Kocaeli Tümülüs Mezarlık Alanları
Tümülüs kelimesi, Grekçe “tymbos”, Latince “tumulus-tumuli” terimlerinden gelmekte olup, bir mezar ya da mezarlık alanı üzerine, toprak veya taş yığılarak oluşturulmuş yapay tümsek veya tepeciklere verilen isimdir. Tümülüsler, Karadeniz ile İzmit Körfezi arasında yer alan Bithynia Yarımadası’nın en bilindik arkeolojik buluntu tiplerinden biri olup, İstanbul yakınlarından başlayarak doğuya doğru hem tümülüs grupları biçiminde, hem de tek tek tümülüsler olarak dağılmış halde çok geniş bir alana yayılım göstermekle birlikte, genel özellikleri itibariyle Helenistik döneme tarihlendirilmektedirler. Bithynia aristokrasisi ile yakın bir ilişki sergilemekle beraber, birbirine benzer veya yakın plan şemalarına sahip olup, hemen hemen tümü bir mezar odası ve bu oda önünde yer alan dromos kısmından müteşekkil ve örtü sistemleri de çoğunlukla beşik tonoz veya bindirme çatı tekniği ile yapılmıştır. Yuvarlak veya oval planlı bir tepeye işaret eden tümülüsler genellikle, lahit mezarlar ya da mezar binaları gibi altlarında bulunan herhangi bir gömütün bir tepe ile örtülmüş tiplerini tanımlar.
Toprak, taş, çakıl ve kum kullanılarak yapılan yığmalar altındaki gömüt mimarisi; bir kural olmamakla birlikte, tümülüs eteklerinde inşa edilen ve dairesel planlı duvarlar, taş halkalar ya da krepis (Basamak veya tümülüs mimarisinde gömütün etrafını çevreleyen taş halkası) şeklinde bilinen unsurların, yığmanın erozyon etkilerinden korunması gibi teknik amaçların yanı sıra, içerisinde bulunanları ölümlüler dünyasından ayıran sınırlar olarak sembolik anlamlar taşımaktadır. Tümülüs altında bulunan gömütler ya da mezar odaları, merkeze kolay ulaşılmasının önüne geçmek içinse de zaman zaman eteklere doğru kaydırılarak yerleştirilmişlerdir. Tümülüslere ve altlarında sakladıkları gömütlere gösterilen saygı, gerek anıtın ilk sahipleri ile yakınları ve gerekse sonraki kullanıcıları için her dönemde önemlidir. Daha sonraki dönemlerde yığma üzerine ve eteklerine gerçekleştirilen gömülerin, sık karşılaşılan bir gelenek halini alarak devam ettiği, elde edilen bulgular ışığında sabittir. Genel özellikleri itibarıyla bu Tümülüs mezar odaları, epigrafik kalıntıların da açığa vurduğu gibi yerli Anadolu unsurları da gözönünde bulundurmak şartıyla, Trakya ile ilişkilidir. Eski Bithynia halkı, Thrak’lar tarafından meydana getirildiğinden, her iki bölgede birbirine çok benzeyen iskân ve sosyal hayat şartlarının, Bithynia’da büyük arazi sahiplerini kendileri ve aileleri için anavatandaki mezarlar tarzında mezar anıtları yapmaya sevketmiş olmalıdır. Ayrıca, Thrakia’dan Bithynia’ya bir göçün varlığına ilişkin arkeolojik bulgular ve Kocaeli’de Thrakialılar ve Bithynler arasındaki birtakım benzerliklere işaret eden arkeolojik veriler de mevcuttur. Bu bağlamda bahsedilecek ilk arkeolojik veri Thrakia kubbeli mezarlarının Kutluca’da (İzmit’in 23 km kuzeybatısı) bulunan mezarla olan benzerliğidir. İzmit’te bulunan Kanlıbağ Tümülüsü ve İzmit Nekropolisi’ndeki diğer mezarlar da Thrak mezar mimarisiyle pek çok benzerlikler taşır. Kefken Yayla Pınar Tümülüsü, İzmit Akyazı Tümülüsü, ve son olarak Aytepe Tümülüsü, Hellenistik döneme ait olup, Thrak mezarlarıyla mimari benzerlikler taşımaktadır. Kocaeli sınırları dâhilinde tek veya gruplar hailinde birçok tümülüs gözlemlenirken, en önemli örnekleri arasında Gebze Kutluca Kubbeli Mezarı, İzmit Kanlıbağ Tümülüsü, Aytepe Tümülüsü, Üçtepeler Büyük Tümülüs, Mecidiye Tümülüsleri, Akmeşe Güvercinlik Tümülüsü ve Büyükderbent Hikmetiye Tümülüsleri bulunmaktadır.
