili yönetmelik Resmî Gazete’de yayınlanmıştır.
Danışmanlık ve eğitim şirketlerinin yaygın olmadığı 1980’lerde, MEB (Millî Eğitim Bakanlığı) ve TÜBİTAK ortaklığıyla kurulmuş olan TÜSSİDE hem kamu hem de özel sektör yöneticilerinin yetkinliklerini geliştirmek için pek çok eğitim düzenleyerek ülkemizde önemli bir ihtiyacı karşılamıştır. 2000’li yıllara gelindiğinde ülkemizde yaşanan ekonomik kriz sonrasında yönetim geliştirme rehberliğine ihtiyaç duyulmuş, TÜSSİDE kamuda kurumsal yönetim sistemlerinin kurulması ve geliştirilmesine yönelik, kurumlara özel çözümler içeren uzun soluklu projeler gerçekleştirmeye başlamıştır.
2004 yılı sonrasında, ülkemizdeki AR-GE kültürü ve kaynaklarının gelişmesiyle birlikte yönetimde AR-GE faaliyetlerine olan ihtiyaç öne çıkmıştır. Bu ihtiyaca yönelik olarak AR-GE çalışmalarına ağırlık verilmiş ve TÜSSİDE, TÜBİTAK’a doğrudan bağlı bir enstitü haline gelmiştir.
TÜSSİDE halen yönetim bilimleri alanında kurumsal ve sektörel yönetim sistemlerini iyileştirmeye ve geliştirmeye yönelik araştırma, danışmanlık ve eğitim projeleri yürütmekte, kurumların yönetim sistemlerinin stratejik hedefler doğrultusunda entegrasyonunu sağlayacak kurumsal sistem çözümleri sunmaktadır. Eğitim konusunda akademi yaklaşımını benimseyen TÜSSİDE girişimcilik, liderlik, KOBİ (Küçük ve Orta Boyutlu İşletmeler), kamu kariyer ve genç akademiler aracılığıyla eğitim ihtiyaç analizleri yapmakta, kurumlara özgün eğitim projeleri tasarlamakta, uygulamakta ve bu eğitimlerle ilgili ölçme ve değerlendirmeler yapmaktadır. Ayrıca marka kullanım tescili TÜSSİDE’ye ait bir çalıştay yönetimi metodu olan “Ortak Akıl Platformları (OAP®)” ile özel sektör ve kamunun ihtiyaçları doğrultusunda mevcut durum analizleri, GZFT (Güçlü, Zayıf Yönler, Fırsatlar, Tehditler) analizleri ve strateji geliştirme çalıştayları düzenlemektedir
TÜSSİDE’de ayrıca yönetim bilimleri alanında AR-GE içerikli araştırma, tasarım, danışmanlık ve eğitim projeleri yürütmektedir
Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü (RUTE)
TÜBİTAK Yönetim Kurulunun 12/10/2019 tarihli ve 13 sayılı toplantısında, TÜBİTAK Başkanlığına doğrudan bağlı enstitü olarak TÜBİTAK Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü’nün (RUTE) kurulmasına karar verilmiştir.
TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde kurulan RUTE, daha emniyetli, hızlı ve verimli raylı ulaşım teknolojileri alanında çalışmalar yürütmektedir. Bu amaçla enstitü, raylı ulaşım teknolojileri alanında güncel araştırma konularını ortaya koymakta, bu teknolojilerin milli olarak tasarlandığı araştırma ve geliştirme projeleri yürütmektedir. Enstitü aynı zamanda uluslararası eşdeğer araştırma kurumları ile iş birlikleri yürütmekte ve teknoloji transferi çalışmalarının koordinasyonunda görev yapmaktadır.
TÜBİTAK Marmara Teknokent (MARTEK)
Marmara Teknokent AŞ; TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK MAM) bünyesinde başlayan Teknoloji Parkı faaliyetlerinin gelişim sürecinde, Teknoloji Serbest Bölgesi (TEKSEB) ve Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TEKGEB) yönetmek ve işletmek üzere Türk Ticaret Kanunu esasları çerçevesinde kurulmuş olup, ülkemizde mevcut teknoparklar içinde “Teknoloji Serbest Bölgesi” tanım ve avantajlarına sahip yegâne teknokenttir.
