Kocaeli Taşköprü Yöresinde Yaşayan Manav Halkın Geleneksel Ev Yapısı
Kocaeli ili sınırları içerisinde Taşköprü yöresi olarak adlandırılan bölgede, Kutluca Mahallesi (eskiden köyü) ve Duranlı Mahallesi arasındaki Göksu Deresi üzerine Romalılar tarafından M.S. 1. yüzyılda inşa edilen köprünün, bu yöreye adını verdiği bilinmektedir. (16. yüzyılda bölgede Taşköprü köyü adlı bir köy de bulunmaktadır).
Antik döneme kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan Taşköprü yöresi, Kocaeli ilinin en eski yerleşim alanlarından birisidir. Coğrafi konumu sebebiyle tarihsel süreç içerisinde her dönem bir geçiş noktası olan bu bölge, Sultan Orhan Gazi zamanında
-14. yüzyılın ikinci çeyreğindefethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bugün Körfez ve Derince ilçe sınırları içerisinden geçerek İzmit’i İstanbul’a bağlayan ve “Eski İstanbul Yolu” adıyla anılan yolun kuzeyinde İstanbul il sınırına kadar olan bölgede yaşayanlar kendilerini “Manav” ve “Taşköprülü” olarak tanımlamaktadır.
Taşköprü yöresinde yaşayan halka verilen “Manav” ismiyle ilgili birçok kaynakta farklı bilgiler yer almaktadır. Şüphesiz ki günümüzde “Manav” ismiyle anılan yöre halkı, Kocaeli bölgesinin yerli ahalisi olup, Sultan Orhan Gazi zamanında bölgede yapılan ilk fetihlerle birlikte buraya iskân edilen Türk boy, oymak ve aileleridir. (Manavlar, günümüzde daha çok Kandıra, Körfez, Derince, Dilovası, Gebze ve İzmit’te yaşamaktadır.)
Türk toplumunda ev; vatan, devlet, aile gibi kutsal bir kavram olarak görülmektedir. Bu anlayıştan hareketle, zengin bir coğrafyaya yayılmış olan Türkler her yerde fiziksel ve kültürel verilerle kendi milli yaşama kültürlerini sentezleyerek bir ev tipi meydana getirmeyi başarmışlardır.
Taşköprü yöresine yerleşen halk, 14. yüzyıldan itibaren bölgenin tarihi, kültürel ve coğrafi özelliklerinden de yararlanarak kendilerine has konut mimarilerini oluşturmuşlardır. Geleneksel Türk konut mimarisi içerisinde yerel mimarinin dikkat çekici bir örneği olan ve günümüzde “Taşköprü (Manav) Evi” olarak adlandırılan yapılar, Kocaeli şehrimizin kültürel mirası açısından da oldukça önemlidir.
Taşköprü yöresindeki geleneksel evler iki dönemi yansıtmaktadır. Birincisi; takriben yüzyıl ve daha öncesinde inşa edilen 1.grup yapılar, ikincisi ise; 1950’lerde çevrede bulunan tuğla ocaklarından temin edilen malzeme ile inşa edilen 2. grup yapılardır. 1. grup yapılar daha büyük, yöresel taş ve ahşap malzemenin kullanıldığı yapılar olup, 2. grup yapılar ise daha geç tarihli, ahşap ve tuğla malzemenin yoğun olarak kullanıldığı evlerdir.
Geleneksel Türk evinin ayrılmaz bir parçası olan bahçe düzenlemesi, Taşköprü evlerinde de karşımıza çıkmaktadır. Yörede hemen hemen her evin bir bahçesi bulunmaktadır. Evlerin dışa açılım alanı olan bahçeler ve avlular ailelerin çeşitli ihtiyaçlarını karşılaması bakımından önemlidir. Geniş avlu ve bahçelerde, hayvanların konulduğu “ağıl”lar bulunmaktadır.
Taşköprü evlerinin temel yapı malzemesi taş, kerpiç, ahşap ve tuğla malzemedir. (Bazı köylerde, yöredeki Antik yerleşim alanlarından günümüze ulaşan devşirme malzemeler de kullanılmıştır.) Saman katkılı çamur harcı, yardımcı malzeme olarak kullanılmaktadır. Zemin katlarda taş malzeme ağırlıklı olarak kullanılırken, diğer katlarda ise ahşap ve kerpiç malzemeye yer verildiği görülmektedir.