Kutluca Kubbeli Mezar Odası
Kocaeli ili, Körfez ilçesi, Kutluca köyü, Mezarlıkaltı mevkii, 3 pafta üzerinde, üzeri yoğun ağaçlık ve bitki örtüsüyle kaplı, 32.760.00 m2 yüzölçümlü 1776 parselde yer almakta olup mülkiyeti köy tüzel kişiliğine aittir. Geçmişte Kurtçalı ya da Kurtluca isimleriyle de bilinen Kutluca köyünün 1 km güneybatısında hâkim bir sırt üzerinde, eski adı Yarımbaş Mezarlığı olan Kutluca Köyü Mezarlık Alanı’nın batı kesiminde yer almakta alır. Kuzey-güney doğrultulu ve dromos girişi güneye cephelidir. Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından, 17.09.2003 yılı ve 10034 sayılı kararı ile tescil edilmiştir. Kutluca Kubbeli Mezar Odası’nı 1939 yılında Alman arkeolog F. K. Dörner keşfetmiş ve Bitinya Araştırmaları adlı kitabında bu keşiften bahsetmiştir. Gördüğü tahribatın mezarın soyulduğuna işaret ettiğini, soygunun antik dönemde olmuş olabileceğini hatta mezarın yer aldığı Yarımbaş Mezarlığı’nın adını da soygundan sonra almış olabileceğini ifade etmiştir. Ancak, II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile çalışmalarına ara vermek zorunda kalan Dörner, bu mezar odasının detaylı incelemesi ve kazısını yapma imkânı bulamamıştır. Daha sonraları
A.M. Mansel, 1966-1967 yıllarında inceleme gezilerinde bulunduğu sırada Kutluca’ya da uğramış ve tahrip durumunu yakından görünce, daha fazla vakit kaybetmeksizin bir kazı yapılması gerektiğine karar vermiş, bu vesileyle mezar odası 1968 yılında 1-9 Ağustos tarihleri arasında İstanbul Arkeoloji Müzesi ile müştereken ve İzmit Müzesinden sağlanan araçlarla kazılarak tümüyle açığa çıkarılmıştır. Elde edilen veriler, Mansel tarafından, 1969 ve 1973 yıllarında yayınlanmıştır. Mansel çalışmasında “Mezar, köy mezarlığının içinde taban çapı ortalama 55 metre, yüksekliği ortalama 7 metreyi bulan, üzeri ağaçlarla örtülü bir yığma tepenin (tümülüs) ortasında değil, güney batısında yer almaktadır. Tümülüsün kaidesinde düzenli olmayan yassı taşlarla yapılmış ilkel bir krepis bulunmaktadır ki bu krepisin kalıntılarına tepenin hemen her tarafında rastlamak mümkündür. Gerek krepis, gerek kubbeli mezar köyün civarından çıkarılmış gri-bej renkteki bol fosilli sert bir yerli kalker taşından yapılmıştır” diye yazmıştır. Ayrıca, mezar odasının ana ekseninin kuzeydoğudan güneybatıya yönelmiş durumda ve girişinin güneyde bulunduğunu, ortalama 455 cm çaplı bir yuvarlak oda ve ince uzun bir koridordan oluştuğunu, mezar odası üzerinin, içten yüksekliği 373 cm’yi bulan bindirme tekniğinde yapılmış, çapları aşağıdan yukarıya doğru eksilen 8 konsantrik taş halkadan meydana gelen bir kubbe ile örtülü olduğunu, kubbeyi tamamlayarak örten kapağın iki yassı bloktan oluştuğunu ifade etmiştir. Mezar odası zemininin yassı taşlarla döşeli olduğunun, mezar odası içinde bulunması gereken taş lahit ya da klineye (ölü yatağına) ait hiçbir kalıntıya rastlanmadığının, zemin döşemesinin altında mezar çukuruna işaret edebilecek hiçbir iz bulunmadığının da altını çizerek, Trakya kubbeli mezarlarında olduğu gibi, bir ölü yatağı ya da bir lâhit bulunduğunu ancak kaçak kazıcılar tarafından yok edildiğini kabul etmek gerektiğini belirtir. Mezar odasının güneybatısında, oda zemini ile aynı düzlemde ve dromos zemininden 18 cm kadar yüksekte olan eşik taşı ile aşağıdan yukarı doğru hafifçe daralan bir kapının yer aldığını, Dromosun (koridor) çok harap durumda bulunduğunu, ama kesitten anlaşıldığı üzere, hafifçe birbirinin üzerinden taşırıldığını ve böylece örtülecek tavan yüzeyinin daralmış olduğunu dile getirmiştir. Dromos zemininin, sıkıştırılmış küçük tarla taşları ile döşeli olduğunu, yüksekliği ve üst örtü şeklinin kesin olarak saptanmasının mümkün olmadığını, üzerinin yatay yassı taş levhalarla örtülü olduğunun kabul edilebileceğini ifade etmiştir. Bindirme tekniğinde yapılmış kubbe ve tonoz kemerler çeşitli büyüklük ve şekillerde Anadolu’da çok eski zamanlardan beri kullanılmış olmakla beraber, kubbeli ve yuvarlak planlı anıtsal bir tümülüs mezar olarak inşa edilmiş olan ve büyüklük bakımından 455 cm’lik kubbe çapı ile orta büyüklükte kubbeli mezarlar grubuna giren Kutluca Kubbeli Mezar Anıtı’nın, Bithynia’da şimdiye kadar tespit edilen, konsantrik taşırma ya da bindirme tekniğinde yapılmış, tam anlamıyla “klasik” bir kubbeli mezar tipinin ilk ve bölgemizdeki tek örneği olduğu söylenebilir. Kutluca Mezar Odası yuvarlak oda çapının kubbe yüksekliğinden daha az oluşu sebebiyle bazı Güney Bulgaristan ve özellikle Türkiye Trakyası, Kırklareli yöresi mezarlarıyla benzerdir. Bu benzerlik MÖ IV. yüzyıla ait olduğuna işaret etmektedir. Kutluca Mezarı, maalesef çok önceki dönemlerde tahrip edilmeye başlanmış, gerek define kazıları gerekse taş ocağı olarak kullanılmış olması nedeniyle son derece haraptır. Mansel tarafından yapılan kazı sırasında arkeolojik olarak kesin tarihlendirme sağlayacak herhangi bir küçük buluntu ele geçmemiştir