Bölgenin gayesine uygun şekilde işletilmesi, yönetilmesi ve bölgede faaliyet gösteren firma ve bölge çalışanlarına ihtiyaç duyulan destek ve hizmetlerin sağlanması için “Anonim Şirket” statüsünde bir işletici şirket kurulması uygun görülmüş ve bu doğrultuda “Marmara Teknokent AŞ” tüzel kişiliği kurulmuştur. Şirket, merkez ve şube olarak iki ayrı tüzel kişiliğe sahiptir. Şirketin Merkezi 2003 yılında TÜBİTAK Marmara Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi “yönetici şirketi”, Şubesi ise, 2004 yılında TÜBİTAK Marmara Teknokent Serbest Bölgesi “kurucu, işleticisi” olarak tefrik edilmiştir. Ortakları arasında TÜBİTAK (%96), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) (%1), Kocaeli Sanayi Odası (KSO) (%1), Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) (%1) ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) (%1) yer almaktadır. Yüksek/ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, teknoloji veya yazılım ürettikleri/ geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyetlerine en iyi ortamı sağlamak için çalışmalar yürütülmektedir. Gerçekleştirdiği faaliyetlerle kısa süre içerisinde Türkiye’nin önde gelen etkili teknokentleri arasında yerini almıştır.
62 hektar alan üzerinde kurulmuş olup; bunun 36 hektarı Teknoloji Serbest Bölgesi’ne (TEKSEB), 24 hektarı ise Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ne (TEKGEB) ayrılmıştır.
Türkiye’nin ikinci büyük sanayi bölgesi olan Kocaeli bölgesinde 12 organize sanayi bölgesi bulunmakta ve Türkiye’nin toplam ihracatının %25’i bu bölgede gerçekleştirilmektedir. Bölge’de 2 üniversite (Kocaeli Üniversitesi ve Gebze Teknik Üniversitesi) mevcuttur. Ayrıca, yakın konumdaki İstanbul ve civar illerle birlikte Teknokent çevresinde yaklaşık 52 üniversite ve yüksek okul yer almaktadır. Kuzey Marmara ekonomi sanayi havzasının ortasındaki bu bölgede bulunan TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nin konumu araştırma merkez ve enstitüleri gibi TÜBİTAK Marmara Teknokent için de kritik ve stratejik bir öneme haizdir.
Türkiye’nin en büyük araştırma merkez ve enstitüleri ile aynı yerleşkede bulunan MARTEK, bilim ve teknoloji alanında AR-GE faaliyetleri yürüten firmalar için uzmanlaşmış yetkinlikte ortamlar sağlayarak, destek hizmetleri vermektedir. Benzer düşüncelerde ve ortak hedeflerde olan firmaların eşleştirilmesi, kümelenme ve ağ kurma çabalarının artırılması teşvik edilmektedir. Global ortaklıklarla stratejik çalışarak AR-GE merkezli projelerin üretilmesi sağlanmaktadır
TÜBİTAK Fen Lisesi
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Kocaeli/Gebze TÜBİTAK Fen Lisesi, yetişmiş ve nitelikli insan gücü ve ileri düzey laboratuvarlarıyla AR-GE ve teknoloji dünyasının öncü araştırma merkezleri ve enstitülerini bünyesinde bulunduran TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde kurulmuş ve 2021-2022 eğitim ve öğretim yılı için 90 öğrenci alarak öğretime başlamıştır. Yaklaşık 44 bin metrekarelik alana sahip lisede modern teknoloji ile donatılmış 24 derslik, 600 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu, 10 ileri düzey temel bilim atölyesi bulunmaktadır. Lisede, Biyoteknoloji, Malzeme Bilimi, Sinirbilim, Veri Analizi, Bilim-Teknoloji ve Sosyal Değişme, Sürdürülebilir Gıda ve Su Politikaları, İnovasyon Odaklı Proje Tasarımı, Yapay Zekâ Uygulamaları, İnsan-Makina Etkileşimi, Nesnelerin İnterneti Uygulamaları gibi 28 farklı seçmeli dersin bulunduğu müfredat uygulanmaktadır. Hazırlık sınıfından başlamak öğrencilere karşılıksız aylık burs verilmektedir. Gebze yerleşkesinde konaklama imkânı olan öğrencilere, TÜBİTAK laboratuvarlarını kullanabilme, kurumun merkez ve enstitülerinde staj yapabilme imkanları sunulmaktadır.
