Osmanlı Padişahı
Sultan II. Mahmud ve Bezmiâlem Sultan’ın çocukları olarak 1823’te dünyaya geldi. Babasının ölümü üzerine 1839 yılında 17 yaşında tahta oturdu. Hariciye Nazırı Mustafa Reşid Paşa’nın 3 Kasım’da Gülhane’de padişahın hatt-ı hümâyununu okumasıyla Tanzimat Devri başladı. İki yıl sonra imzalanan Londra Boğazlar Sözleşmesi ile Osmanlı Devleti’nin Boğazlar üzerindeki hâkimiyeti tescillendi. Ancak Rusya ile yapılan Kırım Harbi’nden sonra imzalanan 1856 tarihli Paris Antlaşması ağır yükümlülükler getirdi. Bunun öncesinde ilan edilen Islahat Fermanı, Osmanlı tebaası gayrimüslimlere bazı yeni haklar kazandırmasının yanında Batı sermayesinin Türkiye’ye girmesini kolaylaştırıcı hükümler taşımaktaydı. Sultan Mecid farklı ulusları eşitlik ilkesi içinde ve Osmanlıcılık fikri etrafında birleştirmeye çalıştıysa da, özellikle gayrimüslim unsurlarda milliyetçilik ve ayrılık düşüncesinin uyanması önlenemedi. Devlete çağın koşullarına uygun bir düzen vermek isteyen padişah, reformcu devlet adamlarını destekledi. Zaman zaman ahali içine girerek onların sorunlarıyla ilgilendi. Cami ve okullarda icazet ve mezuniyet törenlerine katıldı. Halkın ihtiyaçlarını yerinde görmek ve şikâyetlerini dinlemek maksadıyla memleket gezileri düzenledi. Babasının devlet bürokrasisinde başlattığı yenileşmeyi sürdürdü. Meclislerin ve nezaretlerin sayısını arttırdı. Eğitim alanında, ilköğretimin zorunlu olması, parasız eğitim verilmesi, Dârülfünun kurulması gibi radikal kararlar alındı. Öğretmen, ziraat, orman, telgraf ve ebelik okulları açıldı. Harp Akademisi kuruldu. İlk özel gazete ve ilk kâğıt para basıldı. Böyle güzel işlerin yanında, ilk defa dış borçlanma yapıldı. Padişah borç alınan paranın bir kısmıyla başta Dolmabahçe olmak üzere saraylar, köşkler ve camiler inşa ettirdi. Mali buhranın yanında gayrimüslim tebaaya haklar tanınması geniş bir rahatsızlığa yol açtı, yer yer isyanlar çıktı. Avrupa devletleri ise Islahat Fermanı’nda vaat edilen reformların yapılmadığı gerekçesiyle nota verip, müdahalede bulunacakları tehdidini savurdular. Bazı bölgelerde gayrimüslim ahaliyi kışkırtarak kaos çıkardılar. Sultan Abdülmecid kendisine karşı 1859’da kurulan darbe teşebbüsünü atlattıysa da, tüberküloz hastalığına yenilerek 25 Haziran 1861’de öldü.
Kocaeli sancağı 19. yüzyılın ilk yarısında sırasıyla Cezâir-i Bahr-i Sefîd, Hudâvendigâr, Bolu, Kastamonu ve Girit eyaletleri sınırları içinde kaldıktan sonra, 1856’da yeniden Hudâvendigâr’a bağlanmıştır. Sancağın başında yönetici olarak “kaymakam” bulunmaktaydı. Hüseyin Remzi Paşa (1854-1857) kaymakam unvanını kullanırken, Vahid Paşa (1857-1858) “mutasarrıf” unvanıyla atandı. Bunun halefi Ömer Tufan Paşa (18581860) ile birlikte tekrar kaymakam unvanına dönüldü. 1861’de dört kez el değiştiren makama sırasıyla Ragıb Paşa, Cemil Bey, Mustafa Arif ve Hasan Paşa getirildiler ve bunların hepsi de kaymakam unvanını taşıdılar. Bu yılın sonbaharında tekrar bağımsız Kocaeli sancağı kurulunca Hasan Paşa’nın unvanı mutasarrıfa çevrildi, ardılları da bu unvanı kullandılar (Bkz. Hasan Paşa).
Kocaeli Tanzimat’tan sonra askerî, ekonomik ve sosyal politikaların başlıca yatırım merkezlerinden biri oldu. 1843’te modern ordu kurulduğunda, imparatorluk beş bölgeye ayrılmış; birinci ve ikinci ordu merkezleri İstanbul’da oluşturulmuş, İzmit de birinci orduya bağlanmıştır. İzmit’e asıl askerî önemi redif yapılanması kazandırdı. Ordunun yedek gücü olarak ve normal askerliğini tamamlayanların gerektiğinde silahaltına alınmasıyla oluşturulan redif teşkilatı bakımından imparatorluk dört bölgeye ayrılmıştı. Her bölgenin bir genel karargâhı ve depo merkezleri bulunmaktaydı. İzmit birinci bölgenin merkeziydi. Depo merkezleri ise Bursa, İzmir, Aydın, Afyon ve Isparta olarak belirlendi. Sancak merkezi İzmit’te, deposu ve cephaneliği de olan bir Redif Dairesi inşa edildi.