Kanlıbağ Tümülüsü
Nikomedia antik şehrinin büyüklüğü ve arazi durumu sebebiyle antik çağda doğu ve batıda olmak üzere iki nekropolü (mezarlığı) vardı. Hali hazırda kapsamlı bir bilimsel kazı veya araştırma yapılamamış olmakla birlikte, doğudaki nekropolün şehir sularının dışında Baç Mahallesi’nden başlayıp, Bekirderesi’ne kadar devam ettiğine dair emareler mevcuttur. Doğu nekropol alanı içerisinde, İzmit ilçesi, Kadıköy Mahallesi, Kanlıbağ mevkii, 4. Mevlana Çıkmaz Sokağı’na bakan, kuzeyden güneye doğru hafif meyilli, bahçe vasıflı bir arsanın doğu kesiminde, 1967 yılında ev inşaatı yapmak amaçlı bir temel açma kazısı çalışmaları sırasında, üzerindeki yığma toprak tepesi, tabii etkenler ve tarımsal faaliyetler nedeniyle tümülüs karakterini kaybederek tamamen düzleşmiş durumda olan, doğu-batı doğrultulu, tam eksene oturmayan kuzeye kaymış bir dromos ve bir odadan oluşan tümülüs mezar odası tespit edilmiştir. Dromosunun ön kesiminin ise bugünkü yolun altında kaldığı kayıtlara geçmiştir. Ayrıca mezarın kuzeydoğu ve güneybatısında kiremit mezarlara rastlanması, tepenin daha sonraki dönemlerde de kullanıldığını gösteren, çoklu gömüt ihtiva eden bir nitelikte olduğunu ortaya koymuştur. Bugün için, Kanlıbağ Tümülüs Mezar Odası’nın yerine dair parsel bilgisi veya coğrafi koordinatı gibi kesin bilgiler kaynaklarda mevcut değildir. Kimi kaynaklar, mezar odasının İzmit Müzesi bahçesine taşındığından bahsetmektedir. Ancak bunu destekleyecek arşiv kaydı veya herhangi bir belge de elimizde bulunmamaktadır. Bugün, Kocaeli Müze Müdürlüğü bahçe teşhirinde sergilenmekte olan 1201 envanter numaralı tek tümülüs mezar odası, Kadıköy Mahallesi, Kanlıbağ mevkiinden değil, 1982 yılında Mehmetali Paşa Mahallesi, Zincirlikuyu mevkiinden getirilmiş olan mezar odasıdır. Kanlıbağ Tümülüs Mezar Odası’nın dromosu, tam oda ekseni üzerinde olmayıp, kuzeye kaymış durumda ele geçmiştir. Dromosun önünde mimari bakımdan nitelikli işçiliğe sahip olmayan bir giriş vardır. Bu girişin yan duvarları, düzgün olmayan taşlardan harçla örülerek meydana getirilmiştir. Üzeri büyük, düz ve yassı bir taş levha ile örtülen dromosun kapı boşluğu, aşağıdan yukarıya doğru daralır. Üzeri tonozla örtülen dromosun zemini ise çakıl döşelidir. Mezar odasının girişi (kapı boşluğu) dromosun girişi gibi aşağıdan yukarıya doğru daralır ve tek kanatlı taş kapısı dromosa doğru açılır. Mezar odası, 198 cm yükseklikte, 183 cm genişlikte ve 209 cm uzunlukta olup, dromosa nazaran daha nitelikli bir işçilik gösterir. Yapımında yerli kalker kesme taşlar kullanılmıştır. Tonozun başladığı yüksekliğe kadar mezar odasının etrafı ve dromos duvarlarının dışı, büyük ve düzgün olmayan taşlardan örülmüş kuru duvar ile çevrilidir ve üzeri toprakla doldurulmuştur. Kimi kaynaklarda, bu konstrüksiyonun, kenarlara uygulanan kemer basıncının azaltılması amacıyla yapılmış olduğu belirtilmektedir. Yan duvarlar ile tonozu birleştiren taşlar (yastık taşı-springer) mezarın dışına doğru taşırılmıştır. Tonoz hariç, mezarı meydana getiren taşlar birbirlerine madeni kenetlerle bağlanmıştır. Taşların iç yüzleri işlenmiş, dış yüzleri kabaca yontulmuştur. Duvar kalınlığı 20 cm ile 35 cm arasında değişir. Kuzey ve güney yönünde, tonozların başlangıç noktasında, dıştan iç yüzleri düzgün yontulmuş taş levhalarla kapatılmış, 41 cm x 40 cm x 15 cm ölçülerinde birer pencere vardır. Mezar odasının içinde kuzey ve güneyde olmak üzere, iki kline (ölü yatağı) vardır. Yataklar 209 cm uzunlukta ve 60 cm genişlikte olup, kalınlıkları 10 cm’dir. Bu yataklar 57 cm genişlikte, 95 cm uzunlukta ve dışa bakan dar kenarları kline ayağı şeklinde işlenmiş ikişer taş levha üzerine oturur. Yatak altı boşluklarını da ikişer taş levha kapatır. Bunlardan biri büyük, diğeri küçüktür. Her iki yatağın batı yönündeki başuçlarını 73 cm x 35 cm x 35 cm boyutlu ölü adaklarını koymaya yarayan taş levhadan bir köprü birleştirir. Bunun için yatak kenarlarında yuvalar açılmıştır. Oda tabanının sadece iki yatak arasında kalan orta kısmı çeşitli boyda kalker levhalarla döşenmiştir. Yatak altlarının zemini ise çakıldır. Tonoz taşlarını kilit taşı tutar. Bu taşların iç yüzleri içbükey olarak işlenmiştir. Tonoz taşlarının araları dıştan harçla kapatılmıştır. Kazı çalışmaları yapıldığı sırada, dromos dahil mezar içinin 60 cm – 80 cm yüksekliğinde çamur ve suyla dolu olması, iskeletlerin yatış şekli ile ölü adaklarının dizilişi hakkında tam bir fikir edinilmesine engel olmuş, yandan sızan çamurlar, alttan kaynayan lağım suları, yataklar üzerindeki kemikleri ve ölü adaklarını yere düşürmüş, bu arada güneydeki yatak altı boşluğunu örten levhalardan küçük olanının da devrilmesine sebep olmuş, bazı buluntular ve iskelet parçaları da bu yatağın altında bulunmuştur. Bir