Hannibal Anıtı
TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi içinde Hannibal Tepe olarak bilinen mevkiide 900 metrekarelik bir dairesel alan içinde beş ayrı bölüm halinde yer almaktadır. Dairenin merkezinde 25 ton ağırlığında Hereke yöresinden getirilen taş ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri Heykeltraşı Nejat Özatay’ın yaptığı Hannibal portresinin yerleştirildiği anıt yer almaktadır. Dairenin beş bölümüne ise Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca olarak Hannibal’in hayat hikâyesini anlatan mermer kitabeler yerleştirilmiştir. Cumhuriyetimizin kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 1934 yılında Hannibal’in Gebze’deki mezarının bulunmasını ve buranın park haline getirilerek anıt dikilmesini istemiştir. Mezar bulunamasa da Atatürk’ün bu isteği 100. yıldönümü olan 1981’de kısmen gerçekleştirilmiştir.
TÜBİTAK Gebze Yerleşkesinin Stratejik Önemi
Giriş bölümünde sunulan açıklamalarda ele alınan Nature’da yayınlanan bir makalede sanayinin gelişmesi ve toplum refahında bilimin gücü ülkemizde ilk kez 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında görülen ambargolar sonrasında vurgulanmıştır. TÜBİTAK’ın kuruluş aşamasında görüşlerine yer verilen bazı yabancı bilim insanlarının raporlarına yansıyan dolaylı engellemeler de TÜBİTAK gibi bilim ve teknoloji üretebilecek bir kuruma olan ihtiyacı net biçimde ortaya koymuştur. Maalesef TÜBİTAK kurulduktan sonra, ülkenin çıkarları doğrultusunda araştırma ve geliştirmeye yönelik adımlar, engellemelere de maruz kalmıştır. Öncelikle, çalışmalar için gerekli yurt dışı tedariklerde karşılaşılan engellemeler TÜBİTAK ve bağlı kuruluşlarının, Türkiye’nin bağımsızlığı için stratejik önemi haiz olduklarını göstermektedir. Kurumun Gebze Yerleşkesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyduğu ve doğrudan ve dolaylı ambargolar nedeniyle temin edemediği birçok araç ve gereç geliştirilmiştir. Bu ürünler her yıl düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayii Fuarında (İDEF) sergilenmektedir. Aşağıda IDEF 2021’de Gebze Yerleşkesinde Savunma Sanayine yönelik geliştirilen bazı ürünler bildirilmektedir:
TÜBİTAK MAM tarafından sergilenen, Kimyasal Harp Maddeleri Belirleme Cihazı (MAM-CDET), Kimyasal Harp Maddeleri ve Zehirli Endüstriyel Maddeleri Belirleme Cihazı (ZEM-CDET), İçme Suyunda Kimyasal Harp Maddeleri Tespit Sistemi, Denizaltı Savunma Harbi Sonarı Transdüser Elemanı (TBT-01), Mayın Avlama Sonar Transdüser Elemanı (TBT-RX-420), Uzay ve Havacılık Sanayii İçin Yüksek Sıcaklık Malzemeleri Duvar Arkası Görüntüleme Sistemi, Tek Kristal Türbin Kanadı, Yüzer Dekoy ve Lançeri Sistemi (MAM-TFDLS), Sealıng Glass (Sızdırmazlık Camı), Uzay Kalifiye Güneş Paneli, MİLGES, Fotovoltaik Mikro Evirici, Yakıt Pilli Şarj Sistemi, Hidrojen Yakıcı Katalizör, Kalipatron, Termal Arayüz Malzemesi.
TÜBİTAK-BİLGEM tarafından geliştirilen ve sergilenen ürünler: OZAN-Katlanabilir Mayın Detektörü, EABS-Açık saha test, değerlendirme ve analiz sistemi, MILSEC-4, ARMOL KİRPİ, YGLS-Yüksek Güçlü Lazer Sistemi, GIS-Gerçek zamanlı işletim sistemi, ÇAKIL MİLLİ İŞLEMCİ, DERİN GÖRÜ, FORDEX, YİTAL Detektörleri.
TÜBİTAK Gebze Yerleşkesinde sadece savunma alanına yönelik değil, çevre, tarım, gıda, malzeme ve özellikle son yıllarda giderek önem kazanan sağlık alanında da dışa bağımlılığı azaltacak pek çok ürünün geliştirilmesine yönelik AR-GE çalışmaları yer almış, bu ürünlerin bir kısmı ticari değerler sağlamıştır.