Bazı evlerde ise meşe dallarının ince olanlarından seçilerek yapılan, örgü duvar sistemi (hımış örgü) uygulanmıştır. Kerpiç malzemenin ağırlıklı olarak kullanıldığı evlerin duvarları sıvanmışken, tuğla malzemenin kullanıldığı veya hımış örgü duvar sisteminin uygulandığı evlerin duvarları ise genellikle sıvanmamaktadır. Sıvanan evlerde ise, saman katkılı toprak sıva üzerine çevrede bulunan kireç ocaklarından temin edilen kireçle badana yapılmaktadır. Evlerde metal yapı malzemesine oldukça az rastlanılmaktadır.
Anadolu Türk konut mimarisinde evler çoğunlukla iki katlıdır. Katların önemi, alt ve üste göre değişmektedir. Alt katlar ikinci dereceden işlerin görüldüğü bölümleri içerir. Bu mekânlar ev planlarının belirlenmesinde birinci dereceden rol oynamazlar.
Taşköprü yöresinde evler genellikle iki katlı olarak inşa edilmiştir. Nadir olarak üç katlı evlere rastlanılsa da, tek katlı eve pek rastlanmaz. Zemin katlar ailenin yaşam ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir. Zemin katlara girişi sağlayan çift kanatlı kapılar bulunmaktadır. Kapıların ahşaptan yapılmış sürgülü kilit sistemleri bulunmaktadır. Zemin katların yer döşemeleri yöredeki ocaklardan çıkarılan taşlarla döşenmiştir. Giriş kapısının bir kenarında ahşaptan yapılmış “Gegeç/ Gegek/Gegiç” adı verilen -askı görevi görenyapı elemanlarına rastlanır. Kapıların üst bölümlerinde nazardan koruduğuna inanılan “at nalı” asma geleneği burada da karşımıza çıkar. 1.dönem Taşköprü evlerinin zemin katlarında ahır yer almakta olup, 1950’li yıllarda yapılmaya başlanan tuğla duvar örgülü 2. dönem Taşköprü evlerinde ise ahıra pek yer verilmemiş, ahır dışarıya alınmıştır. Birinci katlar esas ikamet bölümü oldukları için daha fazla önem kazanmıştırlar. Zaten, Taşköprü evlerinin asıl planı burada teşekkül etmiştir.
Anadolu Türk konut mimarisinde olduğu gibi, Taşköprü evlerinde de plan şeklinin başlıca belirleyicisi ve merkezi “Hayat (Sofa)”dır. Onun için, evler plan bakımından sofaların konumuna göre “Dış Sofalı Plan Tipi” ve “İç Sofalı Plan Tipi” olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Taşköprü yöresindeki evlerin hepsi iç sofalıdır. Sofaya açılan oda sayısı değişiklik göstermekte olup, evlerde genellikle üç, dört odaya yer verilmektedir. Odaların çevresinde, mutfak, banyo ve tuvalet yer alır. Burada “çanaklık” adı verilen; abdest almaya, el yıkamaya ve bulaşık yıkamaya yarayan içyapı bölümü bulunur. Tuvaletlere, “hela” (bazı yerlerde ganat), odalardaki banyolara “terece” denilmektedir. Evlerde tencere, tabak ve çeşitli malzemelerin konulduğu/dizildiği “sergen” adı verilen terekler, “niş” adı verilen lamba ve kandil koymaya yarayan yerler vardır. Mutfak veya hayatta ocağa yer verilmiş olup, bazı evlerde ise iki ocak bulunur. Ocağın yanına (sedirin oturma alanına) “üst kıyı”, ocağın yanında posteke serilip oturulan yere “alt kıyı” denir. Evlerde ayakkabı çıkarılan yere “yemenilik” adı verilmiştir. Hayat bölümü bir kapı ile “Çiçeklik” denilen küçük balkonlara açılmaktadır.
Çiçeklik adı verilen bu balkonlar evin ön cephesine bakmakta olup, üst ve alt bölümleri ahşaptan yapılmış bitkisel ve geometriksel karakterli süslemelerle hareketlendirilmiştir. Taşköprü evlerinin 2.dönem örneklerinde bu ahşap süsleme ögelerinin bir yanına evin yapılış tarihi genellikle yazılmakta olup, bazı evlerde ise bayrağı temsil eden ay ve yıldıza yer verilmiştir.