adet pişmiş toprak koku şişesi ise kuzeydeki yatak altı boşluğunda bulunmuş olup, özellikle adak amaçlı olarak buraya konulduğu değerlendirilmiştir. Mezarı su basmış olması, bazı arkeolojik tespitlerin yapılmasına engel olsa da, bulunan iskelet parçalarına göre biri iri, üçü ince kemikli olmak üzere dört ölünün gömüldüğü tespit edilebilmiştir. Femur kemiği başlarının incelenmesi sonucunda kesin olmamakla beraber bunlardan birinin kadın, üçünün erkek olduğunu söylemek mümkündür. Batı yönünde kafatası kemikleriyle altın diadem parçalarının çıkması, ölülerin başuçları batıya gelecek şekilde gömüldüklerini düşündürmüştür. Kanlıbağ Tümülüsü, dromos ve mezar odasında kullanılan duvar örgü teknikleri, beşik tonozun gerçek bir kemer olarak, kilit ve kemer taşları ile inşa edilmesi, birbirine madeni kenetlerle tutturulmuş duvar taşları gibi özellikler nedeni ile Helenistik devirde görülen oda mezar tipinin karakteristik bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Üçtepeler Aytepe Tümülüsü, Üçtepeler Büyük Tümülüs ve Güvercinlik Mecidiye Tümülüsü ile benzer özellikler taşımaktadır. Kanlıbağ Tümülüs Mezar Odası’ndan, Helenistik ve Roma Dönemlerine tarihlendirilen 74 adet eser ele geçmiştir. Bu buluntular 423-497 arası envanter numaraları ile Kocaeli Müze Müdürlüğü arkeolojik eser envanterine kayıtlı durumdadır. Kimi araştırmacılar mezarın kullanımına dair, Makedon etkisinden ve tarih olarak MÖ IV. yüzyıl sonları ile MÖ III. yüzyıllardan bahsetmektedir. Sonuç olarak, mezar buluntuları (ölü hediyeleri) ve sikkeler tarihlendirildiğinde iki farklı dönem ortaya çıkmakta olup, buluntular arasındaki kronolojik fark, bu mezar odasının, MÖ II. yüzyılda yapıldığını ve daha sonra MS I-II. yüzyıllarda tekrar kullanıldığını göstermektedir.
Kabaoğlu-Üçtepeler Tümülüsleri
Kocaeli ili, İzmit ilçesi sınırları dahilinde, Kocaeli Üniversitesi, Umuttepe Kampüsü’ne giden Eski İstanbul yolunun beşinci kilometresindeki Üçtepeler köyüne de ismini veren; yolun doğu ve batısına sağlı sollu konuşlanmış durumda ve köy içinde üç, köy dışında dört adet olmak üzere, çapları ortalama 4050 metre, yükseklikleri 8-12 metre arasında değişmekte olan toplam yedi adet yığma tepe (tümülüs) bulunmaktadır. Bu tümülüslerden köyün içinde en güneyde yer alan Büyük Tümülüs (I Nolu Tümülüs) ve köyün dışında, en kuzeyde yer alan Aytepe Tümülüsü’nün (VII Nolu Tümülüs), Müze Müdürlüğü tarafından kurtarma kazıları gerçekleştirilmiştir. Diğer 5 tümülüsün kazısı yapılmamış olup, Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 22.05.2007 tarih ve 11 sayılı kararında Kocaeli ili Merkez ilçesi, Kabaoğlu köyü, eski İstanbul yolu, Üçtepeler mevkii, şahıs ve hazine mülkü olan 11531154, 1442-1443-1444, 1662, 1452-1453 parsellerde yer alan tümülüslerin araştırma kazılarının Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile Müze Müdürlüğünce yapılmasına karar verilmiştir. Tümülüslerin takas veya kamulaştırma sonucunda kazı çalışması ve çevre düzenlemesi çalışmaları ile birlikte Arkeolojik Park vb. şekilde fonksiyon kazandırılarak, bölgemiz ve ilimiz turizmine önemli katkılar sunması sağlanabilir. I Nolu Tümülüs (Büyük Tümülüs), köyün içinde yer alan üç tümülüsden ilki olup, eski İstanbul yolunun güney batısında, 1452 parsel üzerinde bulunur ve Büyük Tümülüs adıyla bilinir ki, yaklaşık 12 metre yüksekliğinde ve 75 metre çapındaki boyutları itibariyle de yedi tümülüsün en büyüğüdür. Üzeri fındık ve meyve ağaçları ile kaplı olan tümülüs şahıs mülkiyetindedir. 1994 yılında Kocaeli Müze Müdürlüğünce kurtarma kazısı yapılmıştır. 1991 yılında Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından toprak analizleri, manyetik ve sismik incelemeler yapılmış, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen özdirenç taramaları neticesinde yapıdaki dromosun doğrultusu ve uzunluğu tespit edilmiştir. 1994 yılında İzmit Müzesi tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazısında, tümülüsün güneydoğu yamacında asfalttan 10 metre içeride bir noktadan başlatılan ve yaklaşık 38 metre boşaltılan toprak dolgudan sonra dromos kapısına ulaşılmıştır. Kapıdan esas odaya 3,80 metre uzunluğundaki bir koridordan sonra ulaşılmaktadır. Beşik tonoz örtülü dromos 1,10 m genişlik, 3,10 m uzunluk ve 1,95 m yüksekliğinde, yine beşik tonoz örtülü tek mezar odası 3,12 m uzunluk, 3,14 m genişlik, 3,15 m yüksekliğinde, kare planlıdır, düzgün kesme taşlardan yapılmış olup kenetlerle birbirine birbirlerine bağlanmıştır. Tabanı taş döşeme olan odanın içine dolan toprağın elenmesi ile bir insan vücudunun yaklaşık onda birini tamamlayabilecek kemik parçaları bir adet diş ve vasıfsız seramik parçaları dışında başkaca bir buluntuya rastlanmamış, klinelere ait olduğu düşünülen bazı taş parçalar ele geçmiş, klinelerin sayıları ve konumlanmalarından hareketle mezarın üç