Ayrıca yerleşke kapsamında mevcut birikimli altyapı ile üniversiteler, çeşitli kamu kamu kurumları ve özel sektör tarafından ihtiyaç duyulan analiz ve danışmanlık gibi destekler sunulmakta, altyapıdan yararlandırılmaktadır.
Yerleşkede aynı zamanda her yıl lisans öğrencilerine geniş bir alanda deneyim sağlayabilecekleri staj imkanları ile vizyon kazandırılmaktadır. Son yıllarda star burs imkanından yararlanan öğrenciler de deneyim kazanmak için TÜBİTAK Gebze Yerleşkesinde farklı alanlarda yürüyen projelerde çalışarak az zamanda yoğun birikim sağlama imkanları kazanmaktadırlar.
KAYNAKÇA
Scientific Research and Industrial Development Nature, No. 3277, VoL. 130 August 20, 1932, s.263-265;
Aykut Göker, “Pazar Ekonomilerinde Bilim ve Teknoloji Politikaları ve Türkiye”, Mart 2004, AYK, TMMOB Teknoloji Nisan 2004, web.doc, s.31 https://www.inovasyon.org/images/makaleler/ayk/AYK.TMMOB_Teknoloji_Nisan2004_web.pdf;
Sevtap İshakoğlu Kadıoğlu, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBITAK) Kuruluşu ve Türk Bilim Hayatındaki Yeri, T.C. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilim Tarihi Bölümü Doktora Tezi, İstanbul, 1999. s 25-27;
“TÜBİTAK’ın Kuruluş Kanunu”, Resmî Gazete, Tertip: 5, Cilt: 2, Sayı: 11492, 24.7.1963, s.1699, https://uekae.bilgem.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/tarihce (10/09/2021) C. Güner Omay, Tübitak - Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE), Tübitak’ın 1990’lı Yıllarda Türk Bilim ve Teknolojisine Öncülük Ettiği Alanlar, haz.: C. Güner Omay Ed.: Prof. Dr. Selim O. Selam, Bilimsel ve Teknik Araştırma Vakfı, Ankara 2017, s.27;
Türk Bilim Politikası 1983-2003. Ankara: T.C. Devlet Bakanlığı, 1983;
Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Kararname Numarası: 4, Gazete, Sayı: 30479, 15 Temmuz 2018, s. 3747-3757;
Marmara Araştırma Merkezi, 1995; https://mam.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/biz-kimiz (30/09/2021);
https://bilgem.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/biz-kimiz (30/09/2021);
https://www.ume.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/tarihcesi (30/09/2021);
https://tbae.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/tarihce (30/09/2021);
https://tbae.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/hakkimizda-0 (30/09/2021);
KOCAELİ ANSİKLOPEDİSİ | CİLT 3 2027 TÜRKİYE ESNAF VE SANATKÂRLARI KONFEDERASYONU tubitak_2018-2022-stratejikplanı.pdf;
https://www.tubitak.gov. tr/sites/default/files/2204/tubitak_2018-2022_stratejik_plani.pdf s.24;
https://tusside.tubitak.gov.tr/kurumsal/Tarihce (30/09/2021);
https://rute.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/hakkimizda-0 (30/09/2021);
https://www.tgbd.org.tr/tubitak-marmara-teknokent-firmasi-214; http://www.teknoder.org.tr/tubitak-marmara-teknokent;
https:// www.marmarateknokent.com.tr;
https://www.ictmedia.com.tr/ News/Index/12228/turkiye-nin-parlak-beyinleri-buradan-yetisecek;
https://web.archive.org/web/20120614090038;
http://www. kenthaber.com/marmara/kocaeli/gebze/Rehber/anit-ve-heykeller/ hannibal-aniti;
https://forms.tuyap.online/Exhibitors/FirmaDetay3.phpFuarId=2902&Fid=116842&page=1&FirmaAdi=T%DCB%DDTAK+B%DDL%DD%DE%DDM+VE+B%DDLG%DD+-G%DCVENL%DD%D0%DD+%DDLER%DD+TEKN.+ARA%DE.+MERK.&page=1;
https://mam.tubitak.gov.tr/tr/haber/ tubitak-mam-idefe-katildi
Zafer Ziya ÖZTÜRK