Anadolu’dan gelen malların payitahta geçiş noktasında bulunan İzmit’in ulaşım değeri de artmıştı. Bunu dikkate alan Tanzimat hükümeti 1844 yılında İzmit-İstanbul arasında denizyoluyla yük ve yolcu taşımacılığı başlattı. Tersane’ye bağlı Mesîr-i Bahrî gemisi bu işe tahsis edildi. 1850’de ise İstanbul-İzmit arasında çarşamba-cumartesi gidiş, pazartesi-perşembe dönüş olmak üzere posta seferleri kondu. Üsküdar-İzmit telgraf hattının tamamlanmasıyla 1859 yılının başında iki bölge arasında telgrafla haberleşme başladı. İstanbul’da kurulup başarılı sonuçları görüldükten sonra yaygınlaştırılmasına karar verilen rüşdiyelerin ilklerinden biri 1859’da İzmit’te açıldı. Abdülmecid döneminin en önemli ekonomik yatırımı, İzmit ve Hereke’deki dokuma fabrikalarıdır. Ordunun ihtiyacı için elbiselik kumaş üretmek üzere 1843 yılında Kullar mevkiinde temeli atılan İzmit Çuka Fabrikası bir yıl sonra bizzat Sultan Mecid tarafından işletmeye açıldı. Başlangıçta yalnız yünlü kumaş üreten fabrika daha sonra havlu, çarşaf, eldiven ve çorap da üretmeye başladı. 1860 yılına gelindiğinde yaklaşık 200 işçinin çalıştığı ve yıllık 60 bin fes, 72 bin metre yünlü dokuma üreten bir tesise dönüştü. Hereke Fabrika-yı Hümayunu ise 1845 yılında 50 pamuklu ve 25 ipekli canfes tezgâhı ile işletmeye açıldı. İpekli dokumaların gördüğü talep üzerine 1850 yılında bu bölüme 100 jakarlı el tezgâhı eklendi. Fabrika bu tarihten itibaren sarayın elbiselik ve döşemelik ihtiyaçlarını üretmeye ağırlık verdi.
Abdülmecid döneminde sağlık tedbiri olarak İzmit’te karantinahane açıldı. Müteakip yıllarda şehri etkisi altına alan koleranın yayılması önlenemeyince, halkın çoğu civardaki köylere ve kasabalara kaçtı. Karantina doktoru ve diğer görevliler bile şehri terk etti, karantina binası yakıldı. Doktor ve diğer görevliler sonradan yargılanırken, karantinahane de tamir edildi.
Kocaeli sancağı Kırım Savaşı’ndan sonra Kafkasya’dan Anadolu’ya yönelen göçlerden en fazla etkilenen bölgelerden biri oldu. İstanbul’a yakınlığı, ikliminin ve meteorolojik koşullarının elverişli oluşu burayı çekici kılmaktaydı. Daha 1856’da gelmeye başlayan ilk muhacir grupları Geyve’ye yerleştirildiler. Kocaeli kaymakamlığına gönderilen 1860 tarihli bir emirde, Dağıstan kökenli muhacirlerin sancak dahilinde kendi seçecekleri yerlere iskânlarının sağlanması istenmişti. Çepni köyü sınırlarındaki mirî arazi önemli bir iskân merkezi oldu. Bir miktar Nogay muhaciri de Kandıra kazasındaki kasaba ve köylere karma olarak yerleştirildiler.
Sultan Mecid babasının başlattığı geleneği devam ettirerek İzmit’e seyahatler düzenledi. Üç seyahatten ilki, 17 gün süren Bursa, Çanakkale, Gelibolu ve Midilli’yi içine alan program kapsamında gerçekleşti. Deniz yoluyla ve kalabalık bir kafile ile 26 Mayıs 1844 günü İzmit’e ulaşan padişah burada dört gün kaldı. Çuha Fabrikası’nda ve fabrikanın çarkını döndürmek için Kiraz suyu üzerinde inşa edilmiş olan bendde incelemelerde bulundu, fabrikanın açılışını yaptı. İzmit çarşısını, Atik Pertev Paşa ve Gazi Süleyman Paşa Camilerini dolaştı. Cemaatle namaz kıldı. Yerel yöneticilerle buluşmasında halka iyi davranmaları konusunda onları uyardı. Padişah 20 Nisan 1845 tarihinde İzmit’e dört günlük bir seyahat düzenledi. Kumaş fabrikasını ve su bendini inceledi. Şehir dört gün boyunca fişeklerle ve konaklarda yakılan kandillerle ışıltılı geceler geçirdi. Sultan Mecid’in üçüncü ve son İzmit gezisi 1849 Mart’ının ilk haftasında gerçekleşti. İzmit’te yine dört gün geçiren padişah mutat ziyaretlerin yanında halk ile temas kurdu, sorunları dinledi ve çocuklara hediyeler verdi. Dönüş yolunda bir gece de Hereke’de kalarak kumaş fabrikasını gezdi. Padişah 1846 yılında, üretim tesislerini ve ürünleri incelemek üzere Hereke’ye özel bir ziyaret daha düzenlemiştir.
KAYNAKÇA
Abdülkadir Buluş, Osmanlı Tekstil Sanayii Hereke Fabrikası, İstanbul Üniversitesi Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2000; İdris Bostan, “İzmit”, DİA, İstanbul 2001, XXII, 536-541; Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, TTK Yayınları, Ankara 1991; Oğuz Polatel, 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Kocaeli Sancağına Göçler ve Göçmenlerin İskânı, Ankara Üniversitesi Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara 2016; Mehmet Mercan, Osmanlı Padişahlarının İzmit ve Hereke’ye Yaptığı Geziler”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-II, Kocaeli 2016, I, 687-699; Yunus Özger, “Sultan Abdülmecid in İzmit ve Hereke Seyahatleri”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III, Kocaeli 2017, II, 1096-1116.
Kemalettin KUZUCU