kişiye ait olabileceği tahmin edilmiştir. Bunların dışında mezar devrinde soyulduğundan başka bir buluntu ele geçmemiştir. Tümülüste belgeleyici bir buluntu ele geçmemesine karşın dromos ve mezar odasının mimari yapısı itibariyle Helenistik Dönem özelliği göstermektedir. Kanlıbağ Tümülüsü kline ayakları ile Büyük Tümülüs kline ayakları benzerdirler. Kurtarma kazısı sonrası dromos kapısına giden yol tünel şeklinde açılmış, kapının önü demir parmaklıkla örtülerek sağlamlaştırılmış, ancak zaman içinde kapıya giden tünel şeklindeki yol ile demirli kapı, sürüklenen toprakla tamamen kapanmıştır. II Nolu Tümülüs; İzmit ilçesi, Kabaoğlu-Üçtepeler köyü 1662 parselde, köy içinde olup hemen bitişiğinde konut yer almaktadır. Büyük Tümülüs gibi eski İstanbul yoluna cephelidir. Üzerindeki toprak yığını en az aşınan tümülüs olup, fındık ağaçları ile kaplıdır. Bölgede daha önce kazısı yapılmış tümülüsler ışığında, tek odalı ve dromoslu olduğu düşünülmektedir. III Nolu Tümülüs; 1443-1444 parsellerde ve yine köy içinde kalmaktadır. Üzerinde su deposu inşa edilmiştir. Su deposu yapımı esnasında mezar odasının taş yapısı ile karşılaşıldığı köylülerce ifade edilmiştir. Bu tümülüsün üzerinde de fındık ve meyve ağaçları vardır.
Bilimsel kazısı yapılmadığından mimarisine ait bilgimiz yoktur. IV Nolu Tümülüs; 1154 parselde, Üçtepeler köyü çıkışında sağ taraftaki (doğu kenardaki) ilk tümülüstür. Üzerindeki toprak tarla tarımı etkisiyle incelmiştir. Yakınında aynı parsel içinde bir ev vardır. V Nolu Tümülüs ise IV nolu tümülüsün bitişiğinde, 1153 nolu parseldedir. Bilimsel kazısı yapılmadığından mimarisine ait bilgi mevcut değildir. VI Nolu Tümülüs, 1093 nolu parseldedir. Köyün çıkışındaki en son Tümülüs olup üzeri ağaçlandırılmıştır. Geç Helenistik-Erken Roma Dönemine tarihlendirilen, çapları yaklaşık 40-50 metre, yükseklikleri 8-10 metre arasında değişmekte olan bu tümülüslerin de, bölgede daha önce kazısı yapılmış ve tahrip görmüş olan Aytepe ve Büyük Tümülüslerden elde edilen veriler ışığında dromoslu ve tek odalı olduğu tahmin edilmektedir. Üçtepeler köyü tümülüslerinde, İstanbul Üniversitesi tarafından jeofizik araştırmaları yapılmış ve kazısı yapılmamış olan tepelerin içinde mezar odası olduğu anlaşılmıştır. Bahse konu tümülüsler, İstanbul II Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 04.08.1988 tarih ve 119 sayılı kararı ve İstanbul II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 24.09.1991 tarih ve 2733 sayılı kararı ile tescil edilmişlerdir. VII Nolu Tümülüs (Aytepe Tümülüsü); köyün yaklaşık 2 km kuzeyinde Aytepesi mevkiinde 411 ve 412 parseller üzerinde yer alır, 2863 sayılı yasa kapsamında, Müze Müdürlüğünce ruhsatlı define kazısı yaptırılmakta iken, kültür varlığı açığa çıkması üzerine, durdurularak Müze kurtarma kazısına evrilmiş, ortaya çıkan 315x150 cm ebatlı, kare planlı bir mezar odası, 1082 cm uzunluğunda bir dromosla bağlantılı olduğu görülmüştür. Mezar yapısı, kuzeydoğu-güneybatı yönlü bir aks üzerine oturur, yaklaşık 6 m uzunluğundaki dromosun girişi güneybatıya bakmaktadır. Tamamen kesme taştan örülen ve hiçbir dolgu malzemesi kullanılmadan inşa edilen mezarda, sadece bloklar birbirine kurşun kenetlerle bağlantılanmıştır. Dromos ve mezar odası girişleri kemerli bir yapıya sahiptir. Dromosa kare şeklinde düzgün mermer taşlarla destekli olarak yapılmış bir kapı, giriş sağlamaktadır. Mezar odasına ise dikdörtgen forma benzer yine aynı nitelikte taşlarla yapılmış diğer bir kapı, giriş sağlamaktadır. Gerek dromos, gerekse mezar odasının üstü tonoz ile örtülmüştür. Tabanda üç adet dikdörtgen formda blok taş olduğu görülmüştür. Birinin üzerinde üç tane kenet deliği bulunması bunların lahit olarak kullanıldığı görüşünü ortaya çıkarmıştır. Boşaltılan toprak dolgu içinde okunamayacak durumda bir Bizans bronz sikkesi ile tabana yakın kısımda nemden erimiş yine çok oksitli bir Roma sikkesi olduğu tahmin edilen buluntu ile pişmiş toprak koku şişesi parçalarından başka kemik dahil hiçbir buluntuya rastlanmamıştır. Şahıs mülkiyetindeki mezarın mimarisi hasebiyle Helenistik Döneme tarihlendirilen mezar yapısı, akabinde Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 04.08.1988 tarih ve 119 sayılı kararıyla dromosu ile birlikte tescil edilmiştir. Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 25.03.2014 tarih ve 1425 sayılı kararı ile Aytepe Tümülüsü’nün koruma alanı olarak kendi parselleri belirlenmiştir. Günümüzde tümülüsün bulunduğu alan çevresinin tarla olarak kullanılmasından dolayı tarımsal faaliyetlerden ve özellikle kaçak kazılardan her ne kadar büyük zarar görse de, ana oda ve dromos üzerinin, beşik tonozla örtülü olduğu gözlenebilmektedir. Ancak orijinal yığma yüksekliğini kaybederek neredeyse tamamen düzleşmiş, yaklaşık 75 m çapında toprak yığma bir tepe olduğu söylenebilir.