Odalar, birçok fonksiyona sahip özellikleriyle insanın temel ihtiyaçlarını karşılayan yaşama birimleridir. Oturma, yemek yeme, çalışma, yatma gibi eylemlerin hemen hemen hepsi odalarda gerçekleşmektedir. Geleneksel Türk evinin daha mütevazi bir örneği olarak karşımıza çıkan Taşköprü yöresi Manav evlerinin odalarında, sandık mutlaka bulunur. Odalardaki eşyaların bir bölümü bu sandıklar üzerine konulup, bu bölüme “yüklük” denilmektedir.
Odalarda dikkat çeken ikinci bir unsur ise pencere sayılarıdır. Taşköprü evlerinin birçoğunda yeterli sayıda pencere açıklığına yer verildiği görülmektedir. İç mekânın aydınlatılmasında ve ferah bir atmosferin oluşturulmasında pencere sayısının önemi büyüktür. Taşköprü yöresinde evlerin üstü genellikle alaturka kiremitle kapatılmış kırma çatı sistemi ile örtülmüş olup, malzeme olarak meşe, kestane ve çam kullanılmıştır.
Kocaeli bölgesinde önemli bir coğrafi alanı kapsayan Taşköprü yöresi içerisinde bulunan ve geleneksel Türk konut mimarisinin bir parçası olan “Taşköprü (Manav) Evleri”nin korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması kültürel mirasımız açısından önemlidir.
KAYNAKÇA
Kerem Çolak, “Kocaeli Taşköprü’de Geleneksel Giyim-Kuşam”,I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu Bildirileri, C.I, Kocaeli, 2006, s.448; Ali Aktaş, İzmit Sancağı’nda Manavların Etnik ve Kültürel Yapısı, İstanbul, 2016, s.57-60; Mehmet Kaya, “XIX Yüzyılda İzmit ( Kocaili) Sancağı’nın Demografik Yapısı ve İskân Siyaseti”, Tarih Araştırmaları Dergisi, S.41, Mart 2007, s. 5980; Recep Yaşa, “Adapazarı ve Çevresindeki Manavlar”, I. Sakarya ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu, Adapazarı, 1999, s. 289290; Recep Yaşa, “Sakarya Yöresinde Türkmenler”, Sakarya İli Tarihi, Cilt: 1, Sakarya, 2005, s. 213-214; Işıl Altın, KocaeliKandıra Türkmenlerinde (Manavlar) Geçiş Dönemleri (Doğum, Evlenme, Ölüm), Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Sakarya, 2003, s.32; Volkan Şenel, “Başbakanlık Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre Kocaeli (İznikmid) Sancağına Yerleştirilmiş Olan Oymak, Aşiret ve Cemaatler”, Değişen Kocaeli, Sayı:5, Kocaeli, 2007, s. 58-60; Volkan Şenel, Tarihi Yönüyle Derince, Kocaeli, 2012; Reşat Sakarya, “Manav”, Kocaeli Dokümantasyon Merkezi Bülteni, Sayı: 66, Kocaeli, 2002, s.1; Ahmed Nezih Galitekin, Kocaeli Körfez İlçesi Tarih ve Kültür Mirası Eserler, C.III, İstanbul, 2008, s.397; Ahmed Nezih Galitekin, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Yapılan Nüfus Sayımlarında Kocaeli Körfez İlçesi (Hereke ve Taşköprü Köyleri), İstanbul, 2013, s.11; Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemâatler, İstanbul, 1979; Doğan Hasol, Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, İstanbul, 1990, s.184; Yüksel Öztan, “Türk Bahçeleri ve Yabancı Ülkelerin Bahçe Segilerindeki Örnekleri”, Kültür ve Sanat, S.17., Ankara, 1993, s. 58; Reha Güney, “Türk Evi”, Milli Kültür, C.3, Ankara, 1981, s.28-33; Öner Küçükerman, Türkish House In Search of Spatial Identity-Kendi Mekanın Arayışı İçinde Türk Evi, İstanbul, 1988, s.89; http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/ Yazilar/YaziDetay/2382.
Volkan ŞENEL