Akmeşe Güvercinlik (Mecidiye) Tümülüsü
Kocaeli ili, İzmit ilçesi, Akmeşe Mahallesi, Büyüktepe mevkiinde G24A14A pafta orman arazisi içerisinde, hakim bir sırt üzerinde yer alan, Güvercinlik (Mecidiye) Tümülüsü, bir vatandaşın avlanırken, kaçak kazı yapıldığına dair emareler ve tarihi kalıntılar gördüğüne ilişkin yetkilileri bilgilendirmesi üzerine, yerinde inceleme yapan Müze Müdürlüğü görevlilerince yapılan 1993 yılı kurtarma kazısıyla açığa çıkarılmış ve kaçak kazıcılar tarafından oldukça tahrip edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Müze kurtarma kazısı çalışmalarından 17 yıl sonra ise, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Tarihi Mekânlar ve Kent Estetiği Şube Müdürlüğü’nün talebi üzerine, Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26.05.2010 tarih ve 1456 sayılı kararıyla tescil edilmiştir. Güvercinlik (Mecidiye) Tümülüsü’nün bulunduğu alan civarında, daha sonraki dönemlerde Müze Müdürlüğü’nce 7 adet tümülüs daha tespit edilmiş olup, Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 19/01/2016 tarih ve 2362 sayılı kararıyla, toplu halde “Roma Dönemi Tümülüs Mezarlık Alanı” olarak I. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir. Güvercinlik (Mecidiye) Tümülüsü’nde, 1993 yılında Müze Müdürlüğü personellerince yapılan ilk tespitte, kaçak kazılar neticesinde tümülüsün bulunduğu tepenin oldukça büyük bir kısmının tahrip edilmiş olduğu yan kısımlarındaki mevcut toprak dolgunun tamamen açılarak Roma Dönemine tarihlenen bir adet dip duvarı, kesme taş tekniğinde inşa edilmiş içi toprak dolu bir adet mezar odası ve dromosun ortaya çıkarıldığı, yapının daha fazla tahribata uğramasını önlemek amacıyla, temizlik ve kazı çalışmalarına başlandığı bilinmektedir. Dromos giriş kapısı, kuzeye bakan mezar odasının bitişik duvarı olan güney cephe duvarının mevcut olmadığı, mezar odası yapımı sırasında inşa edilmemiş veya herhangi bir dönemde yapılan bir soygun esnasında yıkılıp ortadan kaldırılmış olabileceği değerlendirilmiştir. Ayrıca, dromosun oldukça iri taneli ve kalın bir tabaka halinde toprakla dolu olduğu, mezar odası duvarına sonradan gelişi güzel kazınmış stilize haç motiflerinin, mezar odasının döneminden sonra açılıp talan edildiğinin kanıtları olduğu ve büyük olasılıkla mezar odasının Bizans Döneminde de kullanıldığını gösterdiği ifade edilmiştir. Ancak bahsedilen bu stilize haç motifleri 1993’den günümüze ulaşmamış olup, yine kaçak kazılar sonucu tahrip edilmiş olmalıdır. Yapılan kazı çalışmaları sırasında, dromosa giriş kapısı içten içe 70 cm, dıştan dışa 127 cm eninde, 170 cm yüksekliğinde ve üzerini örten kalın mermer bloğun eni 162 cm olarak ölçülmüştür. Dromosun uzunluğu 445 cm, iç yüksekliği tavandan itibaren 330 cm, olarak kaydedilmiştir. Mezar odasında yöresel özellik olarak gri kalkerli Akçaova mermerinden, düzensiz formdaki blokların üst üste konulması suretiyle bir taş işçiliğinin görüldüğü, kimi yerlerde bu blokların tahrip edilmiş durumda oldukları, dış duvarının ise orijinal mermer bloklar ile örülmediği, tamamının taş ile ve birbiri üzerine bindirme tekniği ile örülmüş olduğu, çatı örtü sisteminin, beşik tonoz olarak kesme kalker-kireçtaşı bloklardan inşa edildiği, alanın dışına atılmış toprak dolgu içinde bulunan Roma Dönemi özelliği gösteren birkaç seramik parçası dışında başka herhangi bir buluntuya ya da iskelet parçasına rastlanılmadığı anlaşılmıştır. Mezar odası girişine (dramos) üç basamakla inilerek ulaşılmaktadır. Mezar odasında herhangi bir taşınır kültür varlığına (kline, lahit, seramik gibi) rastlanılmamış olması tarihlendirmeyi zorlaştıran unsurlardan olmakla birlikte, İzmit ilçesi, Kabaoğlu Mahallesi, Üçtepeler mevkii, Aytepe Tümülüsü ve Büyük Tümülüs mezar odaları ile benzer özellikler göstermesi sebebiyle Helenistik Çağ’da MÖ III. veya IV. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Kanlıbağ Tümülüsü mezar odası, Güvercinlik (Mecidiye) tümülüsü’ne benzeyen diğer tümülüs altı mezar odasıdır. Akmeşe Güvercinlik (Mecidiye) Tümülüsü’nün bulunduğu yerin şehir merkezine yaklaşık 45 km mesafede olması, sık sık denetlenmesine engel teşkil etmekte olup, kaçak kazı riski devam etmektedir. Alanın bütüncül olarak değerlendirilerek turizme kazandırılmasını sağlamanın, güvenlik zafiyetini de ortadan kaldıracak unsurlardan biri olabileceği aşikardır.
Tepecik Tümülüsleri
Körfez ilçesi, Çerkeşli, Tepecik, Kalburcu köyleri arasında kalan Yörük Yeri mevkiinde, Charax Antik Kenti’nin olası nekropol alanı olduğu düşünülen alan içerisinde, üç tanesi formunu korumuş, iki tanesi aşınmış, 1-2 m yüksekliğinde, toplam beş adet Tümülüs tespit edilmiş olup, İstanbul II No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından, 1996 tarih ve 5209 sayılı karar ile I. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilen sahada yer almaktadırlar.
Turgut Mahallesi Tümülüsü
Kimi yayınlarda İzmit Merkez ilçesi, Bağlar Sokak Roma mezarına verilen isim olarak rastlanmaktadır. G.E.E.A.Y.K’nun 10/11/1979 tarih ve 11612 sayılı kararı ile tescil edilmiş, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 03.07.1987 tarih ve 3448 sayılı kararı ile 179 olan eski envanter numarası, 60a olarak yenilenerek tescilinin devamına karar verilmiş ve son olarak, Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurul Müdürlüğünün, 25.06.2013 tarih ve 1057 sayılı kararı ile yeniden tescil edilmiş olup, koruma grubu 2.Grup olarak belirlenmiştir. Antik kentin dışında ve batı nekropolisi sınırları içerisinde dikdörtgen planlı, taş kapılı kısa bir dromosa sahip mezar odası barındıran tümülüs diye rapor edilmiştir. Üzeri beşik tonoz örtülü mezar odasında üç adet sarkophagus’tan ikisi, odanın uzun kenarları boyunca, diğer bir tanesi, arka duvara dik açı yapacak şekilde yerleştirilmiştir. Yapılan kurtarma kazısında ele geçen toplam 14 adet taşınır mezar hediyesi, Kocaeli Müze Müdürlüğü envanterine 706-719 envanter numaralarıyla kaydedilmiştir. Bağlar Sokak mezar odasını, ele geçen buluntular ve mezar mimarisi göz önünde bulundurularak, M.S 1. ve 2. yüzyıllara tarihlendirmek mümkün gözükmektedir.
Çubukluosmaniye Tümülüsleri
İzmit ilçesi, Çubukluosmaniye köyü Gürgen mevkiinde sık orman dokusu içerisinde, bir kaçak kazı ihbarı neticesinde tespiti yapılarak, Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 13.08.2013 tarih ve 1107 sayılı karar ile I. Derece Arkeolojik Sit ilan edilen alanda üç adet tümülüs bulunmaktadır. Tümülüslerin olası mimarisi veya buluntuları hakkında bilgi mevcut değildir.
Hikmetiye Tümülüsleri
Kartepe ilçesi, Büyük Derbent, Hikmetiye sınırları içerisinde yer alan günümüz mezarlık alanında, üç adet tümülüs kayıtlara geçmiştir. 2 pafta, 44 parselde, Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 27.01.2009 tarih ve 756 sayılı karar ile Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiş yapıların eteklerine ve çevresine modern gömülerin hâlâ yapılmakta olduğu, konum itibariyle İzmit Körfezi ve Sapanca Gölü’ne hâkim bir konumda bulundukları iletilmektedir. Ancak, boyutları ve mimari özellikleri ile ilgili bir bilgi mevcut değildir.
KAYNAKÇA
Ali Bora, Bithynia Bölgesi Tümülüsleri, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Bilim Dalı Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi, CİLT: I, İstanbul, 2015, s. 115, 118, 116, 136177, 142-144; Ali Erdoğan, Oğuz Gündoğdu, “Kocaeli Üçtepeler Tümülüsünde Jeofizik Araştırma”, Jeofizik 9/10, 1995, s.13-17; Ali Erdoğan, Oğuz Gündoğdu, Zuhal Düzgit, Nurdan Sayın, “Kocaeli Üçtepeler Köyü Roma Devri Tümülüslerinde Jeofizik Araştırma”, Kocaeli’de Arkeoloji Sempozyumu, 2 Kasım 1997 Kocaeli, 1997 (?), s. 1-3; Arif Müfit Mansel, “Gebze Yöresinde Kutluca Kubbeli Mezarı ve Onun Trakya Kubbeli Mezarları Arasındaki Yeri”, Türk Tarih Kurumu, Belleten Cilt:XXXVII, Nisan 1973, Sayı:146, s. 57,143-158; Ayşe Çalık-Ross, Ancient Izmit: Nicomedia, İstanbul 2007, s. 105; Engin Beksaç, Şule Nurengin Beksaç, “Kocaeli ve Çevresinin Erken Tarihi ve Arkeolojisine Kısa Bir Bakış”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, 2-4 Mayıs 2014, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, s.49; F. Yavuz Ulugün, Muhittin Bakan, Taner Aksoy, Kocaeli ve Çevresi Tarihi II Roma Dönemi Bithynia, İzmit, 2006, s. 170, 200, 201; F. Yavuz Ulugün, Muhittin Bakan, Taner Aksoy, İlker Tepeköy, Tarih Öncesi ve Helenistik Dönem Bithynia, Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği Tarih Yayınları, Atmaca-Panaajans, 1. Baskı, Kocaeli, 2004, s.25-28, 29, 30-34; Hale Güney, “Hellenistik Dönem Öncesi Bithynia’da Hellen Kolonileri ile Bithynialılar Arasındaki İlişkiler”, Belleten, Yıl 2014, Cilt 78, Sayı 282, s.409-410; Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Arşivi, Dosya No:41.00.157, PDF No: 136, s. 38-39, 30, 27, 19-21, 17, 15-16; PDF No: 137, s.90, 87, 81, 49, 33, 28, 24,17, 5; PDF No: 138, s. 29, 25, 14, 2; PDF No: 139, s. 17, 4-6; PDF No: 140, s. 6; PDF No: 143, s. 23; PDF No: 146, s. 11, 4; PDF No: 147, s. 5, 11, 14; Dosya No:41.05.31, PDF No: 7319, s. 74, 62, 46, 19; Dosya No:41.00.740, PDF No: 4726, s. 40-42; Dosya No:41.00.01, PDF No: 2049, s.33-49, PDF No: 2041, s.19; Dosya No:41.00.903, PDF No: 990, s. 4, 31, 32, 34; Dosya No:41.05.05, PDF No: 1836, s. 230-231; Dosya No:41.00.914, PDF No: 1000, s. 31; Dosya No:41.08.22, PDF No: 7177 s. 169; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, Arkeolojik Eser Envanter Defteri No:4 s.103-116; No:3 s.21-95; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, Arkeolojik Eser Envanter Defteri No:6 s.192; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 16.12.1986 tarihli uzman raporu ; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 08.07.1993 tarihli uzman raporu; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 09.07.1993 tarih ve B.16.0.PER.4.41.00.00-712/295 sayılı yazı; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 02.11.1993 tarih ve B.16.0.PER.4.41.00.00-714/916 sayılı yazı; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 03.11.1993 tarih ve B.16.0.AMG.4.41.00.00-712/479 sayılı yazı, Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 04.11.1993 tarih ve B.16.0.AMG.4.41.00.00-712/41 sayılı yazı; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 16.11.1993 tarih ve B.16.0.AMG.4.41.00.00-712/594 sayılı yazı ; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 22.11.1993 tarihli müze uzman raporu; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 22.12.1993 tarih ve B.16.0.AMG.0.10.00.02-712.1(41)-08111 sayılı yazı; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 25.11.1996 tarihli uzman raporu; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 04.07.2003 tarihli uzman raporu; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 10.04.2007 tarihli uzman raporu; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 23.05.2013 tarihli müze uzman raporu; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 30.05.2013 tarih ve 97925780-160/430 sayılı yazı; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 24.10.2015 tarihli Müze Uzman Raporu; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, Dosya No: 160.02, 02.11.2015 tarih ve 1586 kayıt numaralı yazı; Kocaeli Müze Müdürlüğü Arşivi, 11.11.2015 tarihli Müze Uzman Raporu; Mehmet Turgut, Taner Aksoy, “Kocaeli İli, Üçtepeler Köyü, Büyük Tümülüs Kurtarma Kazısı” VI. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, 24-26 Nisan 1995, Didim, Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi, Ankara, 1996, s.399-414; Nezih Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, MEB Yayınları, 1971, s.39; Ömer Polat, Ali Yeşildal vd. (haz); Açıkhava Müzesi Kocaeli, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Yayınları:3, Tor Ofset, Kocaeli, 2008, s:151; Ömer Polat, Ali Yeşildal vd. (haz); Açıkhava Müzesi Kocaeli, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Yayınları:23, YGADV Reklam Ajansı, 2. Baskı, Kocaeli, 2010, s:177; T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kocaeli Valiliği, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Kocaeli İl Çevre Durum Raporu, 2007, s.311; Taner Aksoy, Kocaeli Kültür Envanteri, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2011, s. 87, 79, 80-84, 85, 409; Yıldız Meriçboyu, Sümer Atasoy, “İzmit Kanlıbağ Tümülüsü”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı 15-16, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1969, s.67-90; Zafer Ağar, “İzmit Turgut Mahallesinde Bulunan Bir Mezar”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, İstanbul, 1980, Yıl:3, Sayı:10, s.17-18; https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/kocaeli/kulturenvanteri/baglar-sokak-roma-mezari; https://dergipark.org. tr/en/download/article-file/969709; http://kocaelitarihi.com/places/ category/roma-mezari/; https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/ kocaeli/gezilecekyer/uc-tepeler-tumulusu---zmit; https://www.kocaeli.bel.tr/tr/main/birimler/fen-isleri-dairesi-baskanlıgı/26/13344; https://korumakurullari.ktb.gov.tr/Eklenti/43825,akmese-mahallesi-guvercinlik-koyu-buyuktepe-mevkiinde--.pdf?0; https://www. resmigazete.gov.tr/ilanlar/eskiilanlar/2016/02/20160210-4-1.pdf s.7; teri/buyuk-tumulus-1-nolu-tumulus#content
Serkan GEDÜK